Yeni dönem açılırken Türkiye’de eğitim

AKP iktidarının yaklaşık 17 yıllık döneminde, eğitim kapsamlı müdahalelerin uygulama alanı olarak AKP’nin iktidara yerleşiklik kazanmasında önemli bir yer tuttu. Bu dönemde Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) koltuğu 6 kez el değiştirdi, sınav sistemleri defalarca kez değişti, eğitim sisteminin de MEB’in de yapılanmasında da çok kapsamlı değişiklikler yapıldı. Sıklığıyla baş döndüren bu değişiklikler haklı olarak çokça AKP’nin iş bilmezliği ve beceriksizliğiyle ‘eğitimi yap-boz tahtasına döndürdüğü’ değerlendirmelerine konu oldu. MEB koltuğuna oturtulan son isim Ziya Selçuk, bu tartışmaların içinde AKP karşıtlarının bir bölümünü de içeren bir kesim tarafından kurtarıcı olarak karşılandı. Selçuk, Bakanlık görevinde bir yılını doldururken, eğitime yönelik 15 yılı aşkındır süren müdahalelerin özü ise değişmedi: Gericilik, piyasacılık ve ‘yaptım olduculuk.’

Başka birçok alanda olduğu gibi eğitim başlığında da AKP döneminin en öne çıkan unsurlarından birinin, eğitimin uzmanlar tarafından yönetilmemesi, beceriksiz ve iş bilmez yöneticilere teslim edilmesi olduğu açık. Liyakat, uzmanlık, iş bilirlik MEB’den kovulalı çok oldu. AKP’nin elinde oyuncağa dönüştürülen eğitimde Bakanlar değişiyor, sistemler, sınavlar değişiyor, sonra yeniden değişiyor. Bir sonraki sene ne olacağının belirsizliğiyle yaşanılan kaygılar, çocuklar, gençler ve aileleri tarafından 17 yıldır en yoğun yaşanılan duygu. ‘Milli eğitim beceriksiz yöneticilerin elinde yap-boz tahtasına döndü’ değerlendirmesi sadece uzmanların ve eğitimcilerin değil, milyonlarca yurttaşın düşüncesi.

Diğer taraftan AKP eliyle yaratılan bu kaotik dünyanın içinde AKP’nin çok iyi bildiği ve becerdiği şeyler var. İttifaklar, bakanlar, sistemler değişse de, eğitimde iyi becerdiklerinin ana doğrultusu değişmiyor. İmam hatipleri, zorunlusu-sözde seçmelisi din temelli dersleri, gerici vakıf ve derneklerin müdahaleleri, müfredatlarıyla eğitimin gericilikle kuşatılması bu doğrultunun herkes tarafından görülen en temel boyutu diyebiliriz. Diğer bir boyut ise, her kapsamlı politika ve uygulamanın tüm tepkilere rağmen ‘ben yaptım oldu’ yaklaşımıyla, dayatmacılıkla hayata geçirilmesi. Son olarak, AKP’nin uygulamalarında gericilik ve dayatmacı yaklaşımları kadar görünür olmayan ya da bunlar kadar toplumsal tepki çekmeyen diğer bir boyut ise eğitimin piyasalaştırılması, adım adım paralılaştırılması ve sermayenin ihtiyaçlarına göre yeniden tanımlanması oldu.

Eğitimdeki gerici kuşatma ve dayatmacı yaklaşımlar yayınlarımızda farklı boyutlarıyla ve derinlemesine birçok kez ele alındı. Bu yazıda ise gerici kuşatmadan hem beslenen hem de ona alan açan bir başlık olarak eğitimin sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda piyasalaşması, özelleştirilmesi ve paralılaşması, genel olarak AKP döneminde ve özel olarak da son Bakan Ziya Selçuk dönemi mercek altına alınarak incelenmektedir.

Özelleştirme sevdalısı AKP

Eğitimde 12 Eylül’ün başlattığı özelleştirme saldırısı 90’lı yıllar boyunca sürmüş, AKP de 2000’li yılların başında iktidara gelmesinin ardından eğitimin sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda yeniden şekillendirilmesinde kapsamlı adımlar atmıştır. AKP iktidarının bu alanda, ilk yıllarından itibaren istikrarlı bir şekilde attığı adımlar, eğitimin piyasalaştırılması ve özelleştirilmesi yönündekiler olmuştur.

Eğitim yatırımlarına ayrılan kamu kaynaklarının değişimi, özel okullara yönelik teşvikler, sermaye sınıfının eğitimin içeriğini ve yönetimini kendi ihtiyaçları doğrultusunda belirlemek için attığı adımlar, Bakanlık koltuğuna oturan isimlerin sınıfsal kimlikleri, eğitime yönelik piyasacı saldırının izlerini takip etmek için önemli veriler sunuyor. Türkiye eğitim tarihine bakıldığında özellikle 80 sonrasında eğitimde piyasacılık ve özelleştirme hızlı bir şekilde ilerlese de AKP, bu saldırıyı çok kapsamlı bir şekilde ve pervasızca hayata geçirmesiyle aynı rolü oynayan diğer aktörlerden ayrılmıştır.

AKP dönemlerinde MEB koltuğunda en uzun süre kalan ve 17 yıllık AKP döneminde ikinci Milli Eğitim Bakanı olan Hüseyin Çelik, 2006 yılında Türkiye Özel Okullar Birliği’nin düzenlediği bir sempozyumda konuşurken, Türkiye tarihinde AKP kadar hiçbir hükümetin özel okullara sempatiyle bakmadığını ve destek olmadığını dile getirmiştir (Okçabol, 2013). Çelik haklıdır, özel okul patronları AKP döneminde adeta altın çağını yaşamaktadır!

AKP iktidara geldikten hemen sonra eğitimde özel okulların oranının % 2,5’lardan daha yukarı çıkarılması için özel kesime destek vereceğini açıklamıştır (Okçabol, 2013).1 AKP, iktidarının ilk yıllarında 10 bin yoksul öğrenciyi özel okullara göndermek için hazırlıklar yapmış, bu adım Danıştay ve dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’den dönmüştür. Türkiye eğitim tarihinde gerici ve piyasacı müdahale bağlamında en önemli adımlardan biri olan 4+4+4 sistemini 2012-2013 eğitim öğretim yılında hayata geçiren AKP, son yıllarda özel okullara sunulan en kıyak paketlerden biri olan özel okula gidecek öğrenciler için maddi teşvik uygulamasını 2014 yılında başlatmıştır.

