AKP’nin gözbebeği Türkiye’de savunma sanayiinin yönelimleri

Giriş ve amaç

Bu yazıda Türkiye’deki savunma sanayiine mercek tutmaya çalışacağız. Son dönemde özellikle ABD, Almanya ve Rusya gibi ülkelerden tedarik edilen, edilmesi planlanan savunma ihtiyaçları üzerinden gündeme gelen bu alanda Türkiye’nin ne ölçüde bağımsız olduğunu ortaya koymaya gayret edeceğiz. Türkiye’nin bağlı bulunduğu uluslararası ittifakların (özellikle NATO) bu alana müdahalelerini araştırmak için çaba harcayacağız.

Terminoloji ve sektörel vurgu

Öncelikle belki de tanımlamayla başlamak uygun olacaktır. Kapitalist üretim tarzının hâkim olduğu ülkelerde iktidardaki sınıf her türlü kuvvete sahip olsa da üzerlerinde tahakküm kurdukları emekçi sınıfların rejime desteğini sıkı tutmak için sürekli olarak bir ideolojik girdi yapmak durumundadır. İlgi alanımıza giren “savunma” da bundan azade değildir. Aslında amacının “bal gibi” saldırmak, savaşmak olduğu bilinen bir sanayii koluna dair tüm kurumların adının “savunma” olması, üretim sürecindeki emekçileri ve genel olarak kamuoyundaki “öldürmek için silah üretmek” gibi, nerede ve kime karşı kullanıldığı düşünüldüğünde ağır bir vicdan yükü getirebilecek bir konuyu rahatlatmak olduğu anlaşılmaktadır.

Savunma sanayi harcamaları küreselleşen dünyada mali anlamda çok önemli bir ticaret kalemi haline gelmiştir. İmalatını bu alana yönelik sevk edebilen ülkeler ve kilit sektörlerdeki firmalar aracılığıyla olağanüstü kârlar kazanırken, gelişmemiş/gelişmekte olan ülkelerinin bütçelerinin önemli bir kısmı savunma sistemleri altyapılarına harcanmaktadır. Bu anlamda her ülke için vazgeçilmez bir sektör olan savunma sanayii aynı zamanda sermaye için olağanüstü kârın elde edilebileceği bir mecradır.

Türkiye’de savunma sanayiinin kısa tarihçesi

1970’li yıllarda sermaye sınıfının savunma sanayiinde varlık gösterdiği örnekler çok sınırlıdır. 2. Dünya Savaşının ardından NATO üyesi olan Türkiye, savunma sanayii alanında doğrudan ABD bağımlısı konumda olmuştur. Bu dönemden önce kalkınma planlarıyla hamle yapılan savunma sanayileşme girişimleri, savaşın ardından ülkeye bedelsiz giren ihtiyaç fazlası silah ve teçhizat karşısında sürdürülemez hale gelmiştir. 1974 yılında Kıbrıs Harekâtı’nın yapılmasının ardından ABD, tedarik ettiği silah sistemlerinin izni dışında kullanıldığı gerekçesiyle Türkiye’ye üç yıl sürecek ambargo uygulamıştır. Bu ambargo Türkiye’de savunma sanayiinin inşası için bir mihenk taşı olarak değerlendirilebilir. Bu döneme kadar sektördeki tamamen yabancı bağımlı alana müdahale edilmiştir. Burada 12 Eylül ardından Özallı yıllarda uluslararası piyasalara açılması teşvik edilen özel sektöre mali devlet desteği sağlanmış, küresel aktörlerle teknoloji transferi/üretim ve montaj anlaşmaları imzalanmıştır. Bunun ilk örnekleri İngiliz BAE Systems ile ortaklaşa kurulan FNSS, ABD’li Lockheed Martin ile ortaklaşa kurulan TAİ (Tusaş Air Industries1 ) ve Raytheon ile ortaklaşa stinger füzesi üretimi için kurulan Roketsan’dır2. Bu dönem, Türkiye burjuvazisinin bu alana devlet desteğiyle sermaye aktarması, sektöre dair bilgi birikimi toplama süreci olarak adlandırılabilir.

