Gerçek “Siyah”ı Anlamak

Siyah Deri Beyaz Maske

Frantz Fanon

Çeviren: Cahit Koytak

Versus Kitap, İstanbul, 2009, 261 sayfa

 

 

Türkiyeli devrimciler açısından çok tanıdık olmayan bir yüz Frantz Fanon. Kendisi Antilli bir psikiyatr doktor, aynı zamanda militan bir düşünür ve adanmış bir bağımsızlık savaşçısı. Sömürgecilik ve etkileri üzerine çalışmış, bu çalışmalarıyla üçüncü dünya halklarının bağımsızlık mücadelesinde önemli bir yer edinmiştir. Özellikle yazdığı “Yeryüzünün Lanetlileri” sömürülen halklar için bir mücadele kılavuzu niteliğindedir. Sartre’a göre, “Üçüncü dünya bu ses ile kendini keşfediyor ve kendisine sesleniyor.”1

Burada ele alınacak kitap ise yazarın “Yeryüzünün Lanetlileri”nden önce kaleme aldığı “Siyah Deri Beyaz Maske”. Kitabın temel konusu sömürgeciliğin sömürge halklarda meydana getirdiği kültürel ve psikolojik yapı. Sömürge halklar bahsinde özellikle “Siyah Adam”dır üstünde durulan. Siyah adamın maruz kaldığı kültürel şiddeti incelemek açısından ilk elden yazarın psikiyatr yanının, düşüncelerinin yapılanmasında olmasa da somutlanmasında anahtar rol üstlendiği görülmektedir; hatta yazara göre bu gerekli olandır:

“Doğruyu söylemek gerekirse, Siyah adamın dünyasında gözlenen karmaşık yapıya yol açan etkili çarpıklıkların ancak Siyah adamın problemlerine yönelmiş psikanalitik bir yorumla ortaya konabileceğine inanıyorum.”2

Psikanalitik bir yorumla bakıldığında nedir yazarın karşısına çıkan?

“Zenciler Beyazların dünyasıyla temas haline geçtikleri [temas olarak sömürgesel olandan bahsediliyor-A.Ü.], bu dünyaya girdikleri zaman dokunaklı bir şey, duyguları harekete geçiren bir aksiyon vuku bulmaktadır.”3

Başka bir deyişle bir kez siyah adam sömürge haline getirildikten sonra tekrar eskisi gibi olamaz. Artık yabancılaşmış, nevrotik bir tip vardır karşımızda. Ancak beyaz adamın bu yabancılaşmadan kendini kurtardığı düşünülmemeli, o da artık eskiden olduğu gibi değildir.

Yazara göre bu yabancılaşma olgusu iki tarafta da farklı biçimlerde hayat bulur. Siyah adamda yabancılaşma kolektif bilince yerleşmiş bir aşağılanma duygusuyla kendini var eder ki, “Bu ilk olarak bir ekonomik sürecin, ikinci olarak da bu aşağılık duygusunun içselleştirilmesi sürecinin ya da daha iyi bir deyimle, tenselleştirilmesi, ten rengiyle özdeşleştirilmesi sürecinin ürünüdür.”4

Asıl olarak bundan sonradır ki, “zenci” siyah adamdır ve beyaza boyanmak istemektedir; yani “öteki” olmak amacıyla yaşamaktadır.

“Bu andan itibaren artık onun bir beyaz olmak için, sanki mümkünmüş gibi, çırpınıp durması, bir tür hiyerarşi içinde gördüğü renk sıralamasının en üst basamağına varmak için mantık dışı çabalara girişmesi anlaşılmayacak bir şey değildir.”5

Beyaz adamda ise yabancılaşma yine kolektif bilince yerleşmiş bir yükseklik duygusuyla canlanır. Kendini yüksek gören ya da aynı anlama gelmek üzere siyah adamı düşük, suçlu gören beyazdır ki ancak bu şekilde kendi sömürüsünü meşrulaştırabilir.

“Sömürgecinin onlara [sömürülenlere-A.Ü.] yük hayvanı muamelesi edişini haklı kılmak için, ilhak edilmiş toprakların insanlarını gelişmiş maymun-lar düzeyine indirgemek emri verilmiştir.”6

Yazar kendi temel tezini, yabancılaşma kavramsallıklarını, girişte hissettirdikten sonra bunları somutluklarıyla dil ve cinsiyet alanlarında araştırmış ve önemli psikolojik bozukluklarla karşılaşmıştır.

