Sosyalizm demokrasinin genişlemesiyle kurulmaz

Dimitris Kutsumbas

Çeviri: Aynur Özcan Gümüş

TKP ve YKP’nin evsahipliğinde 18 – 20 Ekim 2019 tarihleri arasında İzmir’de düzenlenen 21. Uluslararası Komünist ve İşçi Partileri Toplantısında YKP Genel Sekreteri Dimitris Kutsumbas’ın yaptığı konuşmayı Gelenek okuyucularının dikkatine sunuyoruz.

Sevgili Yoldaşlar,

Komünist ve İşçi Partilerinin Değerli Temsilcileri,

Çalışma Grubu’nun aldığı kararla Türkiye Komünist Partisi ve Yunanistan Komünist Partisi tarafından, Küçük Asya kıyısında, saldırganlık ve provokasyonun denizi değil, bölgedeki burjuva sınıflarının çelişkileri üzerinden egemenlik haklarının tartışıldığı bir deniz değil, ama barışın ve ortaklığın denizi olması beklenen Ege kıyılarında ortak düzenlenen bu yılki toplantıya hoş geldiniz!

İşçi sınıfımız, halkımız hatta birbirine komşu Yunan ve Türk halkları aynı çıkarlara sahiptir. Hepimiz barışı, dostluğu, ilerlemeyi ve sosyalizmi murat ediyor ve arzuluyoruz.

YKP Yunanistan’da ABD-NATO üslerinin sürekliliği ve genişlemesi ile ilgili antlaşmaya karşı çıkıyor.  Ülkenin diğer halklar aleyhine emperyalist planlara dâhil olmasına karşı mücadele ediyoruz.  Ülkenin emperyalist birlikler olan NATO ve AB’den ayrılması için mücadele yürütüyoruz.

YKP, Türk ordusunun Suriye’ye yönelik düzenlediği son işgal operasyonunu kınayarak epeydir süren emperyalist savaşın acı sonuçlarını deneyimleyen Suriye halkıyla dayanışma duygularını ifade ediyor.

Bu yılki toplantının, emperyalist karşıtlıklar ve çelişkilerin keskinleştiği; yerel ve bölgesel emperyalist savaş ve çatışmaların sürdüğü; işçi sınıfının ve geniş kesimlerin sömürüsünün yoğunlaştığı; kapitalist ekonomik krizlerin olduğu; önümüzdeki yıllarda muhtemelen daha derin ve aynı zamanda yeni uluslararası krizler tehlikesiyle ilgili kaygıların yoğunlaştığı; çevre sorunlarının ve iklim değişikliğinin, mültecilerin ve göçün, insan hak ve özgürlüklerinde kısıtlamaların, anti-komünizmin, ırkçılığın, milliyetçiliğin vs. artış gösterdiği özellikle önemli bir dönemeçte gerçekleştiğinin altını çizmek gerekir.

Ama aynı zamanda bu yıl uluslararası mücadele ve dayanışma adına son derece sembolik bir yıl, çünkü Komünist Enternasyonal’in kuruluşunun üzerinden 100 yıl geçti.

YKP Merkez Komitesi, Komünist Enternasyonal’in kuruluşunun 100. yıldönümünü kutluyor.

Partimiz uluslararası harekette ciddi bir etkinlik göstermiştir. 1991’in karşı devrimci bozgunundan sonra ve daha büyük bir dayanışma ve örgütlülükle ortak hareket ettirmeyi gerektiren kapitalizmin ekonomik krizi, halkların barışı ve sosyalizm hedefiyle uluslararası komünist hareketin daha hızlı adımlar atabilmesi için, bugün bizim acil olarak emperyalist saldırganlığa ve savaşa karşı tek bir strateji etrafında birleşmemizi gerekli kılıyor.

İşçi hareketinin doğuşuyla birlikte Marksist dünya görüşünün ortaya çıkması ve yayılması; ayrıca ilk işçi sınıfı partilerinin kurulmasıyla enternasyonalizm fikri kucaklanmıştır. Çünkü burjuvaziyi devirmede ortak çıkarlar söz konusudur.

Emperyalizmin Leninist analizi, eşitsiz gelişmedeki pozisyon ve bir ülke ya da bir dizi ülkedeki en zayıf “halka” ile bu pozisyonun getirdiği her KP’ye düşen görevler, geçmiş yüzyılın tüm tarihi deneyimi, mücadelenin ulusal ayağının başat önemde olduğunu açık bir şekilde ortaya sermekle birlikte bu dünyanın her köşesindeki komünistlerin ortak bir strateji ve eylemliliği koordine etme ve geliştirme ihtiyacını bir kenara koyması anlamına gelmemelidir. Aksine söz konusu ihtiyaç, NATO, AB, IMF gibi uluslararası ve bölgesel ulusötesi birliklerin kurulmasıyla kapitalist uluslararasılaşmanın yalnız ekonomik olarak değil politik olarak da en üst düzeye ulaştığı günümüzde çok daha önemli bir hale gelmiştir.