İzleyen 90’lı dönemde lisans ücreti ödenerek, tasarıma dair hiçbir girdide bulunmaksızın seri üretim gerçekleştirilmiştir. Bu dönemin önemli siparişlerinden bazıları oldukça hacimli olan Malezya’ya zırhlı personel taşıyıcı ve Mısır’a F-16 satışlarıdır.

Güncel durum

2010’lı yıllarda savunma sanayiinin hedefi özgün ürünler tasarlamak, geliştirmek ve ihraç etmek. Bu konuda ciddi bir çaba var. Ancak Türkiye burjuvazisinin emperyalist hiyerarşi uyarınca hedefleyebileceği ülkeler Türkiye’nin gelişmişlik açısından gerisinde olan ülkeler. Bunları bazı Arap yarımadası ülkeleri, Güneydoğu Asya ülkeleri ve kısmen Ukrayna olarak sıralamak mümkündür. Günümüzde ihracat faaliyetleri bu coğrafyalar üzerinden yürümektedir. Ancak bu bölgelerde bile ciddi bir rekabet bulunmaktadır.3

Yukarıda ifade edildiği gibi Türkiye’nin işbirliği yaptığı ve pazar olarak gördüğü bazı ülkeler artık şekillenmeye başlamıştır. Bunlardan öne çıkanlar şunlardır:

Teknolojik Ortaklık

  • Endonezya (TAI Anka4 , CASA C-2355 )
    • Güney Kore (TAI Hürkuş6 , Altay Tankı)
    • İsrail INI (TAI Heron)

Pazar

  • Azerbaycan (MKE-Kalekalıp MBT-76 piyade tüfeği)
    • Somali (MKE-Kalekalıp MBT-76 piyade tüfeği)
    • Pakistan (MKE-Kalekalıp MBT-76 piyade tüfeği, MILGEM7)
    • Endonezya (FNSS Tiger tankı)8
    • Ukrayna (IHA)

Bugün savunma sanayii doğrudan devlete çeşitli dolayımlarla bağlı özel ve kamu işletmeleri eliyle yürütülmektedir. Burada amacımız bu çok karmaşık yapının içine girip okuyucuyu boğmak değildir. Temel sektör düzenleyici otoritenin Cumhurbaşkanlığına doğrudan bağlı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) eliyle düzenlenmektedir. SSB’nin 2018 yılı bütçesinden aldığı pay 66 milyon TL seviyesindedir.9

Tedarik süreçlerinde yapılan antlaşmalarda geçen özel şartlar burada yeterince bilgi vericidir. Küresel aktörlerle yapılan “offset” tipi antlaşmalar, antlaşma kapsamında yapılması gereken her türlü yatırımın ülke içine de kaynak aktarmasını gözeten özel koşullardandır. SSB’nin offset antlaşma yaptığı firmalar sektöründe parmakla gösterilen kurumlardır.10

Türkiye’deki savaş sanayii üretim hacmine ve ihracat rakamlarına bakıldığında gün geçtikçe yükselen artış dikkat çekicidir. Burada genel olarak dünyadaki emperyalist sistemin savaşa yaptığı yatırımın etkileri, Türkiye’de iktidardaki burjuvazinin eğilimleri belirleyici olmaktadır.11


Burada bir parantez de STM adlı firma için açmak gerekir sanırım. Normal bir özel şirket gibi görünen STM aslında kamunun (Savunma Sanayi Başkanlığı) belirleyiciliğinde bir yapıya sahiptir. Şirketin ortakları arasında Havelsan ve Savronik bulunsa da yönetim kurulu başkanının SSB Başkanı olması belirleyicidir. Zaten Havelsan’ın da Türk Silahlı Kuvvetlerini Geliştirme Vakfının ağırlıklı ortağı olduğu göz önüne alınırsa, firmadaki kamu ağırlığı belirleyici olur. Firma SSB adına proje yürütüp denetleme yetkisine sahiptir. Savunma sanayiinde merkez bir rol oynayan şirket her yıl açıklanan en yüksek cirolu uluslararası savunma sanayii firmaları listesinin ilk 100’üne girmeyi başarmıştır. Ülke çapındaki etkinliği gözönüne alındığında bu şaşırtıcı olmasa da firmanın denizaltı vb. gibi alanlarda arayışları dikkat çekicidir. Firmanın özellikle deniz projelerine eğildiği, askeri tersane içindeki yerleşkesinden görülmektedir.12 Ayrıca firmanın STM akademisi, otonom sistemler, siber güvenlik, araştırma geliştirme faaliyetleri, “think tank” arayışları, yeni alanlara dair fizibilite çalışmaları öne çıkmaktadır.

