AKP dış siyasetinde Balkanlar
Balkanlarda Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) dış siyasi pratiğine bakmadan önce, herhalde ilgi alanımız olan Balkanlar bölgesini tanımlamakla başlayabiliriz. Balkanlar diyerek aslında 1945-1992 yılları arasında varlık gösteren Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’ni oluşturan modern ülkelerle (Kuzey Makedonya, Hırvatistan, Karadağ, Sırbistan, Bosna-Hersek, Kosova, Slovenya) Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk ve Romanya’yı anlatmaya çalışıyoruz. AKP’nin bu ülkelere dair dış siyasi pratiğinin belirli araçlarını ülke özelinde incelemeye çalışacağız. Bu dış siyaset araçları dolayısıyla Türkiye kapitalizminin ve kimi dolayımlarla da olsa emperyalizmin izlerini, vurgularını ve yönelimlerini taşımaktadır. Bu yazıda bunlara eğilmeye çalışacağız.
Balkanlar’a genel bir bakış
Avrupa’nın güneydoğu ve doğu bölgesinde kalan Balkanlar yüzyıllar boyunca çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış, çok çeşitli devletlerin egemenliğine girmiştir. Bölgenin coğrafi yapısı ve görece “fırtınalı” geçmişi günümüzdeki parçalanmış halinin sebepleri arasında sayılabilir.
2. Dünya Savaşı’nın ardından Nazi işgalinden ve/veya Nazi kuklası rejimlerden kurtulan Balkan halkları Sovyetler Birliği Kızılordusu ve partizan kuvvetleri sayesinde Yunanistan ve Türkiye haricinde işçi sınıfı iktidarlarına kavuşmuştur1. Bölgede yaşanan reel sosyalizm deneyimleri eleştirilecek yanlar barındırsa da, sınıflar mücadelesi açısından geriye önemli deneyimler bırakmıştır. 1989 yılında Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nin çözülüşüyle başlayan, sonrasında 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin tarihe karışmasıyla yükselişe geçen kapitalist karşı-devrim Balkanlardaki rejimleri de etkilemiştir. İstisnasız tüm ülkelerde iktidar burjuvaziye geçmiş, sosyalizmde bir arada kardeşçe yaşayan halklar özellikle Yugoslavya’da etnik milliyetçiliğin etkisiyle birbirlerini boğazlamaya girişmişlerdir. Yaşanan çok sayıda katliamın yanı sıra, 1999 yılında Yugoslavya Federasyonu’nu oluşturan Sırbistan ve Karadağ’ın NATO eliyle bombalanması ve Kosova Savaşı’nın çıkartılması bölgeyi emperyalizmin nasıl doğrudan önem verdiğini gösteren olaylardandır.
Bölgede emperyalizmin önemli bir aracı konumundaki Avrupa Birliği’ne üye olma tarihleri şöyledir, bunun dışındaki ülkeler üye değildir:
- Yunanistan 1981
- Slovenya 2004
- Kıbrıs Cumhuriyeti 2004
- Bulgaristan 2007
- Romanya 2007
- Hırvatistan 2013
ABD öncülüğünde Sovyetler Birliği’ne karşı kurulan ancak Soğuk Savaş’ın ardından emperyalizmin emrinde silahlı bir kuvvet olmaya devam eden NATO’ya üye olan Balkan ülkeleriyse şu şekildedir:
- Yunanistan (1952)
- Bulgaristan (2004)
- Romanya (2004)
- Slovenya (2004)
- Hırvatistan (2009
- Arnavutluk (2009)
- Sırbistan’dan bağımsızlığını NATO himayesi sayesinde kazanan Kosova adeta askeri üs halinde bir ülke konumundadır.