Bu teşvik kapsamında, verilen destek doğrudan özel okula iletilmektedir. Eğitim öğretim teşviği kapsamında bugüne kadar özel okula gitmesi desteklenen öğrenci sayısı 500 bini aşmıştır. 2014-15’ten beri bu teşvik kapsamında toplam 4.067.411.733 TL harcandığı belirtilmektedir2 Eğitim öğretim teşviği kapsamında son olarak 2018-2019 eğitim öğretim yılında, öğrenci başına, okul öncesi eğitimde 3 bin 290 TL, ilkokulda 3 bin 960 TL, ortaokulda 4 bin 610 TL, lisede 4 bin 610 TL, temel lisede ise 3 bin 960 TL destek verilmiştir.3

Verilen bu destek miktarı özel okul ücretlerinin ortalamasının çok düşük bir bölümüne denk gelirken, ücretlerin geri kalan kısmını öğrenci velilerinin kendileri karşılamaktadır. Bu durum özellikle daha düşük fiyat ortalamasına sahip olan, dershanelerin kapatılması sürecinde bunları dönüşümüyle oluşturulmuş temel liselerdeki öğrenci sayısında artış yaratmıştır. Önümüzdeki yıl itibariyle kapatılacak olan temel liselerin ortaöğretimdeki özel okullar arasındaki oranı yaklaşık % 37 düzeyindedir (ERG, 2019).

Özel okullara verilen destekler içerisinde meslek liselerine verilen destekler özel bir yer tutmaktadır. Meslek liselerinde farklı alanlarda okuyacak öğrenciler için farklı miktarlarda destek sunulurken, yoğun sömürünün yaşandığı organize sanayi bölgeleri (OSB) içinde açılan özel meslek liselerinde öğrenci başına daha yüksek miktarda teşvik verilmektedir. 2018-2019 eğitim öğretim yılında OSB içindeki okullar için öğrenci başına destekler farklı alanlara göre 5 bin 60 ile 7 bin 420 lira arasında değişirken, OSB dışındaki okullar için bu miktar 4 bin 730 ile 7 bin 420 lira arasındadır,4. MEB tarafından yayımlanan 2019 Yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu’na göre, 2019 yılının sadece ilk 6 ayında özel okul sahiplerine yönelik destek yaklaşık 2,5 milyon TL’yi bulmaktadır.5

Bakanlar sürekli değişse de Ziya Selçuk dönemine kadar değişmeyen isimlerden biri olan ve uzun yıllar boyunca MEB’de müsteşarlık yapan Yusuf Tekin (2018)6 bir özel okul açılışında yaptığı konuşmada, özel okullara giden oranında ciddi bir artış olduğunu, bu artışı etkileyen en önemli faktörün özel okullarda okuyan öğrencilere verilen eğitim ve öğretim desteği olduğunu söylemiştir. Tekin, özel okulların ‘’devletin üzerindeki kamu hizmeti verme yükünü önemli ölçüde hafiflettiğini’’ de söyleyerek, eğitimin devlet tarafından bir yük olarak görüldüğünü ve sermayeye yapılan destekle bu yükün hafifletildiğini açıkça dile getirmiştir.

MEB, 2019 yılının Ocak ayında yaptığı bir duyuruyla7 2019-2020 eğitim ve öğretim yılından itibaren bu desteğin devam etmeyeceğini açıklamıştır. Özel okullara gidecek öğrencilere yönelik teşviğin sadece özel mesleki ve teknik eğitim okullarında öğrenim gören öğrencilere verilmeye devam edeceği belirtilirken, MEB’in özel okullara destek olmak için yeni modeller üzerinde çalıştığı ifade edilmektedir.8

AKP’nin 17 yılında özel okul sayısı ve bu okullarda okuyan öğrenci sayısının hızlı artışı özel okullara yönelik desteğin sonuçlarını göstermektedir. Aşağıdaki tabloda AKP’nin iktidara geldiği 2002-2003 ile 2017-2018 arasında (MEB tarafından açıklanan istatistiklerin son yılı) arasında eğitimin farklı düzeylerinde özel okulların, özel okullarda okuyan öğrenci ve görev yapan öğretmen sayısının istatistikleri sunulmaktadır. 

Tablo 1: AKP döneminde özel okullar. 9

Tablodan da görüldüğü gibi özel okul patronları AKP döneminde altın dönemlerini yaşamaktadır. AKP döneminde verilen desteklerle birlikte özel okulların tüm okullar içindeki oranı yaklaşık yüzde 2-3’ler’den, bugün yüzde 8-9’lara çıkmıştır. Geçmişin İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü, bugün MEB’in Özel Okullar Genel Müdürü olan Muammer Yıldız, AKP’nin önümüzdeki dönemde de özel okullara yönelik desteklerini sürdüreceğini şu sözlerle aktarmaktadır:10

Yeni dönemde okullara can suyu olabilecek farklı finans modelleri üzerinde çalışıyoruz. Örnek olarak eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik döneminde gündeme gelen okulların atıl kontenjanlarının kamu okulları tarafından kullanılması söz konusu olabilir… Onların ücretlerini de biz ödemiş oluruz.

Özel okulun boş kontenjanına devlet garantisi! Özel köprüden geçmeyen araba için yapılan devlet ödemelerinden farkı yok.

Yukarıdaki tablodan da görüleceği gibi AKP döneminde eğitimin tüm kademelerinde özel okulların sayılarında ve bu okullarda okuyan öğrenci sayısı ve görev yapan öğretmen sayılarında büyük bir artış yaşanmıştır. Diğer taraftan okul öncesi eğitim ve ortaöğretim düzeyindeki artış ayrıca dikkat çekmektedir. 2002-2003 eğitim öğretim yılında 432 olan özel okul öncesi eğitim kurumu sayısı 2017-2018 eğitim öğretim yılında 6.271’e çıkarken, lise düzeyindeki özel okul sayısı 337’den 2.989’a çıkmıştır.

Okul öncesi eğitimin zorunlu eğitim kapsamında ele alınmaması ve kamu okullarındaki sınırlı kontenjanlar, erken çocukluk döneminde çocuk yetiştirmeye ilişkin ailelerin üzerindeki piyasacı kuşatma ve bu alanın sermaye sahipleri tarafından önemli bir pazar olarak görülmesi gibi nedenler okul öncesi eğitimde özel öğretim kurumlarının sayısının hızlı bir şekilde artışını da beraberinde getirdi.

Özel ortaöğretim kurumlarındaki, yani lise düzeyindeki özel okullardaki ciddi artış da dikkat çekiyor. 2014’de dershanelerin özel okula dönüşümü kapsamında Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle11 , o dönemde sayısı yaklaşık 4 bini bulan dershanelerin bir bölümünün dönüştüğü temel liseler bu artışta önemli etkenlerden biri olmuştur. O dönemde dershanelerden 1.173’ü temel liseye, geri kalanı ise ilkokul, ortaokul, Anadolu lisesi ve okul öncesi eğitim kurumlarına dönüşmüş, bu dönüşüm programına alınan okullardan 4 yıl içinde fiziki altyapılarını tamamlayanların özel okul olarak eğitime devam etmesine, tamamlamayanların ise kapatılacağına karar verilmişti.12

Temel liseler tamamen üniversite sınavına hazırlık odaklı kurulmuş ve ortalama özel okul ücretlerinin altında fiyatlarla öğrenci almıştır. Temel liselere özel okula dönüşüm süreci için tanınan süre bu yıl itibariyle dolarken, bu kapsamda dönüşüm sürecinde temel liselerin yaklaşık yüzde 60’ının bu süreci tamamladığı belirtilmektedir.13 Bu okullarda görev yapan yaklaşık 20 bin öğretmenin şu anda ne yapacağı belirsizdir.

