‘Düşük Profil’in Ötesinde: Binali Yıldırım…

Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı bırakarak cumhurbaşkanlığına aday olmasıyla birlikte parti içinde Erdoğan’ın boşalttığı koltuğa aday isimler arasında öne çıkan Binali Yıldırım olmuştu. O dönem AKP’nin Yeni Osmanlı hayallerinin tepe noktasına çıktığı günlerden geçiliyordu. Erdoğan, o koşullarda partinin öne çıkardığı ismi değil, dış politikasının mimarı Ahmet Davutoğlu’nu seçmişti. Davutoğlu’nun Erdoğan’ın gölgesinden ufak da olsa uzaklaşma sinyalleri vermesi, Yıldırım’a 20 ay önce hayalini kurduğu koltuğu getirdi. Koltuğa geçer geçmez Erdoğan’ın parti içindeki tasfiye operasyonu için düğmeye bastı. Erdoğan’ın talimatıyla göreve getirilen Yıldırım’ın 1994 yılında Erdoğan’la başlayan “kariyeri”, 2015 Mayıs’ında “düşük profil” damgasıyla da olsa başbakanlığa ulaştı.

Erdoğan’la kesişen yollar

“Boğaziçi Üniversitesi’ni ziyaret ettim. Bir baktım farklı bir dünya. Değişik binalar, surlarla çevrilmiş alan. Sonra bahçesinde gençler kızlı, erkekli oturuyor. Ben çok şaşırdım. Burada yoldan çıkarım dedim. Ondan sonra teknik üniversiteyi seçtim.” Binali Yıldırım’ın henüz üniversiteye gireceği döneme ilişkin bu değerlendirmeler aslında hayatının geri kalanına ilişkin de birçok ipucu barındırıyor.

AKP’nin 3. genel başkanı ve partinin çıkardığı 4. başbakan olan Yıldırım, siyaset hayatı boyunca tipik bir AKP’li profili çizdi. “Yoldan çıkarım” anlayışıyla Boğaziçi Üniversitesi yerine İstanbul Teknik Üniversitesi’ni tercih eden ve üniversite derecesini buradan alan Yıldırım, ardından Türkiye Gemi Sanayi Genel Müdürlüğünde çalışacak, daha sonra ise BM’ye bağlı Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün üniversitesinde eğitim alacaktı. BM Üniversitesindeki görevi sonrası Türkiye’ye dönen Yıldırım’ın yolu 1994 yılında Erdoğan’la kesişecek ve o tarihten sonra kariyerindeki büyük yükseliş başlayacaktı.

İlk görevinde göz doldurdu

Erdoğan’ın belediye başkanlığına aday olduğu günlerde mali işlerden sorumlu olan Mustafa Açıkalın, Yıldırım’la Erdoğan’ın tanışmasını sağlayan kişi oldu. Henüz çok dar bir kadrosu olan Erdoğan, Milli Görüş geleneğinden gelmeyen ancak muhafazakar bir isim olan Yıldırım’ı da ekibine dahil etti. Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda Yıldırım da “denizcilik” tecrübesiyle İDO’nun başına geçti. Tabii, Milli Görüşçü olmasa da, Erdoğan gibi Binali Yıldırım’ın da Nakşibendi tarikatıyla bağlantılı olmasının bu süreci hızlandırmış olması muhtemel.

Bu buluşmanın ardından Erdoğan’ın görev süresi boyunca (1994-1998) İDO’nun başında bulunan Yıldırım, bu tarihlerde İDO’yu adeta ailesinin çiftliği haline getirdi. 2000 yılında ortaya çıkan usulsüzlükleri nedeniyle Ali Müfit Gürtuna tarafından görevden alındığında birçok akrabası İDO’da çalışıyordu. Yıldırım bu operasyonda İDO’nun büfelerini dayısına emanet ettiği, çalışanların parasını İDO’ya ödettiği, evrakta sahtecilik yaptığı gerekçesiyle görevden alındı. Yıldırım döneminde kime gittiği belirlenemeyen yüzbinlerce liralık harcamalar olduğu ortaya çıkacak ancak bu paranın akıbeti hiçbir zaman belirlenemeycekti…

AKP kurucusu…

Bu “göz kamaştırıcı” performansının ardından Erdoğan ona güvenmeye, birlikte yürümeye devam etti. 2001’de AKP kurulduğunda Yıldırım da parti kurucuları arasında yer aldı. 2002’de AKP tek başına iktidara geldiğinde Yıldırım İstanbul Milletvekili olarak parlamentoya girdi. Erdoğan’ın İDO’daki performansını yakından bildiği Yıldırım, bu kez Ulaştırma Bakanlığı koltuğuna oturarak kariyerinde büyük bir basamak daha atladı.

