Geçtiğimiz aylar Türkiye’de siyasal ve ekonomik krizin giderek dizginlerinden boşandığı gelişmelere tanık oldu. Gidişat, Gelenek kitap dizisinin yaklaşık bir yıldır konu önceliklerinde birinci sırayı ısrarla “kriz”e vermesinin doğru bir tercih olduğunu da kanıtlar nitelikte. Bu sayımızda aynı çizgiyi sürdürüyoruz. Türkiye solunda düzenin içine yuvarlandığı krizi devrimcileşme doğrultusunda değerlendirmek yerine geri perspektiflerine, uzlaşmacılığa malzeme haline getirmeye...
. Emekçi sınıflar için daha fazla işsizlik, daha fazla yoksulluk ve daha fazla sömürü anlamına gelen 5 Nisan ekonomik paketinin; . Sermaye sınıfının emekçilere karşı özelleştirme politikalarıyla gündeme getirdiği ideolojik, siyasal ve ekonomik saldırısının; . Kamu emekçilerini ait olduğu yerden, yani işçi sınıfından koparmaya çalışan ve onların toplu sözleşmeli-grevli sendika hakkını gaspetmeye yönelik girişimlerin; ....
A. DÜNYA KAPİTALİZMİ KRİZ DEVRİMCİ OLANAKLAR: 1.Emperyalizmin yeni dünya düzeni başlıklı saldırısıyla elde ettiği başarının geçici bir üstünlük olduğu, kapitalist sistemin bunalım ve iç çatışmalarıyla açığa çıkmıştır. Kapitalist merkezler arasındaki çelişki,  ABD hegemonyasının tartışılmasını odak almamaktadır. Ancak, ABD aynı zamanda iktisadi krizin de en yoğun yaşandığı odaktır. ABD, Batı Avrupa ve Uzak Doğu öbekleri arasında,...
GELENEK: Sosyalist Türkiye Partisi Türkiye solunun bütününe ilişkin bir değerlendirmeyle yola çıkmıştı. Buna göre, ilk saptama solun genel siyasal gündemin bir parçası olarak kendisini varedemediği ve buna bağlı olarak Türkiye solunun değişik kesimlerinin birbirlerine göre kalıcı veya istikrarlı konumlara yerleştirilebileceği bir haritanın henüz oluşmadığı idi. Son günlerde Sosyalist İktidar Partisi’nin çeşitli yayınlarında bu konunun yeniden...
GELENEK: Son dönemde, SİP yayınlarında, “kriz” bağlamlı çok sayıda yazı çıktı. Bu “yoğunlaşma”nın rasyonalitesi nedir? Halil HACIALİOĞLU: Son dönemde, herkes “kriz” üzerine bir şeyler yazıyor ve söylüyor. Biz bir kriz nesnelliğinin oluştuğunu söyleyerek bir erken teşhiste bulunduk. Ama, -amerikan aptallığına özgü bir deyim kullanacağım için kusura bakmayın- “bu malı artık yalnızca biz satmıyoruz”. Kriz kavramlaştırması,...
GELENEK: Türkiye sosyalist hareketi kriz nesnelliğinde nasıl bir siyasallaşma süreci geçirmeli, hangi araçları ön plana çıkarmalı? OKUYAN: Geçenlerde özel televizyon kanallarından bir tanesinde başta 27 Mayıs olmak üzere “askeri darbeler”i konu yapan bir tartışmaya tanık oldum. Ve, Türkiye’de sosya-listlerin bu şaklabanlığa son verecek bir güç olarak ortaya çıkmamalarına bir kez daha hayıflandım. Sistem içi alternatiflerin...
Bundan önceki iki sayıda, Türkiye ekonomisinin 1980 sonrasını ve 1994 yılında girilen krizin çeşitli boyutlarını ele almaya çalıştık. Ancak, ekonomik krizin kendi başına ele alınmasının, Türkiye kapitalizminin içinde bulunduğu krizin boyutlarını kavramak açısından yeterli bir temel oluşturmaktan uzak olduğunu kabul etmek gerekiyor. Nitekim, aynı sayılardaki ilgili diğer yazılar ağırlıklı olarak krizin siyasal boyutları üzerinde yoğunlaştı....
Türkiye insanı, son aylarda kriz sözüyle yatıp kriz sözüyle kalkıyor. Sözcükler çok tekrarlandıklarında anlamlarını yitirirler. Buna bir de, krizi burjuva iktisadının kavramlarıyla tartışmayı ekleyin, ortaya anlamsızlaşmış ve yanlış bir tahliller yığını çıkma tehlikesi artıyor. Aslında kriz dönemleri, bir bulanıklıktan çok, netleşme ve ayrışmalarla tanımlanması gereken dönemlerdir. Sınıfsal misyonunu iktidar perspektifiyle bütünleyebilen sosyalistler açısından kriz en...
12 Eylül’den bu yana, sınıf mücadelelerinin sosyalistleri bugünkü netlikte davet ettiği herhangi bir dönemden geçmedik. Üstelik, bu davet, icabet etmememiz halinde türünün son örneği olmaya da adaydır. Son onbeş yılda, sosyalizmin prestiji, solun güncel etkinliğini aşan bir parametre olmaktan giderek uzaklaşmıştır. Gerek solun 1980 iflası ve sonrasındaki zayıflığı, gerekse reel sosyalizmin çözülüşü, sosyalizmin reel bir...
Sosyalistler arasında, “Ne yapılmalı” sorusu iki özel konjonktürde daha sık sorulur ve bu soruya verilecek açık yanıtlar özel bir önem taşır. İlki, “yenilgi”lerin hemen ardından, diğeri ise mücadelenin boyutlandığı nesnelliklerde. “Yenilgi” rüzgarlarının esmeye başladığı anlardan itibaren yapılmış hatalar ortaya konmaya çalışılır ve yeniden o hatalara düşmemek için neler yapılması gerektiği tartışılır. İşte böylesi dönemlerde çoğu...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×