1986-89 arasında yazdıklarımızı, o yıllarda çeşitli sol çevrelerle yaptığımız tartışmaları yeniden okuduğumda, uluslararası devrimci hareketin nasıl bir kuşatma ile karşı karşıya olduğunu, bu kuşatmadan neden bir türlü çıkılamadığını daha iyi kavradığımı düşünüyorum. Değişen fazla şey yok. Marksizm, o yıllardan beri ontolojik belirlenimli bir iç gündeme mahkum edildi. Marx’ın bilimsel üretiminin güdüleri ile büyük devrimci dönüşümler...
Komünist Parti Manifestosu, bu Şubat ayında, 150 yaşına basıyor. Yani, tam zamanında! 1989’dan bu yana, anti-komünistlerin ve döneklerin oluşturduğu cephe, marksizme ilişkin olarak söyleyebileceği her şeyi söyledi. Marksizmin defterinin dürülmesi adına ellerinden gelen ne varsa yaptılar. Sonuç ortada. Ellerinden, ciddiye alınabilir hiçbir şey gelmedi. Gelinen noktada, marksizm eleştirisi iflas etmiştir. İflas, şimdilik yalnızca teorik cephede....
İran İslam Cumhuriyeti’nde 1 Mayıslar İşçi Bayramı olarak kutlanıyor. Humeyni de, 1 Mayıs’larda birçok açış konuşması yapmıştı. Sarf ettiği sözlerden bazıları şöyle: Yıl 1979: “Emek, cennet ve cehennem dahil her şeyin kaynağı olduğuna göre her gün işçi günü sayılmalıdır.” Yıl 1980: “İşçiler insanlığın feneridir! Toplumun en değerli sınıfıdır!” Yıl 1982: “İşçinin kanı şehidin kanı kadar...
“Kim kurtaracak bizi, bizi en son kurtarandan ” Kıbrıslı Şair M. Yaşın Kıbrıs, Türkiye’nin en uzun süreli dış politika gündemi. Başarı ve geri çekilmelerin iç politika malzemesi de yapıldığı Kıbrıs sorunu için, 1997/98, çözüm dönemi olarak ilan edildi. Çözüm için sorunun bütün sıcaklığı ile tekrar uluslararası gündeme gelmesi gerekiyordu. Birilerinin ölmesi, birilerinin silaha sarılması gerekiyordu....
Kapitalizm insanlığın büyük çoğunluğu için bir hayal kırıklığıdır. Dünya nüfusunun 1.3 milyarı mutlak bir yoksulluk içindedir. Zengin ve yoksul ülkeler arasındaki eşitsizlikler ve zengin veya yoksul olsun olmasın bütün ülkelerdeki iç eşitsizlikler hızla artmaktadır. İngiltere’de, istatistiklerin başladığı 1886 yılından bu yana ücret düzeylerindeki eşitsizlikler en yüksek oranlara ulaşmıştır. Buna rağmen İngiltere gibi emperyalist ülkelerde şimdiye...
Giriş Son yıllarda ülkemizde ve dünyada yeniden “sol” rüzgarların esmeye başladığı, sosyal demokrasinin bir kitle hareketi ve siyasal bir kanal olarak yeniden güç kazandığı söylenip duruyor. Emekçilerin Avrupa’da ve Türkiye’deki huzursuzluğundan korkuya kapılan, kapitalizmin ekonomik ve siyasi krizinden kaygı duyan tüm burjuva kesimler sosyal demokrasiyi pazarlamada birbirleriyle yarışa giriyor. İngiltere’de yıllar sonra İşçi Partisi iktidara...
Kapitalist dünya ekonomisinde 1980’lerden itibaren önem kazanmaya başlayan ve giderek yaygınlaşan üretim örgütlenmelerinden biri de KOBİ’ler. Yani Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler. Kapitalistler için, ülke ve dünya ekonomisindeki krizlere daha kolay uyum sağlaması, sendikal örgütlenmenin daha kolay engellenebilmesi, esnek üretim uygulamalarının rahatlıkla hayata geçirilebilmesi gibi avantajlara sahip olan küçük işletmeler, bu nitelikleriyle ülkemizde de gelişme...
Zonguldak Taşkömürü Havzası, 1848’li yıllardan bu yana ülke madenciliğinin kalbini oluşturmuştur. Taşkömürünün stratejik öneme sahip olması, ülke sanayisinin lokomotif sektörleri arasında yer alan demir-çelik ile enerjinin temel girdisi olmasından kaynaklanıyor. Demir-çelik sektöründe çalışan 1 kişi bu sektörle etkileşim içindeki diğer sektörlerde 20 kişinin istihdamını sağlamaktadır. 1 ton çelik üretimi için 0.5 ton kok kullanılmaktadır ve...
Restorasyonun esas kaygısının ekonomik krizden çıkışa ideolojik bir paravan yaratmak olduğu ortaya çıkıyor. Siyasal alanındaki restorasyon girişimleri, ekonomik alandaki kısmi iyileşmelerle desteklenmediği sürece burjuva demokrasisinin istenen yönde çalışmayacağı biliniyor. Yurtdışında para dilenen aciz hükümet, içeride seferberlik havalarının, yani sınıfa yeni bir saldırının hazırlıklarını sürdürüyor. Yaz durgunluğunda yapılan yüksek oranlı KİT zamlarının bir yoklama olarak değerlendirilmesi...
Türkiye toplumunun dinamik yapısını, nasıl hızla değiştiğini bilmiyor olamazsınız. “Global değişim rüzgarı” yıllardır öyle bir üfürüp duruyor ki, “değişen dünyada yerini alan Türkiye” klişesiyle başlayan bir seslenişe muhakkak denk gelmişsinizdir. Politikacısıyla medyası başta olmak üzere ideolojik seslenme kabiliyeti bulunan bütün düzen güçlerinin amentüleri arasında “sosyalizm artık öldü”yle birlikte ilk sıraya yerleşen “değişim”in, ne olduğunu ise...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×