Partimiz kuruluşundan bu yana proleter enternasyonalizmin ilkelerine sıkı sıkıya bağlıdır. 100 yıl boyunca sürekli mücadele etti ve ilkelerinden taviz vermedi. Komünist Enternasyonal’in bir parçası olarak yeni bir tür parti olarak kurulma konusunda epey destek almıştır. Ama aynı zamanda uluslararası komünist harekette ortaya çıkan teorik toyluk ya da hatta oportünizm gibi konuların olumsuz sonuçlarından da nasibini almıştır. Öte yandan komünist hareketin sosyalizm için emperyalizme karşı ortak bir strateji ihtiyacını asla reddetmedi. 

Parti herhangi bir olumsuz deneyimi yanlış yönde teorileştirmedi. Uluslararası seçimler ve kararlar bizi olumsuz etkilese de başkalarını suçlayarak kendi hata ya da başarısızlıklarımızı aklama hatasına düşmedik, kendimizden başkasını suçlamadık.  

Uluslararası komünist hareketin geçtiğimiz yıllardaki stratejisinin bazı yönleri bugün için önemli dersler taşıyor ve komünist hareket içinde tartışılması gerekir. Çünkü pratikte genellikle başarısız olan ve devrimci hareketi gerileterek yenilgiye uğratan ayrıca nihai olarak kaçınılmaz şekilde karşı-devrimci cenaha savrulan yanlış görüş ve ideolojik yapılar, çeşitli taraflarca defalarca ifade edilmiştir.  

Bu konuya, biraz daha özel olarak kodlayarak ama hiyerarşiden uzak şekilde eğilmek istiyorum.

BİRİNCİ SORUN, YKP’nin analizlerinde yerini alan ve daha derin bir analizi hak eden temel çıkarım, uluslararası komünist hareketin özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında ve hemen sonrası ile ilerleyen yıllarda tek bir devrimci strateji oluşturamamasıdır. Bazı komünist partiler özellikle de büyük kapitalist ülkelerdekiler, her ne kadar sosyalizmin gerekliliğini iddia etseler de söz konusu partilerin politik çizgilerini oluştururken niyetlerinden bağımsız olarak önüne koydukları amaçlar hiç de burjuvaziyle çatışma ve toptan bir karşı karşıya gelişe hazırlığı hedefleyen güçleri birleştirme ve örgütleme stratejisine hizmet etmiyordu. Böylelikle o dönemki politik çizgi sosyalizm stratejisinin bir bileşeni olarak görülemezdi. Şu bir gerçek ki İkinci Dünya Savaşı sırasında ve hemen sonrasında devrimci bir stratejiyi geliştirmekte başarısız olundu. Çünkü bütün olarak Komünist Enternasyonal ve kapitalist Batı’daki komünist partilerin büyük bir kısmı, faaliyet gösterdikleri ülkedeki toplumsal sınıfların hızla keskinleşen çelişkilerine rağmen, yabancı işgale ve faşizme karşı emperyalist savaşı ya da bağımsızlık savaşını işçilerin iktidarını kurma mücadelesine çevirme stratejisini oluşturamadılar. Yönetici sınıf ise o sırada iktidarını savunmak için ittifaklar kurma becerisini gösterirken uluslararası ve yerel ittifaklarını da güçlendirdi. 

İKİNCİ SORUN ise birkaç partinin parlamenter reformu ya da devrimci süreçteki bir ara aşama olarak “demokratik hükümetler” kurmayı politik stratejilerinin bir parçası şeklinde önüne koymuş olmasıdır ki bugün de bu amacı benimseyenler vardır. Kendi Partimizin ve hemen hemen tüm KP’lerin örneğin kendi ülkelerinin bağımlılığı konusunu programlarında nasıl ele aldıkları ayrıca bunu ittifak oluşturma durumu ve “demokratik yönetişim” önerileri getirmek meselesiyle nasıl ilişkilendirdiğimiz bahsedilmeye değer önemli bir başlıktır. Pratik tarihsel deneyim ve teorik katkı ile çalışmaların da gösterdiği gibi çok yönlü bağımlılıklar (ekonomik- politik, kültürel vs.) uluslararası emperyalist sistem içinde, çeşitli kapitalist ülkeler arasında varlık bulur ve tam da eşitsiz gelişme nedeniyle vardır. Bu nedenle de söz konusu bağımlılıklar elbette ki kapitalizm çerçevesinde değil yalnızca sosyalist devrimle, sosyalizme geçişle çözülebilir. Aynı zamanda bir ülkenin başka bir ülke tarafından askeri- politik olarak işgali ve bu sorunun işgalciyi ülkeden kovarak kapitalizm içinde çözülebilmesi başka bir deyişle sistemin yine burjuva demokrasisi, kapitalizm olarak kalması gibi bağımlılık meselesiyle ilgili özel bir durum da vardır. Ancak bu mesele, bir adım daha atıp işçi iktidarını kurarak örneğin, kapitalizmi devirerek halkların iktidarını ve ekonomisini kurarak farklı bir şekilde de çözülebilir. Bu görev devrimci komünist hareketin önüne koyması gereken bir görevdir.      