Türkiye burjuvazisinin “Balkanlar” ilgisi
Elinizdeki derginin 2003 Mayısındaki sayısında Balkanlar meselesine değinen Egemen Aslan imzalı yazıda da değinildiği gibi Türkiye burjuvazisinin Balkanlar’a olan ilgisi AKP ile başlamamıştır. 1991 yılında bölgedeki yegâne kapitalist devletler olan Yunanistan ve Türkiye’ye emperyalizm tarafından önemli görevler verilmiştir. Genel olarak bakıldığında öne çıkan eski sosyalist ülkelerin NATO ile entegrasyonu Türkiye, Avrupa Birliği ile entegrasyonu Yunanistan tarafından sağlanmıştır. Ayrıca kapitalist serbest piyasa ekonomisine geçişin vazgeçilmez ayağı olan kamu mallarının sermayeye devredilerek tasfiyesi yani özelleştirmelere dair ilk denemeler Yunanistan ve Türkiye burjuvazisi denetiminde gerçekleştirilmiş, sonrasında bu deneyim kendi ülkelerine uyarlanmıştır.
Balkanlar’ın eski sosyalist yeni kapitalist ülkeleri yeni bir dünyada kendilerine yer ararken onlara bu dünyada yol gösteren kıdemli üyeler gösterdikleri yola ilk olarak kendileri girdiler. Ama gözden kaçmaması gereken nokta Balkanlar’da ve Avrupa’nın diğer bölgelerinde uygulanan sosyalizm sonrası ekonomik politikaların Türkiye ve Yunanistan gibi orta gelişkinlikteki kapitalist ülkelerdeki uygulamaları derinden etkilemiş olmasıdır. Türkiye ve Yunanistan burjuvazisi yeni gelişmekte olan Balkan ülkelerinin genç egemen sınıflarına yol gösterirken aslında bir yandan onlardan da öğreniyorlardı. 2
Elbette burada uluslararası kapitalizmin eski sosyalist Balkan ülkelerindeki sınıfsal bilinç gelişkinliğinin ve devrimci birikimin yine bölgesel kapitalist güçler tarafından tasfiye edilmesine çalışan karşı-devrimci yan da gözden kaçırılmamalıdır.
AKP’nin dış siyaset tarzı
Genel olarak AKP ve Türkiye kapitalizmi, küresel emperyalizmin özellikle 2000’li yılların başlarıyla beraber girdiği krizin ardından bıraktığı gediklere sızarak özgün bölgesel bir güç olmaya soyunmuş, bu alanda azımsanmayacak girişimlerde bulunmuştur. Kimi örneklerde başarısız olunsa da tüm çabaların nafile olmadığı aşağıda görülecektir. Bu açıdan bakıldığında AKP dış siyaset tarzı aşağıdaki ana kollarla tarif edilebilir:
- Azınlıklar ve dinsel topluluklara müdahale-Tarikatçılık ihracı
- NATO ve Türk Silahlı Kuvvetleri eliyle yapılan müdahaleler
- Kültür, spor ve turizm alanındaki açılımlar
- Sermaye gruplarının koordineli şekilde yönlendirilmesi
Azınlıklar ve dinsel topluluklara müdahale-Tarikatçılık ihracı
AKP iktidarı özellikle Cumhuriyet’in kurulmasının ardından Türkiye sınırları dışında kalmış olan örneğin Yunanistan sınırları içinde kalmış olan Batı Trakya Türkleri gibi Türk asıllı azınlıklara dair ulusal anlaşmalardan doğan haklarını kendi çıkarları için kullanmaktadır. Bunun yanı sıra Diyanet Vakfı, Kızılay, TİKA ve Maarif Vakfı Okulları eliyle yabancı ülkelere müdahalede bulunmaktadır.
Burada özellikle Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TIKA) ve Maarif Vakfı Okullarının faaliyetleri dikkat çekicidir. Amacını “küresel sorunlara adalet ve eşitlik çerçevesinde çözümler sunmak” olarak tanımlayan 3 TIKA, yaptığı faaliyetlerle adeta modern bir sömürgeci dış siyasetin aracı olmuştur. Hatta buna “Türk tipi kalkınma modeli”4 bile denilebilmektedir.
