Direnen Komünistlere, Komünistler ve Anti-Empeiyalistler Arası İletişimin Uluslararası Çerçevesini Oluşturmak İçin Manifesto

Giriş

I

Bugün, bütün ilkeli komünistler ve gerçek anti-emperyalistler kapitalist emperyalist sistemin karşı-devrimci saldırılarına karşı duruyorlar. Kapitalist ülkelerdeki emekçi sınıf hareketleri, ulusal kurtuluş hareketleri ve varlığını sürdüren sosyalist ülkeler şimdi çok daha darbelere açık ve yalıtılmış durumdalar.

II

Bolşevik Devrimi Sovyetler Birliği’nin ekonomik olarak çok daha güçlü kapitalist ülkelerce kuşatılmış olduğu bir zamanda sosyalist kuruluş çağını açtı. Devrimin doğrudan nedeni on milyonlarca işçiyi ölüme sürükleyen Birinci Emperyalist Dünya Savaşı’ydı. Emekçi sınıf için tek çıkış yolu iktidarı ele geçirmek ve kapitalist sistemi devirmekti. Uluslararası hareket içinde bunu Bolşevikler diğerlerinden çok daha iyi anladılar. Sosyal demokrasi işçilere ihanet etti; Bolşevikler onlara sosyalizm savaşında önderlik ettiler.

İnanıyoruz ki, kendilerini zorlayan nesnel tarihsel ve politik koşullara karşın Bolşevikler sosyalizmi inşa etmek için gerekli olan bütün adımları attılar. Bütün Avrupa’daki sosyal demokrat partiler gelişmiş kapitalist ülkelerde devrimi engellediler ve genç Sovyetler Birliği’ni yalıtılmış halde bıraktılar.

Bunu izleyen on yıllar boyunca, devrimin tarihi, Sovyet iktidarının savunulması ile proletarya enternasyonalizmi, merkezi kaynak tahsisi ile verimlilik, kitlesel katılım ile parti hegemonyası arasındaki yüksek maliyetli tercihlerce belirlendi. Genelde Bolşeviklerin çözümleri kapitalizme ve emperyalizme karşı alternatif bir sistem inşa etmede tarihsel olarak meşruydu. Bu çözümlere karşı çıkan eğilimler sosyalizmin inşasına olan muhalefetlerini örtmek için ahistorik teoriler kullandılar.

Komünistler ve Sovyet halkı, 20 milyondan fazla Sovyet vatandaşının öldüğü İkinci Dünya Savaşı’nda faşizmin yenilmesindeki esas faktördüler. Sovyet halkının savaşa, faşizme ve saldırgan emperyalizme karşı mücadelesi Doğu Avrupa’daki kapitalist-olmayan iktidarların oluşmasına yol açtı.

Ezilen ülkelerde pek çok ulusal kurtuluş hareketi, sosyalist önderliklere sahip olmasalar da Sovyetler Birliği’nin varlığından ve desteğinden yarar gördüler. Sovyetler Birliği ve sosyalist müttefikleri, amansız emperyalist saldırılara karşı ayakta kalma mücadelesi verirken iç gelişmelerinin kaldırabileceğinden çok daha büyük bir yükün altına girdiler. Sosyalist ülkeler kapitalizme karşı kendi kendine tam olacak yeten, bütünleşmiş alternatif sistem oluşturamadılar. Ve eski sosyalist ülkeler sosyalizmi kurma girişimlerindeki büyük fedakarlıklara karşın partinin ve devletin yapısını çürüten etkenlerin artmasına engel olamadılar ve kendi vatandaşları arasında sosyalist ideolojiyi ve kültürü oluşturmada başarılı olamadılar.

Diğer yanda, kapitalist-emperyalist sistem bir kez daha sosyal demokrat güçlerle ittifak kurarak savaş sonrası krizin devrimci bir meydan okumaya dönüşmesini önlemekte başarılı oldu. Sonuç olarak, emperyalist güçler sosyalist ekonomilere karşı ideolojik, politik ve ekonomik saldırılarını şiddetlendirebildiler. Bu süreç Reagan ve Thatcher’ın liderliğini yaptığı 1980’lerin “neo-liberal” karşı devrimi ile doruğa ulaştı.

Bugün açıkça ortaya çıkmıştır ki, eski sosyalist ülkelerde başlatılan “demokrasi” ve ‘piyasa sosyalizmi’ -değer yasası, rekabet, maddi özendiriciler- sadece kapitalist ilişkilerin üretimini ve yeniden üretimini yaratmıştır.

Şimdi, ulusal kurtuluş mücadeleleri emperyalizme ve kapitalizme karşı duran dünya çapında bir sosyalist gücün yokluğunda, emperyalist tahakkümden kopuş ve toplumsal kurtuluşu bir arada sağla-mak gibi çok gerçek ve zor bir sorunla karşı karşıyalar.

