Gelenek dizisinde bazı yenilikler olacağı haberini önceki kitabımızda vermiştik. Birincisi, diziyi bundan böyle iki aylık periyotlarla yayınlayacağız. Kitaplarımızın hacminin daha geniş, içeriğinin de teorik yoğunluk anlamında daha zengin olmasını hedefliyoruz. 13. kitaptan bu yana Metin Çulhaoğlu ve Cemal Hekimoğlu’nun sürekli kaleme aldıkları kısa yazılar 22. kitapta yer almıyor. Çulhaoğlu ve Hekimoğlu “Gelenek’den Geleceğe” ve “Türkiye’den...
1986’dan 1988 sonbaharına yayınlar düzeyinde Türk solunda oldukça çok şey değişti. Bu değişiklik en yalın haliyle yayın hayatına giren dergi adedinde gözlenebiliyor. Siyasi bir kimlik taşımayan ve edebiyat-sanat alanlarında yoğunlaşanlar bir yana konulsa bile, sol siyasi panoramanın çok çeşitlendiği söylenebilir. Çeşitlilik içinde yaygın ve ortak bir “kimlik koyuş tarzı” göze çarpıyor. Türkiye solunda 80 öncesinde...
1960’lara kadarki gençlik hareketi, 60 sonrası ile karşılaştırıldığında belirgin farklılıklar gösterir. Tek parti döneminde “vatandaş”lar halk evlerinde, işçiler doğal üyesi oldukları tek sendikada, gençler ise tek partinin gençlik kolunda örgütlenirdi. 1930’larda düzenin oturma döneminin ürünü olarak doğan bu kurumlar, sonraki on yıllarda da Halk Partisi’nin önemli dayanakları oldu. Halk Partisi’nin gençlik kolları iç ve dış...
68 patlaması çok sayıda ülkede eşzamanlı olarak ortaya çıktı. Geriye “68 kuşağı”, “68 olayları” ya da “ayaklanması” gibi kavramlarla bezeli geniş bir tartışma literatürü bıraktı. Bu literatüre, hangi siyasal eğilimden olursa olsun toplumsal hareket üzerine düşünenlerin, ilgisiz kalmaları mümkün değil. 68’e bakarken ilk planda fark edilenler: Hareketlenmenin etkilediği coğrafyanın içinde birbirinden oldukça farklı sayılabilecek ülkelerin...
Bir ara belirli bir parlama gösteren öğrenci hareketinde yaklaşık bir yıldır önemli bir düşüş gözleniyor. Bu düşüş kendisini, hem ülke genelinde hem de tek tek fakülteler düzeyinde gösteriyor. Öğrenci hareketi yaklaşık bir yıldır ülke düzeyinde eylem yapamadığı gibi, iller boyutundaki eylemler de eskisi kadar ses getirmemekte. Fakülteler düzeyine bakıldığında, derneklere yönelik öteden beri yüksek seyretmeyen...
Türkiye sosyalist hareketinde iki adet tanımlamanın miadını doldurduğunu görmek oldukça sevindirici. İlki faşizme yönelik “en gerici, en emperyalist…” tekellerden yola çıkan tanımlama. Bir kolaycılık ve faşizme karşı yalnızlığı aşma sıkıntısını yansıtıyordu. Diğeri ise “gençlik”in “toplumun en dinamik, en yeniliğe açık” kesimi olarak nitelenmesi. Artık gençliğin sınıfsal bölünmelerden muaf olmadığı, ilericiliği ya da gericiliğinin tarihsel koşullara...
Paul Louis, “Fransız Sosyalizmi” adlı çalışmasında “Fikir bir kere doğmasın, doğdu mu, gerçekleşmek için elinden geleni yapar” ifadesini kullanırken “fikir”lerin tüm toplumsal gelişim ve dönüşümlerde eyleme öncül ve eylemle yönelinen “amaç” olarak, rolü üzerinde gerekli bir vurgu düşüyor. Louis’in sözünü ettiği elbette, düşüncenin kendi içinde, kendi başına bir hareketi değil. Sözü edilen; sınıfların, sınıfları temsil...
Bu yazının amacını ve temel tezini baştan yazmak istiyorum. Bunun için önce bir soru: 1908’de geçen olayları bir devrim saymak mümkün mü? Mümkün değil; çünkü devrim, iktidarın sınıfsal yapısını değiştirmeyi amaçlar. Abdülhamid’in devrilmesi ve meşrutiyetin yeniden kurulması ise bunu amaçlamıyor. Bilindiği gibi mutlakiyet rejiminden meşrutiyete geçiş, o ülkede sınıflar dengesini alt üst eder. Ya da...
“Ve kadınlar bizim kadınlarımız korkunç ve mübarek elleri ince küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yarimiz ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki ve karasabana koşulan ve ağıllarda ışıltısında yere saplı bıçakların oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle...
Genel olarak sosyalizme, sosyalist toplum düzeninin doğasına ve sosyalist örgütlenmenin yapısına ilişkin tartışmalar, günümüzde yeni boyutlar kazanarak sürüyor. Bir “yenileşme” ve “geçmişin sağlıklı muhasebesi” çerçevesinde, bürokratlaşma, yozlaşma ve yaratıcılığın yokedilmesi türünden uygulamalar çeşitli çevrelerden acımasız eleştiriler alıyor. Bundan tam 10 yıl önce, Türkiye İşçi Parti’li (TİP) sosyalistler arasından bir kesim kendi partileri içinde gördükleri yanlış...