Her şeyden önce, geciktiğimiz için bir özür borçluyuz. Ağustos ayında çıkmamız gerekirken, önce baskı aşamasında teknik sorunlarla karşılaştığımız, sonrasında da “Tarım ve Kır Emekçileri” başlıklı bir Gelenek’in seçim döneminde yeterli dikkat ve yoğunlaşmayla okunup tartışılamayacağını düşündüğümüz için, Kasım-Aralık sayısı olarak çıkıyoruz. 3 Kasım genel seçimleri öncesinde, bu seçimleri tarihsel açıdan önemli kılanın, kuruluşundan 82 yıl...
Erken seçim kararının alınmasından hemen sonra, Türkiye Komünist Partisi bu seçimlerin en önemli özelliğinin TKP’nin katılımı olduğunu açıklamıştı. Armutlu ve daha sonra Ereğli’de yapılan belediye meclisi seçimlerinden sonra, ülke genelinde yapılacak bir genel seçimde Türkiye Komünist Partisi’nin adı oy pusulalarında yer alacaktı. Bir işçi sınıfı partisinin bu kadar “öznel” bir değerlendirme yapmaya hakkı var mıydı?...
Marksist literatürde “işçi sorunu” türünden bir başlıkla karşılaşılmaz. Bir alt başlık olarak, sözgelimi “sendikalar sorunu”na veya “işyeri komiteleri sorununa” da sık rastladığımızı söyleyemeyiz. Bu doğaldır. Çünkü marksizm teorik ve pratik düzlemlerde işçi sınıfını merkeze koymuştur. Merkeze konan “sorun” olmaz; sorun yaratır veya sorunlara müdahale eder. Bu anlamda sosyalist devrim mücadelesinde işçi sınıfının iki temel sorunu...
Türkiye solu bugüne kadar “tarım sorunu” hakkında ciddi bir tartışma yürütmedi. Köylülük hakkında yazılıp çizilenlerin bolluğu, bu söyleneni yalnızca doğruluyor. Çünkü Türkiye solu, tarım sorununun yalnızca köylülüğü doğrudan ilgilendiren boyutlarıyla ilgilendi. Belirleyici olan, köylülükle ilgili siyasal beklentilerdi. Bu nedenle de, tarım sorununun en az kırlardaki emekçiler kadar kentlerdeki emekçileri de ilgilendiren bir sorun olduğu gözardı...
Çukurova’ya, yasaklarla çevrilmiş bir bölgenin göçmenleri olarak yerleştiler. Kiminin toprağı vardı, bağı bahçesi… Kiminin küçükbaş – büyükbaş hayvanları. Kimisinin hiçbir şeyi. Şimdi hepsi, Çukurova’nın narenciye bahçelerinde ırgat. Onların öyküsü, soğuk kış günlerinde ihtiyaç duyulan vitamin deposu portakalın, mandalinanın, limonun öyküsü biraz da…                                                                                       Irgatın ve Vitaminin Öyküsü                                                                 Sinan Araman Tarım işçileri dendiğinde bir zamanlar aklımıza özellikle...
Uluslararası işbölümü çerçevesinde az gelişmiş ve orta gelişkinlikte kapitalist ülkelerin tarımsal üretime yönlendirildiği doğrudur. Ancak gelişmiş kapitalist ülkelerin hedefi, hiçbir zaman, tarımsal ürün ihtiyaçlarını tamamen az gelişmiş kapitalist ülkelerden temin etmek olmamıştır. Olamaz da zaten. Az gelişmiş ve orta gelişkinlikteki kapitalist ülkelerin önüne tarıma dayalı kalkınma modellerinin konması, sanayileşmeden alıkonmaları ile birlikte düşünülmelidir. Diğer yandan,...
Tarımsal yapıların kapitalistleşmesi çok genel olarak iki başlık altında incelenebilir. Kapitalizm koşullarında, tarımda kapitalist üretim tarzının kendisinden önceki üretim tarzlarını dönüştürmesi veya tasfiye etmesi ilk akla gelen başlıktır herhalde. Ama hep “bir kez ortaya çıkan kapitalizm”den söz ettiğimiz bugünkü şartlarda, kapitalizmin ilk anda nasıl ortaya çıktığı ve dünya üzerinde tarımsal yapıları ilk anda nasıl dönüştürdüğü...
Tarımın kendisi, başlı başına “yüksek teknoloji” nitelemesini hak ediyor. Toplumların avcı-toplayıcı yaşam biçiminden tarıma dayalı üretim tarzına geçişleri en az sanayi devriminin kendisi kadar büyük bir sıçrama olarak görülebilir. İnsanın günü birlik bir yaşama tarzını terk edip zamanını ve içinde yaşadığı toplumu organize etmeye başlaması, toprağı işlemesiyle mümkün olabiliyor. Ürün kültürü, hayvanların evcilleştirilmesi, sulama kanallarının...
Yunanistan tarımının, son soğuk dalgasının yol açtığı felaket nedeniyle yok olma tehdidiyle karşı karşıya bulunduğu bir sırada, hükümetin ve Avrupa Birliği’nin tarım karşıtı politikası, küçük ve orta çiftçilerin yoksullaşmasına ve tasfiyesine yol açmıştır. “2000 Gündemi” çerçevesinde Yunanistan hükümetinin teklifiyle oylanarak kabul edilen yeni yönetmelikler, yaşamlarını idame ettirmekte zorluk çeken küçük ve orta çiftçilerin durumunu daha...
3 Kasım 2002 Genel Seçimleri öncesinde hazırlanan tarım broşürü Kırları bir “oy deposu” olarak gören düzen partileri, seçim dönemlerinde bol keseden atıyor. Destekleme alım fiyatlarının artırılacağını, çiftçinin bütün ürününün satın alınacağını, girdi fiyatlarının düşürüleceğini söylüyorlar. Ya sonra? Sandıklar açıldıktan sonra bütün bu söylediklerini bir yana bırakıyorlar ve IMF ne diyorsa, emperyalist şirketler ne istiyorsa, tekelci...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×