Çözülüşe Özgün bir Bakış: İkinci Ekonomi

İhanete Uğrayan Sosyalizm, Sovyetler Birliği’nin Çöküşünün Arka Planı
Roger Keeran, Thomas Kenny
İngilizceden Çeviren: Murat Akad
Yazılama, İstanbul, Ekim 2009, 325 sayfa


 

ABD’li iki komünist yazardan Roger Keeran, New York Devlet Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapmakta, Thomas Kenny ise bir iktisatçı. Yazarların kitaptaki temel tezini ikinci ekonomi oluşturuyor. “İkinci ekonomi”yi şöyle tanımlıyorlar:

“İkinci ekonomiyi, özel kazanç elde etmek amacıyla yürütülen yasal ya da yasadışı ekonomik faaliyet olarak tanımlıyoruz.

“1953 yılından sonra sosyalizm içerisinde burjuva düşüncelerin gelişmesi için uygun olan yeni bir ekonomik zemin ortaya çıkmaya başlamıştı. Bu zemini, kişisel kazanımlar için özel ekonomik faaliyetlerde bulunan nüfus oluşturuyordu… Başlangıçta ikinci ekonominin varlığı, birinci ya da toplumsallaştırılmış ekonomiye nüfuz etmiş olduğu için perdeleniyordu. İkinci ekonomi genellikle ayrı bir sınıf tarafından oluşturulmuyordu. İkinci ekonomiyi, birinci ekonomide çalışan ve yasal ya da yasadışı özel faaliyetlerde bulunan işçiler ve çiftçiler ortaya çıkarıyordu. Ancak savaş sonrası dönemde giderek artan biçimde ikinci ekonomi daha fazla insanı kapsar ve bu insanların gelirlerinin daha büyük bir bölümünü oluşturur hale geldi; ve aslında bir küçük burjuva katmanını yeniden ortaya çıkardı. Hruşçov ve Brejnev dönemlerinin en yıpratıcı ürünü tam olarak bu ikinci, özel ekonominin ve bundan yararlanan katmanın içinde barındı.”1 

İkinci ekonominin Sovyetler Birliği’nde neden olduğu tahrifatı daha iyi anlayabilmek için, yazarların kitapta yer alan bir benzetmesine bakabiliriz. Bu benzetmede genel olarak kapitalizm bir sala ve kapitalizmin yöneticileri de o salın kullanıcısına benzetiliyor. Salı kontrol edebilmek, istenilen yöne götürmek için çok ciddi bir çaba gerekmiyor, ne de olsa akıntının varlığında sal sürükleniyor… Bunun tam aksine, sosyalizm her zaman bir pilota ihtiyacı olan bir uçağa benzetiliyor. Yer çekimi kuvveti, türbülans ve akla gelebilecek birçok zorluğu barındıran bu yolculuk, her zaman için bir akıntı tarafından sürüklenmek yerine bir sürtünme kuvvetine maruz kalıyor.

Kapitalist bir toplumda yaşayan her bireyin, bir ölçüde burjuva ideolojisini içselleştirmiş olması su götürmez bir gerçek. Kapitalist yöneticiler, işleri kendiliğindenliğe bıraktığında zaten toplumun her alanına nüfuz etmiş olan kapitalist bilinç bütün toplumsal ilişkilerde kendini gösteriyor; ekonomik ilişkilerden günlük hayatta dil içerisinde kullanılan kavramlara kadar… Aynı zamanda bu, her yerde cisimleşmiş kapitalizmin kendisi, kendi bilinci için de bir üretim alanı işlevi görüyor. Komünistlerin tarihsel görevi olan kendiliğindenliğe yön verme çabası ise tam da burada realize oluyor. Sosyalist devrimden sonra devralınan nesnellik sosyalist bilincin oluşturulmasını, burjuva düşüncesinin köşe bucak kovalanmasını gerekli kılıyor.

