Gelenek’ten…

Gelenek’in 142. sayısı Kemal Okuyan’ın düzen siyasetindeki kilitlenmeyi anlatan yazısıyla açılıyor. Okuyan, 12 Eylül’le başladığı tartışmayı, tekrarlanacak İstanbul seçimlerindeki siyasi manzaranın tarifiyle bitiriyor. Krizin ne tarafa doğru gideceğine dair iki yönlü bir analiz yaparak…

Bu sayıda yükselen faşist hareketlerle dünya kapitalist sisteminin krizi arasındaki ilişki hakkında düşünmeye devam ediyoruz. Erhan Nalçacı, geçen sayıda Almanya özelinde açtığımız tartışmayı daha geniş bir bağlamda tarihsel bir perspektifle devam ettiriyor.

Seçimlerin damga vurduğu bir ülkede herkes Kürt oylarının peşine düşmüşken, Gelenek konuyu yine daha uzun vadeli bir yaklaşımla ele almayı tercih ediyor. Özkan Öztaş tarihteki isyanlardan yola çıkarak Kürt hareketinin İslamcılıkla olan alışverişini teorik bir çerçeveye oturtmayı deniyor.

Gelenek’in bu sayısında da işçi sohbetlerine devam ediyoruz. İki kadın THY emekçisi bizlere kendi bakış açılarıyla büyük göçü, havacılığın İstanbul’daki yeni havalimanına taşınmasını anlatıyorlar. Emekçilerin gözünden hiç anlatılmayan bir hikayeyi, aslında gerçek hikayeyi okuyucularımızla paylaşıyorlar.

Kaya Tokmakçıoğlu ise edebiyat ve sınıf arasındaki hikayenin peşine düşüyor. Edebiyatla sınıfı birleştiren bir mekan olarak kenti merkeze alıyor ve solun hem edebiyattan hem de kentten eş zamanlı çekilişinin izini sürüyor. Elbette geri dönüşün yollarını arayarak…

Müzik piyasası bu yüzyılda büyük bir dönüşüm geçirdi ve geleneksel dinleme kanalları büyük ölçüde terk edildi. Müzik artık internetten dinleniyor. Peki bu hep iddia edildiği gibi sektörü demokratikleştiriyor mu? Bora Uğur bu soruya kapsamlı bir yanıt veriyor.

Bu sayımızda klasik bir eseri, “Genç Werther’in Acıları”nı konuk ediyoruz. Efe Eğilmez Goethe’nin eserine kapitalizmin doğuşu eşliğinde bakmayı öneriyor. Eğilmez, kapitalizmin içinden çıkamadığı ve asla çıkamayacağı çelişkilerini merkeze koyarak bu klasiği tekrar okuyor.

Gelenek’in bu sayısı Kurt Gossweiler’ın Sovyet deneyimi üzerine yazdığı ve Ali San’ın bizler için çevirdiği  makalesiyle kapanıyor. Gossweiler uzun makalesi boyunca dünya komünist hareketinin tarihindeki reformist eğilimlerin çözülüş üzerindeki etkisini araştırıyor.