Türkiye Gerçeği İSO 500’ün Gösterdikleri*

Türkiye kapitalizminin AKP iktidarı ile birlikte iyice kuvvetlenen emperyalizme bağımlılığı artırıcı yönelimlerinin sonuçlarını en iyi anlatan veri kümelerinden biri İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) “Türkiye’nin 500 Sanayi Kuruluşu” sıralaması. Sanayi şirketlerinin 2007 yılı sonuçlarına göre yapılan ve geçtiğimiz yılın ikinci yarısında yayımlanan çalışmaya göre Türkiye’nin en büyük 500 sanayi şirketinin sanayi üretimi içindeki payı yüzde 25,5, imalat sanayi üretimi içindeki payı ise yüzde 28 civarında.

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılına ilişkin İSO 500 çalışması ile 2007 yılı sonuçları karşılaştırıldığında sanayinin ekonomi içindeki giderek ağırlık kaybetmesi, kamunun sanayideki payının geriletilmesi, sanayinin yabancı sermayeye açılması ve AKP sermayesinin diğer alanlarla birlikte sanayi üretimde de gözle görülür bir gelişme sergilemesi gibi başlıklarda oldukça çarpıcı sonuçlarla karşı karşıya kalıyoruz.

Söz konusu karşılaştırma aynı zamanda emperyalist merkezlerden başlayıp yayılan ekonomik krizin Türkiye’de orta gelişkinlikteki pek çok ülkeden neden daha ağır sonuçlara yol açtığının, sanayi üretimde birkaç ay içinde bu kadar büyük bir çöküşün neden ve nasıl ortaya çıktığının yanıtlarını da barındırıyor.

Sanayinin ekonomideki payı azalıyor

İSO 500 sıralamasında yer alan şirketlerin Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) içindeki payı, bir yandan sanayinin, özellikle de imalat sanayinin ülke ekonomisindeki payının ve dolayısıyla öneminin azaldığını ortaya koyarken bir yandan da sermaye yoğunlaşmasındaki artışı göstermektedir. 1998 yılında GSYİH içinde sanayi sektörünün payı yüzde 26,8 iken 2007 yılında bu oran yüzde 19,5’e gerilemiştir. Bu gerilemede 2008 yılının Mart ayında milli gelir hesaplamasında değişikliğe gidilip yeni hesaplama sonucunda milli gelir düzeyinin yüzde 30 artış göstermesinin etkisi de bulunmakla birlikte ekonomi içinde sanayinin payı giderek azalıyor. Aynı oranlara imalat sanayi için bakıldığında 1998 yılında yüzde 23,9 olan payın 2007 yılında yüzde 16,5’e gerilediği görülmektedir. Aynı dönemde 500 büyük sanayi kuruluşunun GSYİH içindeki payı da gerilemekle birlikte yine de İSO 500’ün ilk 50’sinin GSYİH içindeki payının yüzde 5,4 olması dikkate değerdir.

İSO 500’ün imalat sanayi içindeki yüzde 28’lik payı ise sermaye yoğunlaşmasını açık bir şekilde göstermektedir. İmalat sanayi üretiminin dörtte birden fazlası sadece 500 şirket tarafından yapılmaktadır. Ki bunlar içinde Koç, Sabancı başta olmak üzere aynı sermaye grubuna ait pek çok şirket bulunmaktadır.

Kamu sanayide “hiç” haline geldi

Kamu ve özel sektör açısından 500 büyük firmayı incelerken kamuya ait olan kuruluşların bugünkü konumu tabloyu çok daha açık bir şekilde önümüze seriyor. 1993’de ilk 500 şirketin üretimden satışlarının yüzde 37’sini oluşturan 66 kamu şirketi bulunurken, 2002 sonunda 29 kamu şirketinin toplam içindeki payı yüzde 21’e, 2007’de kalan 15 kamu şirketinin payı ise yüzde 7’ye geriledi.

Kamunun en büyük ve en kârlı şirketlerinin özel sektöre devrine en kritik örnek ilk 500 sıralamasında her zaman birinci sırada olan Tüpraş’ın 2005 yılında Koç grubuna satışıdır. İstatistiklerde hep ilk 10’da yer alan özelleştirilen Ereğli Demir Çelik OYAK grubu şirketi olarak 6. sırada yer aldı.

Son olarak 14. sırada yer alan ve 2007 yılı üretimden satış tutarı 2 milyar YTL, net kârı 102 milyon YTL olan Petkim’in, 2008 yılında sadece 2 milyar dolara özel sektöre devri dikkat çekici. Bu rakamlar AKP’yle hız kazanan özelleştirme politikalarında kamu yararının hiçe sayıldığının göstergesi.

