Kadınların Ezilmesine Son: Kadınların Kurtuluşu İçin Mücadele, Britanya Komünist Partisi ve Kadınlar

1

Karar 4 – Kadınların ezilmesine son: Kadınların kurtuluşu için mücadele

Kadınlar Britanya’daki işçi sınıfı nüfusunun yarısını oluşturmaktadırlar ve kamu sınavlarında kızlar erkeklerden daha başarılı oldukları halde kadınlarla erkeklerin gelirleri arasındaki uçurum giderek büyümektedir. (GCSE sınavında kızların yüzde 55’i a-C arasında not alırken bu oran erkeklerde yüzde 44’tür) 21 yaşın üzerindeki kadınlar 1928’ten bu yana oy kullanma hakkına sahip, fakat yerel yönetim konseylerinin yalnızca yüzde 27’si, milletvekillerinin yüzde 18’i ve Avrupa Parlamentosu millevekillerinin yüzde 24’ü kadındır. Her yıl kadınların yaklaşık onda biri ev içi şiddete maruz kalmaktadır ve her dört kadından biri hayatının herhangi bir döneminde bu tür bir tacize uğramaktadır. Britanyada her 6 ila 20 dakikada bir, bir ev içi şiddet olayı meydana gelmektedir. Bütün bu gerçeklere rağmen, bizlere kadınların eşitlik cephesinde büyük adımlar attıkları ve feminizmin eski moda bir ideoloji ve pratik olduğu söyleniyor. Kadınların ezilişi sürekli olarak inkar ediliyor ve kitle iletişim araçları ve devlet kurumları tarafından basite indirgeniyor.

“Yeni İşçi Partisi” kadınlar için fırsatları eşitlemek konusunda büyük ilerlemeler kaydettiğini iddia ediyor. Solda kadın meselesini genel sınıf mücadelesi içerisinde eritmek veya ikincil konuma itelemek gibi bir eğilim var. Yaklaşım çoğunlukla “Sosyalizm bu sorunu çözecek” şeklinde gerçekleşiyor. Bu arada, kadın meselesi üzerine her tür odaklanma gerçek sınıf mücadelesinden sapma olarak görülüyor.

Komünist hareketin kendisi de kadınların haklarına yönelik dikkat eksikliğinden muaf değil ve çoğunlukla kadın perspektifini pratik ve ideolojik çalışmalara katmaktansa bu sorunlarla kadınların kendilerinin ilgileneceği varsayılıyor. Bununla birlikte örgütün, bazıları kadınların sorumluluk almalarını engelleyen, yerleşik kalıplarını terketmeye yönelik isteksizliği, kadın üye sayısının ve yönetim seviyesindeki kadınların sayısının azlığını kısmen açıklıyor. Sendikal hareket içindeki durum daha da vahim. Sendika üyesi kadınların sayısı artıyor, fakat sendikal yapıların hiçbirisinde kadınlar sayılarıyla orantılı bir temsiliyete sahip değiller. Siyah kadınların durumu ise daha da kötü.

Birkaç kadının elde ettiği kazanımlara rağmen 21. yüzyılda kadınların neden çifte baskı ve çifte sömürüye maruz kaldığını şimdi, her zamankinden daha fazla anlamamız gerekiyor (Siyah kadınlar sözkonusu olduğunda baskı üç katına çıkıyor). “Kadın sorunu”na kadınların ezilmişliğinin kapitalist sistemin işleyişiyle çözülmez bir bağı olduğunu; kadınların ezilmesine son verme mücadelesinin keyfi olarak seçilecek bir şey olmayıp, ilerici bir değişim için mücadelenin ayrılmaz ve temel bir parçası olduğunu ortaya koyan bir yaklaşım geliştirmemiz gerekiyor. Marx, Engels, Lenin, Zetkin ve diğerlerinin mirasını devralan komünistler tüm sınıflı toplumların kadınların köleliğiyle karakterize edildiğini tespit ederler. Kadınların eşitsizliğinin kökeninde sınıflı toplumların eşitsizlik ve çelişkileri yatmaktadır. Bununla birlikte, kapitalist sınıflı toplum kadınlar için çelişkileri, önceki sınıflı toplumlara oranla daha keskin bir biçimde ortaya koyar. Kapitalizmde kadınların toplumsal üretimdeki rolleri (yani ücretli işçiler olarak) kadınların “emek gücünün yeniden üreticileri” rolleriyle çelişir. İlki giderek artan oranlarda ev dışında gerçekleşirken ikincisi geleneksel olarak evle sınırlıdır. Onların bu işçi ve gözetici şeklindeki ikili rollerini uzlaştırmaya kalkışmak kadınların içinde bulundukları çıkmazı ağırlaştırmakta ve kapitalistlerin bu çelişkilerden tam anlamıyla yararlanmalarına izin vermektedir.