ÜÇÜNCÜ ÖNEMLİ SORUN ise bize göre tarihi deneyimin sosyalizme sözüm ona aşamalı “burjuva demokrasisinin genişlemesiyle” geçiş düşüncesinin ne kadar ütopik olduğunu ve olmaya devam ettiğini göstermiş olmasıdır. İşçi hareketlerinin sınıf temelli özgürleşmesinin ön koşulları henüz oluşmamıştı. Bu süreç, uzun süren ekonomik ve politik krizlerin nesnel olarak yaygın kitlesel devrimci eyleme yakıt taşıyacağı yeni koşullar ortaya çıkana kadar devrimci inisiyatifi ve geniş kitlelerle ilişkiyi olgunlaştırıp güçlendirir. Batı Avrupa’da 1960-1970’ler ve 1980’lerde daha çok Avro-komünizmin etkisi altında sosyal demokrasiyle başka bir deyişle burjuva partileriyle koalisyon hükümetleri kurma taktikleri ve KP’lerin aslolarak kapitalist gelişmeyi yöneten hükümetlere katılımı, aşama mantığına göre, ilk aşamada burjuva-demokratik ve anti-tekelci talepler ile bağımlılık konusunu çözmesi gerekirken neredeyse bütün Batı Avrupa ülkelerinde yeni baskı ve manipülasyon mekanizmalarının yararına olacak şekilde yalnızca sermaye iktidarının daha fazla güçlenmesi anlamına gelmiştir. 

DÖRDÜNCÜ SORUN; komünist hareket içindeki revizyonizm ve oportünizmin sosyal demokrasinin reformist pozisyonlarına geri çekilmeyle baş gösterdi. Kapitalist Batıda pek çok örnekte birçok komünist ve işçi Partisi büyük oranda dönüşmüşken ya da sosyal demokrat partilere dönüşmeye devam ederken burjuva demokrasisi güçleriyle iş birliğini içeren yönetim programıyla sonuçlandı. Bu meselede Ekim Devrimi deneyiminin tamamen göz ardı edildiği açıktır. O sıralarda sosyal demokrasi ve burjuvazinin ittifakı politikası Bolşevikler tarafından işçi sınıfına ihanet olarak görülüyordu. Çoğu sosyal demokrasi partisi o dönemde emperyalist savaşı her ülkede işçi iktidarı mücadelesine dönüştürme sloganı karşısında tam bir kırılma yaşadı. Lenin uluslararası düzeyde sosyal demokrasiye karşı cephe açtı. Bu cephe ilk önce Rusya’da anlatıldı. Bunun sonucunda yerli burjuvazinin, küçük burjuvazinin ve oportünist baskılarının amaçları ve manevraları karşısında devrimci güçlerin aldanmaması sağlandı. Daha sonra KP’lerin sosyal demokrasiyi takip eden emek güçlerini özgürleştiremeyecekleri ve sosyal demokratik partilerle ittifak yapmadıkları takdirde yalnızlaşacakları görüşleri yaygınlaşmaya başladı. Ayrıca komünist hareketin tarafını belirlerken “sol kanadını” seçmesi için “sağ kanat” ve “sol kanat” arasındaki ayrım bir “doktrin” haline geldi. Oysa ki yıllardır görüldüğü gibi başka partilerin geniş tabanları, burjuva politikalarının her türlüsüne karşı güçlü bir ideolojik cephe örerek ve sosyo-politik çelişkilerin artış zamanlarında sınıf mücadelesini keskinleştirerek kazanılabilir. 

Sevgili Yoldaşlar,

Komünist Enternasyonalin çözülmesinden sonra ve komünist partilerde biriken stratejik sorunlar nedeniyle KP’lerden oluşan yeni bir uluslararası örgütü kurmak mümkün olmadı.