Pamukova ve istifa çağrısı…

Ulaştırma Bakanlığı görevinde tam 12 yıl kalarak Cumhuriyet tarihinde bu koltukta en uzun süre oturan bakan olarak rekor kıran Yıldırım, görev süresi boyunca facialar, işçi cinayetleri ve yolsuzluklarla anıldı. Yıldırım’ın bakanlığı döneminde büyük tartışmalara yol açan ilk büyük olay, Pamukova’daki hızlandırılmış tren faciası oldu. Ulaştırma alanındaki uzmanlar tarafından kamuoyuna açık olarak yapılan tüm uyarılara rağmen teknik yetersizlikler göz ardı edilerek hızlı tren seferleri başlatılmıştı. Pamukova’da 41 yolcunun hayatını kaybettiği “cinayet/kaza” sonrası hazırlanan bilirkişi raporunda, delillerin TCDD yetkilileri tarafından yok edildiği, kazanın altyapıdaki hazırlıksızlıklar nedeniyle yaşandığı yer aldı. Facia sonrası istifa daveti geldiğinde “en büyük kaza bu değil” diyen Yıldırım, “Bakan istifa etsin deniyor. Bunun cevabını şöyle veriyorum; ben zor anlarda bırakacak, kaçacak bir adam değilim. Yaptığım her uygulamanın arkasındayım” ifadelerini kullandı. AKP’nin ne olursa olsun “kelle vermeme” geleneğinin ilk temsilcilerinden biri Yıldırım oldu.

Havuz koordinatörü

Pamukova’daki katliam sonrasında da Yıldırım’ın adı birçok skandalla anılmaya devam etti. İş cinayetleri, büyük kazalar, yolsuzluk iddiaları, ailesinin büyüyen gemi filosu zaman zaman gündeme geldi. Ancak tüm bu iddialara karşın Yıldırım’ın yaptığı duble yollar hep AKP’nin biricik övünç kaynağı oldu. Belki de bu yüzden ana akım medyaya da partisinin “sessiz”, “düzgün” ve “iş yapan” ismi olarak yansımayı başardı. Tarihler 17 Aralık’ı gösterdiğinde Yıldırım’ın Erdoğan için ne kadar kritik bir isim olduğu bir kez daha ortaya çıktı.

17 Aralık yolsuzluk operasyonun ilk turunu kazasız geçiren nadir bakanlardan biri olan Yıldırım kurtulduğunu düşünürken hakkında  meşhur havuz tapeleri ortaya çıktı. Havuz medyasının oluşum sürecinde para trafiğini Erdoğan’ın talimatıyla yönettiği ileri sürülen Yıldırım’ın sekiz patrondan 630 milyon dolar topladığı ileri sürüldü. Kamudaki ihaleler karşılığında para topladığı kişilerden biri olan ve yine tapelerde yer alan ifadelerinde “Milletin a. koyacağız” diyen Mehmet Cengiz adlı patron, aynı kayıtlara göre “Ama hakikaten iyi bir şey oldu. Binali kalırsa yaşadık” diyordu…

Fezlekeyi Meclis kürsüsünden okuyan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise tapenin ilgili bölümüne ilişkin “Milyon Ali devreye giriyor, herkesten 10 bin 20 bin değil, milyonlar istiyor. Bakın fezleke bu. Bazı devletten iş alanların ismini vereceğim. Mehmet Cengiz, ‘100 milyon dolar veririm’ diyor. Celal Koloğlu, ‘100 milyon dolar veririm’ diyor. Nihat Özdemir 100 milyon dolar, İbrahim Çeçen 100 milyon dolar. ‘Ama üçüncü havaalanına dahil ederseniz 150 milyon dolara çıkarırım’ diyor. Sekiz işadamından toplanan para, 630 milyon dolar. Niye Milyon Ali diyoruz? İşte bunun için” ifadelerini kullanıyordu.