Sovyetler Birliği’nde, sosyalist bir ekonomik yapılanma olmayan, burjuva düşüncesinin kurallarının geçerli olduğu ikinci ekonominin ortaya çıkmaya başlamasıyla ister istemez, burjuva düşüncesine içsel olan bir ekonomik ilişkiden ve bu ilişkinin deneyimlenmesi ile ortaya çıkmaya başlayan burjuva düşüncesinden bahsetmemiz gerekiyor. Burada bir parantez açabiliriz. İkinci ekonomiden bahsederken akıllara NEP döneminin gelmesi çok olası. Peki, neydi ikisi arasındaki fark, neden NEP döneminin ürünleri Sovyetler Birliği’nin başına çöreklen(e)memişti? Cevap, Sovyetler Birliği’nin çözülüşü tartışmalarında çoğu zaman vurgulanan partinin sosyalist öncülüğü, toplumun girdiği her türlü ilişkiye müdahil olması gerçeğidir. NEP dönemini sonlandıran, kırlardan kapitalizmi kolektivizasyon hamlesi ile tasfiye eden ve sosyalizmin kuruluşu için çok ciddi bir adım atan parti, ne yazık ki aradan geçen onca yıldan sonra ikinci ekonominin varlığına dur diyemeyecek bir konumlanış içerisine sürükleniyor.

1980’lere gelindiğinde ikinci ekonominin boyutu 1960’lardakinden oldukça büyüktü. İkinci ekonominin büyüklüğü ile orantılı olarak toplumla temas yüzeyi artıyordu ve bunun sonucunda maruz kalınan ideolojik tahrifat ciddi boyutlara ulaşmıştı. Bu süreç içerisinde de gerek parti organlarında gerekse de iktisat camiasında ikinci ekonomi pek önemsenmemişti. Bunun açıklaması ise partinin o dönemde izlediği genel siyasi hat ve ideolojik mücadele (olmaması) başlıkları içerisinde idi. Örneğin Hruşçov döneminde devreye sokulan “Batı ile tüketim konusunda yarış” başlı başına ciddi problemleri içerisinde barındırmaktaydı. Molotov’un meseleye dair söylediği bir söz, işin aslını özetleyici nitelikte:2 “Hruşçov’culuk, burjuva ruhudur”3

Tüketim kültürünün tarihsel olarak “burjuva ruhuna” içsel olduğu bir gerçektir ve partinin böyle bir adım atması ideolojik mücadelenin yerine başka mekanizmaların devreye sokulduğunu göstermektedir ve neticede ikinci ekonomi bahsi geçen süreç içerisinde serpilip, seksenlerin sonunda ciddi boyutlara ulaşmıştır. Belli bir düzeye ulaşan ikinci ekonominin maddi yapısı ile Garbaçov’un benimsediği siyasi hat örtüşmektedir. İkinci ekonominin yarattığı tahrifat, toplumun üzerinde olduğu kadar parti üzerinde de epeyce etkilidir.

“En üst düzey rüşvet alışverişlerine verilebilecek bir örnek ise 1970’li yıllarda ve 1980’li yılların başlarında pamuk yolsuzluğu adı verilen skandaldır. Bu olayda, Özbekistan’da ve başka bazı cumhuriyetlerde üst düzey Parti ve devlet yetkilileri, milyarlarca ruble elde etmek için pamuk hasadının miktarını ‘açıktan açığa ve ustaca şişirmişlerdi.’”4

İkinci ekonominin ortaya çıkışı, gerek toplum nezdinde ve gerekse de parti nezdinde yarattığı çürüme, Sovyetler Birliği’nin içerisine düştüğü siyasi kriz ve karşı-devrimci yapılanmayla birlikte “çözülüş”e giden yolu döşemiştir. Yazarların belirttiği gibi ikinci ekonomi “siyasi çöküşün maddi payandasını oluşturmaktaydı.”5

Dipnotlar

  1.  Keeran, Roger; Kenny, Thomas, İhanete Uğrayan Sosyalizm, Sovyetler Birliği’nin Çöküşünün Arka Planı, 2009, Yazılama, İstanbul, s.81.
  2. Burada amacımız Hruşçov için bir karşı-devrimci tanımlaması yapmak değildir. Hruşçov’a dair Kemal Okuyan’ın “SSCB’nin Çözülüşü Üzerine Anti-Tezler” kitabına bakılabilir.
  3.  age, Resis’den aktaran Keeran ve Kenny, s. 48.
  4.  age, s. 98.
  5.  age, s.162.