Uluslararası komünist hareketin çok sayıda küçük burjuva öğe ve burjuva parlamentarizminin yerleşik gelenekleri gibi güçlü olumsuz faktörlerin üstesinden gelmesi gerekiyordu. Her iki neden de pek çok KP için sosyalist devrimin bilimsel yasaları yerine “ulusal özellikleri” öne çıkarmasının mazereti haline geldi.

1989-1991 karşı devrim yıllarından bugüne yeterince zaman geçti. Bu geçen zamanda hem olumlu hem olumsuz yeni deneyimler yaşandı. Bir dizi ülkede KP’ler yeniden örgütlendi ya da baştan kuruldu. KP’lerin uluslararası toplantıları sistemli hale geldi, bölgesel ve konulu toplantılar da düzenli yapılır oldu; ayrıca kimi konularda az ya da çok ortak eylem kararı alabilen başka inisiyatifler de gelişti. Bunlar güçlendirilmesi ve örneklerinin arttırılması gereken adımlardır. Bununla birlikte tüm bunlar komünist hareketin uluslararası gelişmelerde alması gereken rolün önemli ölçüde gerisine düşüyor. 

Bu sırada bir dizi sorun artarak yaşanmaya devam etti. Yeniden örgütlenme çabaları karşı-devrim ve sosyalizmin geçici yenilgisinin getirdiği güçlüklerin yanı sıra eski sorunları gün yüzüne çıkardı. Buna paralel olarak devlet baskısı, komünist ideoloji ve eylemin ayrıca sınıf mücadelesinin suç olarak görülmesi giderek artıyor. Son yıllarda özellikle AB’de ortaya çıkan işaretler daha genel uyarıları içeriyor.

 Avrupa Parlamentosu’nun liberalleri, sosyal demokratları, “yeni-solcuları”, ekolojistleri, yeşilleri, aşırı sağı, milliyetçileri ve merkez-solu içeren burjuva politik kanadının tüm bileşenleri yeni AB kararı için lehte oy kullandı 1 . Faşizmi komünizmle, Hitlerciliği Stalinizmle bir tutarak cadı avına doğru ilerliyor ve tarihi gerçekliği ters yüz ediyorlar. Benzer gelişmeler başka kıtalarda da yaşanıyor.

Partimiz Uluslararası Komünist ve İşçi Partileri Toplantılarının yararlı olduğunu ve komünist ve anti-emperyalist harekette görüş ve deneyim aktarımı ve iş birliği çabası çerçevesinde devam etmesi gerektiğini düşünüyor. Ancak uluslararası komünist hareketin daha anlamlı bir şekilde yeniden yapılanması ya da daha başarılı karşı saldırısı için biraz daha fazlası gerekiyor. İdeolojik ve politik görüşleri Marksizm-Leninizme dayanan, bugün sona ermiş olmasından bağımsız olarak, 20. yüzyıldaki sosyalist kuruluşun tarihsel çabasını ve katkısını tanıyan KP’lerin ortak çalışmasına ve ayrıca sosyalizm için mücadeleye ihtiyacımız var.

YKP bu yöndeki katkılar için bugün her zamankinden daha hazırdır. 

Sevgili Yoldaşlar,

YKP devrimci yeniden kuruluş sürecinin yavaş, sancılı ve kırılgan olacağının farkındadır. Ayrıca bu süreç, komünist partilerin çok yönlü şekilde kendi ülkelerinde ideolojik ve örgütlü olarak güçlenebilmelerine de bağlı olacaktır.

Bu süreç, devrimci eylemin devrimci teoriyle birleşmesi ayrıca geçmiş yıllarda uluslararası komünist harekette ağır basan ve bugün de çeşitli biçimlerde yeniden üretilen yanlış konumlanışların aşılmasıyla hayata geçecektir.

Her komünist parti işçi sınıfı içinde, ekonominin stratejik alanlarında kök salarak ayrıca işçi ve halk hareketi içinde kendi varlığını sağlamlaştırarak güçlenecektir. 

Komünist Enternasyonal’in kuruluşundan bu yana geçen 100 yıl, bugünkü baskın kapitalist güçler ve gericiliğin karşı-devrimci faaliyeti karşısında uluslararası emek hareketinin ve komünist hareketin devrimci yeniden kuruluşu için yeni bir başlangıç noktası olmalıdır.

“Komünist Manifesto”nun sloganı, “Dünyanın bütün proleterleri, birleşin!” güncelliğini koruyor. 

Dipnotlar

  1. Avrupa Parlamentosu’nun komünizmi totaliterlik adı altında nazizm ve faşist ideolojilerle eşitleme çabasında olan, 18 Eylül tarihinde kabul edilen önergesinden bahsediliyor (çn)
Not ekle
Yükleniyor...
İptal
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×