1980 sonrası burjuva siyaset ve ideoloji alanının yapılanmasının temel zemini liberalizm, bunun emekçi sınıflara izdüşümü ise depolitizasyon ve örgütsüzlük olmuştu. 12 Eylül askeri diktatörlüğünün sınıf mücadelesini küllendirmesi ve otoriter yapıyı yeniden inşa etmesinden sonra liberalizm ve depolitizasyon çifti yeni krizlerin önünü alacak, krizin kapitalizmin içsel mekanizmalarından kaçınılmaz yeniden üremesi ise Türkiye’nin dünya kapitalizmine eski dönemlerde...
Bitişinin altına imza atılmış bir imparatorluktan ulusal temelleri olan yeni bir devlet yaratma kavgasının hemen başında olan Mustafa Kemal, giriştiği işin ciddiyeti ve siyasi temelleri konusunda emperyalizme güvence vermeye çalışırken 22 Eylül 1919’da ABD’li General Harbord’a şöyle diyordu: “…bolşevizme gelince, onun bize nüfuzunu önleyen dinimiz, ananelerimiz ve sosyal bünyemiz göz önüne alınırsa, bu doktrinin memleketimizde...
Türkiye komünist hareketinin onuru Şoför İdris’e, Özelleştirmeye, paralı eğitime karşı kavgayı Ümraniye Cezaevi’nde sürdüren öğrenci yoldaşlara, Ölüm Orucu Şehitleri için yapılan eylem sonrasında Parti bayrağını aylarca Sakarya Cezaevi’nde onurla taşıyan Latif yoldaşa… 1996 yılı partimiz ve Türkiye için yılın ilk yarısı itibarıyla oldukça hareketli günlere sahne oldu. Emek, Barış, Özgürlük Bloku tüm Kürt ve Türk...
Kapitalist Türkiye çok mu önemli? Sovyetler Birliği’nin dağılmasını takip eden yıllardaki Türk dış politika pratiğine genel bir bakış amacını taşıyan bu yazıya yukarıdaki soruyla başlamak özellikle gerekiyor. Ama sorunun yanıtından önce, bir kontr-tavır geliştirmek ve yazıyla doğrudan ilgisi olmasa da, kestirip atmak arzusunu gemleyemiyorum: Sosyalist Türkiye çok önemli olacak… Gelelim ilk sorumuzun nereden çıktığına… Emperyalist...
Bir zamanlar dünyayı anlamak kolaydı. Bir tarafta tanrının desteklediği iyiler, diğer tarafta şeytanla ittifak halindeki kötüler vardı. Gerçi bu iki cepheyi birbirinden ayırmak her zaman çok kolay olmazdı. Kötüleri tehlikeli yapan, iyilerin arasına sızmaları, onları yoldan çıkarmaya çalışmalarıydı. Sözgelimi, tanrının yeryüzündeki gölgesi olan padişah ya da kralın çevresinde her zaman onun aklını çelmeye ve onu...
1. Yaklaşımımızın ana başlıkları ne olmalıdır? Türkiye’de son yıllarda, düzen güçlerinin açıktan kışkırtmalarıyla da büyütülen bir karışıklık vardır. Bu karışıklık, çeşitli kavramlar üstünden emekçilerin ve ezilenlerin politik istem ve beklentilerini sulandırıp düzen adına teslim almak için yapılmaktadır. Egemen sınıfın ve onun temsilcilerinin siyasi pragmatizm ve popülizm arasında yalpalayıp durmaları da ezilenlerin politik istemlerinin havada asılı...
Bugün tarikatlar, kendilerine ait dergâhlarda yalnızca İslam dinini yayan, örgütleyen oluşumlar olarak varlıklarını sürdürmüyorlar. Günümüz Türkiyesi’ndeki tarikatların gelişimi, siyaset ile iç içe, burjuva devletinin politikalarına bağlı olarak, bazen burjuva devleti ile birlikte sistemle barışık, bazen ise devletin karşısında belirleniyor. Tarikatlar siyaset yaşamındaki etkinliklerini, serbest piyasa ekonomisinin rekabet edebilme koşulları ve pazardan daha fazla pay kapabilme...
Güney Kore dendiğinde Türkiyeli solcuların aklına neler gelebilir? Bu günlerde bu sorunun yanıtı her halde genel grev ve direniştir. Biraz daha geriye gidersek öğrenci gösterileri, üniversite işgalleri, polisin öğrencilere karşı gösterdiği acımasızlık karşısında öğrencilerin boyun eğmez karşı şiddeti olabilir bu sorunun yanıtı. Geçen yılın Eylül’ünde Güney Kore’nin Evren Paşasının idama mahkum edilmesi kuşkusuz ilk yanıt...
Belirli tarihsel dönemlerde sınıf kavramını ele almak son derece önem kazanırken, belirli dönemlerde de salt akademik bir uğraş olarak kalabiliyor. Yeniden önem kazanması, siyasal gerekliliği ile ilgili. I.Giriş Batıda 1970’lerin ortalarından başlayarak 1980’lerin başlarında sınıf tartışmalarının hızlandığını görüyoruz. Bu tartışmalar Avrupalı komünist partilerin tezleriyle hız kazandı. Sınıf kavramının “yeni” içerikle yeniden ele alınması komünistlerin iktidar...
Endüstrinin eğitimli teknik eleman gereksinmesini sağlayan mühendisler, diğer emekçiler gibi, kapitalist üretim ilişkileri içerisinde, sermaye sınıfının istekleri doğrultusunda istihdam edilmektedir. İş bulabilen mühendisler diğer işçilerden görece daha yüksek bir yaşam standardı yakalayabilmek umuduyla emek güçlerini satmakta, diğer bir deyişle, yalnızca bu yüksek(!) yaşam standardı için didinip durmaktadır. Bir bütün olarak mühendisler TMMOB ve bağlı odalarında...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×