Emperyalist ülkelerde, emperyalist süper karları temel alan genel toplumsal barış ve konsensüs ortamı, bu ülkelerin emekçi sınıfını parçalamış ve paralize etmiş durumda.

Her şeye karşın kapitalizm, emeğin sömürüsünden kaynaklanan yoksulluk, eşitsizlik ve işsizlik gibi yaygın problemlere bir çözüm bulmakta başarılı olamamıştır. Hatta “Soğuk Savaş”ı kazandıktan sonra, emperyalizm zorunlu olarak saldırganlığı, yıkımı, savaşları ve ırkçılığı arttırmıştır.

III

Bugün önümüzde devrimci güçlerin siyasi öz güvenlerini uluslararası düzeyde onarma görevi duruyor.

Emperyalist sistemle mücadeleye girişmek için samimi, sekter olmayan bir komünist-sosyalist hareketin tekrar kurulmasına girişmek gerekiyor. Güçlerimizi organize etmenin ve kollektif bir çerçeve içinde kullanmanın zamanıdır!

Egemen sınıflar kendi sınıf çıkarları için uluslararası düzeyde bir arada hareket edebileceklerini gösterdiler. Komünistler, on yıllardır, gerek ulusal gerek uluslararası düzeyde yaratıcı siyasi ilişkiler kurmakta başarısız olmuşlardır. Görevimiz komünizmin enternasyonalist karakterine yeniden hayat kazandırmaktır.

Eğer bizler ülkelerimizde gerçek bir hareket yaratmak istiyorsak, eğer bizler emperyalist-kapitalist sisteme devrim yoluyla meydan okumak istiyorsak ve son olarak, eğer bizler komünizmin bayrağını yukarıda tutmak istiyorsak, ortak bir enternasyonalist platformun oluşturulmasına yönelik olarak çalışmalıyız.

Bugünkü kritik dönemde, değişik gruplardan ve değişik ülkelerdeki sosyalistler açısından, uluslararası bir iletişim ağına katılmayı -pragmatik, dar görüşlü değerlendirmeler ya da geçmişin “resmi tanıma” ilişkisi yaklaşımlarından hareketle- reddetmenin fazla bir gerekçesi olamaz.

Biz projemizi bir “iletişim ağı” olarak tanımlıyoruz. Bundan amaçlanan farklı ülkelerden komünistlerin, bir diğerinin ülkesinde uygulanan politikalar, ideolojik ve teorik tartışmalar ve mücadeleler ile tanışmalarını sağlamaktır. Bu çalışma ortak siyasi konumlanışları paylaşan güçler arasında daha yakın bağların gelişmesini kolaylaştıracaktır.

Bu bağlamda her komünist örgüt, diğer örgütlerin, kendi ülkelerine uygun düşen kendi politikalarını geliştirme haklarına ve bunun meşruluğuna saygılı olmalıdır. Böylesi bir girişimin, dünyanın her yanından komünistlerin birbirlerinin deneyimlerinden yararlanmalarına olanak sağlayacağını ve koordineli bir biçimde hareket etme yeteneği kazandıracağını düşünüyoruz.

Geçmişi tekrarlamak istemiyoruz. Ancak geçmişten öğreneceğiz; devrimci gelenek ve değerlerimizi terketmeyeceğiz.

Savaşları, desteğimizi, meşruluğumuzu vb. yitirmiş olabiliriz. Fakat hala kazanacağımız bir dünya var.

Genel çerçeve

  • Kapitalizme karşı tek geçerli alternatif olarak sosyalizmi gören ve kapitalist sistemi devrimci yöntemlerle alaşağı etmeyi amaçlayan,
  • Bolşevik devrimin emperyalist sisteme karşı temel tarihsel alternatifi temsil ettiğini kabul eden,
  • Kapitalizmin ve emperyalizmin militarist, saldırgan ve sömürücü karakterinin sürekli olduğunu saptayan,
  • Gorbaçov destekli “yeni düşünce”‘ye, Avrupa-komünizmi ve piyasa sosyalizmi yanlısı konumlanışlara ideolojik olarak karşı duran,
  • Eski-sosyalist ülkelerde kapitalizmin restorasyonuna karşı çıkan ve varolan sosyalist ülkeleri karşı devrime karşı savunan,
  • Egemen sınıfların bütün kesimlerinden siyasi ve örgütsel olarak kopmak ve her ülkede bağımsız bir komünist hareket yaratmak için mücadele vermek isteyen,
  • İşçi sınıfının ve dünyanın ezilen halklarının emperyalizme karşı birliği ve sosyalizm için savaşacak,

bütün hareketleri, partileri, örgütleri, grupları ve bağımsız sosyalistleri bu iletişim ağını inşa etmeye davet ediyoruz.
 
İktidar
İşçi Partisi
kuruluş çalışmalarının
yayın organı
 
Fight Racism ! Fight Imperialism!
The Revolutionary Communist Group                                                                (Devrimci Komünist Grup) Gazete

Not ekle
Yükleniyor...
İptal
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×