Maarif Vakfının hikâyesi de ilginçtir. 15 Temmuz darbe girişiminden yaklaşık bir ay önce 17 Haziran 2016 günü kurulan devlet destekli vakıf, adeta o döneme kadar bu türlü işleri devlet adına yapan Gülen Hareketi’nin yerine kurulmuştur. Kuruluş amacı Türkiye’nin uluslararası eğitimde dünyaya açılan kapısı olmak olarak belirtilen vakıf, Millî Eğitim Bakanlığı dışında yurt dışında doğrudan eğitim kurumu açma yetkisine sahip tek kurumdur. 5 6
Kâr gütmeyen vakfın faaliyette bulunduğu bölgeler ve bu faaliyetlere harcanan milyonlarca liralık bütçeler 7 düşünüldüğünde bu alanların Türkiye kapitalizminin olası etki alanlarıyla örtüştüğü görülecektir.
Balkanlar’da bu kapsamda Arnavutluk, Makedonya, Bosna-Hersek, Romanya ve Kosova özel önem verilen ülkelerin başında gelmektedir. Balkanlar’da iktidardaki hükümetlerin de rıza göstermesiyle kendisine alan açan AKP dış siyaseti hem kendi dünya bakışına uyumlu bir ideolojik operasyon yürütmekte hem de “Türk tipi kalkınma” adı verilen sömürgeci anlayışla uyumlu nesiller yaratılmasına olanak tanımaktadır.8
Camiler asla birer cami değildir
Burada bir parantez de AKP döneminde sayısında patlama yaşanan Diyanet Vakfı tarafından finanse edilen yurtdışı camileri için açmalıyız.
Tarih boyunca camiler sadece birer ibadet mekânı olmadılar. İbadet için bir araya gelen cemaatin siyasal ve toplumsal örgütlenmesi için çok uygun bir zemin oluşturdular. Camide görev alan din adamının cemaatini gündelik siyasal konularda yönlendirme etkisi hiç de azımsanacak düzeyde değildir. Bu kullanım günümüzde AKP eliyle artık alenen yapılmaktadır.9
Alelade bir vakıf olmasına rağmen resmi gazetede özel olarak yayınlanan kanunlarla her türlü vergiden bağışık tutulan10, izin almaksızın yardım toplama ehliyeti verilen11 ve bağlı kurum ve kuruluşlarıyla12 adeta bir holding olan vakıf, AKP Türkiyesi’nin bize hediye ettiği finans kapitale sadık bir gerici yapılanma kaynağı olarak karşımıza çıkıyor.13
Açıklanan sayısı yüzlerce olan bu camilerin konumuz gereği dikkat çekmek istediklerimiz Bosna-Hersek, Makedonya ve Kosova’da açılmış olanları.
Vakıf tarafından yapılan cami inşaatları asla sadece birer ibadet yeri olarak görülmemeli, yapının bulunduğu ülkedeki “cemaati” AKP Türkiyesi’nin siyasal ve ideolojik yönelimine dâhil etmenin bir aracı olduğu akıldan çıkartılmamalıdır. 14 Kutsal mekânlar olmalarının ve inanç özgürlüğünün arkasına sığınılarak yürütülen “cami projeleri” sayesinde söz konusu ülkelere yönelik bölgesel etkinin bir ayağı daha örülmüş olmakta.
NATO ve Türk Silahlı Kuvvetleri eliyle yapılan müdahaleler
Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği ve sosyalist bloka karşı askeri bir örgüt olarak kurulan NATO’nun Sovyetler Birliği dağılana kadarki dönemde hiçbir askerî harekât yapmamış olması ve ilk silahlı harekâtını da eski sosyalist blok ülkelerine müdahale için yapmış olması ilginçtir.
