Giriş
Merhaba,
Gelenek yayın hayatına yeniden basılı olarak devam ediyor. Dergimiz son kez 111. sayı ile basılı olarak karşınıza çıkmıştı. Bu sayının ardından ise internetten yayınlanmaya devam etti. 117. sayıya gelene kadarki beş sayı Marksist Leninist Araştırmalar Merkezi’nin internet sitesinden bulunabilir. Gelenek bundan sonra iki ayda bir yayınlanacak.
Her sayıda teorik düzlemde daha derinlemesine irdelenmesi gerektiğini düşündüğümüz bir konuyu “sayı konusu” olarak ele alıp konunun farklı yönlerini değerlendiren yazılar ile bizim bakış açımızı sunmaya çalışacağız. Yine her sayıda ana konu ile bağlantılı bir ya da birkaç kitabı Marksist eleştirinin süzgecinden geçirerek irdelemeyi planlıyoruz. Sayı konusunun dışında tercihen iki yazı ile daha güncel kimi başlıklara dair analiz yazılarına yer vereceğiz.
Bu sayı için Türkiye modernleşmesi olarak nitelenen tarihsel süreci ve bunun üzerinden yapılan tartışmaları ele almayı tercih ettik. İkinci Cumhuriyet, birincisi ile siyasi olduğu kadar ideolojik düzlemde de yoğun bir hesaplaşma içinde. Bunun en önemli öğelerinden biri de modernleşme olarak da nitelenebilecek Cumhuriyet tarihinin, bugünkü dönüşümleri haklı çıkartacak şekilde yeniden yazılması. Bu ideolojik müdahale, yeni iktidarın yapısı gereği, modernleşmenin kendisini hedef alıyor. Türkiye’nin 20. yüzyıldaki kapitalistleşme sürecinin, üstyapıda bir modernleşme olmadan da yaşanabileceği tezini kabul ettirmeye çalışıyor. Söz konusu ideolojik müdahale bağlamında, liberallerin on yıllardır biçimlendirdikleri “otoriter ve tepeden inmeci modernleşme” eleştirisinden bol bol yararlanılıyor. Öte yandan “İkinci Cumhuriyet’in modernleşmeye dair yeni de sayılamayacak bu tezleri ile hesaplaşmak neden bu kadar gerekli?” sorusu sorulabilir. Cumhuriyet’in kuruluş sürecinden beri Türkiye’nin kapitalistleşme serüvenini ya da burada tercih ettiğimiz yönü ile modernleşmeyi doğru değerlendiremeyen sol, bu nedenle önceki dönemin resmi ideolojisi olan Kemalizmle de mesafesini çoğunlukla doğru tarif etmeyi beceremedi. Modernleşme sürecine dair kendi tutarlı sosyalist hattını öremeyen solun, İkinci Cumhuriyet iktidarında da kendisini, kendisine özgü ideolojik referanslarla konumlandırmakta güçlük çektiği görülüyor. Solun “İkinci Cumhuriyet’in alternatifi 1923’te kurulan Cumhuriyet mi?” sorusunu tatmin edici şekilde yanıtlayabilmesi için öncelikle Türkiye’de Cumhuriyet’in tarihine dair kendi çözümlemesini netleştirmesi gerekiyor.
Elinizdeki sayı, bu bağlamda, Türkiye’de modernleşmeyi ve modernleşme tartışmalarını Marksist bir gözle okuma ve sınıfsal temelleri üzerine oturtma iddiasıyla kurgulandı. Bu sayımızın bu konuda daha ileri çözümlemelere ve tartışmalara zemin teşkil edeceğini umuyoruz.
Marksist Leninist Araştırmalar Merkezi