Belki bir parantez de yeni kurulduğu duyurulan Türkiye Uzay Ajansı için açılabilir. Daha henüz ortada fiilen hiçbir uygulaması olmayan bu ajansın hangi kapsamda çalışacağı, savunma sanayii ile ilişkisinin nasıl olacağı henüz belli değildir. Uzay ve uydu teknolojisinde koordinasyon görevi yapacağı anlaşılan ajansın ayrıca yabancı tasarımcılara da kamu kaynaklarıyla cazip teklifler sunacağı anlaşılıyor.13

Yeniden rakamlara dönecek olursak burada çarpıcı bir veri paylaşmak istiyoruz. Burada amacımız farklı savaş uçaklarının fiyatını karşılaştırmak değil, sektördeki kârların seviyesi hakkında bilgi vermektir.

Dolayısıyla Türkiye için telaffuz edilen rakamların büyüklüğüne rağmen durum Kuzey Amerika ve Batı Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıldığında ihmal edilebilir seviyededir. Burada amaçlanan bölgesel ölçekte önemli bir aktör haline gelmek ve elbette kârını artırmaktır.

Küresel ölçekte savaş sanayi satış yüzdeleri. Türkiye’nin esamesi okunmamaktadır
14

Türkiye’de Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarıyla birlikte 1923 Cumhuriyetinin oturtmuş olduğu genel kural ve devlet geleneklerini aşma iradesi gösteren Türkiye burjuvazisi, sermaye ihraç eder hale gelmiş, bölgesel bir aktör olmaya soyunmuştur. Bununla birlikte bölgesel pazarlardaki etkisini, savaş alanında da artırmak için çeşitli kapsamlı girişimler yapmaktadır. Bunlar çok çeşitli sakatlıklarla ve görece başarısızlıklarla malul olmakla beraber doğrultu bu yöndedir.

Katar ile kurulan çok yönlü “yakın” ilişkinin bir ayağı da savaş sanayiidir. Bu küçük ülke sahip olduğu doğal kaynaklar sayesinde elinde tuttuğu olağanüstü büyüklükteki mali sermayeyle Türkiye burjuvazisinin dikkatini çeken önemli bir aktör konumundadır. Katar Silahlı Kuvvetleri ülkede Türkiye’ye tahsis edilen askeri üsle15 beraber doğrudan Türk Silahlı Kuvvetlerinin himayesine girmiştir. Savaş sanayiinin önemli bir aktörü konumundaki BMC firmasının %49 hissesi Katar devletine aittir.16