Özel Okullar Genel Müdürü Yıldız bu öğretmenlerin temel liselerin dönüştürülmesi halinde görevlerine aynı yerde devam edebileceklerini, dönüşüm için gerekli koşullar sağlanmazsa, bu öğretmenlerin MEB’in öğrencilere sağladığı destekleyici kurslarda görev alabileceğini, ya da her öğretmen gibi sınav ve atama şartlarıyla kamu okullarımızda görev alacaklarını söylemektedir.14

Son yıllarda laiklik konusunda hassas ailelerin de çocuklarını yoğun bir şekilde özel okullara gönderdiği görülmektedir. AKP’nin devlet okullarındaki gerici kuşatması bu durumda özellikle etkili olmuştur. Bazı özel okullar, verdikleri eğitimin laik niteliğini vurgulamakta, devlet okullarındaki laiklik ihlallerinden kaygılı aileler bu endişelerini çocuklarını özel okullara göndererek gidermeye çalışmakta, böylece özel okullar özellikle orta sınıf ailelerin çocuklarını okullarında toplayabilmektedir. Şen15 yıllar önce bu durumu ‘’dinselleşmeden kaçanların piyasaya yakalandığı bir yapı’’ ve ‘’laikliğin özelleştirilmesi’’ olarak tanımlamaktadır. Bu tespit bugün çok daha geçerlidir. Ailelerin laik duyarlılığını kullanarak onların çocuklarını okullarına çeken kimi özel okul patronları, okullarında öğretmenlerin maaşlarını dahi aylarca ödememek konusunda oldukça rahat davranmakta, diğer taraftan öğretmenler haklarını almak için bir araya geldiğinde ciddi rahatsızlık duymaktadırlar.16

Özel okullar, özel dersler, dershaneler, okulların açılış döneminde yapılan harcamalar derken aileler çocuklarının eğitimi için yüklü miktarlarda paralar harcamaktadır. Ülkemizde ailelerin çocuklarının eğitimi için yaptığı özel harcamaların OECD ülkelerinde yapılan harcamaların ortalamasının oldukça üstünde olduğu görülmektedir. OECD ülkelerinde yapılan özel harcamaların Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya (GSYH) oranı ortalama %0,3 iken Türkiye’de bu oranın OECD ortalamasının üzerinde, %0,6, yani iki kat oranda olduğu görülmektedir.17

Eğitim yatırımlarına kaynak yok

Eğitimde özelleştirme saldırısının izini takip edebileceğimiz bir diğer gösterge de bütçeden eğitime ayrılan kaynaklar ve bu kaynakların hangi kaleme nasıl dağıldığıdır.

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında yer alan “Nitelikli Eğitim” hedefinin gerçekleşmesi için eğitim bütçelerinin GSYH’ye oranının % 4-6 aralığında olması gerektiği belirtilmektedir. Türkiye’de bu oran 2019 için % 2,6 olarak gerçekleşirken, en çok yakınlaşma ancak % 3,2’lik bir oranla 2014 yılında olabilmiştir (ERG, 2019).

MEB bütçesi 2018 yılından 2019 yılına rakamsal olarak artmış olsa da, bütçenin hem merkezi yönetim bütçesine hem de milli gelire oranında düşüş yaşanmıştır. MEB’in bütçesinin birçok bakanlığa göre yüksek olmasının esas nedeni nitelikli eğitimin yaygınlaştırılması ya da yeni yatırımlar değil, büyük ölçüde MEB bünyesinde çalışan yaklaşık 1 milyon eğitim emekçisinin personel giderleridir. Personel giderleri için sabit giderler MEB bütçesinin % 83’ünü oluşturmaktadır. MEB yaygınlaştırdığı sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik gibi güvencesiz istihdam modelleriyle bu giderlerden de kurtulmaya çalışmaktadır.

Diğer taraftan AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılıyla 2019 yılları arasında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay giderek azalmaktadır. Yatırımlara ayrılan kaynakların oranı 2002 yılında yaklaşık % 17 iken 2019’da yaklaşık % 5’e kadar gerilemiştir. 2019 yılındaki yatırıma ayrılan kaynak ise 2018’e göre ciddi ölçüde azalmıştır. 18 Nitelikli eğitim için en temel ihtiyaçlar olan yeni okul, derslik açıklarının giderilmesi gibi kalemler doğrudan eğitim yatırımlarına ayrılacak kaynaklarla ilişkilidir. AKP özel okullara kamu kaynaklarını aktarırken, kamu okulları için kaynakları giderek azaltmaktadır. Özelleştirmenin sonucu velilerin üzerindeki eğitim yükünün giderek artmasıdır.

Diğer taraftan AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılıyla 2019 yılları arasında MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay giderek azalmaktadır. Yatırımlara ayrılan kaynakların oranı 2002 yılında yaklaşık % 17 iken 2019’da yaklaşık % 5’e kadar gerilemiştir. 2019 yılındaki yatırıma ayrılan kaynak ise 2018’e göre ciddi ölçüde azalmıştır19 . Nitelikli eğitim için en temel ihtiyaçlar olan yeni okul, derslik açıklarının giderilmesi gibi kalemler doğrudan eğitim yatırımlarına ayrılacak kaynaklarla ilişkilidir. AKP özel okullara kamu kaynaklarını aktarırken, kamu okulları için kaynakları giderek azaltmaktadır. Özelleştirmenin sonucu velilerin üzerindeki eğitim yükünün giderek artmasıdır.

MEB bütçesinin en önemli bölümü okul öncesi ve ilköğretim okulları düzeylerini içerecek şekilde Temel Eğitim Genel Müdürlüğü’ne ayrılırken, bu Müdürlüğün bütçesi önceki yıla göre rakamsal olarak yaklaşık % 23 artmıştır. Diğer taraftan Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün bütçesi önceki yılın bütçesine göre yaklaşık % 30 artırılmış, bu Müdürlüğün bütçesi Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinden yaklaşık %50 oranında yüksek hale gelmiştir20. AKP’nin bu tercihi elbette gericiliğe yaptığı yatırımla ve dindar gençlik hedefiyle ilişkilidir.

Sermaye sınıfı son yıllarda özellikle mesleki eğitim üzerinden eğitime ciddi müdahalelerde bulunmaktadır. İmzalanan çeşitli protokollerle tüm organize sanayi bölgeleri içerisinde mesleki ve teknik eğitim veren teknik kolejlerin kurulması önemli bir hedef haline getirilmiş, sermaye mesleki eğitim kurumlarında müfredat içeriklerinin belirlenmesinde, yönetimlerinde yetkili hale gelmiş durumdadır. Mesleki eğitime yönelik müdahaleler son Bakan Ziya Selçuk döneminde daha da artmıştır. Bu alandaki dönüşüme aşağıda Ziya Selçuk döneminin özelleştirme ve piyasacılık çerçevesinde incelendiği bölümde yer verilmektedir.