Kadınlar, aile ve sosyal politika

Hiç şüphesiz, kadınların işgücü pazarındaki eşitsiz konumlarının temel nedeni ev/aile içindeki sorumlulukların büyük bölümünü yüklenmiş olmalarında yatar. Bu durum cinsiyetçi ideoloji tarafından körüklenmekte ve kadınların toplumda değişen rollerini yakalayamayan toplumsal ve ekonomik ölçütlerle desteklenmektedir. Toplumsal politikaların ana ekseni cinsiyetçidir. Örneğin Sosyal Güvenlik Sistemi, emeklilik sistemi açısından “ekmek parası kazanan erkek” efsanesinin kalıcı niteliğini korumaktadır. Kadınlar devletin 1979’dan beri politikası olan, toplumsal ve refah harcamalarındaki kısıntılardan orantısız ölçüde etkilenmektedirler. Bu ilk olarak Torilerin “dadı devlet”i ortadan kaldırma isteklerini ifade ettiklerinde ve Maastricht uyum kriterlerini dayatmalarıyla ortaya çıktı. “Yeni İşçi Partisi”nin pazar ekonomisini sürdürmesiyle de kalıcılaştı. Sonuç, Ulusal Sağlık Sistemi (NHS) ve tüm sosyal hizmetlerin sürekli biçimde aşınması oldu. Sosyal hizmetler yerel hükümet bütçelerinin başaşağı gidişinden ciddi şekilde etkilendi. Bununla birlikte, önceden bu hizmetler tarafından üstlenilmiş olan gözetim işlevleri artık bireysel olarak ailelerin üzerine kalmış oldu, ki çoğu durumda bunları kadınlar üstlenmiş durumdadır. Böylece gerçek anlamda “yoksulluğun dişilleşmesi”nden sözedebiliriz. Bu, az sayıda kadın için mümkün olan, iyi para kazanma, siyasette, medyada, iş dünyasında ve mesleki alanlarında yukarılarda yer alma olanağını görerek gözardı etmeye yönlendirildiğimiz bir gerçek.

21. yüzyılda kadın işçiler

Şu anda işgücünün yüzde 50’sini oluşturmakta olan kadınlar toplumsal üretimin yaşamsal ve kalıcı bir parçasıdırlar. Bununla birlikte, kadınların işlerindeki (aslında bu her tür iş için geçerli) artışın çok daha dar bir alanda gerçekleşiyor oluşu, (yani hep belli tipteki işlerde yapılan istihdamın artıyor olması) İngiliz üretim endüstrisindeki kronik gerilemeyi yansıtmaktadır. Yani kadınlar ve siyahlar -iş ayrımcılığının tarihsel kurbanları- için, yeni binyılda emek pazarındaki herhangi bir genişleme aşağı yukarı aynı anlama gelmektedir: Düşük ücret, çoğunluğu geçici ve yarı-zamanlı olan kötü işler… Bu tür anlaşmalı işler çoğunlukla “esneklik”le gerekçelendirilmekte ve “aile dostu” olduğu iddiasıyla kadınlara önerilmektedir. Aslında tam tersi doğrudur. Düzenli bir gelir kaynağı olmayışı, çok düşük ücretler ödenmesi, çocukların bakımı için bir hizmet sunulmayışı kadınlar üzerindeki baskıyı arttırmakta ve bir yoksunluk çemberine sokmaktadır.