Suriye iç savaşının genişlemesiyle komşu ülkelere müdahale olanağı bulmuş olan Türkiye burjuvazisi, bir yandan ürettiği ürünler için yeni pazarlara kavuşurken17 , hem de ürettiği yeni silahları kullanmak, geliştirmek için bulunmaz bir fırsata kavuşmuş oldu. Hava kuvvetleri bulunmayan, ağır silahlara sahip olmayan, düzensiz birliklere karşı adeta “deneysel” askerî harekât yapılmaktadır. Son dönemde özellikle insansız hava araçları18 , yeni özelliklere sahip sahra topları19, kişisel/araçsal zırh teknolojileri20 ve yeni anti-tank teknolojisinde bir ivmelenmenin yaşanması21 bunun doğrudan sonuçlarındandır. Örneğin bu çatışmalarda yoğun olarak kullanılan ve geliştirilen İnsansız Hava Araçları, şimdi Irak ve Ukrayna benzeri ülkelere satılmaktadır. Savaş sanayiinde AKP iktidarının yaptığı düzenlemeler, devlet kurumlarının buna esasen şekillendirilmesi, savaş sanayii-dış politika bağlantısı “yandaşları” kayırmanın ötesinde, “military-industrial complex” gibi çekingen teorilerle22açıklanamayacak sınıfsal berraklıktadır. Türkiye burjuvazisi emperyalist bağlantılarını güçsüzleştirmeden uluslararası konjonktürün bıraktığı boşluklara adım atarak AKP iktidarıyla yeni bir vizyona doğru ilerlemektedir. Buna çarpıcı bir örnek Koç Holding’in yayınlamış olduğu mali raporları arasına gizlediği RMK Marine firmasıdır 23 . Adı pek duyulmamış olan Koç ortaklığı olan firma, savaş sanayiinin yine az duyulan ancak olağanüstü kârlı denizcilik sektöründe faaliyet göstermektedir. Firmanın projeleri arasında mini uçak gemisi olarak da tanımlanabilecek Havuzlu Çıkarma Gemisi24 de yer almaktadır.

Kabiliyetler-Eksiklikler

Genel anlamda kaçınılmaz eğilimin ilgili üründe özellikle kalp ve/veya beyin denebilecek unsurları sektöründe öncü yabancı firmalardan tedarik etmek, geri kalan kısmını ise teknoloji transferi, tersine mühendislik veya halihazırda yapılmış onaylı bir platforma entegre etme şeklinde olmaktadır. Sonuçta ortaya “yerli ve milli” bir ürün çıktığı iddia edilse de durum bundan çok farklıdır.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin envanterinde Alman Heckler&Koch G3 piyade tüfeğinin yerine geçecek olan MBT-76 silahı MKE-Kalekalıp tarafından ArmaLite AR-10 türevi (7,62x51mm mermili NATO standardı) olarak geliştirilmiştir. Tüfekte Picatinny MIL-STD-1913 ray sistemi kullanılmaktadır.

Altay tankının kalbi sayılabilecek motorunu Alman Renk AG25 ve MTU firması sağlamaktadır.26 Tankın topu MKE bünyesinde üretilebilmektedir. Tank Güney Kore XK-2 tankının teknoloji transferiyle tüm haklarının alınmasıyla, yeniden ele alınıp geliştirilmiştir.27 Atış kontrol ve avyonik sistemleri Aselsan tarafından geliştirilmektedir. Tankın iki adet prototipi yapılmış, denemeler sürmektedir.

MILGEM milli gemi projesinde motorlar MTU tarafından komuta kontrol sistemi de Thales tarafından sağlanmaktadır. Geminin kalbi ve beynini dışarıdan alıp “Kendi savaş gemisini üreten on ülke arasına girdik” açıklamalarının arkası boştur.28

TAI ürünü olan ANKA insansız hava aracında da Endonezya bağlantısı bulunmaktadır.29

Farklı platformlarda kullanılan ateş sistemlerinde İtalyan Leonardo S.p.A ürünleri kullanılmaktadır

ATAK Helikopterinde gövde İtalyan Agusta, motor L/H Tech (ABD-İngiltere) tarafından tedarik ediliyor.30

Bağımlılık ilişkisi

Türk Silahlı Kuvvetleri NATO üyesi bir ülkenin silahlı kuvveti olduğu için çok çeşitli konularda bu ittifakın kurallarına bağlı olmak durumundadır. Kullandığı araç-gereç ve silah sisteminin standartlarından, yazılımlara kadar NATO’ya mahkûmdur. Temel teknik ekipman, ucuz son ürün ve hammadde başlıklarında Türkiye üretici olmadığı için bağımlılık ilişkisi içinde olması kaçınılmazdır.

