Tek Kişilik Koro

Akıntıya Kaşı Behice Boran
Yayına Hazırlayanlar: Güzella Bayındır, T. Soydan Keyneş, Seda Özüm Duran
Yazılama Yayınevi, İstanbul, Ekim 2009, 358 sayfa

 

Bir devrimcinin yaşamını anlatan incelemeler ya da roman uyarlamaları her zaman ilgimi çekmiştir. Bunun birçok nedeni var; öncelikle hangi toprakta yaşadığı veya hangi biçimlerde mücadele ettiklerinden bağımsız olarak devrimciler “kaliteli” insanlardır. İhtilalci bir entelektüel, adanmış bir iradeci, insan ilişkilerinde ödünsüz bir dost, mütevazı bir sıra neferi ya da etkileyici bir lider; devrimci insan bunlardan biri, hatta birçok örnekte daha fazlasıdır. Dolayısıyla bu tip kitaplar okuyan her kişide bir özenme hissi ile örnek alma ve benzeme isteği yaratır; bu da özellikle de genç devrimciler için çok önemlidir. Yanı sıra her devrimci hayatına önemli bir tarihsel kesiti, muazzam sayıda anıyı ve bilgi birikimini sığdırdığı için biyografi incelemeleri ve biyografik romanlar aynı zamanda bir tarih incelemesi kadar öğretici olabilirler. İşte incelemeye çalışacağım Akıntıya Karşı Behice Boran da bunlara özgün bir örnek.

Akıntıya Karşı Behice Boran, 2003 yılında Sine-Göz Film Atölyesi’nin başlattığı “Akıntıya Karşı” serisinin üçüncü projesi olarak üretildi. Daha önce de bu kapsamda Aziz Nesin ve Orhan Kemal üzerine belgesel çalışmaları yapılmıştı.

“Sine-Göz Film Atölyesi çektikleri belgesellerde her üç kavgacı aydının ‘değiştirme’ tutkularına ışık tutarak, onları kendilerini sorumlu hissettikleri halklarına borçlarını nasıl ödemeye çalıştıklarını anlatmaya çalışıyor.”1

Kitabın kendisine gelecek olursak: Girişte belirtilen genel özelliklere ek olarak Behice Boran’ı yoldaşlarının, dostlarının ve dönemin önde gelen sosyalistlerinin aklından ve yüreğinden geçenlerle anlatma olanağı yakalaması yapıtın özgün bir hal almasını sağlıyor. Kitap 35 kişi ile farklı zamanlarda yapılmış röportajlardan oluşuyor. Bu sayede farklı öncelikleri olan insanların Behice Hanım’ı hangi yönleriyle ön plana çıkarttıkları anlaşılabiliyor ve Behice Hanım’ın bütünlüklü bir portresini oluşturabilmek mümkün hale geliyor.

Bu portreye bakıldığında, Türkiye topraklarının doksanlar öncesi yaşadığı bütün önemli kesitlerinden izler bulunabilir: Henüz çocukken işgali gören ve daha 13’ünde yeni bir Cumhuriyet’in kuruluşuna tanık olan bir genç, dönemin Cumhuriyet insanına ilham veren yurtsever duygularla kendisini eğitime vermiş bir öğretmen, az sayıda ilerici akademisyen içinde bilimsellikte ısrar eden ama ille de Marksizm diyen bir aydın…

“Türkiye siyasi ve sosyal yaşantısında en önemli lafları söyleyebilecek kişiler yetişiyor karşısındaki sıralardan.”2

1942 yılından sonra artık Behice Hanım’ın politik yaşamı başlayacaktır: “Hamurumuz ne ise ekmeği onunla pişireceğiz” diyerek aydın dostlarının sırt çevirdiği TKP’ye üye olan bir parti neferi, tutuklanma ve baskılardan çekinmeyerek “Kore nere?” diyen Türk Barışseverler Cemiyeti kurucusu, altmışlarla beraber Türkiye’de sol hareketin kitleselleşmesine tanık olan, katkı yapan bir politik karakter ve daha sonra TİP’in başkanı, 1980 darbesini gören ama pes etmeyen, yollar arayan bir lider…

“Buradan bile baktığımızda, karşınıza, sosyalizme, barışa adanmış bir ömür, kararlı ve öncü nitelikli bir insan çıkıyor.”3

Tüm bunların yanında Behice Hanım alabildiğine bir insan, bir dostunun “ Âşık olurdum Behice Hanım’a, yaşıtım olsaydı” diyeceği kadar da kadındır.