Kadınların çoğunluğu düşük ücretli işlerde çalışmaktadır. Bunun sebebi mesleki ayrımcılığın hem yatay, hem de dikey düzeyde kalıcı ve sürekli olmasıdır. Yatay ayrımcılık şöyle açıklanabilir: Kadınların yüzde 60’ı mesleki grupların yüzde 10’unda istihdam edilmektedir. Dikey ayrımcılık ise, kadınların her mesleki grupta -ki buna yüksek ücretli işler de dahil- daha düşük ücretler almalarıdır.

Başlangıçtaki eşit ücret (1975) ve eşit yasal haklar (1984), 1990’lara gelindiğinde tersine dönmüştür. 2002’de kadınlarla erkeklerin ücretleri arasındaki uçurum genişlemeye devam etmektedir ve Avrupa Birliği ülkeleri arasında en yüksek fark Britanya’dadır. Tam zamanlı kadın işçiler, tam zamanlı erkek işçilerin ücretlerinin yüzde 74’ünü almaktadır. Yarı-zamanlı kadın işçiler ise erkeklerin ücretinin yüzde 52’sini almakta ve kadınların yüzde 44’ü yarı zamanlı işlerde çalışmaktadır. Britanya’da yarı-zamanlı işlerin ücretleri Avrupa’daki en kötülerden biridir. Ücret uçurumunu genişleten diğer faktörler arasında, kısmen, Muhafazakar ve Yeni İşçi Partisi hükümetlerinin halen sürmekte olan neoliberal ekonomi politikaları; toplu sözleşmelerdeki gerileme ve pazarlıkların merkezi olmaktan çıkması bulunuyor. Bunlar kadınların ücretlerini olumsuz yönde etkilerken, özelleştirme ve ücret konusuna “pazar güçleri” yaklaşımı kadın işçileri korunmasız bırakıyor.

Ne yazık ki, ulusal asgari ücret herhangi bir fark yaratamayacak kadar düşük olduğu için bir güvence sağlamamaktadır. Aynı şekilde İşçi Aileleri Vergi Kredisi bir çözüm sunmamaktadır çünkü, işverenlerin üzerindeki, işçilerinin ücretlerini arttırmaları baskısını azaltmıştır.

Kadınlar üzerindeki baskıyı gündeme getirmek, çalışmalarımızı yoğunlaştırmak ve kadınların kurtuluşu konusundaki kararlı tutumumuzu sergilemek için partimiz aşağıdaki planı hayata geçirecektir:

KADINLAR İÇİN PLAN

Toplumda,

– Yoksulluğun dişilleşmesini gündeme getirmek ve refah devleti ve kamu hizmetlerindeki kesintileri geri aldırmak için mücadele etmek.

– Kadınların eşitsizliğini kalıcılaştırmakta kullanılan ideolojileri sergilemek (örneğin “aile değerleri” ve “aile ücreti” kavramlarını).

– Yalnız annelere, bakıcılara ve eviçi şiddete maruz kalan kadınlara daha büyük destek için mücadele etmek.

– Kürtaj hakkını yaygınlaştırmak.

İş yerinde,

– Ücret uçurumunun daraltılması için mücadele etmek.

– Sebeplerini gündeme getirmek.

– Kadınlar için eğitim ve fırsatları geliştirerek meslek ayrımcılığına son vermek.

– Sendikaların eşitlik için mücadele etmelerini sağlamak.

– Eşit ücret yasasını değiştirerek “sınıf hareketi”ne olanak sağlamak ve işverenin işten atma bahanelerini ortadan kaldırmak için mücadele etmek.

– Ulusal Asgari Ücreti en azından yüzde 50 oranında artırmak ve en az ortalama erkek ücretinin 2/3’ü oranına getirmek için mücadele etmek.

– Yasal ücret denetimi istemek.

– Kadın işçiler için koşulları iyileştirmek ve fırsat eşitliği sağlamak.

– Yarı zamanlı çalışan işçiler için tam zamanlı çalışan işçilerin haklarını istemek.

– Cinsel tacizi ortadan kaldırmak.

– Keyfiyete ve özellikle sözleşmesiz işlere son vermek.

