Medyanın İktidarı

İktidar Yumağı: Medya-Sermaye-Devlet

A.Raşit Kaya

İmge Kitabevi, Ankara, 2009, 431 sayfa

 

 

Kapitalizmin ilk zamanlarında devletin kontrolünde olan kitle iletişim araçlarının (medyanın), daha sonra bu denetimden kurtulmak amacıyla verilen mücadeleler nedeniyle ve bu mücadelenin kazanımları sayesinde siyasal iktidarları denetleyen bir “dördüncü kuvvet” haline geldiği kabul edilir. Ancak, 20. yüzyılın (ve bu konuda özellikle 1980’li yılların) kapitalist dünyasında bu kuvvet, sermaye ile daha sıkı eklemlenerek, iktidarı denetleme iradesinden çok, iktidar ile ilişkilerini sağlamlaştırmayı denemiş ve medyada sağlanan yeni mülkiyet biçimleri ve yapılanmalarıyla “globalizm” denilen yeni aşamanın gerektirdiği medya-sermaye-iktidar füzyonunu oluşturmakta üzerine düşen görevi yapmıştır. Bu görevin sonucu, artık dev şirketlerin sahibi olduğu dördüncü kuvvetin toplum adına iktidarı denetlemek yerine, iktidar sahipleri adına toplumu denetleme ve toplum rızasını imal etme işlevine büründüğüdür.

Peki, medya bu önemli işlevi nasıl yerine getirebilmektedir?

Günümüz toplumlarında bireylerin kendi yaşam pratiklerinin dışında kalan olay ve oluşumları anlamlandırmalarında medyanın yadsınamaz bir ağırlığı söz konusudur. Bu anlam verme işlemi, elbette medyanın aktardığı kadar ve aktardığı biçimde kurulan “gerçeklik tanımı” ile olacaktır. Kurulan tanım var olan gerçeğin kendisi değil, gerçekliğin “yapay” olarak yeniden inşasıdır. Bu yeniden inşanın sonucunda, ideolojinin büyük ölçüde medya diye tanımladığımız yapı tarafından üretildiği ve bireylerin ideolojik duruşlarının bu inşa ile belirlendiği görünmektedir. Noam Chomsky ve Edward Herman, “Rızanın İmalatı” adlı kitaplarında, bu inşanın haber yaratma evresinin beş temel süzgecini ortaya koyuyorlar: (1) hakim kitle medyası firmalarının büyüklüğü, tekelleşmiş mülkiyeti, sahibinin serveti ve kâr yönelimi; (2) kitle medyasının temel gelir kaynağı olarak reklamcılık; (3) medyanın, hükümet ve iş dünyasının finanse ettiği ve onayladığı “uzmanlar”ın sağladığı bilgilere dayanması; (4) medyayı disiplin altına alan bir araç olarak “tepki üretimi” ve (5) ulusal bir din ve denetim mekanizması olarak “anti-komünizm”. 1 İşlenmemiş haldeki haberlerin peş peşe geçirildiği süzgeçler bunlardır. Sonucunda ortaya çıkan, topluma sunulmak üzere damıtılmış yapay ve yeni olan gerçekliktir. İyinin, kötünün, güzelin vb. ne olduğunun kıstası medya olmuştur.

Raşit Kaya, kitabında kitle iletişimi alanındaki gelişmelerin tarihsel öyküsünü, basından medyaya dönüşümünü ve medyanın kuramsal çerçevesini yukarıda söylediklerim temelinde anlatıyor. Liberal öğretinin normatif temellerinden nasıl bambaşka bir basın-medya anlayışına sapıldığını ve bunun asıl gerçekleştiricisi olan medyada yoğunlaşma ve toplulaşmanın öncüleri tekellerin analizini yapıyor. Dünyanın her yerine örümcek ağı gibi sarılmış başroldeki holdingleri anlatarak medya ve devlet arasında kurulan sıkı ilişkilerin, bu ilişkiler için sürekli artırılan “köşe” yazarlarının,  holding yöneticisi yazı işleri müdürlerinin, hükümetler ile mevcut anlaşmalarına, çatışan/örtüşen çıkarlarına göre haber üreten ve yayan gazetelerin, kanalların (ve sitelerin) yaptıkları ortaklıkların da dökümünü yaparak, bir sonuca ulaşıyor: Başından beri ticari bir etkinlik ve ideolojik bir regülatör olarak medya, özgürlük yanılsamasını kullanarak ortak duyuyu belirleyen, sürekli büyüyen ve muazzam öneme sahip bir aygıttır.