Ziya Selçuk dönemi

Prof. Dr. Ziya Selçuk’un, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın atadığı kabinede Milli Eğitim Bakanı olarak görevlendirilmesi kabinenin sürprizi olarak yorumlanmıştı. Bu görevlendirme, AKP’nin eğitimi bir yap boz tahtasına dönüştürmesinden ve eğitime yönelik dinsel kuşatmasından rahatsız olanların bir bölümü de içinde olmak üzere kimi çevrelerde umut yaratmıştı. Bu umutlanma hali bir taraftan uzun yıllardır ilk defa Bakanlık koltuğuna bir eğitimcinin oturtulmasıyla ilişkiliyken, diğer taraftan da Selçuk’un eğitim dünyasında zaman zaman farklı çıkışlarıyla bilinen bir isim olmasından kaynaklanıyordu.

Erdoğan bu hamleyle çok isabetli bir adım atmış, Bakan olarak görevlendirildiği zaman bir özel okul sahibi olan Selçuk’tan, AKP’nin en başarısız olduğu alanlardan biri olan eğitimi çöküşten kurtaracak bir kahraman yanılsaması yaratmayı belli ölçüde başarmıştır. Selçuk, ‘’eğitimi din ve piyasa ile birlikte düşünenlerle, laik kamusal eğitimi savunanları aynı derecede heyecanlandır’’mıştır.21

Selçuk AKP’nin ilk yıllarında, 2003-2006 yılları arasında MEB Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı görevini üstlenmiştir. Özmen’in (2018) belirttiğine göre dönemin eğitim bakanı Hüseyin Çelik’in inisiyatif kullanmasını engellediği gerekçesiyle bu görevinden istifa etmiştir. Selçuk Erdoğan tarafından göreve getirildiğinde bir özel okulun kurucusu titrini taşımaktadır. Selçuk, neden bu görevi kabul ettiğini şu sözlerle açıklamaktadır:

“… aslında bu işin kabul edilmemesi konusunda aklım yerindeydi ve farkındaydım. Fakat Beyfendi’nin gerçekten çok güçlü bir iradesi var. Ayrıca sıradan bir Cumhurbaşkanı ve amirle yürüyecek bir proje değil Milli Eğitim Projesi. Böyle bir irade ve kudret bilimle birleşirse bir noktaya gelmek söz konusu olabilir diye içsel bir durum yaşadım. Zaten onun için kabul ettim”22

Gümüş,23 Selçuk’u ‘’son yirmi yıllık periyotta her geçen gün oranı ve ağırlığı artan özel okulcuların, piyasacıların bir bakanı’’ olarak değerlendirirken, kendisinin AKP’nin içinde ticaret ve sanayi odalarının bir temsilcisi gibi göründüğünü kaydetmektedir..

Selçuk’un göreve gelmesinin ardından kendisine yönelik taşınan umut belli bir süre devam etse de, Selçuk yaptıklarıyla AKP’nin eğitim politikalarının sürdürücüsü olacağını hızlı bir şekilde göstermiştir. Hatta 31 Mart yerel seçimleri ve sonrasında tekrar edilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi sürecinde AKP’ye oy istemekten geri durmamıştır. Selçuk, “Eğitimde güçlü bir beklenti varsa o zaman yerel seçimlerde bize destek olunması gerektiği çok açık” derken, İstanbul seçimleri sürecinde de Binali Yıldırım’ın vaatlerini kendi twitter hesabından paylaşarak24 AKP muhalifi olup da Selçuk’tan umutlananları biraz olsun kendine getirmiştir.

Selçuk, görevinde yaklaşık 1 yılı doldururken, bu süre içerisinde önemli gelişmelerden biri 2023 Eğitim Vizyonu raporunun yayımlanması olmuştur. Bunun dışında yeni ortaöğretim modeli açıklanmıştır. Diğer taraftan mesleki eğitim alanında çeşitli protokoller imzalanmış, bu konuda sermayenin iştahını kabartan çeşitli adımlar atılmıştır. Bütün bunların yanında eğitimde AKP’nin gerici kuşatması Selçuk döneminde aynı şekilde devam etmiştir.

2023 Eğitim Vizyonu raporunun özellikle eğitimin özelleştirilmesi ve piyasalaştırılmasına ilişkin boyutlarına aşağıda yer verilmektedir.

2023 Eğitim vizyonu

Selçuk rapora yazdığı önsözde 2023 Eğitim Vizyonu’nun temel amacını, ‘’çağın ve geleceğin becerileriyle donanmış ve bu donanımı insanlık hayrına sarf edebilen bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı, nitelikli, ahlaklı çocuklar yetiştirmek’’ olarak tanımlamaktadır.25

Selçuk’un yazdığı önsöz bolca cilalanmış sözlerle, felsefi göndermelerle doluyken, ‘’Dünya ülkelerindeki eğitim sistemlerinde gözlenen büyük değişimler hep büyük bir liderin imzasını taşımaktadır’’ sözleriyle Erdoğan övgüsü dikkat çekmektedir. Diğer tarafta Gümüş’ün ifade ettiği gibi26 ‘’Yaldızlı sözlerin arkasında büyük bir safsata var, dahası bu safsataları gerçek zannedip tüm çocuklarımızı böyle eğitmek isteyen bir vizyon belgesi var.’’

Okçabol da27 bir balon olarak nitelendirdiği Vizyon raporunda, güzel söylemlerle vizyonun piyasacı ve gerici niteliğinin gizlendiğini kaydederken, ‘’vizyonun, anayasal düzenle de eğitim sisteminin laikleşip bilimselleşerek çağdaşlaşmasıyla ve öğrencinin dünyayı gerçekçi bir biçimde tanıyıp özgürleşmesiyle de’’ ilgili olmadığını belirtiyor.

Diğer taraftan Avrupa Birliği’nin de Vizyon belgesine tam destek verildiği görülüyor28 . AB Türkiye Delegasyonu’ndan üst düzey bir isim Vizyon’da yer alan ilkelerin ‘’büyük ölçüde AB stratejileri çerçevesinde hazırlandığını ve ortak bazı hedeflere hizmet ettiğini’’ söylerken, Vizyon için ‘’bize AB olarak da iş birliği yapacağımız alanlarda bir hat, yörünge sunmuş oluyor. Zira finansal yardım ve diğer yardımlar açısından bu tür belgeler son derece önemli’’ değerlendirmesinde bulunuyor.

Özmen29 Vizyon Belgesi’nin üç anahtar kavramının modüler eğitim, profesyonelleşme ve performans olduğunu söylerken, bu üç kavramın da sadece eğitim için değil, toplumsal her mekanizma açsından çok tehlikeli olduğunu ifade ediyor. Özmen30 Vizyon belgesiyle AKP’nin ‘’Batı fonlarının bulunduğu kasanın şifresini kırmaya’’ çalıştığını kaydediyor.