  • Aselsan’ın montajını yapıp yazılımlarını geliştirdiği optik sistemlerin hammaddeleri ABD, Çin kaynaklarıdır.
  • Askeri mühimmat üretiminde kullanılan en küçük bileşende bile ABD başta olmak üzere yurtdışı bağımlılığı mevcuttur.
  • ABD tarafından oluşturulan ve NATO kapsamındaki ülkeleri de bağlayan ITAR (International Traffic in Arms Regulations) sistemi mevcuttur. Buna göre ABD savaş sanayiini ve ABD dış siyasetini korumak için ABD ürünlerine gizlilik uygulanır, ABD’den izin alınmaksızın üçüncü ülkelerde kullanılamamaktadır.
  •  “Bağımsızlık” durumunun belirleyici olduğu bir alan da üzerinde tasarım yapılan yazılımların yurtdışı kaynaklı olmasıdır.
  • Hava platformlarında motor ve radar sistemlerinde dışa bağımlılık kesindir (İleri Bakan Kızılötesi FLIR)
  • Motor konusunda TEI (Turkish Engine Industry) tarafından çalışmalar yürütülmektedir. ANKA’larda bu motorlar kullanılmaktadır. Helikopter motoru üretimi ise ancak lisanslı bir şekilde yapılabilecek. Bu konuda gerekli kalitede çelik üreten yerli tedarikçi bulunmuyor.
  • Savaş uçakları için fırlatma koltuğunda mutlak bağımlılık durumu vardır.
  • Görev bilgisayarı son ürünü olarak Aselsan başarılıdır, dost-düşman tanıma sistemi başarıyla üretilmiştir. Ancak konektörden kabloya kadar ham malzemesini yurtdışından almaktadır.
  • Silah sistemlerinde Roketsan ve Sarsılmaz yurtdışının ürün etkisini sınırladıysa da bu firmaların hammaddeleri yurtdışına bağımlıdır
  • Her türlü zırh hammaddesinde yurtiçinde bir çözüm bulunamamaktadır.

Küresel resim ve Türkiye

Dünya çapında savunma sanayii harcamalarına bakıldığında aşağıdaki tabloyla karşılaşılmaktadır.

Buradaki veriler aslında önde gelen savunma sanayii ülkeleri ve firmalarıyla uyumludur. Burada dikkat çeken özellik piyasanın ABD ve Batı Avrupa tarafından çok büyük ölçüde kapatılmış olmasıdır.31 ABD’den geri kalanlar veya onunla ortaklı yapılan işler toplamda düşünüldüğünde ikinci büyük aktör olan Batı Avrupa ülkelerini oluşturmaktadır, Almanya-Fransa-İngiltere-İtalya gibi aktörler kendi ülke ihtiyaçlarını karşılamakta ve doğrudan bağımlılık ilişkisi içinde oldukları gelişmekte olan ülkelerin (Türkiye dâhil) bu sektördeki ihtiyaçlarını büyük oranda karşılamaktadır.32 Ancak pasta o kadar büyüktür ki “herkese burada ekmek vardır”, kapitalizmin tetiklediği bölgesel çatışma ve savaşlar, kriz bölgelerindeki komşu ülkelerin içine girdikleri silahlanma yarışları burada önemli etkenlerdendir. Tabloda Türkiye’nin olmamasının yanı sıra dikkat çeken başka bir veri de Güney Kore, Brezilya, Hindistan, Avustralya, Brezilya, İsrail gibi ülkelerin varlığıdır. Bu ülkelerin her birisinin ana aktörlerden farkı özellikle büyük ekonomiler olmaları, savunma sanayiinde büyük aktörlerin egemenliklerini belirli bir ölçüde de olsa kırmış olmalarıdır.

“Türkiye’nin yeri burada nerededir?” sorusunu sorduğumuzda cevabımız çok nettir, Türkiye hem buradadır hem de değildir. Her yıl Amerikalı Defense News dergisi tarafından açıklanan savunma sanayiinin önde gelen ilk 100 firma listesinde 2018’de TAI, Aselsan ve STM yer almıştır.33 34 35 Türkiye bu yazıda da ele aldığımız gibi parçalı ve özgün bir yapıya sahiptir. Bu anlamda savunma sanayiinin önde gelen ülkeleri arasında yer almasa da kendi çapında belirli eşikleri aşmış konumdadır.