Dil konusunda gözlemlenen, artık “siyah adam” olan toplumun neredeyse bir varoluş koşulu olarak yeni uygarlığın yayıcısı konumundaki sömürücünün kültürünü ve dolayısıyla dilini benimseme isteğidir. Fransızca öğrenen ve Fransız kültürüne hakim olan bir Senegalli, evine döndüğünde yarı Fransız’dır, ama sadece “yarı”… Bu da Fransa’da iken altından kalkamadığı aşağılık hissinin, kendinden utanmanın ondan atılamama durumudur. Başka bir açıdan o zenci artık ne siyahtır ne beyaz, arada kalmıştır, bunalımdadır. Bir beyaz ise entelektüel bir zenciyle karşılaştığında bunu içine sindirememekte, onunla argo ve basit bir dilde konuşmakta, siyah adamdan da aynı biçimde bir cevap beklemektedir. Bu durum toplumsal ölçekte vuku bulduğundan yol açtığı bozukluklar büyüktür.

Cinsiyet konusunda ise birden çok durum gözlenmiştir. Siyah adamın beyaz kadına bakışı, beyaz adamın siyah kadına bakışı ve genel olarak siyah adamın beyazların zihninde oluşturduğu cinsel imge psikolojik olarak önemli ölçüde bozuktur:

“Kendini yarattığı uygarlığın mahkumu olarak hisseden beyaz adam yasaksız, sınırsız cinsel hayatın hüküm sürdüğü, cinsel taşkınlığın, saldırganlığın cezasız kaldığı ilkel çağlara karşı akıldışı bir nostalji beslemektedir içinde. (…) Beyaz adam bu fantezilerini zenciye yöneltmekle zencinin böyle bir cinsel güce, böyle bir imkana ve böyle bir serbestiye gerçekten sahip olduğunu vehmetmektedir.”7

Sonuç olarak zenci toprağını sömürmek isteyenler bir yandan “siyah”ı bir yandan da “beyaz”ı yaratarak ikili ve iç içe bir yabancılaşma yaratıyorlar ve bunun sonucunda özellikle de siyah da kültürel ve psikolojik yapının her aşamasında şiddetli bir bozukluk oluşuyor.

Peki tüm bunları yazar niçin ele almakta ya da göstermektedir?

“Bu çalışmanın da aynı amaca hizmet etmek üzere, zenciye yabancılaşmadan kurtulma yolunu gösterecek bir altyapının gelişmesine öncü olması umulmaktadır.”8

Bu noktanın büyük önem taşıdığını düşünüyorum. Yazar sömürgeciliğin kültürel şiddetinin karşısına savunma argümanlarıyla, aynı anlama gelecek karşı bir “öteki” kültürel yapılanmasıyla çıkmamaktadır, yani yazar için zencinin ne kadar zeki olduğu, ne kadar Avrupalı olduğu, ne kadar kültürlü olduğu değildir tartışılan; neden siyah-beyaz ikileminin dayatıldığıdır. Bunun yanı sıra, özellikle son bölüme bakılacak olursa, Fanon’a göre zencinin kurtuluşu “insanı insana kul yapmak isteyen eğilimlerin” son bulmasıyla olacaktır. Başka bir deyişle insanlık kendi kültürünü fark edip şimdiyi ve geleceği kurtardığı zaman “siyah” kurtulacaktır.

Emperyalizmin kendisini bu defa “siyah maske”yle dünya halklarına yutturmaya çalıştığı günümüzde, Fanon’u okumak gerçek “siyah”ı anlamak açısından zihin açıcı olacaktır.

Dipnotlar

  1.  Sartre, J. Paul, Yeryüzünün Lanetlileri için yazdığı önsöz, Eylül 1961, çeviren: Fevzi Topaçoğlu, Avesta Yayınları, İstanbul, 2001, s.10.
  2.  Fanon, Frantz, Siyah Deri Beyaz Maske, çeviren: Cahit Koytaç, Versus Kitap, İstanbul, 2009, s.5.
  3.  Fanon, Frantz, age, s.175.
  4.  Fanon, Frantz, age,. s.6.
  5.  Claude, Norde, L’homme de Couleur, 1939, Siyah Deri Beyaz Maske’den alınmıştır, s.86.
  6.  Sartre, J. Paul, age, s. 15.
  7.  Fanon, Frantz, Siyah Deri Beyaz Maske, s. 186.
  8.  Fanon, Frantz, age, s. 206.