Selçuk göreve geldiği günden bu yana, onlarca farklı yerde yaptığı benzer konuşmalarda özellikle Vizyon belgesine yaptığı göndermeleriyle de eğitimin sadece endüstriye hizmet etmemesi, insanın kendi varoluşuna da hizmet etmesi, küresel ve milli eksenlerin birbiriyle uyumlu şekilde hareket etmesi gerektiği şeklinde değerlendirmeler yapıyor. Pratiğe bakıldığında ise eğitimin sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda hizmete sokulduğu, ‘insanın varoluşu’, ‘milli eksen’ denilenden ise anlaşılanın çocuklara yönelik dinselliğin farklı biçimlerde ve araçlarla kendisini dayatması olduğu anlaşılıyor.

2023 Eğitim Vizyonu raporunda yeni dönemde eğitimin özelleştirilmesine ve piyasalaştırılmasına ilişkin adımların izlenebileceği bir başlık Okulların Finansmanı ismini taşıyan bölüm. Bu bölümde hedef olarak finansman yöntemlerinin çeşitlendirileceği belirtilirken, ‘’merkezi bütçeden sağlanan finansmanın yanında ek finansman ihtiyacının karşılanması amacıyla kaynak çeşitlendirilmesine ihtiyaç vardır’’ ifadeleri yeni dönemde eğitimi bekleyen saldırılara işaret etmektedir. Bu ifadelerin devamında ‘’uluslararası hibe fonları, hayırsever bağışları ile mesleki ve teknik eğitim okullarının döner sermaye gelirlerinin artırılması ve mevcut kaynakların verimli kullanılması önem arz etmektedir’’ sözleri de yeni saldırıların olası kanallarını göstermektedir.

Okulların Finansmanı bölümünde, yeni dönemin hedefleri olarak her okula çeşitli kriterlere göre okul gelişim bütçesi verileceği, bağış yapanlar için yeni düzenlemelerin yapılacağı, diğer bakanlıklarla ortak projelerle farklı finans kaynakları oluşturulacağı, özel sektör ve sivil toplumla yapılacak işbirlikleriyle finansman desteği sağlanacağı, Okul Aile Birliği gelirlerinin yeni bir yapıya kavuşturulacağı belirtilmektedir. Bütün bu hedefler, 17 yıllık AKP iktidarında olduğu gibi önümüzdeki dönemde de kamusal eğitime yönelik saldırıların yoğunlaşacağına işaret etmektedir.

Vizyon belgesindeki bu açıklamaların yanında, imzalanan çeşitli protokoller, Selçuk’un yaptığı açıklamalar önümüzdeki dönemde eğitimin piyasalaştırılması ve özelleştirilmesinde mesleki eğitimin önemli bir kanal olacağını gösteriyor. Bu başlık ayrıca ele alınmayı hak etmektedir.

Meslek lisesi sömürü meselesi

Koç grubu, 2006 yılında MEB ile “Mesleki Eğitimin Geliştirilmesi İşbirliği Protokolü” imzalamış, bu protokol kapsamında yapılan projenin sloganını da “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” olarak belirlemişti. Sermayenin mesleki eğitime yönelik ilgisi o yıllardan bu yana devam ederken, asıl mesele memleketten ziyade devlet kaynaklarıyla küçük yaştan itibaren doğrudan sermayenin ihtiyaçlarını karşılayacak işçiler yetiştirmektir. Sermaye mesleki eğitimde önümüzdeki dönemde müfredatın belirlenmesinden, mesleki eğitim kurumlarının yönetim süreçlerinde daha etkin müdahil olmakta daha iştahlı olduğunu gösterirken, Erdoğan’ın görevlendirdiği Selçuk yönetimindeki MEB de bu bağlamda her türlü kolaylığı sağlamak için oldukça heveslidir.

Bakan Selçuk, göreve getirildiğinde Erdoğan’ın özellikle üç konuda atılım beklediğinin talimatını verdiğini, bunların başında da mesleki ve teknik eğitimin kalkındırılması olduğunu kaydediyor31. Bakan Selçuk’un sıkça mesleki ve teknik eğitimde ortaya konulacak kendi dönemindeki başarı hedeflerinden biri olarak ortaya koymaktadır.

Selçuk, dışarıdaki sosyal, ekonomik ve fiziksel yapıların sürekli değiştiğini, eğitim sisteminin de bu gelişmelerle eş güdümlü olarak dönüşmesi gerektiğini ifade ederken, mesleki ve teknik eğitimin de zamanın ruhuna uygun olarak dönüştürülmesi gerektiğini söylüyor32.  Zamanın ruhundan kastedilen elbette sermayenin güncel yönelimleri ve ihtiyaçlarıdır.

Gerek AKP’nin eğitim alanında önümüzdeki yıllarının yol haritası olarak açıklanan 2023 Vizyon Belgesi, gerekse imzalanan protokoller ve Selçuk’un açıklamaları, AKP’nin mesleki eğitimi önümüzdeki dönemde tamamen sermayeye teslim etme hedefiyle hareket ettiğini göstermektedir. 

2023 Vizyon Belgesi’nde mesleki ve teknik eğitim kurumlarına ilişkin olarak yapılan değerlendirmede, ‘’döner sermaye üretimleri artırılarak okulların eğitim altyapı ve donanımlarına ilişkin ihtiyaçlarını kendi gelirlerinden karşılamaları sağlanacaktır’’ ifadeleri yer almaktadır. Belgede ayrıca, mesleki ve teknik eğitim okullarında okuyan öğrencilerin çeşitli protokol ve işbirlikleriyle gerçek iş ortamlarında kalma sürelerinin artırılacağı kaydedilmektedir. Mesleki eğitim müfredatlarının sektörün talep ettiği yetkinliklere uygun olarak geliştirileceğinin belirtildiği Vizyon Belgesi’nde, döner sermaye gelirlerinden alınan %15’lik hazine kesintisinin %1’e düşürüleceği, yurt dışında yatırım yapanların ihtiyaç duyduğu çalışanların yetiştirileceği, eğitim-istihdam-üretim ilişkisinin güçlendirileceği, OSB’lerde mesleki okulların sayısının artırılacağı ifade edilmektedir.

Selçuk33 2023 Eğitim Vizyonu’nun açıklanmasının ardından mesleki ve teknik eğitimde kısa sürede çok önemli adımlar atıldığını, mevzuat değişikliklerinin birer birer yürürlüğe girdiğini, tüm alanlarda sektörlerle sıkı bir iş birliği seferberliği başlattıklarını, meslek liselerinde 53 alanda 128 protokolün imzalanarak yürürlüğe girdiğini belirtiyor. Okçabol34 , Selçuk’un yaptığı mesleki eğitime yönelik yaptığı açıklamalarda, “Herkesin üniversiteye gittiği bir yerde istihdamı sağlayamazsınız” ifadeleriyle, çocuklara üniversite eğitimini çok gördüğünü ve öğrenciyi öğrenci olarak değil sömürülecek emek gücü olarak gördüğünü kaydediyor.