Okunduğunda kitaptaki en dikkat çekecek taraf ise Behice Boran’ın saygınlığıdır. Tüm dostları, daha sonra yolları ayrılacak olan yoldaşları ve hatta yolları hiç birleşmemiş olan sosyalistler açısından ortak olan belki de tek şeydir saygı. Bunun sebeplerinden bir tanesi, Behice Hanım’ın her anlamda “dimdik” bir insan olmasıdır. Hiçbir lafı yutmaz, hakimdir, gururludur, cesurdur. Siyaset bağlamında bakıldığında da durum değişmez, aynı “dimdik”lik orda da vardır. Sosyalist hareketin en önemli tartışmalarından olan “güler yüzlü sosyalizm” ve milli demokratik devrim-sosyalist devrim tartışmalarında Marksist-Leninist tutumu ikirciksiz savunmuştur.

“Bu dönem [1. TİP dönemi, A.Ü.] Behice Boran’ın Marksist bir kuramcı olarak ortaya çıktığı ve Türkiye sosyalist hareketi içerisinde Sosyalist Devrim tezini ve stratejisini adım adım inşa ettiği bir dönem olur. (…) Tezlerin oluşturulması, geliştirilmesi kâğıt üzerinde geliştirilmiş bir planla olmaz. Dönemin siyasi akımlarıyla tartışmalar polemikler içerisinde olur.”4

Bir diğer neden Behice Hanım’ın bilim insanı olarak önemli bir yeri olmasıdır. Aydın karakterini hayatının hiçbir döneminde geri plana atmamış ve yaptığı işlere yedirebilmiştir. Politika tarzında da bu yön ön plana çıkmıştır.

“Türkiye’de nasıl bir sosyalist mücadelenin olması gerektiği konusunda, saf akademik sınırlar içerisinde kalmayan ama hiçbir şekilde siyasetin ve siyasal söylemin vülgarize edilmesine de dayanamayan, bilimsel bir temel kazandırma anlamında önemli çabaları olmuştur [Behice Boran’ın, A.Ü.].”5

Bu aydın yanı açısından da Behice Hanım kolay karşısına çıkılabilecek bir insan değil, tam tersine ancak saygı duyulabilecek bir kişidir. Tüm bunların yanında Behice Boran’ın bu denli saygı duyulan bir birey olmasının temel nedeninin ise Türkiye’deki belki de son toplumsal sol lider olması olduğunu düşünüyorum. 1980’li yıllardan sonra hiçbir sol lider, toplumsal hareketin bu ölçüde kabardığı bir momente denk gelmemiş, hiçbir sol partinin başkanının resimleri, fotoğrafları ülkenin en ücra yerlerindeki kahvelere asılmamış, hiçbiri emekçi kitleler nezdinde Behice Hanım kadar kendisinden sayılmamıştır. Behice Hanım bir de bu açıdan “tek kişilik koro”dur.

Behice Boran dünya tarihinde yoksulların, ezilenlerin, işçilerin, devrimcilerin sesini kendi sözcükleriyle şarkılaştıranların ülkemizdeki örneklerindendir. Bugünden bakıldığında Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu şeylerden biridir bu. Bireysel bir problematik olarak değil, bugün ülkemiz sol-sosyalist bir kitleselliğe muhtaçtır, ülkemizin emekçileri toplumsal bir sol güce ihtiyaç duymaktadır, asıl sorunsal budur. Bundan sonra bu kitleler kendi önderlerini yaratacaklardır. Behice Hanım’ın hayatı bir de bu açıdan okunmalı, bir toplumsal liderin karakteri ve bir sol hareketlilik dönemi anlaşılmaya çalışılmalıdır.

Dipnotlar

  1.  Tatoğlu, Tunç, “Behice Hanım’ın Korosu”, soL Haber Portalı, http://haber.sol.org.tr/elestirinoktasi/behice-hanim-in-korosu-haberi-21205
  2.  Bayındır, Güzella, Behice Boran Üzerine Bir Deneme, Akıntıya Karşı Behice Boran, 2009, Yazılama Yayınevi, İstanbul, s. 8.
  3.  Aksel, Asaf Güven, “Behice Hanım”, Sol Dergi 249, Ekim 2008, İstanbul, s. 18
  4.  Gökhan Atılgan’dan aktaran Güzella Bayındır, Akıntıya Karşı Behice Boran, s. 26
  5.  Metin Çulhaoğlu’ndan aktaran Güzella Bayındır, Akıntıya Karşı Behice Boran, 2009, Yazılama Yayınevi, İstanbul, s. 145
Not ekle
Yükleniyor...
İptal
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×