17-25 Aralık’ın hemen ardından Erdoğan’ın yıllardır hedefindeki il olan İzmir’e Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Yıldırım bu kez de İzmir Limanı’ndaki yolsuzluk operasyonuyla darbe aldı. Bacanağı ve hemşerisi olan Cemalettin Haberdar’ın Ankara’da bir AVM’nin tuvaletinde yaptığı rüşvet alışverişi ortaya çıkmış ancak davanın savcısı el çabukluğuyla görevden alınmıştı. Soruşturma dosyasını kapatan savcı Yargıtay üyeliğiyle ödüllendirilirken, operasyon sonrası kayıplara karışan bacağına ilişkin sorulan bir soruya “Nereye kaçacak. Adaletten kaçılmaz” yanıtı veren Yıldırım’ın bu sözlerinin doğru olmadığı kısa süre sonra ortaya çıktı. Gazeteci Serdar Öztürk’ün Haziran ayı başında yayınlanan ve İzmir Limanı soruşturmasını konu alan Binali’nin Puslu Limanı adlı kitapta yer alan bilgiye göre, operasyon sonrası bacanağının kayıplara karışmasına ilişkin soruya “Nereye kaçacak. Adaletten kaçılmaz” yanıtı veren Yıldırım aslında bacanağına telefon açarak kaçmasını isteyen kişinin kendisiydi.

Ahmet Davutoğlu operasyonunun kilit ismi

Tüm bu yetenekleriyle AKP içinde öne çıkan isimlerden olan  Yıldırım’ın adı Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde AKP genel başkanlığı ve başbakanlık için geçmişti. Parti içinde yapılan eğilim yoklamasında da önde çıkan Yıldırım, Erdoğan’ın Davutoğlu’nu tercih etmesine rağmen sessizliğini korumuş ve Erdoğan’a olan bağlılığını ifade etmişti. Gün gelip de Erdoğan, Davutoğlu’na yönelik tasfiyeye girişince, bu sürecin Erdoğan adına yürütücülüğünü yapan isim de yine Yıldırım oldu. Davutoğlu’nun Merkez Karar Yönetim Kurulu’ndaki (MKYK) yetkilerinin elinden alındığı toplantıdaki operasyonu yapan isim olan Yıldırım, 20 ay gecikmeyle de olsa Erdoğan’ın ardından iki numaralı koltuğa oturmayı başardı.

Tipik bir AKP’li…

AKP iktidarının neredeyse tamamında Ulaştırma Bakanlığı koltuğunda oturan Binali Yıldırım bakanlık görevi boyunca birçok yolsuzluk iddiası, işçi cinayeti ve katliamla anıldı. İzin gününde çalıştırılırken ölen tersane işçisi için “biz de çalışıyoruz, kriz var, elbette çalışacak” diyen de, “yat sahibi olmanın bir lüks değil, ihtiyaç olduğunu” söyleyen de Binali Yıldırım oldu.  “Alevi katliamı bir efsanedir, gerçeklikle alakası yoktur” sözleriyle Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü savunan isim de yine Binali Yıldırım olurken, bir AKP’linin en tipik özelliği olan “yolsuzluk” konusunda da hakkında birçok iddiayla gündeme gelmeyi başardı.

AKP’lilerin gemi sevdası…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğulları Bilal ve Burak gibi Binali Yıldırım’ın çocukları da gemi işinde faaliyet gösteriyor. İsrail’e mal taşıyan Burak Erdoğan ve IŞİD’in petrolleriyle anılan Bilal Erdoğan kadar popüler isimler olmasalar da kumar masasındaki görüntüleriyle gündeme gelen Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım’ın da gemi işlerinde hayli “şanslı” olduğu biliniyor.

AKP iktidara geldikten sadece bir yıl sonra 445 bin avroya ilk gemisini alan Erkan Yıldırım, bunun büyük bir para olmadığını söyleyerek kendini aklamaya çabalamıştı. Kardeşi Büşra Yıldırım’la birlikte çalışan Erkan Yıldırım’ın şimdiki filosunun kaç gemiden oluştuğu ise tam olarak bilinmiyor. Basına yansıyan iddialara göre, Yıldırım Ailesi’nin 1994’te başlayan serüveni, 2016’ya gelindiğinde tam 17 şirket, en az 28 gemi ve 2 süperyatla taçlandı.

Düşük profil mi?

Yıldırım, tüm bu özelliklerine karşın göreve geldikten sonra yaptığı ilk iki açıklamada sesinin kısılması,  konuşmalarında Erdoğan’ın parti lideri olduğunu ilan etmesi ve hükümetin değil cumhurbaşkanının ülkeyi yöneteceğini açıkça dile getirmesi nedeniyle “düşük profil” tartışmasının da artmasına neden oldu. Oysa AKP iktidarında “yüksek profil”den anlaşılması gereken işçi düşmanlığı, gericilik, Alevi düşmanlığı, kadın düşmanlığı ve yolsuzluk gibi özelliklerin tamamı Binali Yıldırım’da bulunuyor, bir de Erdoğan’a sonsuz bağlılık…

Not ekle
Yükleniyor...
İptal
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×