Konumuz olan Balkan ülkelerine yönelik Türkiye burjuvazisinin ilgisi AKP’den çok önce başlamıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri NATO’nun sadık müttefiki olarak 1999 yılındaki Yugoslavya’nın NATO tarafından bombardımanına aktif olarak F-16 savaş uçaklarıyla katılmıştır. Emperyalizmin çıkarlarınca darmadağın edilen coğrafyalara müdahale KFOR adı verilen Kosova Gücü eliyle sürmüş, Türk Silahlı Kuvvetleri de bu güce 540 silahlı personeliyle doğrudan katılmıştır.15
Bağımsızlığını yeni kazanan ülkelerin asker, polis ve jandarma birliklerine eğitimler verilerek bu sayede hem emperyalizmin verdiği görevler yerine getirilmekte, hem de eğitim-kültür gibi alanlarda yapılan ideolojik müdahalelerin benzeri bu ülke silahlı kuvvetler personeline de yapılmaktadır.16 “Dünya barışına destek” adı altında yapılan ve tarihçesi 1950 yılındaki Kore Savaşıyla başlatılan Balkanlardaki askerî harekâtlar şöyle sıralanabilir:17
- NATO Stabilisation Force (Bosna Hersek) Türk Kara Kuvvetleri
- Birleşmiş Milletler Sharp Guard (Yugoslavya Federasyonu’nun Adriyatik Denizinde abluka altına alınması, Türk Deniz Kuvvetleri)
- NATO Deny Flight (Yugoslavya Federasyonu’nun hava sahasının abluka altına alınması, Türk Hava Kuvvetleri)
- NATO Essential Harvest, Amber Fox, Allied Harmony, Concordia ve Proxima Harekâtları (Arnavutluk)
Halen Bosna’da 249, Kosova’da da bölük düzeyinde Türk Silahlı Kuvvetleri personeli görev yapmaktadır.
Kültür, spor ve turizm alanındaki açılımlar
AKP eliyle bölgeye müdahalede bulunan Türkiye burjuvazisi yukarıda bahsedilen araçların yanı sıra kültürel, sportif ve turistik alanlarda da gelişkin araçlarla siyasetini sürdürmektedir. İletişim araçlarının olağanüstü geliştiği günümüzde kendi dünya bakışını kurumsal olarak yansıtmak ve kamuoyu yaratabilmek adına kurulan TRT World, bölgeye yönelik yayınlar yapmaktadır.18
Etnik milliyetçiliğin yükseltildiği, imparatorluk düşlerinin yaşatıldığı yanlı tarihi filmler ve diziler bölge halklarına sunulmakta, buradan hem maddi çıkar sağlanmakta hem de “Türk tipi kalkınma modeline” katkı sağlanmaktadır.19
Türk Hava Yolları’na herhalde burada ayrı bir yer açmak gerekiyor. AKP iktidarında bir hava yolu şirketinin çok ötesinde uluslararası görevlere soyunan ve buna göre şekillendirilen kurum adeta kendi başına bir dış siyaset politikası sürmektedir. Uçulan rotalara yeni eklenen güzergâhlar, yaptığı sponsorluklar, “kardeş” ilan edilen havayolları 20gibi başlıklar aslında hep konumuz dâhilinde yer bulmakta. Özellikle eski Yugoslavya ülkelerinde çok sevilen bir spor dalı olan basketbola Euroleague ana sponsoru olarak yapılan yatırımların Balkanlarda kültürel ve ideolojik etkisinin olmadığı herhalde iddia edilemez. Türk Hava Yolları bu anlamda diğer sermaye grupları da için de ön açıcı olmaktadır.21THY’nin Saraybosna’da yatırımlarını artırırken yerel futbol kulübü Sarajevo’ya sponsor olması da bu bakış açısıyla örtüşmektedir.22 23THY ile organik bağlantısı olmasa da sektördeki işgücüne doğrudan katkı koymak amacıyla kurulmuş olan Türk Hava Kurumu Üniversitesi de aynı siyaseti devam ettirerek Balkanlar’daki eğitim kurumlarıyla işbirliği halindedir.24 Eğitim kurumlarına değinmişken Kültür Bakanlığının denetimindeki “Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı” kurumundan da kısaca bahsetmek gerekir. 2010 yılında kurulan bu kuruluş amacını yurtdışında yaşayan vatandaşlarla ve “kardeş topluluklarla” ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkileri güçlendirmek olarak açıklar.25 Ayrıca kurum Türkiye’de okuyan gençlere burslar vererek bu gençlerden ülkelerine döndüklerinde “gönüllü elçiler” olmalarını istemektedir.
