Orhan Gökdemir Engels “Fransa’da Sınıf Mücadeleleri’nin 1895 Almanca baskısının önsözünde 1848 devriminin bir karşı devrimle yenilgiye uğratılmasının ardından “bayağı demokrasi”nin “umutlu bekleyişine karşılık, tam da bu bekleyiş içinde olanların içinde saklı karşıt unsurlar arasında uzun süreli bir mücadelenin yaşanacağını öngörüyorduk” (1), diye yazıyor. Genel beklenti, karşı devrimin az zamanda halk tarafından yenileceği doğrultusundadır. Şöyle devam...
Kemal Okuyan Geri kalmışlıktan tiksinmeden devrimci olamazsınız. Aslında devrimcinin yakıtıdır cehalete, bönlüğe, miskinliğe, uyuşukluğa, hareketsizliğe öfke… Çok mu tepeden inmeci? Çok mu elitist? İlgisi yok! Alabildiğine insani, alabildiğine halkçı. Erken Rus devrimcileri çoklukla iyi aile çocuklarıydı. Genç subaylar, hukuk, tıp öğrencileri… Malikanelerden, o kadar varlıklı olmayanları köşklerden, konaklardan çıktılar. Arkalarında uşakları, bakıcıları bırakarak görev yerlerine...
Erdi Aydoğdu Devrimci kırılmaların yaşandığı periyotlar, devrimi arayanlara gerek başarı gerek başarısızlıkları ile dersler bırakır. Bundandır ki dünyanın dört bir yanındaki komünistler otuz yılı aşkın süredir 20. yüzyılın reel sosyalizm deneyimlerini, yıkımının nedenlerini, hatalarını konuşmaktan bıkmıyor. Nitekim söz konusu olan geçmişe dair bir arayış değil, bakiye kalanları derleyip toplayarak daha iyisini nasıl kuracağımızı görebilmektir.  2....
İlke Dündar Cumhuriyet, siyasal iktidarın veraset usulünün ırsî, meşruiyet dayanağının uhrevî temellere dayanmaması biçimindeki tarihsel kazanımın ürünü olan fakat esas anlamını eşit yurttaşlık idealini gerçekleştirmeye yönelik ve “halk iktidarını çoğaltmaya dönük müdahaleler”de bulan fikirler ve değerler bütünüdür. Doğuştan gelen ve dinî gerekçelerle donatılmış ayrıcalıkların ortadan kaldırılarak insanların devlet karşısında yurttaşlık temelinde eşitlenmesi, bu tarihsel kazanımın...
Türkiye doğal afetlere yabancı bir ülke değil. Başta depremler birçok büyük doğal afet yaşanmış ve yaşanmaya da devam ediyor ülkemizde. Son yıllarda doğal afetlerin sıklığındaki artış ve sonrasında ortaya çıkan ağır sonuçlarla birlikte ise Türkiye’de birbiri ile ilişkili bir dizi konunun yeniden yoğun olarak tartışılmaya başlandığını gözlemliyoruz. Doğal afetler ve bunların yıkıcı sonuçları hakkında biz...
Küba bir buçuk yıldır, pandemiye karşı tüm dünyaya örnek bir mücadele sergiliyor. Üstelik ABD ablukasının yarattığı kısıtlılıklara, yani ilaçların, malzemelerin ülkeye giriş yapmasının engellenmesine, gıda, yakıt ve enerji sıkıntısına, finansal araçların kullanılmasının engellenmesine rağmen… Covid-19 pandemisi, tam da Küba’nın gelecek dönem için planladığı bazı ekonomik dönüşümlerin uygulamaya geçirildiği esnada patlak verdi; fakat yine de hem...
“Bugün İtalya ve Almanya’yı yönetenleri düşününce, Al Capone bunların yanında beyefendi kalır.” diyordu Upton Sinclair.[1] Şikago Mezbahaları’nın yazarı, faşizmi “kapitalizm + cinayet” olarak tarif ederken, vahşetin kapitalist düzenin temel karakteri olduğunu unutuyor olamazdı. Nitekim, faşizm devlet olarak haritadan silindiğinde faşistleri yeni görevlerinde işlevlendirme rolü ABD’ye düştü. Klaus Barbie, “hepsi bir arada” denebilecek türden bir karakterdi,...
Korona günlerinde devrimcilik sınırlandıysa, bunu toplum sağlığına duyarlılıkla, gelişkin sorumluluk bilinciyle açıklamanın sanırım bir sınırı var. Eğer 2020 yılına damgasını vuran salgın boyunca işçi sınıfının hak arama mücadelelerinde, eşitlik ve özgürlük arayışı bağlamına yerleştirilebilecek direniş ya da inisiyatiflerin sayısında ve etkisinde bir azalma olduysa bunun tek açıklaması, “ezilenler” cephesindeki “yüksek ahlak” olamaz. Amerika Birleşik Devletleri’nde...
Stalin ’46 yılındaki bir görüşmesinde kendisine “Sizce ABD’nin atom bombası tekeli dünya barışını tehdit ediyor mu?” diye soran gazeteciye “Atom bombası zayıf sinirlileri korkutmak içindir” yanıtını verir.[1] Zamanlaması ve mesajı bakımında ilginç olan bu görüşmede Stalin’in verdiği yanıtı bugün yine ilginç bir yer değiştirmeyle okumak mümkündür. Aslında görüşmeden çok bu özel yanıtın kendisi büyük önem...
Komünist partilerin tarihi ile ilgili yazılıp çizilenler, akademik çalışmalar, anı, günce, anekdot, biyografi ve otobiyografiler, hatta kurgu eserlerden oluşan bir derya. Bir bölümü devrimciler tarafından yazılmış, bir bölümü karşıdevrimciler tarafından. Yirminci yüzyılda dünya ölçeğinde komünist partilerin durumunu sadece yüzeysel şekilde düşünecek olursak, aklımıza birçok metnin gün ışığına çıkmadığı uzun süreli illegal dönemler olduğu kadar, resmi...