– Kadınlara geleneksel olmayan alanlarda eğitim olanakları sağlayarak meslek ayrımcılığını azaltmak.

– Okul öncesi, okul sonrası ve tatil dönemlerinde makul ücretli çocuk bakımı için mücadele.

– Kurumsal ve diğer biçimlerdeki ırkçılığa son vermek ve siyah kadın işçilerin statü ve ücretlerinin öncelikli bir pazarlık unsuru olmasını sağlamak.

– Herkes için daha kısa çalışma haftasının mücadelesini vermek.

– Doğum izin ve ücretlerini, baba için de doğum iznini kapsayacak şekilde genişletmek.

İşçi hareketinde

– Kadınların işçi hareketi ve sendikal yapılar içindeki düşük temsiliyetini, oransallık vb. önlemlerle ortadan kaldırmak.

– Kadın yapılarının kadınlara karşı sorumlu olmalarını sağlamak.

– Kadın komiteleri, kadın kursları ve diğer önlemlerin sürekliliğini sağlamak ve yaygınlaştırmak, böylece kadınların sorunlarının kolektif olarak incelenmesini ve bunlara yönelik önlemler alınmasını sağlamak.

– “Çalışan kadınların meclisi” olarak Sendika Konseyleri (TUC), İskoç Sendika Konseyleri (STUC) ve Gal Sendika Konseyleri (Welsh TUC)nin kadın konferanslarının itibar kazanması için mücadele etmek.

Britanya Komünist Partisi ve kadınlar

İKP’nin kadınların kurtuluş mücadelesinin yenilenmesinde önemli bir rolü vardır. Marksist teori eğer doğru şekilde anlaşılır ve uygulanırsa kadınlarla sınıf, baskıyla sömürü arasındaki bağlantıyı gösterir. Kadınların ezilmesinin kökenleri ile sınıf sömürüsünün ilişkisi, ailenin rolü ve kapitalist toplumun 21. yüzyıldaki özellikleri üzerine teorik tartışmaların seviyesini yükseltmek konusundaki biricik görevimizi yerine getirmeliyiz. Aynı zamanda, plandaki başlıklar üzerine yaptığımız çalışmalarda teori ile pratik arasındaki ilişkiyi korumalıyız. Ulusal Kadın Danışmanlığı’nın çalışmaları bunun merkezini oluşturacaktır.

Kongremiz şu kararlara varmıştır:

* Her bölge ve ulus bir kadın örgütüne sahip olmak konusunda cesaretlendirilmelidir.

* Bu alandaki çalışmaların gelişimi ulusal seviyede bir kadın toplantısı düzenlenerek desteklenecektir.

* İKP’nin yaptığı tüm kampanyalar kadın perspektifini dikkate alacaktır.

* İdeolojik çalışmalarımız kadınlarla sınıf arasındaki ilişkiyi anladığımızı ve kadınların ezilmesi konusundaki analizlerimizin gelişmeye devam ettiğini göstermelidir.

* Kadınlar için Ulusal Meclisin çalışmaları desteklenecek ve kadınlar bu meclise katılmaları konusunda cesaretlendirilecektir.

* Kadınlar ve Sınıf broşürü dağıtılacak ve çalışma alanlarının bunu bir tartışma zemini olarak kullanmasını sağlanacaktır.

Dipnotlar

  1. Bu yazı, komünist ve ilerici partilere şu giriş notuyla gönderilmiştir: “Sevgili Yoldaşlar… Size Britanya Komünist partisi’nin (BKP) Haziran’da yapılacak olan 46. Kongresi için hazırlanan dört ana siyasi kararın sonuncusunu gönderiyoruz. Bu karar Komünist Partisi’nin kadınların ezilmesine karşı kadınların kurtuluşu için mücadeleye yönelik analizini içermektedir. Bu kararı ilginç bulacağınızı umuyoruz. Karar partimizin ‘Kadın ve sınıf’ başlıklı broşüründen yola çıkarak hazırlanmıştır. Bu broşürden alıntıları web sitemizde bulabilirsiniz.” Kenny Coyle-Uluslararası İlişkiler Sekreteri
Not ekle
Yükleniyor...
İptal
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×