Sermaye gruplarının dış siyasetle koordineli şekilde yönlendirilmesi
Sermaye ihracı Türkiye burjuvazisinin doğal ve sınıfsal kâr artırımı anlamında hedeflerindendir. Bu anlamda devlet olarak iyi ilişkiler içinde olan ülkelere doğrudan yatırım yapılarak, hem bu ülke iç piyasasında söz sahibi olunabilmekte, hem de bu ülkenin iç siyasetinin Türkiye aleyhine seyretmesine engel olunabilmektedir. Bu kapsamda bir ayrıntılı örnek verip diğer benzer örnekleri de okuyucuların bilgine sunacağız:
İzzet Özilhan (1920-2014) ve Kâmil Yazıcı tarafından (d.1929) tarafından 1950 yılında kurulan Anadolu Grubu bu tür bir örnek olabilir. Günümüzde yaptığı ortaklıklar ve çok çeşitli sektörlerdeki yatırımlarıyla dikkat çeken grubu Coca-Cola, McDonald’s, Faber-Castel, Isuzu, Kia gibi ortaklıklarının yanısıra bira sektöründe Efes, perakende satışta Migros, kırtasiyede Adel Kalemcilik, enerji sektöründe AES Elektrik, gayrimenkulde AND vb. gibi isimlerle tanıyoruz.26
Gruba bağlı Efes’in Balkanlardaki faaliyetiyle bölgedeki en önemli bira üreticisi konumuna gelmiştir. Bunlardan Efes Vitanta, Moldova’daki piyasanın %70’ine sahiptir.27 28
Burada dikkat çekici olan konu eski Sovyet ülkesi olan Moldova’da kapitalist dönüşümle birlikte başlatılan özelleştirmelerin daha ilk adımında bir Türk firmasının sürece dâhil olması ve 1873 yılından bu yana başkent Kişinev’de faaliyet gösteren fabrikayı satın almasıdır.29
Anadolu Grubunun dışında yurtdışında bulunan Türkiye sermayesinin ana oyuncuları şunlardır:
- Koç Holding’in gözden ırak ancak kârda ağır gruplarından D-Marin, Hırvatistan’da 3, Yunanistan’da 4, Karadağ’da 1 liman işletmesine sahiptir.30
- İnşaat sektöründe büyüdükten sonra yurtdışına açılan Cevahir Holding Makedonya’da inşaat sektöründe açık ara önde faaliyet göstermektedir.31
- 2013-2014 yılları arasında TÜSİAD Başkanlığı yapmış olan Muharrem Yılmaz’a ait olan Sütaş Grubu Makedonya’da Svedmilk’i bünyesine katmıştır. Grup ayrıca Romanya ve Makedonya’da beş süt fabrikasına sahiptir.32
- Uluslararası bir holding çizgisi çizen Global Yatırım Holding, uluslararası sermayenin de desteğiyle Balkanlar dâhil olmak üzere çok sayıda limanın işletmeciliğini almış durumdadır.33
- Doğuş Grubunu zarar göstererek devlet destekli konkordato ilan ederken paraları yurtdışına kaçıran Ferit Şahenk’in de birçok ülkenin yanı sıra Balkanlar’da da otel ve marina varlığının bulunduğunu hatırlatalım.34
- LİMAK Holding Kosova Elektrik dağıtımını tek başına üstlenmektedir.35
- Şişecam’ın yurtdışındaki fabrikalarının önemli bir kısmı Balkanlar’dadır (Bulgaristan-Romanya-Bosna Hersek).36
- Rixos grubunun Hırvatistan’da otel yatırımı bulunmaktadır.37
- Çalık Holding Arnavutluk’ta BKT adlı bir bankanın sahibidir.38
- Yönetim Kuruluna bakıldığında emperyalist merkezlerle ortak bir proje olarak kurulduğu aşikâr olan TAV Havalimanları Kuzey Makedonya’da Üsküp ve Ohri ile Hırvatistan Zagreb Havalimanlarının işletmesine sahiptir.39
Elbette bu örnekler artırılabilir. Ancak amacımız firma reklamı yapmak değil, bu çok çeşitli açılımın sadece sermayedarların bireysel yönelimlerinin çok ötesinde koordineli bir yönlendirme sonucunda olduğunu göstermektir.