Türkiye burjuvazisi 1970’li yıllarda giriştiği savunma sanayii ihracat denemelerinde Pakistan pazarını adeta bir okul olarak kullanmıştır. Yazı kapsamında aktarılan veriler ekseninde bugün Türkiye burjuvazisi savunma sanayii alanında Körfez ülkeleri, Uzak Güneydoğu Asya, Karadeniz-Hazar bölgesine ihracat gerçekleştirmekte ve burayı büyütülecek pazar olarak görerek bunu büyütmek için girişimlere devam etmektedir. Ayrıca Türkiye burjuvazisinin Güney Amerika ve özellikle serbest ticaret antlaşması imzaladığı Sahra Altı Afrika ülkelerine yönelmesi dikkat çekicidir. Afrika’da sömürge döneminden kalan Batı Avrupa ekonomisine siyasal-ekonomik bağımlılık ve son dönemde olağanüstü hacimde artan ve Afrika ülkeleri için uzun vadede farklı bir bağımlılık ilişkisi yaratacak olan Çin sermaye aktarımına karşı olarak Türkiye burjuvazisinin yaptığı hamle karşılık görmektedir. Burada elbette AKP iktidarının bölgedeki Müslüman ülkelere yönelik siyasal açılımlarının da etkisi vardır. Serbest Ticaret Antlaşmalarında yukarıda bahsedilen ülkelerin ağırlığı dikkat çekicidir.36

Sonuç denemesi

Savunma sanayiindeki bağımlılık ilişkisi diğer sektörlerdekine benzer içeriktedir. Türkiye’nin sanayileşme sorunu mevcuttur. Türkiye, ilk dönemde gerçekleştirilen katma değersiz ara ürün üreten ülke olarak devreye girmiş, kısıtlı teknoloji transferi alabilmiştir. 1990’lı yılların offset anlaşmalarının ardından başlanılan montaj üretimi, bir askeri sanayii kültürü bırakmıştır. Bugün aşılan bu seviyede artık öğretileni tekrarlama ve kendin uygulama dönemi açıldı.

Bugün savunma sanayiinde hammadde ve ileri teknoloji içeren ürün anlamında dışa bağımlılık tartışmasız şekilde sürmektedir. Küresel ölçekte öne çıkan savunma sanayii firmaları ya doğrudan ya da dolaylı ortaklık olarak ABD bağlantılıdır.

Buna rağmen üretilen ürünler çeşitli çevrelerde garip bir başarı sarhoşluğu yaratmış durumdadır. Ancak araştırma geliştirme olmaksızın yapılan kopyalama, teknoloji üreten merkezlere arada olan farkın giderek açılmasına yol açmakta.

Türkiye’deki savunma sanayii alanında yaşanan bazı gelişmeler her ülke için benzer şekilde geçerlidir. Son dönemde yaşanan tasarım, analiz, üretim, entegrasyon ve test altyapısında gelişmeler olmakla birlikte, kritik önemde olan, rakiplerinizin ne hızda ilerlediği ve sizinle aranın ne kadar açıldığıdır.

Küresel resme bakıldığında savunma sanayiinde toplam varlığı dünya çapında etkisiz ancak özgün yapısıyla bölgesel de olsa bir varlığa sahip olan Türkiye savunma sanayii, burjuvazinin siyasal eğilimleriyle paralel olarak bölgesel bir aktör olmaya soyunmakta, bu yönde çok yönlü ve kapsamlı girişimlerde bulunmaktadır.

