Okurlarla
Bu kitabımız Ekim Devrimi’nin 73. yıldönümüne kısa süre kala elinizde oluyor. Artık Ekim Devrimi’nin ülkesinde bu tarihi olayın kutlanmasını istemeyenler seslerini yükseltiyorlar. Üstelik bunlar Batı’ya sığınmış birkaç burjuva aydını da değil. Belediye Başkanları, Halk Temsilcileri, KP yöneticileri… Bu tuhaf durumun olumlu yönde çözüme kavuşturulma şansı bir vade için yitirilmişe benziyor. Önümüzdeki dönem dünya devrimi süreçlerinde ön plana çıkacak yeni dinamiklerle birlikte, Ekim Devrimi’ni kutlama misyonunun kimlere düşeceğinin de belirleneceği bir tarihsel karar anını içerecek…
Türkiye sosyalist mücadelesine uzun yıllar büyük bir inat ve bilim tutkusuyla kendi rengini vermis olan Dr. Hikmet Kıvılcımlı’yı ölümünün 19. yıldönümünde saygıyla anıyoruz. Gelenek‘in gelecek sayısında Kıvılcımlı’nın teorik tezlerinin tartışıldığı bir yazıya yer vereceğimizi bildirelim.
Kitabımızın ilk yazısı “Kapitalist Almanya: Yine de Değişmeyen Şey Yok, Başla İstersen Yeniden”, Emine Esin Bozoğlu’nun. Demokratik Almanya’nın Batı’ya iltihak ya da Batı tarafından ilhak sürecinin çesitli yönlerini ele alan çalışmada faşizm ve II. Dünya Savaşı yılları, Demokratik Almanya’nın inşası, siyasi yapılanması ve muhalefet hareketleri ve son dönemdeki yıkılışın dinamikleri değerlendiriliyor.
Son aylarda gerek dünyayı gerek Türkiye’yi derinden etkileyen “Körfez Krizi”, gelişimi ve kimi sonuçları çerçevesinde bir diğer calışmada tartışılıyor: “Ortadoğu Çalkantısı”. Gelenek‘te imzasına ilk kez yer verdiğimiz arkadaşımız Ayça Gurses’in bir yazısı.
Yine Ortadoğu, ama bu kez 15 yıl kadar geriye dönerek kitabımız sürüyor. Ahmet Hamdi Dinler, “1970’ler Ortadoğusu’nda Bir Amerikan Senaryosu” başlıklı çalışmasında Arap-İsrail savaşı ve petrol krizini global ve sınıfsal bir çerçeveye oturturken, gelişmelerin arkasındaki asli dinamikleri aydınlatmayı hedefliyor. Dinler’in on yılı aşkın bir süre önce kaleme almış olduğu bu yazıyı oldukça az bir redaksiyonla bugün yayınlamamızın iki nedeni var: Birincisi 1973-74 Ortadoğu bunalımı üzerine hala tartışmaları sürdürmenin mümkün ve yararlı olduğu açık. İkinci olarak, bu eski çalışmada sergilenen yaklaşımın başta Ortadoğu olmak üzere güncel gelişmeleri kavrayabilmek açısından da anlamlı olduğunu düşünüyoruz.
Metin Çulhaoğlu’nun yazısı bizi Turkiye solunun birlik ve parti tartışmalarına taşıyor. “Ne Yapmacılar Nerede Durmalı?” ‘da arkadaşımız Çulhaoğlu birlik sürecinin bundan sonrasına ilişkin öngörü, değerlendirme ve önerilerini sunuyor. Bu çalışmanın Gelenek ve Siyaset‘in son sayılarındaki yazılarla birlikte bir bütünlük oluşturduğunu vurgulamak isteriz.
Kitabımızı birlik konulu bir başka yazıyla sürdürüyoruz. “Yürüyüş: Birlikte Yürüme veya Yürümeme Üzerine” başlıklı yazı bir diğer konuk yazarımız Ahmet Hamdi’ye ait. Geçerken belirtelim A. Hamdi ile A.H. Dinler arasında yalnızca isim benzerliği var. Ahmet Hamdi’nin Siyaset gazetesine postayla gönderdiği çalışmasıyla kimi noktalarda anlaşamamamız olasılığı, dolayısıyla kimi ikincil rezervlerimiz olduğunu da söylemek isteriz.
Seçkinoğlu, “Trotskiy ve Örgüt” başlıklı çalışmasında, Trotskiy’nin devrim perspektifi ve örgüte bakışı arasındaki uyumu açığa çıkarmaya çalışıyor.
Kitabımız Marksizmde yöntem üzerine bir incelemeyle devam ediyor: A. Erhan Yazıcı’nın çalışması “Tarih, Praksis ve Yöntem” başlığını taşıyor.
Son olarak yer verdiğimiz metin TSİP’ten bir grubun bize ulaştırdığı bir açıklama. Gelenek elinize geçtiği sıralarda, büyük olasılıkla, TSİP’in bir kongre kararıyla feshedildiği açıklanmış olacak. Ancak bu kesimden önemli bir çevre, şimdiden böyle bir eğilimi paylaşmadığını ve bu yönde alınacak bir kararın gayri meşru olduğunu, dolayısıyla kendileri açısından bağlayıcı olmayacağını deklare etmiş bulunuyor. Bu çevre, metinde de göreceğiniz gibi TSİP’in tüm geçmişinin derinlemesine bir muhasebesini vermeyi talep ve taahhüt ediyor ve partiye sahip çıkıyor. Bu yeni yönelişin Türkiye’de geleneksel solun radikal bölmesine güç katması umudu ve dileğiyle TSİP’in açıklamasını bir belge olarak sunuyoruz.
Geçen kitabımızda yaptığımız iki yazım hatasını burada düzeltmek istiyoruz. İlki Devrimci Sosyalist Blok 25-26 Ağustos toplantısına sunulan önergenin altında yeralması gereken bir imza: Yusuf Şaylan. Okurlarımızdan, önergenin diğer imzacılarından ve Yusuf Şaylan’dan özür dileriz. İkinci hata ise Levent Ertuğrul arkadaşımızın “Bir Eleştiri Üzerine Değinmeler” başlıklı yazısında geciyor: “… 1984 yılında TDKP’den Ekim gibi ileri bir ekibin kopusu…” cümlesinin doğrusu şöyle olacak: “… 1987 yılında Ekim adını alacak olan ileri bir ekibin TDKP’den kopuşu…”
Aralık 1990’da 33. kitabımızla yeniden birlikte olmayı umuyoruz. Gelenek‘in 5. yayın yılına girmekte olduğu şu günlerde, Ekim Devrimi’nin 73. yıldönümünün Türkiye ve dünya sosyalist hareketi için yeni bir itilim kaynağı oluşturmasını diliyoruz.