Sonuç yerine
Türkiye burjuvazisi kuruluş döneminde Mustafa Kemal Atatürk tarafından başlatılan ve “Yurtta sulh cihanda sulh” söylemiyle tarif edilen sınırları artık kabul etmemekte ve aşmaktadır. Bu “Türk tipi model” adlı adınca emperyal düşler gören bir burjuvazinin hayalleri olarak mahkûm edilebilir. Ancak emperyalist sistemin bıraktığı boşluklar ve yetersizlikleri düşünüldüğünde Türkiye burjuvazisinin de uluslararası alanda kaplayabileceği, hevesleneceği bir hegemonya bölgesinin bulunduğu da gerçektir.
Dış politika çabalarımızın odağında; bölgemizden başlamak üzere dünyada siyasi diyalog, ekonomik işbirliği ve kültürel uyumun tesis edilmesi suretiyle tüm tarafların kazanç sağlayacağı adil ve sürdürülebilir bir siyasi, ekonomik ve sosyal düzen tesis edilmesi bulunmakta olup, bu yöndeki çalışmalarımız kararlılıkla sürdürülmektedir. Esasen, Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesi günümüzde de Türk Dış Politikasının temel dayanağını oluşturmaktadır.
Uluslararası alanda dostluğu ve işbirliği her geçen gün daha fazla aranan, sorunların çözümünde aktif çabalarına daha fazla ihtiyaç duyulan, ayrıca bölgesinde ve ötesinde uyguladığı girişimci ve insani dış politikayla küresel barışa somut katkılar yapan Türkiye, dış politikada Atatürk’e ve onun vaz ettiği temel ilkelere layık adımlar atabilme gayreti içinde olabilmenin gururunu yaşamaktadır.40
Dışişleri Bakanlığının yukarıdaki satırların
yazarı oluyor olması şaşırtıcı değildir. Atatürk “sosuyla” beraber metnin içine
yerleştirilmiş olan “kazan-kazan” ve “girişimci” ifadeleri aldatmacayı ortaya
çıkartmaktadır. Türkiye burjuvazisi dış siyasette gayet açık bir şekilde risk
almaktadır. AKP iktidarı bu anlamda çok çeşitli kurumların bu yolda koordine
edilmesini başarıyla sağlamaktadır. Kârını katlayarak artıracağı yeni pazarlar
uğruna gözünü budaktan sakınmayacak derecede saldırgan ve agresif olabilirken,
aynı zamanda emperyalist hiyerarşiyi de bulandırmayacak bir sadakat ve temkinle
hareket etmeye çalışmaktadır.
Dipnotlar
- Yunanistan 2. Dünya Savaşının ardından emperyalist müdahaleyle çıkan kanlı iç savaşla (1946-1949) sosyalizmden kopartılmıştır.
