Türkiye’de gündelik siyasetin ince kıvrımlarında çeşitli hesapların ve olasılık-ların yattığını hep biliyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimi nasıl seyredecek? Erdoğan köşke çıkarsa partiye kim mukayyet olacak? Gül’ün planları neler olabilir? Öbür tarafta, suların zaten hiç durulmadığı CHP hangi gelişmelere gebe? Kay- beden starlar olarak Sarıgül-Yavaş ikilisi bundan sonra ne yapar? Bu arada Cemaat köşesine mi sindi, yoksa yeni...
Neden “kırılmalar yılı”? Geride bıraktığımız 2013 yılına ilişkin genel bir değerlendirme yapacaksak, şöyle başlamak yerinde olur: Çok istisnai durumlar dışında, tekil olarak herhangi bir yıl daha önce hiç olmayan süreçleri kendisi başlatmaz; ayrıca, belirli bir yılda ortaya çıkan gelişmeler de daha sonra olacakları her yönüyle peşinen belirleyecek bir mutlaklık taşımaz. Bu giriş cümlesinin meramı herhalde...
Her tartışmanın katılan tüm taraflar açısından belirli bir çözüme ya da sonuca bağlanması beklenemez. Burada kuşkusuz en genel anlamıyla “sol içi” tartışmalardan söz ediyoruz. Tartışmaların taraflar açısından belirli bir uzlaşma ve çözümle sonuçlanması, sol içinde ortak noktaları daha fazla olan; sosyalizm anlayışları ve ülkedeki duruma ilişkin çözümlemeleri aşağı yukarı ortak sayılabilecek gruplar, kesimler ve örgütler...
Önce, yazının ele alacağı temel sorunu ortaya koyalım: Türkiye’de bir kesim aydın, önce İttihat ve Terakki dönemine, sonra 1923’te başlayıp yaklaşık 20 yıllık bir döneme damgasını vuran Cumhuriyet dönemi “devrimlerine” hayli sert eleştiriler yöneltmektedir. Elbette sorun, İttihat ve Terakki ve Cumhuriyet dönemi uygulamalarının şu veya bu yönleriyle eleştirilmesinden kaynaklanmamaktadır. Bu tür eleştiriler, başta sözü edilen...
“Gerçi teori soğuktur, ama insana sıcağın nasıl bulunacağını öğretir.” N.G.Çernişevskiy I. Sunuş veya ön açıklama Başlarken, küçük bir not: Bu yazıda ağırlıkla birinci tekil şahıs kullandım. Böyle bir dil, anlatım kolaylığı sağlamanın dışında bir başka işe daha yarıyor: İleri sürülen görüşlerin herhangi bir kolektifi bağlamadığını, bütünüyle yazarın kendi sorumluluğunda olduğunu anlatıyor. Marksizm, gerek...
|Emperyalizm / Anti-Emperyalizm / Yurtseverlik |Gericilik / Faşizm / Karşı-Devrim |Türkiye Dış Politikası|
“ABD ile gerçekten şu anda bütün konularda, bölge ve global meselelerde çok samimi, hiçbir dönemde olmadığı kadar bir dayanışma ve sağlam bir işbirliği içindeyiz. Niye, bu karşılıklı oluyor da onun için…Öyle konular var ki, açıkçası bizim daha iyi bildiğimizi görüyorlar; Orta Doğu’da olanları, Afganistan’da olanları…Onun için bizi hiçbir dönem olmadığı kadar daha çok dinliyorlar. Ankara’ya...
Bir kavram olarak “popülizm”, kullanıcısını uğraştıracak kimi karışıklıkları da beraberinde getirir. Öyle ki, bu kavrama ilişkin olarak yapılabilecek en genel, ancak gene de belirli bir anlam taşıyan tanım bile, özgül bir tarihselliğin ve mekânın izlerini taşıyacaktır. Zaman ve mekân çağrışımı dolaylılaşıp silikleşmiş bir popülizm tanımı yapmak güçtür. Bu konuya daha sonra yeniden döneceğiz. Ancak, popülizm...
|Aydınlar / Aydın Hareketi |Jakobenizm / İttihat Terakki / Kemalizm |Toplumsal Yapı |Türkiye Siyasi Tarihi |Türkiye Sol Tarihi|
“Türkiye’nin Düzeni” (1968) 1960’lı yılların en önemli çalışmalarından biridir. Çalışmanın önemi, siyasal konumu ve bağlanması net bir yazarın (Doğan Avcıoğlu), en titiz akademisyenlerin bile dudak bükemeyecekleri bir bilgi ve belge zenginliğini okura sunmasından kaynaklanır. Okurun, bu bilgi ve belge zenginliğinden “stratejik ipuçları” çıkarması hiç de güç değildir. “Türkiye Üzerine Tezler” (1978) ise 70’li yılların en...
“Much Ado about Nothing” Shakespeare’in oyunlarından biridir. Türkçe’ye “Kuru Gürültü” adıyla çevrilmiş, bu adla sahnelenmiştir. Oyunun adı düz biçimde Türkçe’ye çevrildiğinde “Ortada fol yok yumurta yok, ama bir vaveyladır gidiyor.” gibisinden bir anlam çıkmaktadır. Shakespeare’in bu oyunu beş perdelik bir komedidir. Türkiye’de Kürt sorunu, bu oyunun adının tam tersini çağrıştıracak bir noktaya gelip dayanmıştır. Birçok...
Başlarken, sosyalist harekette “kuramsal analiz”in ne anlama geldiği ve kuramsal analizle siyaset arasında nasıl bir ilişki olduğu üzerinde kısaca durmak istiyorum. Kuramsal analiz, belirli bir olgunun ve/veya sürecin, tarihsel geçmişiyle, kendi bütünlüğüyle, içerdiği öğeler arasındaki etkileşimle ve olası seyriyle ilgili bir kurgu demektir. Bu kurgunun belirli bir değer taşıması için akla gelebilecek her ayrıntıyı ortaya...