MEB tarafından uygun görülen meslek okullarında öğrenciler kurulan döner sermaye işletmeleriyle, çocuklar henüz lisedeyken okullarında uygulamalı eğitim kapsamında mal ya da hizmet üretimi yapmaktadır. 2017-18 verilerine göre mesleki ve teknik öğretim kurumlarının yaklaşık % 20’sinde döner sermaye işletmeleri bulunmaktadır. Türkiye’de öğrencilerin eğitim alabilecekleri 54 farklı mesleki ve teknik eğitim alanı bulunurken, mevcut durumda toplam 31 alanda döner sermaye etkinlikleri yapılmaktadır (ERG, 2019).

MEB’in açıkladığı verilere göre35, 2018 yılı itibarıyla Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren 801 kurumda döner sermaye kapsamında üretim yapılıyor ve hizmet sunuluyor. Verilere göre 2018 yılı içerisinde yapılan üretimlerden yaklaşık 250 milyon liralık gelir elde edildiği belirtiliyor.

Bakan Selçuk TOBB ile imzalanan bir protokol töreninde yaptığı açıklamada, mesleki ve teknik eğitimde sektörle iç içe yeni bir dönemin başladığını ve ortak bir yönetim anlayışının söz konusu olacağını kaydediyor36 . TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da, protokolün imzalanmasının hem eğitim sistemi hem de iş dünyası için tarihi bir gün olduğunu söylerken, “Mesleki eğitim ile reel sektörü, birbirine entegre ediyoruz. Bu vizyoner adımın atılmasını, Millî Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk sağladı’’ değerlendirmesinde bulunuyor. Hisarcıklıoğlu, sermayenin eğitime müdahale zeminini oluşturmak için klasik bir argüman haline gelen, ‘’Firmalarımız çalıştıracak nitelikli eleman bulamıyor. Ama memleketin her yerinde kahvehanelerde gençler işsiz bir şekilde oturuyor’’ sözlerini de bir kez daha dile getirirken, Selçuk’u kastederek, iş dünyasından gelen bir bakanın farkını, ezberleri nasıl bozduğunu gördüklerini belirtiyor. Hisarcıklıoğlu’nun şu sözleri AKP’nin mesleki eğitimi nasıl her şeyiyle sermayenin hizmetine sokacağına işaret ediyor:

‘’Piyasada talep gören niteliklere göre hazırlanan, yeni ve dinamik bir mesleki eğitim modeline geçiyoruz. Bu kapsamda 81 ilde 81 meslek lisesi, protokol kapsamına alınıyor. Odalarımız ve borsalarımız vasıtasıyla buralardaki mesleki eğitimin dinamik, sektörün ihtiyaçları doğrultusunda tasarlanmasını sağlayacağız. Bu okullarda atölyeler ve laboratuvarlar kuracağız, mevcut olanları yenileyeceğiz. Ar-Ge ve beceri tasarım atölyelerini faaliyete geçireceğiz. Eğitim içeriklerini TOBB ETÜ desteğiyle hazırlayacağız.”

İmzalanan bu protokol kapsamında, illerde, MEB ve TOBB´a bağlı oda/borsalar tarafından oluşturulacak kurullarla, yerelliklerde okul yönetimlerini ve müfredatı şekillendirecek çalışmalar yapılacağı belirtiliyor.

Yukarıda özetlenen tablo, önümüzdeki dönem eğitimde özelleştirme ve piyasalaşma saldırısında mesleki eğitimdeki yeniden yapılanmanın önemli bir yer tutacağını gösteriyor. Bu tablonun bir boyutu sınıfsal olarak büyük oranda emekçi çocuklarının öğrenim gördüğü mesleki ve teknik okullarında, çocukların henüz 14-15 yaşlarından itibaren ucuz işgücü haline getirilmesidir. Çocuklar ‘uygulamalı eğitim’ adı altında, döner sermaye işletmeleri içeren okullarında küçük yaşta işçileşirken, bir taraftan da okullarının ihtiyaçları için ayrılmayan kamu kaynaklarını emekleriyle karşılamaya çalışıyorlar.

Diğer taraftan sermaye, doğrudan eğitim müfredatlarını belirleyerek, bizzat mesleki eğitim kurumlarının yönetimlerinde belirleyenler olarak, kamu kaynaklarıyla kurulmuş mesleki okullarda, istedikleri nitelikte ve ucuz işgücü olarak istihdam edecekleri emekçileri yetiştirmiş oluyorlar. AKP’nin eğitimdeki dinsel kuşatmasının da bu modeldeki rolü de sorgulamayan, boyun eğen, verilene şükreden emekçiler toplamı yaratmak oluyor. Bu çerçevede sermayenin yıllardır hayali olan kamu tarafından sunulan eğitim hizmetini her yönüyle belirleme hedefi, AKP muhaliflerince bile bir umut olarak görülebilen Bakan Selçuk döneminde mesleki eğitim aracılığıyla gerçek oluyor.

Geleceğe bakarken

17 yıllık iktidarında, AKP’nin en çok ilgilendiği, kendi ideolojik hedefleri doğrultusunda en çok müdahale ettiği toplumsal alanlardan biri eğitim oldu. Diğer taraftan belki de en başarısız olduğu alan. Bütün bu müdahalelerin hedefinde AKP’nin eğitim yoluyla dindar bir nesil yetiştirme ve Türkiye’nin toplumsal dokusunu değiştirme arzusu olduğu çok kez bizzat AKP’lilerce dile getirildi. AKP bir yandan bunu hayata geçirmeye çalışırken kamusal eğitim hakkına en fazla saldıran, eğitimin özelleştirilmesi ve piyasalaştırılmasında en köklü adımları atan iktidar oldu. Gericilik ve özelleştirme saldırısı hep birbirine yeni alanlar açacak şekilde ilerledi.

AKP’nin dinci kuşatması ve iş bilmezliğiyle eğitimi yap boz tahtasına çevirmesi çok konuşulurken, eğitimin özelleştirilmesi ve piyasalaştırılması AKP karşıtlarınca da yeterince ciddiye alınmadı, AKP’nin bütünlüklü saldırısına bütünlüklü bir yanıt oluşturulamadı. Bizzat AKP’nin ilk yıllarında Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı yapmış bir özel okul sahibi olan Selçuk Erdoğan tarafından Bakan olarak görevlendirilirken AKP karşıtlarının bir bölümünde dahi bütün sorunları çözebileceği yönünde bir umut yaratabildi.

Selçuk’un, AKP döneminde Milli Eğitim Bakanı olan isimlerden farklı olduğu doğrudur. Bir eğitim bilimcidir, bugüne kadar görev yapan diğer AKP’li Bakanlar gibi söylemlerinde dinci gericilik öğesi görülmez. Ancak Selçuk da fırsatını buldukça Erdoğan’ın liderliğine övgüler düzmekten geri durmamakta, uygulamada imam hatipleşme, zorunlusu, seçmelisi din temelli dersler, gerici vakıf ve derneklerin müdahaleleri gibi eğitime yönelik dinsel kuşatma çerçevesinde kendisinden önceki dönemle hiçbir fark görünmemektedir. Selçuk ile AKP’yi buluşturan temel zemin eğitime yönelik aynı sınıfın penceresinden bakıştır.