İlk 10’da yer alan tek kamu şirketi olan 3. sıradaki Elektrik Üretim A.Ş başta olmak üzere diğer kamu şirketleri ise AKP’nin özelleştirme listesinde.

Sanayide bağımlılığın en güzel fotoğrafı

İSO 500 sıralamasında yabancı sermayenin taşıdığı ağırlık bağımlılık ilişkilerinin göstergelerinden birisi olması açısından son derece kritik. 2007 yılında İSO 500 sıralamasında yer alan yabancı sermayeli kuruluş sayısı 143’tür. 1993 yılında bu sayı 100 iken, 2005 yılında 136 olmuş, 2006 yılında da 140’a çıkmıştır. İlk 50 şirket, tekel de denebilir, içindeki yabancı sermayeli şirket sayısı ise 19’dur. Söz konusu 19 şirketin 500 şirketin üretimden satışları içindeki payı yüzde 17,9 iken ihracat içindeki payı 31,7’dir. Toplam 143 yabancı sermayeli şirketin konumu değerlendirilecek olursa bu şirketler İSO 500’de üretimden satışlardan yüzde 33,3, dönem kârından yüzde 38,1 ihracattan yüzde 47,6 oranında pay almaktadır.

Yabancı sermayeli kuruluşların sermaye bileşimlerine bakacak olursak; 143 şirketin 43 tanesi tamamen yabancı sermayeli kuruluş iken, 43 tanesinin de sermaye bileşiminin yüzde 50’den daha fazlası yabancı sermayeye aittir. Sermayesi yarı yarıya özel sektör ve yabancı sermayeye ait olan kuruluş sayısı ise 13’dür.

Yabancı sermayeli şirketlerin ilk 500 içinde sektörlere göre dağılımı incelendiğinde girdi çıktı açısından da bağımlılığın yüksek olduğu otomotiv, kimya, petrol ürünleri, lastik ve plastik sanayi ile metal eşya, makine, teçhizat ve mesleki aletler sanayinde yabancı sermayeye bağımlılığın yüksek olduğu görülebilir.

İSO 500 sıralamasında yer alan yabancı sermayeli firmaların sektörlere göre dağılımı aşağıdaki şekildedir:

 

 

AKP sermayesi semirdi

İSO 500 karşılaştırmasının verdiği en net sonuçlardan biri de AKP sermayesinin baş döndürücü bir şekilde büyümesi. Ülker, İçdaş, Boydak gibi 2002 yılında da listede yer alan gruplar üst sıralara tırmanır, kârlarına kâr katarken listeye pek çok yeni giriş de oldu. İSO 500 AKP sermayesi göz önünde bulundurularak incelendiğinde şu sonuçlara ortaya çıkıyor:

1. Son 5 yılda uygulanan ekonomi politikaları çerçevesinde daha önce ilk 500 şirket içerisinde yer almayan 178 şirket ilk 500 şirket arasına girdi. Bu şirketlerin önemli bir bölümü, AKP ve cemaatlerle bağı olan sermaye gruplarına ait.

2. AKP’nin belli alanlardaki özel açılım ve ihtiyaçlarının bir sonucu olarak da daha önce listede yer alan bazı firmalar hızla üst sıralara tırmandı.

3. AKP sermayesi ağırlıklı olarak gıda, demir-çelik, madencilik ve enerji gibi sektörlerde yoğunlaştı.

4. AKP sermayesi özellikle enerji sektöründeki özelleştirmelerden belli bir pay aldı.

5. Bu süreçte tamamen piyasacı bir anlayışla yönetilen belediyeye bağlı iştirakler listelerde hızla yükselenler arasında yerini aldı.

Kimi çarpıcı örnekler şöyle:

Başta Zaman gazetesi olmak üzere Fethullah Gülen cemaatinin çok sayıda yayınını bünyesinde barındıran Feza Gazetecilik A.Ş. 2002 yılında ilk 500 şirket arasında yer almazken 2007 yılında 244. sırada listede yerini almıştır. Dönem kârı 2003 yılında 6.7 milyon YTL iken 2007 yılında yaklaşık üçe katlanarak 18 milyon YTL’ye yükselmiştir.