Dipnotlar

  1. Tusaş: Türk Uzay Sanayi AŞ
  2. http://www.roketsan.com.tr/wp-content/uploads/2012/11/Roketsan-Dergisi-Temmuz-2018-Say%C4%B1s%C4%B1.pdf
  3. FNSS tarafından Suudi Arabistan’a yapılması beklenen proje bizzat Başkan Trump’ın müdahalesiyle Amerikan firmalarının lehine iptal ettirilmiştir
  4. https://www.janes.com/article/84355/indo-defence-2018-turkey-and-indonesia-inch-forward-on-anka
  5. http://www.wikizeroo.net/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvQ04tMjM1
  6. https://www.airforce-technology.com/projects/kt1basictrainerorlig/
  7. http://www.marinedealnews.com/milgem-pioneer-of-a-breakthrough/
  8. https://www.janes.com/article/84825/indonesian-army-s-tiger-medium-tank-programme-moves-ahead
  9. http://www.millisavunma.com/news/ssmnin-2018-butcesi-kabul-edildi/
  10. Liste için bakınız: https://www.ssb.gov.tr/Images/Uploads/MyContents/F_20171110145534863074.pdf
  11. Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyada son dönemde yaşanan “mini” savaşları (Yemen, Suriye, Ukrayna) sıralamak bile yeterli olacaktır.
  12. https://www.stm.com.tr/tr/iletisim/yerleskeler?&city=istanbul&settlement=istanbul-yerleskesi
  13. http://www.haber7.com/uzay/haber/2810161-turkiye-uzay-ajansinin-merkezi-ankarada-olacak
  14. https://www.statista.com/chart/16369/west-arms-sales/
  15. https://www2.tbmm.gov.tr/d26/1/1-0800.pdf
  16. http://haber.sol.org.tr/turkiye/katar-turkiye-askeri-iliskileri-ekonomik-vaatlerden-fabrika-devrine-254768
  17. http://haber.sol.org.tr/yazarlar/ozgur-sen/afrinin-zeytinleri-ve-turkiyenin-gelecegi-251155
  18. http://baykarmakina.com/blog/4000saat_uctu/
  19. https://www.haberturk.com/zeytin-dali-harekati-nda-firtina-etkisi-1819011
  20. http://www.nurolteknoloji.com/sert-balistik-koruyucular/
  21. https://www.janes.com/article/84893/turkey-pursues-survivability-for-its-tank-fleet Suriye’nin kuzeyinde yaşanan tank kayıplarının ardından Aselsan tarafından geliştirilen aktif zırh sistemi Ukrayna kaynaklı Zaslon sisteminin bir türevidir
  22. Askeri-sanayi kompleksi, 1961 yılı Ocak ayında ABD Başkanlığını bırakmak üzere olan asker eskisi Eisenhower’ın yaptığı son ulusa sesleniş konuşmasında geçen terimdir. Eisenhower, bir takım savaş sanayii şirketlerinin kendi çıkarlarını ulusun çıkarlarının önüne koyarak ülkenin dış politikasını savaş eksenine sokmaya çalıştığı uyarısı yapmıştır!
  23. https://www.kap.org.tr/tr/Bildirim/718312
  24. http://www.rmkmarine.com.tr/havuzlu-cikarma-gemisi-projesi.html
  25. https://www.renk-ag.com/de/produkte-service/produkte/fahrzeuggetriebe/hswl-295/
  26. https://www.janes.com/article/84827/details-emerge-for-three-altay-mbt-variants
  27. http://www.wikizeroo.net/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvSzJfQmxhY2tfUGFudGhlcg
  28. http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/milli-savas-gemisiyle-dunyada-ilk-10-a-girdik-18844391
  29. https://www.janes.com/article/84355/indo-defence-2018-turkey-and-indonesia-inch-forward-on-anka
  30. https://www.army-technology.com/projects/t129-attack-helicopter/
  31. https://www.rt.com/business/449171-us-weapons-first-sales/
  32. http://europa.eu/rapid/press-release_MEMO-13-722_en.htm
  33. http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/aselsan-defense-news-top-100de-yukseliste-40926872
  34. http://www.milscint.com/tr/defense-news-top-100-listesi-aciklandi-aselsan-roketsan-ve-tusasin-yer-aldigi-listeye-bu-yil-stm-de-eklendi/
  35. http://www.hurriyetdailynews.com/turkeys-aselsan-ranks-up-among-largest-defense-firms-70034
  36. https://ticaret.gov.tr/data/5b872ada13b8761450e18f4b/STA%20tablosu.pdf (Tablo buradan alınmıştır)
Not ekle
Yükleniyor...
İptal
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×