Selçuk döneminde eğitimde özelleştirme ve eğitimin piyasalaştırılması çerçevesinde çok kapsamlı adımlar atılmaktadır. Daha önceden karar verildiği üzere temel liselerin kapatılması Selçuk dönemine denk gelse de, özel okullara sunulan eğitim ve öğretim desteğinin önümüzdeki yıldan itibaren artık yeni kayıtlar için verilmeyeceği açıklansa da (mesleki eğitim alanında devam edecek), eğitimde özelleştirme ve piyasalaşma kapsamlı bir şekilde sürmektedir.

TOBB Başkanı Hisarcıklıkoğlu’nun Selçuk’u kastederek söylediği gibi sermaye ‘iş dünyasından gelen bir bakanın farkını, ezberleri nasıl bozduğunu’’ görüyor. Bakan Selçuk döneminde özel okulların sayısının giderek artacağı, patronlara teşvikler bitmeyeceği, eğitimin piyasalaştırılmasında kapsamlı adımlar atılacağı açıktır.

Özel Okullar Derneği’nin düzenlediği bir sempozyumda konuşan Selçuk, ekonomiyle ilgili iyileşme grafikleri görüldüğünde, özel öğretimle ilgili birçok yeni açılımın, fırsatın görüleceğini kaydederken, ileriki süreçte özel okullar ile devlet okulları arasındaki örtüşmeyi esnekleştirecek bir yaklaşım içinde olduklarını kaydetmektedir37. Bu durum, devlet okullarına yatırım kesintileri sürerken, önümüzdeki dönemde özel okullara sunulan desteğin devam edeceğini gösteriyor.

Diğer taraftan özellikle mesleki eğitim alanının, içeriğinden yönetimine bütünüyle sermayeye teslim edilmesine ilişkin kapsamlı adımlar atılmaya, gerekli protokoller imzalanmaya başlandı bile. Sermaye yerelliklerde doğrudan okulların yönetimine girerek, doğrudan ihtiyacına göre okullarda ne öğretileceğini belirleyecek. Böylece sermayenin yıllardır kamu kaynaklarını kullanarak doğrudan eğitimi istediği gibi yönetme hayali gerçek olmaktadır. Bakan Selçuk’un, öğrencilerin okuldan mezun olur olmaz işlerinin hazır olacağı, işsizliğin azalacağı gibi söylemleri ise bütün bu sürece toplumsal meşruiyet sağlama amacı taşımaktadır.

Eğitimde özellikle imam hatipleştirme başlığında gericiliğe karşı verilen mücadele toplumda da belli ölçüde karşılık bulabilirken, eğitimin özelleştirilmesi ve piyasalaştırılmasındaki tehlike görülmüyor, dikkat çekmiyor. Oysaki bu iki başlık birbirine alan açarak ilerliyor. Bu aradaki bağı görebilecek, eğitimin özelleştirilmesi ve piyasalaştırılmasının özel okul patronlarını ve sermayeyi büyütürken, kamusal eğitimi adım adım bitirdiğini gösterebilecek ve buna karşı mücadeleyi örgütleyebilecek tek kuvvet ise komünistler.

Eğitimin özelleştirilmesi ve piyasalaştırılması, kamusal kaynakların özel okullara aktarılarak devlet okullarında okuyan emekçi çocukların üzerindeki maddi yükün artması demek; emekçi çocuklarının küçük yaşlarında işçileştirilerek, şimdiden ucuz işgücü olarak işçi sınıfının bir bileşeni haline gelmesi demek; çocuklara eşitliğin, özgürlüğün, dayanışmanın değil daha küçük yaşlarda eşitsizliğin, girişimciliğin, rekabetin, kapitalizme bağımlılığın öğretilmesi demek; özelleştirme ve piyasalaştırma mevcut toplumsal eşitsizliğin, emekçiler aleyhine eğitim yoluyla yeniden ve yeniden üretilmesi demek.

Yeni dönem açılırken, bu karanlık tabloyu görerek çocuklarımızın aydınlık geleceği için bu tabloyu tersine çevirmek, ancak komünistlerin örgütlü mücadelesini büyüterek, eğitimin gericileştirilmesi ve piyasalaştırılmasına karşı bütünlüklü bir karşı koyuşu örgütlemesiyle mümkün olacak.

