Feride E. Tetik Hoşçakal halkın Romanya’sı Romanya’sı hepimizin, Güveni hepimizin. Gene görüşmek, kısmet olur  inşallah. Nazım Hikmet, Romanya’ya Dair Lirik Röportaj, Haziran 1962 1960’lı yıllarda ülke nüfusundaki düşüş ve demografik olarak sıfır nüfus artışına yaklaşmaktan endişelenilen Romanya’da, sosyalizm tarihinin en trajik ve travmatik yasaklarından birisine imza atılmıştı. Çeşitli kaynaklara göre kürtaj yasaklarının yürürlükte olduğu 1967-1989...
“Merkezi planlı ekonomilere sahip ülkelerde kadınlar birçok alanda daha fazla ilerleme kaydetmiştir. Bu ülkelerdeki kadınlar, toplumsal ve ekonomik gelişmeler ve barış silahsızlanma detant uluslararası işbirliği için aktif mücadele de dahi olmak üzere, ülkelerindeki kamusal hayatın tüm diğer alanlarında aktif olarak yer almıştır. Ulusal mekanizmaları hâlihazırda yeterli finansal kaynak aktarımı ve vasıflı çalışanlara sahip merkezi planlı...
“Gençliğimde komünizm şeytanı ile dövüştüğümü düşünürdüm. Ama aslında ben ve arkadaşlarım o zaman özgürmüşüz.”[1] Polonyalı kadınlar, 2020 sonbaharında pandemiye rağmen kürtaj hakları için sokağa çıktı. Sokak gösterilerinin sebebi, hâlihazırda sadece tıbbi (kadının sağlığı/fetüste malformasyon) ve kriminal (ensest, tecavüz vs) sebeplerle izin verilen kürtaj hakkını daha da daraltacak, fetüsteki malformasyon (ciddi ve geri dönüşü olmayan anomali...
Soğuk Savaş, genel olarak İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD ve Sovyetler Birliği merkezli iki kampın[1] birbirleri ile direk askeri çatışmalar yerine politik, iktisadi, ideolojik, kültürel, teknoloji gibi farklı alanlarda mücadele etmesi olarak tanımlanabilir. Çoğu zaman ihmal edilen, hatta unutturulmaya çalışılan bu mücadele alanlarından bir tanesi de kadın meselesidir.  Reel sosyalizm sürecinde, sosyalist ülkeler kadın başlığında kadın...
Elimizde, Sovyetler Birliği ve Küba ile birlikte, bakmamız gereken oldukça zengin bir deneyim birikimi var. Tekil örnekleri beğenelim beğenmeyelim, sosyalizm döneminde Bulgaristan Halk Cumhuriyeti’nden, Çekoslovakya Sosyalist Cumhuriyeti’ne, Polonya Halk Cumhuriyeti, Demokratik Almanya Cumhuriyeti, Macaristan Halk Cumhuriyeti hatta Romanya Sosyalist Cumhuriyeti’nde dahi kadının eşitlik ve özgürleşmesi adına verilen mücadele programının incelenmesi ve bu deneyimlerin önemsenmesi gerekiyor....
Bugün[1] kadına yönelik şiddet başlığı altında birikenlerin niceliği ve yoğunluğu, konuşarak tüketilebilecek düzeyi çoktan aşmış durumda. Nesnellik, iktidarı aldıktan sonra dahi uzunca bir süre, komünistleri bu konuyla meşgul edeceğe benziyor. İşte bu sebeple, bizim bu başlığa dair tüm biriktireceklerimiz, hem sosyalizmde elimizi rahatlatacak hem de iktidar mücadelemizde, uygun müdahale araçları geliştirmek için nesneyi anlamamıza yarayacak....
AKP iktidarının söylem ve uygulamaları nedeniyle sık sık tartışılan aile kurumu, salgın günlerinde[1] ev içi şiddet ve iş bölümü üzerinden de gündeme geldi. Gündem olan başlıklardan biri, yalnızca Türkiye’de değil birçok ülkede, kadına yönelik şiddetin artması oldu. “Evde kal” çağrısıyla aile bireyleri ile salgın öncesine göre daha fazla zaman geçirmek durumunda kalan kadının şiddet karşısında...
“8 Mart’ın tarihçesi” üzerine yazılacak bir yazının[1], öncelikle şimdiye kadar anlatılan bir miti düzeltmekle başlaması gerekiyor. “Mit” olduğu kanıtlanan hikâyeyi ve gerçek olmadığına dair verileri birazdan açacağız. Ancak hikâyenin gerçek olmadığını yazmakla kalmanın aslında bugüne anlamlı bir katkısı olmayabilir. Çünkü masaya yatıracağımız anlatı, gerçek olamayacak ya da gerçek olsa sahiplenmeyeceğimiz bir hikaye değil. Esas olarak...
Gelenek sayfalarında COVİD-19 pandemisi bilim insanlarından hukukuna, ekonomisinden komünist hareketine kadar pek çok açıdan ele alındı. Kadınlar açısından ise peyderpey farklı yayınlarda ele alınan pandemi aklımızın ve bedenimizin her hücresine kazındı. Yine de pandeminin 2020’de kalmadığı, 2021 yılına da damgasını vuracağını düşünürsek bu konuya Gelenek sayfalarında da yer vermek tarihe not düşmek açısından yararlı olacaktır....
Pandemiyle geçen bir yıl, genişçe bir kesim açısından kapitalizmin maskesini düşürdü. İnsanlar kapitalizme karşı yeni bir alternatifin adını koymakta henüz tereddüt etse de, böyle bir düzende yaşamak istemediklerini söylerken hiç de tereddüt etmiyor. Kapitalizmden bıkmış çoğunluğun içindeyse, kadınlar büyük bir ağırlığa sahip. Hepten körüklenen dinci gericilik, artan enflasyon, borçluluk, yoksulluk ve işsizlik, devletin kamusal alandan...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×