Giriş

GELENEK 124

 

Mayıs 2013’ten bu yana Türkiye siyasetinin toplumsal hayatın bütün görünümlerinde gözlemlenebilen, görülmemiş hızda bir dönüşüm yaşadığına tanık oluyoruz. Haziran Direnişi’nden, Aralık’taki yolsuzluk skandallarına ve oradan da 30 Mart yerel seçimlerine uzanan dönem kuşkusuz bütün boyutlarıyla etraflıca çözümlenmeyi bekliyor.

Gelenek’in bu sayısının bu kapsamlı dönüşümü bütün boyutlarıyla ele alarak sosyalist mücadeleye yönelik yakın vadede hayata geçebilecek bir siyasi taktik ortaya koymak gibi bir amacı taşıdığını söylersek, sanırız bu çok iddialı olurdu. Daha da önemlisi Gelenek’in önümüzdeki dönemde nasıl bir alanda ve ne amaçla üretim yapmaya koyulduğunu doğru olarak yansıtmazdı. Gelenek, elinizdeki bu sayısından itibaren teorik-politik dergi niteliğinin herhangi bir boyutunu güdükleştirmeksizin farklı ve yeni bir metod deneyecek.

Özetin özeti, Gelenek güncelliğe doğrudan doğruya “reaksiyon” göstermek yerine o güncelliği belirleyen dinamikleri, tarihsel arkaplanı masaya yatırmaktan sorumlu. Güncelliğin teorik analizini, marksist-leninist mercekten yapmaya devam edeceğiz. Bunun bir tür işbölümü olduğunu da söyleyebiliriz. Bahsettiğimiz güncel siyasal analiz ihtiyacını daha etkin ve daha hızlı bir şekilde karşılayabilecek Gelenek dışında çok sayıda araca sahibiz. “Güncelle” böyle bir mesafelenme aynı zamanda onu hakkıyla kavramayı mümkün kılacak daha kalıcı tarihsel, kavramsal ve kuramsal çerçevelerin inşasının ön koşulu olarak ortaya çıkıyor.

Gelenek’in bu sayısı için “Kent ve Siyaset” temasını benimsemiş olmamız bu açıdan rastlantı değil. Bu başlık bir yandan kapitalizmin kendi krizlerini aşma çabasıyla kentsel mekanlara her zamankinden daha fazla yüklendiği, kapitalizme karşı gelişen direniş biçimlerinin kentle ilgili talepleri daha fazla öne çıkardığı ve özel olarak da Türkiye’de kent rantlarının AKP iktidarının kendi çıkar ağlarını oluşturmada varoluşsal bir öneme sahip olduğu bir durumda mevcudu, gideni ve gelmekte olanı anlamak açısından oldukça elverişli bir çıkış noktası. Bunun dışında sol bir siyasal stratejinin belirlenmesinde  “kentleri” başat ve hatta yegane ölçek olarak belirleyen bazı siyasal/teorik eğilimlerin son dönemlerde yaygınlaştığı düşünüldüğünde böyle bir başlık aynı zamanda strateji tartışmalarına bulunduğumuz konumdan müdahil olmayı da mümkün kılıyor.

Haziran Direnişi’nin kent gündemiyle yakından ilişkili olmak dışında aynı zamanda muhalefetinin biçimi, mahali, talepleri ve bileşimi açısından Türkiye’deki en “kentli” halk dinamiği olarak öne çıkması sosyalistlerin gündemine, “kenti” sadece bir çözümleme nesnesi olarak değil, aynı zamanda kendilerini dönüştüren bir dinamik olarak sokuyor. Ve nihayetinde Haziran 2013’ten Haziran 2014’e yaşanan çalkantının önemli momentlerine, yani güncelliğe “belirli bir mesafeden” bakmak açısından kent ve siyaset başlığı elverişli bir konumlanma noktası olma vasfını taşıyor. Zira bu gündemi sadece Haziran Direnişi’ni değil, aynı zamanda Aralık’taki yolsuzluk operasyonlarını ve akabindeki 30 Mart yerel seçimlerini kesen bir başlık. Elbette bu momentlerin her biri “kent ve siyaset” ilişkisine indirgenemeyecek derecede bir karmaşıklığa ve kent ölçeğini fazlasıyla aşan anlamlara sahip. Diğer yandan Aralık’taki yolsuzluk skandallarının düğüm noktalarından birisinin “kentsel rantlar” olduğu ve 30 Mart’ta metropollerde kaybetmeme çabasının AKP açısından kritik bir önem arz ettiği düşünüldüğünde “kent ve siyasetin” bu momentleri belirleyen olmasa da onları yatay kesen bir tema olduğu söylenebilir.

Gelenek’e bu doğrultuda bir işlev yüklememiz onu aynı zamanda nasıl bir yöntem ile hazırlayacağımızı da etkiledi. Derginin son yıllarda güncel duruma refleks veren, “dar zamanlara” sıkışmış yazıları değerlendirmeye yönelik pratiğinin yerine dosya konusunu daha önceden belirleyerek yazı hazırlıklarını çok önceden başlayan ve dergi içindeki kolektif emeği daha görünür kılan bir tarzı hayata geçirmeye çalışıyoruz.

Bunun dışında bu sayıda Metin Çulhaoğlu’nun yazısı için söz konusu olduğu gibi son dönemin bilançosunu çıkaran güncel siyasal analiz yazılarıyla “giriş” yapmaya devam edeceğiz. Yine eskisi gibi, zaman zaman dosya konusu dışı katkılara, söyleşi ve çevirilere de sayfa ayıracağız…

Ellinizdeki sayı bahsettiğimiz tarzın ilk denemesi sayılabilir. Bu açıdan önümüzdeki sayının önceden belirlenmiş konusunu da şimdiden duyurabiliriz. Gelenek’in bir sonrası sayısı şu sorunun yanıtını arayacak yazıları içerecek: “Yeni Türkiye’nin inşasında İslamcı ideolojinin ‘vaadi’ ya da sunduğu özel olanaklar neydi? Ve İslamcılığın krizi/iflası, bir bütün olarak Türkiye’de ideolojiler alanına nasıl yansıyacak?” Gelenek’in, gelecek sayısında bu yönde gönderilecek yazı katkısına açık olduğunu da belirtmiş olalım. 

Elinizdeki sayıda ise şimdi okuyacağınız yazılarla şu sorunun yanıtının peşine düşelim: Bugün kapitalizmin ulaştığı evrede sosyalistler hem nasıl bir ülke/toplum istediklerini hem de buna ulaşmak için nasıl bir siyasi strateji izlenmesi gerektiğini kent ölçeğine bağlı kalarak tarif edebilir mi?

İyi okumalar.

Marksist Leninist Araştırmalar Merkezi

Not ekle
Yükleniyor...
İptal
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×