Başlarken Mart ayında çıkması beklenen bir önceki kitabımızın gecikmesinden ötürü okurlarımızdan özür dilemek istiyoruz. Önce de belirttiğimiz gibi Gelenek‘in baskı yerinin İstanbul’a alınması nedeniyle ortaya çıkan durumlar, bu gecikmenin başlıca nedeni oldu. Durumu bilmediklerinden ötürü bizleri arayarak Gelenek‘e yakın ilgilerini belirten okurlarımıza teşekkür ediyoruz. Bu kitabımıza “Gündem”i oluşturan kısa bir değerlendirme ile başlıyoruz yine. “Düzenin...
Türkiye solu “sivil toplumculuk” denilen afyondan kendini kurtarmak üzereyken bu kez eski bir belâyı, “zinde güçler” saplantısını, yeni versiyonlarıyla dertli başına kondurmaktan kaçınmalıdır. Bir süre önce solda oldukça iğreti, buram buram özenti kokan bir gündem yaratılmıştı: Kesintiye uğramayacak bir demokrasi için belirli odakların etkisizleştirilmesi hedefi ve bunun için de, icabında ANAP’a bile koltuk çıkma zorunluluğu…...
İngiliz Başbakanı Thatcher, Türkiye’deki gazetecileri oldukça “disiplinsiz” bulmuş… Yazılanlara bakılırsa Thatcher bu izlenimi, yaşadığı bazı deneyler sonucu edinmiş. İstanbul’da eski İngiliz askerlerinin mezarları ziyaret edilirken ortaya çıkan kargaşa, Thatcher’i dehşete düşürmüş. Herbirinin ardında iri holdinglerin bulunduğu rengarenk basın organlarına haber ve resim yetiştirmek amacıyla gazetecilerin itişip kakışmaları, daha önemlisi zamanında sömürgeci Britanya İmparatorluğu’nun denizaşırı çıkarları...
Bu satırlar yazıldığında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin 15 Mayıs 1988 tarihinden itibaren 9 ay içerisinde Afganistan Demokratik Halk Cumhuriyeti’nde bulunan silahlı kuvvetlerini çekmesini de içeren bir anlaşmanın Cenevre’de imzalanmasına bir gün kalmıştı. Ülkede on yıldır sürmekte olan iç savaşta taraf olarak yer alan Sovyet birlikleri, son anda büyük bir sorun çıkmazsa ülkelerine dönecekler. Bundan sonraki...
En genel hatlarıyla ele alındığında ekonomizm yapı-üst yapı ilişkilerine bakıştaki bir çarpıklığı, öznenin nesneye yönelik dönüştürme gücünün algılanmasındaki bir eksikliği yansıtıyor. “Ne olduğunun” eksiksiz biçimde yazılabilmesi oldukça güç; bu nedenle ne olmadığının, daha doğrusu olamadığının yazılması bir almaşık oluşturabilir diye düşünüyorum… Bütün somut olgular gibi ekonomizm de, somutluğundan gelen zenginliği ile, anlaşılmasına ve aşılmasına yönelik...
Haftalık Nokta dergisi daha geçenlerde çarpıcı kapağı, dayanılmaz bir humor içeren fıkra ve vinyetleri, nihayet dışardan Glucksmann, Rosanda, içerden de Akad, Belge ile Marksizm defterini dürmüşken söylenecek ne kaldı ki? Gelenek bu kitabını Avrupa soluna ayırdı. Marksist düşüncenin Avrupa’daki gelişimi de konunun içinde. Nokta‘dan sonra Marksizm için olumlu bir şeyler söyleyebilmenin mümkün olup olmadığını tartarken...
Avrupa solunu bir kez de Avrupa Komünizmi’ni merkeze alarak incelemek, bu çalışmanın bir amacı. Amacın bu şekilde tespit edilmesinden de anlaşılacağı gibi, Avrupa Komünizmi’nin kendi başına eleştirisi bu çalışmanın temel motifi olmayacak. Daha çok ortaya çıkış nedenlerini, neyin evrilmiş hali olduğunu gerilere giderek incelemeye çalışacağım. Bununla birlikte çizilen çerçeve içinde Avrupa Komünizmi anlatılırken bir göz...
“Arkadaş, güzel şeyler söylüyorsun ama, acaba “filanca” konuda ne getiriyorsun?” Türkiye solunun 1980 öncesinde kendi bünyesindeki iletişim ağında sık sık rastlanan bir soru türü oldu bu. Bir anlamı da vardı Türkiye solu kendi içerisine yönelik olarak, dört-beş tane ayrışma noktası yakalamıştı. Bir hareket filanca konuda bunu diyordu, ama örneğin, Sovyetler Birliği üzerine ne getiriyordu? Gerçekten...
Türkiye solu, ideolojik netleşme ve sağlıklı ayrışmalarla sonuçlanabilecek bir tartışma ve olgunlaşma dönemini yaşıyor. Netleşme ve ayrışmaların sağlıklı bir yapıda sonuçlanmasının bazı ön gerekleri var. Birincisi şöyle ifade edilebilir: Türkiye solu 150 yıllık sosyalist mirasın ve kendi tarihinin yeterince kristalleşmemiş konularını sosyalist ideoloji ve pratiğe sızmaya çalışan deformasyonları doğru teşhis etmek durumundadır. İkincisi ve daha...
Sovyetler’ce başlatılan yeni süreçlerin uluslararası sosyalist harekette öncelikle “sağ” yönelimlere yol açabileceği Gelenek’te sıkça vurgulandı. Yeni süreçlere ilişkin “sağ” yorumların tanıdık yakından bilinen “yerli” örnekleri üzerinde de duruldu. Tüm bu çözümlemelere şöyle bir ek düşüldü: Sağ yorumlar kaçınılmaz biçimde içsel tepkilere neden olacak ve bir süreç içerisinde kesinlikle “sapma” olmayan ama özde “sol” bir almaşık...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×