- https://gelenek.org/devrimin-cografyasi-devrimcilerin-cografyasi-balkanlarda-devrimci-olmak/
- https://www.tika.gov.tr/upload/publication/TikaFaaliyetWeb2018.pdf
- https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/41157/ulkemizde-verdigimiz-mucadele-yeni-bir-kurtulus-mucadelesidir.html
- https://turkiyemaarif.org/page/50-turkiye-maarif-vakfi-12
- http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/06/20160628-17.htm
- http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2018/06/20180624-4.pdf
- https://www.aa.com.tr/tr/dunya/saraybosnadaki-maarif-okullarina-ilgi-artiyor/1410759
- http://haber.sol.org.tr/turkiye/erdogan-burasi-islambol-burayi-konstantinapol-olarak-gormek-isteyenlere-karsi-22-gunumuz-var
- http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/16168.pdf
- http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2005/08/20050805-4.html
- Bu kuruluşlar arasında en dikkat çekicisi %99.45 hissesi Vakfa ait olan KOMAŞ Kocatepe Modern Mağazacılık İşletmeleri Sanayi ve Ticaret A.Ş’dir https://www.komas-as.com.tr/
- http://haber.sol.org.tr/turkiye/diyanet-yurt-disinda-nerelerde-cami-insa-etti-bu-camilerin-maliyeti-ne-263096
- http://haber.sol.org.tr/yazarlar/ozgur-sen/erdoganin-yurtdisindaki-camileri-255266
- https://arquivo.pt/wayback/20091005182919/http://www.nato.int/kfor/structur/nations/placemap/kfor_placemat.pdf
- https://www.youtube.com/watch?v=kL13yVGqzGs
- https://www.tsk.tr/Sayfalar?viewName=BarisiDestekleme
- https://www.trtworld.com/video/strait-talk/what-role-is-turkey-playing-in-helping-kosovo-defend-against-extremism/5c5da070273f86695b6ada1a
- http://www.milliyet.com.tr/-muhtesem-yuzyil–bosna-yi-da-karistirdi-magazin-1589562/
- THY ile Arnavutluk Havayolları arasındaki işbirliği: https://www.airporthaber.com/thy-haberleri/thyden-arnavutluk-havayollarina-destek.html
- Bunun için Euroleague’deki Türkiye sermayesinin katılımı dikkat çekicidir: https://www.euroleaguebasketball.net/euroleague-basketball/marketing-partners
- https://www.airporthaber.com/thy-haberleri/thy-bir-futbol-kulubune-daha-sponsor-oldu.html
- https://www.fksarajevo.ba/bs/sponzori
- Makedonya’daki International Balkan University bunlardan birisidir. Üniversitede Eğitim Ana Bilim Dalında “Türkçe Eğitim” dikkat çekmektedir: https://ibu.edu.mk/en/fedu/
- https://www.ytb.gov.tr/index.php/kurumsal/baskanligimiz-2
- https://www.anadolugrubu.com.tr/genelbakis/1/9/biz
- http://www.anadoluefes.com/index.php?gdil=tr&gsayfa=op&galtsayfa=operasyonlardetay&gicsayfa=moldova&gislem=&gbilgi=)
- http://www.wikizero.biz/index.php?q=aHR0cHM6Ly9yby53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRWZlc19WaXRhbnRhX01vbGRvdmFfQnJld2VyeQ
- Grubun Ukrayna’da 3, Rusya’da 11, Kazakistan’da 2, Gürcistan’da 1 bira fabrikası vardır. Ayrıca firma “İslami” kaygılarla bira üretemediği ülkelerde de meşrubat sektöründe faaliyet göstermektedir. Pakistan’da 6 fabrika, Türkmenistan, Tacikistan, Kırgızistan, Irak ve Ürdün’deki fabrikalarıyla pazarın ya lideri ya da ikinci oyuncusu konumundadır. http://www.anadoluefes.com/index.php?gdil=tr&gsayfa=op&galtsayfa=operasyon&gicsayfa=&gislem=&gbilgi=
- http://www.d-marin.com/tr/marinalar/turkiye.aspx
- https://www.cevahirgurupinsaat.com/news
- https://www.sutas.com.tr/tr/sutas-hakkinda/bir-bakista-sutas/kisaca-sutas
- https://www.globalyatirim.com.tr/tr/yatirimlar/liman/global-ports-holding-plc
- http://www.wikizero.biz/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRG8lQzQlOUZ1JUM1JTlGX0dyb3Vw
- http://www.limak.com.tr/sektorler/enerji
- http://www.sisecam.com.tr/tr/hakkimizda/dunyada-sisecam
- http://libertasdubrovnik-tr.rixos.com/?_ga=2.64923439.1464230205.1559673105-608224278.1559673105
- https://www.calik.com/tr/sektorler/finans-sektoru/bkt
- http://www.tavhavalimanlari.com.tr/tr-TR/Pages/AirportOperations.aspx
- http://www.mfa.gov.tr/ataturk-doneminde-turk-dis-politikasi.tr.mfa