Türkiye ne durumda? 2

Son dönemde, Türkiye medyasının en büyüğü Doğan Holding’e hükümet tarafından kesilen rekor vergi cezası, AKP’nin “istenmeyen gazeteciler” listesi gibi gündemler gösteriyor ki -medya ve iktidar ilişkilerinde takip edilmesi gereken- egemen unsurların değişimi sözkonusudur.

“Türkiye’de kitle iletişimi alanında ileri adımlar neredeyse her zaman toplumsal sorunların derinleşip açığa çıktığı ve toplumsal meşruiyet arayışlarının ağır bastığı ortam ve dönemlerde atılmıştır. Gerçekten de ideolojik denetimin ve hegemonyanın yeniden üretimi açısından sorunlar oluştuğu dönemler ile kitle iletişimi alanında ciddi sıçramaların kaydedildiği zamanlar açık bir biçimde örtüşmektedir.” 3 

Alıntıdaki saptamanın ışığında, deregülasyon uygulamaları, özelleştirmeler ve sektörde yoğunlaşmaların hızla yaşandığı 1980’li yılların sonlarının, kitle iletişimi alanında en hızlı ülkelerinden biri de Türkiye olmuştur denilebilir. Özal’lı yıllarda atılan adımlarla, Bab-ı Ali diye adlandırılan basının çehresi değiştirilmiş, kamu tekelinde olan televizyon yayıncılığında özel kanallara da yer açılmıştır. Özel televizyon kanallarının sundukları ise, ticari başarıya endekslenmiş, eğlence yoğun, sponsorların ve reklamcıların boyunduruğunda şekillenmektedir. Avanta-rant mekanizmalarının en önemlisi artık, medyadır.

Medyayı anlatan bu kitapta, öznel çıkarlar nedeniyle sermaye içi çekişmelerin siyasal düzleme yansımasının ana akım medyanın iktidara muhalefetinin zamanlamasını da belirlediği vurgulanıyor. Sadece ayağına basıldığı zamanlarda ses çıkardığı açık olan bir medyanın ayrıntılı dökümü de okuyucuya iletiliyor.

Öte yandan bütün bunların yanında yazar, tüm dünyada holdinglerin egemenliğinde “düşüncelere dayalı bir serbest piyasa” olarak algılanan bu aygıt için ne yapılabileceğini açıklarken “editoryal bağımsızlığın ciddiye alınması” vb. dar çözümlerden öteye gidemiyor.

 

Dipnotlar

  1. Chomsky, N. ve E. Herman, Rızanın İmalatı: Kitle Medyasının Ekonomi Politiği, çeviren: Dr. Ender Abadoğlu, Aram Yayıncılık, İstanbul, Mart 2006, s. 82.
  2.  Türkiye’de medya-iktidar ilişkileri alanında durumun pek de değişik olmadığının kanıtı bir örnek: “Başbakan yorgun ama özgüven doluydu. “Başbakan ile uzun süredir karşılaşmamıştım. Bilinçli olarak araya mesafe koyduğunu biliyordum. İftara davet gelince, gitmemezlik edemezdim. Ancak biraz çekimserdim. Başbakan’ın günü hiç belli olmaz. Eğer size kızdıysa gün olur yüzünüze bakmaz ve görmezden gelebilir.(…) Beklenen olmadı ve Başbakan, Ertuğrul Özkök başta olmak üzere, herkese çok sıcak davrandı. Hal hatır sordu ve yeni bir ilişki düzeni kurmak istediğinin (veya bana öyle geldi) işaretlerini verdi”, Mehmet Ali Birand, 25 Eylül 2009, Milliyet.
  3.  Kaya, R., İktidar Yumağı: Medya-Sermaye-Devlet, İmge Kitabevi, Ankara, Şubat 2009, s. 236.
Not ekle
Yükleniyor...
İptal
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×