Dipnotlar

  1. Okçabol, R. (2013). AKP iktidarında eğitim: Eğitimin piyasalaştırılması ve gericileştirilmesi, Ankara: Ütopya Yayınevi.
  2. ERG (2019). Eğitimin yönetişimi ve finansmanı eğitim izleme raporu 2019. https://www.egitimreformugirisimi.org/wp-content/uploads/2017/03/EIR_YonetisimVeFinansman.16.05.19.rev1_.pdf adresinden erişilmiştir..
  3.  Hürriyet (2018). Özel okul teşvik sonuçları açıklandı! 7 Eylül. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/ozel-okul-tesvik-sonuclari-ne-zaman-saat-kacta-aciklanacak-40949026 adresinden erişilmiştir.
  4. Pervin Kaplan (2019). Özel meslek liselerinde okuyanlara teşvik sürüyor. 9 Mayıs. http://www.pervinkaplan.com/detay/ozel-meslek-liselerinde-okuyanlara-tesvik-suruyor/7076 adresinden erişilmiştir.
  5. soL (2019). MEB bütçeyi özel okullara ayırdı: Milyonlarca liralık destek, 14 Ağustos. http://haber.sol.org.tr/turkiye/meb-butceyi-ozel-okullara-ayirdi-milyonlarca-liralik-destek-268506 adresinden erişilmiştir.
  6. MEB (2018). Tekin, Kahramanmaraş’ta okul açılışına katıldı, 20 Mart. https://goo.gl/RP64ND
  7. MEB (2019). Basın Bülteni, 28 Ocak. http://www.meb.gov.tr/basin-bulteni/haber/17926/tr adresinden erişilmiştir.
  8. Pervin Kaplan (2019). Özel okula yeni teşvik modeli mi geliyor? 31 Ocak. http://www.pervinkaplan.com/detay/ozel-okula-yeni-tesvik-modeli-mi-geliyor/6460 adresinden erişilmiştir.
  9. MEB istatistiklerinden derlenmiştir. https://sgb.meb.gov.tr/www/resmi-istatistikler/icerik/64 adresinden erişilmiştir.
  10. Pervin Kaplan (2019). Özel okula yeni teşvik modeli mi geliyor? 31 Ocak. http://www.pervinkaplan.com/detay/ozel-okula-yeni-tesvik-modeli-mi-geliyor/6460 adresinden erişilmiştir.
  11. Resmi Gazete (2014). 5 Temmuz, sayı: 29051. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/07/20140705.pdf adresinden erişilmiştir.
  12. Milliyet (2018). Temel liselerde sona yaklaşılıyor, 27 Temmuz. http://www.milliyet.com.tr/gundem/temel-liselerde-sona-yaklasiliyor-2713810 adresinden erişilmiştir.
  13. Habertürk (2019). “Temel liselerin yüzde 60’ı dönüşümünü tamamladı.” 3 Temmuz. https://www.haberturk.com/temel-liselerin-yuzde-60-i-donusumunu-tamamladi-2500872 adresinden erişilmiştir.
  14. Memurlar.net (2019). ‘Temel liselerdeki öğretmenler mağdur olmayacak’, 1 Şubat. https://www.memurlar.net/haber/806424/temel-liselerdeki-ogretmenler-magdur-olmayacak.html adresinden erişilmiştir.
  15. Şen, Ö. (2014). Laiklik özelleştirilince. 16 Eylül, soL. http://haber.sol.org.tr/yazarlar/ozgur-sen/laiklik-ozellestirilince-97220 adresinden erişilmiştir.
  16. Son dönemde farklı özel okullardan birçok eğitim emekçisi Patronların Ensesindeyiz ağına ulaşarak kendilerine yönelik hak gasplarını ve okullarındaki usulsüz uygulamaları ihbar etmiş, hakları için birlikte mücadele etmeye başlamışlardır. Farklı özel okullarda ortaya çıkan bu örnekler için https://patronlarinensesindeyiz.org/ web sitesi incelenebilir.
  17. Farklı özel okullarda ortaya çıkan bu örnekler için https://pateonlarinensesindeyiz.org/ webs itesi incelenebilir.
  18. Eğitim Sen (2018). 2019 Milli Eğitim Bakanlığı Bütçesi Analizi. http://egitimsen.org.tr/2019-milli-egitim-bakanligi-butcesi-analizi/ adresinden erişilmiştir.
  19. Eğitim Sen (2018). 2019 Milli Eğitim Bakanlığı Bütçesi Analizi. http://egitimsen.org.tr/2019-milli-egitim-bakanligi-butcesi-analizi/ adresinden erişilmiştir.
  20. T24 (2018). CHP’nin 2019 yılı Eğitim Bütçesi Raporu’ndan: Ülke genelinde özel öğrenci yurdu adı altında yeni bir piyasa oluştu. 4 Kasım. https://t24.com.tr/haber/chpnin-2019-yili-egitim-butcesi-raporundan-ulke-genelinde-ozel-ogrenci-yurdu-adi-altinda-yeni-bir-piyasa-olustu,739614 adresinden erişilmiştir.
  21. Özmen, Ü. (2018). Ziya Selçuk, Birgün, 13 Temmuz. https://www.birgun.net/haber/ziya-selcuk-223016 adresinden erişilmiştir.
  22. Gazetevatan (2018). Benim ana aktörüm öğretmen olacak, 12 Ağustos. http://www.gazetevatan.com/benim-ana-aktorum-ogretmen-olacak-1190096-gundem/ adresinden erişilmiştir.
  23. Gümüş, A. (2018). MEB’e Selçuk: piyasacılık, dincilik ve araçsal eğitim, Evrensel, 20 Temmuz. https://www.evrensel.net/yazi/81906/mebe-selcuk-piyasacilik-dincilik-ve-aracsal-egitim adresinden erişilmiştir.
  24. Birgün (2019). Yıldırım’ın vaatlerini paylaşan Bakan Selçuk’a tepki: Milli Eğitim Bakanı olduğunu hatırla, 18 Haziran. https://www.birgun.net/haber/yildirim-in-vaatlerini-paylasan-bakan-selcuk-a-tepki-milli-egitim-bakani-oldugunu-hatirla-259113 adresinden erişilmiştir.
  25. MEB (2019). 2023 Eğitim Vizyonu. http://2023vizyonu.meb.gov.tr/ adresinden erişilmiştir.
  26. Gümüş, A. (2018). MEB’in 2023 Vizyon Belgesi: Amaç padişahlık, araç dinci eğitim. Evrensel, 28 Aralık. https://www.evrensel.net/yazi/82952/mebin-2023-vizyon-belgesi-amac-padisahlik-arac-dinci-egitim adresinden erişilmiştir.
  27. Okçabol, R. (2018). Eğitimde vizyon balonu (II)! soL, 2 Kasım. http://haber.sol.org.tr/yazarlar/rifat-okcabol/egitimde-vizyon-balonu-ii-250053 adresinden erişilmiştir.
  28. AA (2019). AB’den 2023 Eğitim Vizyonu’na tam destek. https://www.aa.com.tr/tr/egitim/abden-2023-egitim-vizyonuna-tam-destek/1403372 adresinden erişilmiştir.
  29. Özmen, Ü. (2019). Modüler eğitim nedir? Birgün, 8 Mart. https://www.birgun.net/haber/moduler-egitim-nedir-249319 adresinden erişilmiştir.
  30. Özmen, Ü. (2019). Eğitim projeleri ve AB’nin çek defteri. Birgün, 1 Mart. https://www.birgun.net/haber/egitim-projeleri-ve-ab-nin-cek-defteri-248564 adresinden erişilmiştir.
  31. MEB (2019). İstanbul´da mesleki ve teknik eğitimin geleceği için işbirliği.  https://www.meb.gov.tr/istanbulda-mesleki-ve-teknik-egitimin-gelecegi-icin-isbirligi/haber/17918/tr adresinden erişilmiştir.
  32. MEB (2019). “Mesleğim hayatım” portalı, meslek lisesi öğrencileriyle sektörü buluşturuyor. https://www.meb.gov.tr/quotmeslegim-hayatimquot-portali-meslek-lisesi-ogrencileriyle-sektoru-bulusturuyor/haber/18135/tr adresinden erişilmiştir.
  33. MEB (2019). Altın fırsat kapısı: Meslek liseleri. https://www.meb.gov.tr/altin-firsat-kapisi-meslek-liseleri/haber/18655/tr adresinden erişilmiştir.
  34. Okçabol, R. (2018). Hafta sonu,soL,  9 Kasım. http://haber.sol.org.tr/yazarlar/rifat-okcabol/hafta-sonu-250485 adresinden erişilmiştir.
  35. MEB (2019). Mesleki ve teknik eğitim kurumları bünyesinde gerçekleştirilen döner sermaye faaliyetlerine ilişkin veriler açıklandı.  https://www.meb.gov.tr/mill-egitim-bakanligi-mesleki-ve-teknik-egitim-kurumlari-bunyesinde-gerceklestirilen-doner-sermaye-faaliyetlerine-iliskin-veriler-aciklandi/haber/17942/tr
  36. MEB (2019). Mesleki eğitimde paradigma değişiyor. https://www.meb.gov.tr/quotmesleki-egitimde-paradigma-degisiyorquot/haber/18106/tr adresinden erişilmiştir.
  37. MEB (2019). Bakan Selçuk, Türkiye özel okullar derneğinin Geleneksel Eğitim Sempozyomu´na katıldı. https://www.meb.gov.tr/bakan-selcuk-turkiye-ozel-okullar-derneginin-geleneksel-egitim-sempozyomuna-katildi/haber/17940/tr adresinden erişilmiştir.
Not ekle
Yükleniyor...
İptal
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×