2002 yılında listede olmayan, Koza Altın işletmeleri AŞ, 88 milyon TL kârla 281. sırada 2007 listesinde yerini aldı. Bergama’nın Ovacık köyünde altın üreten şirket son olarak Kazdağı-Madra Dağı arasında kalan Küçükderede altın- gümüş çıkarmak üzere ruhsat aldı. AKP iktidarıyla birlikte büyüyen ve Fethullah Gülen’e yakınlığıyla dikkat çeken Koza, Tayyip Erdoğan’ın “Boş gezen çevreci değiliz.” sözüne yaslanarak, Danıştay’ın verdiği yargı kararlarına rağmen siyanürle altın çıkarıyor. Koza Davetiye Mağaza İşletmeleri ve İhracat AŞ ve Koza-İpek Holding AŞ firması, Normandy Madencilik A.Ş.’nin bütün hisselerini 2005 Mart’ında Newmont Mining Corporation şirketinden satın aldı. Koza Davetiye Mağaza İşletmeleri ve İhracat AŞ ve Koza-İpek Holding AŞ firmaları son 5 yılda İSO 500 şirketleri arasında yer almazken Koza Davetiye, son olarak Kanaltürk’ü satın alması ile dikkati çekti.

İstikbal Mobilya’nın sahibi Kayseri kökenli Boydak grubu 2007 İSO 500 listesinde metal, mobilya, tekstil ve metal eşya sektörlerinde faaliyet gösteren altı şirketi, Boyçelik Metal, Boytaş Mobilya, Merkez Çelik, İstikbal Mobilya, Boyteks Tekstil ve HES Hacılar Elektrik şirketleri ile yer alıyor. 2002 yılında bu altı şirketten sadece dördü İSO 500 sıralamasında, 100’lü sıralardan itibaren, yer alırken 2007 yılında hepsinin, 57. sıradan başlayarak dizildiği de vurgulanmalı. 2002 yılında altı şirketin dönem kârı 20 milyon TL civarında iken 2007 yılında bu rakamın 145 milyon TL’ye yaklaşmış olması ayrıca dikkate değer görünüyor.

Başlı başına bir inceleme konusu olan Ülker grubunun AKP döneminde gıda sektöründeki konumunu iyice pekiştirdiğini, 2002 yılında esamesi okunmayan süt sektöründe, en büyük üretici Pınar ile başabaş bir oyuncu haline geldiğini belirtmek yeterli olur.

Eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın kariyerinde özel bir yere sahip olan Kastamonu Entegre’yi de bünyesinde barındıran Hayat Holding’in yükselişi de 2002-2007 döneminin en dikkat çekici örneklerinden. Hayat grubu bünyesinde Hayat Kimya, Hayat Temizlik ve Sağlık Ürünleri, Limaş Liman İşletmeleri, Kastamonu Entegre ve Yongapan Orman Ürünleri şirketleri yer alıyor. Bunlardan Hayat Kimya, Hayat Temizlik ve Sağlık Ürünleri ve Kastamonu Entegre ilk 500 şirket sıralamasında. Hayat Temizlik ve Sağlık Ürünleri, sadece 5-6 yıllık bir geçmişe sahip olmasına rağmen temizlik ürünlerindeki pazar payı yüzde 30’u geçmiş durumda. Kiğılı ailesine ait grup AKP’nin kuruluş sürecinde her anlamda en çok destek veren grupların başında geliyor.

Kompozisyon değişti ama eliminasyon “şimdilik” olmadı

İSO 500’deki değişim Türkiye’de sanayinin beş yılda dışarıya daha bağımlı hale getirilirken, piyasaya da daha fazla teslim edildiğine işaret ediyor. Tüm bunlar sermayenin kompozisyonunda da geçmişte görülmemiş ölçüde bir nitel dönüşüm yaşandı. Koç, Oyak, Sabancı gibi geleneksel sermaye grupları güç kaybetmez, aksine güçlerini artırırken hem sanayide hem de ekonominin bütününde yabancı sermaye ve AKP sermayesinin payı muazzam ölçüde arttı. Örneğin Koç grubu 2008 yılında 2002 yılı cirosunun yaklaşık 4-5 katına ulaşmış, Tüpraş gibi büyük bir hediye de kucağına bırakıldı. Uzanlar AKP döneminde açıktan tasfiye edilen tek grup olurken sadece kamu işletmelerinin yağması değil, tarım, eğitim, sağlık başta olmak üzere pek çok alanın Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir şekilde yağmaya açılması mevcut sermaye gruplarının da büyüdüğü ama yeni grupların da tabloya dahil olduğu yeni bir sermaye kompozisyonu açığa çıkardı. Krizin kimleri, nasıl etkilediği, bu kompozisyonun nasıl etkileneceği ise bir başka çalışmanın konusu…


*Bu yazı Yurtsever Cephe İşçi Birliği Araştırma Birimi tarafından hazırlanan “Türkiye Sanayisinin Temel Yönelimleri” başlıklı rapordan yararlanarak hazırlanmıştır. Rapor için: http://www.yurtsevercephe.org/yc-site/raporlar/TurkiyeSanayisininYeniYonelimleri.pdf/view

Not ekle
Yükleniyor...
İptal
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×