Merhaba, Eylül ayında yeni bir sayıyla ve yoğun bir gündemle bir kez daha birlikteyiz. Öncelikle bir derginin elinize bir hafta gecikmeli olarak ulaşmasına ilişkin bir açıklama yapmamız gerekiyor. Bu sayının matbaaya ulaşması gereken günde Amerika Birleşik Devletleri’ndeki saldırılar yaşandı. Bu durumda daha basılırken eski-miş olan bir dergiyi çıkarmayı içimize sindiremediğimizden bir haftalık bir gecikmeyi göze...
11 Eylül günü önce New York ardından Washington’da belirlenmiş hedeflere çakılan yolcu uçaklarının yarattığı tahribatın televizyon kanalları marifetiyle kısa sürede bütün dünyaya aktarılması milyarlarca insanın aynı sinema perdesine düşen görüntülerle baş başa kalması anlamına geldi. Eşitsizlik ve çelişkilerle dolu bir dünyada aynı görüntülerin farklı duygular yaratması son derece doğaldı. Amerika Birleşik Devletleri’nin sembol ve karar...
Bu kez sorularla devam edelim. Bir kısmı kendi kendimize sorduğumuz ya da dostlarımız tarafından sıkça gündeme getirilen türden; ilerletici yanıta zorlayıcı. Diğer bir kısmı ise “dostluk”tan -ve bize zarar vermekten de- uzak sorularla… Sosyalist İktidar Partisi bir ara çok hassas olduğu leninist ortodoksiden uzaklaşıyor mu? Bu sorunun ne kadar kapsamlı olduğu hemen farkedilecektir. Öyle ki...
2001 yazında peşpeşe ayrıldığımız iki “eski tüfek”, KP kurucusu Ahmet Özok ve SİP onur üyesi Zehra Kosova için… Doğum günümüz kutlu olsun diyerek başlayalım söze. Türkiye’de komünizmin ilk örgütlenme adımı olmamakla birlikte 10 Eylül 1920 İstanbul, Ankara, Anadolu ve Rusya’ya dağılmış komünist grupların birlikte Parti formuna ulaştıkları gündür. 1920, bir iki öncesi ya da hemen...
10 Eylül 1920 Türkiye Komünist Partisinin kuruluş tarihi. Bugün Türkiyede bu ismi taşıyan 1920 de kurulan TKPnin organik devamı olan bir parti yok. Neden yok? Bu sorunun bir açıklaması olmalı. İsterseniz buradan başlayalım. Evet, bu çok haklı bir soru. Ortada duruyor. Hakkıyla yanıtlanmayı bekliyor. Birçok kişi TKP’nin bir oto-likidasyonla yaşamına son vermesini Sovyetler Birliği’nin çözülüşüyle...
Uzunca bir süredir Türkiye solu ve Kürt hareketi üzerinde genel çerçeve itibarı ile “sivil toplumculuk” olarak adlandırılabilecek bir siyasi yönelim etkinliğini arttırmaktadır. Belli bir siyasal temsiliyete sahip bu kesimlerde sivil toplumcu eğilimler güçlendikçe, solu sol yapan değerlerden uzaklaşıldığı özellikle de sınıf eksenli siyasetin terk edildiği ve siyasetin konusu/hedefi olan iktidardan koparıldığı görülmektedir. Bu sürecin de...
Marksizmin toplumun değişen yapısına, ortaya çıkan yeni olgulara yanıt üretemediği ve dolayısıyla marksizmin bir bunalım içinde olduğu savı yakın döneme özgü bir iddia değil. Marksizmin yetersizliklerini kapatmak adına, marksizmin zemininden havalanıp burjuva demokratizminin gömülü hazinesine ulaşmak da pek yeni bir girişim sayılmaz. Çağımıza özgü olan ise bu tür faaliyetlerin artık birtakım “post”lar altında dolanıyor oluşudur....
Avrupa komünizmi avrokomünizm Avrupa solu Batı marksizmi kavramları dillendirildikleri ve yazıldıkları yerlerde her zaman coğrafi bir vurgudan daha fazlasını ifade ettiler daha fazlasını hak ettiler. Avrupa ve marksizmin doğduğu Avrupa solu tüm dünya soluna en az reel sosyalizm kadar referans oldu. Avrupa’ya bakmadan edilemedi; edilemezdi de… Bundan sonra da edilemeyecek kimsenin şüphesi olmasın. Öte yandan...
“Ormanda bir kere dolaşan, yerde köpekler ve havada helikopterlerle gezen devriyeleri ‘her tarafa dağılmış kaçakları’ ararken gören biri; Roma İmparatorluğu’nun geleneğine yakışır şekilde sınırları bekleyen Avrupa emperyalizminin saldırganlığını tanıyacaktır” . [HOFBAUER, Hannes] Liberal sendromlar nedeniyle siyasal aklını yitirenleri çok zorlamamak için muaf tutarak soruyorum: Bir; sizce bu yazıda neden bahsedilmektedir İki; devriyeler kimin peşindedir Ve...
“Muhterem Müslümanlar… Yüce Rabb’imiz kainata mükemmel bir denge koymuştur. Gerçekten insanlığın hem içinde hayatını sürdürdüğü fiz(maddi) dünyada, hem de birey olarak sahip olduğu ruh dünyasında, muazzam bir denge bulunmaktadır. (…) bugün insanlığın yaşadığı problemler başka gezegenlerden taşınmış değildir. Bütün problemler, dünyada yaşayan akıllı canlıların, yani biz insanların eseridir. Kur’an-ı Kerim, Rum Suresinin 41. ayetinde ‘İnsanların...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×