Küba bir buçuk yıldır, pandemiye karşı tüm dünyaya örnek bir mücadele sergiliyor. Üstelik ABD ablukasının yarattığı kısıtlılıklara, yani ilaçların, malzemelerin ülkeye giriş yapmasının engellenmesine, gıda, yakıt ve enerji sıkıntısına, finansal araçların kullanılmasının engellenmesine rağmen… Covid-19 pandemisi, tam da Küba’nın gelecek dönem için planladığı bazı ekonomik dönüşümlerin uygulamaya geçirildiği esnada patlak verdi; fakat yine de hem...
Hukuk, sosyal adalete hiç sahip olmamış halklar için aynı değildir. Verili bir yerdeki nesnel koşullar, orada ne kadar ‘‘uzman kuruluş’’ faaliyet gösteriyor olursa olsun, insan hakları konusundaki farkındalık ve uygulama derecesini belirler. Okuma yazma bilmemenin, açlığın, işsizliğin ve sağlıksızlığın hüküm sürdüğü bir yerde İnsan Hakları Sözleşmesi ne anlama gelir? Az ya da hiç! İnsanlık tarafından...
Bu yazı iki amaçla kaleme alınıyor. Bunlardan birincisi, Alper Birdal’ın kısa süre içerisinde okura ulaşacak olan Hegemonya Bunalımı ve Çin: Emperyalizmin Krizi, Uluslararası Değer Zincirleri ve Çin’in Yükselişi başlıklı kitabının[1] tanıtımını yapmak. Bu olağanüstü eseri henüz basılmadan okuma fırsatı buldum ve Birdal’ın büyük bir emekle gerçekleştirdiği Marksist-Leninist analizin, emperyalizmin günümüzde derin bir bunalıma dönüşmüş olan...
Alper Birdal’ın yeni kitabı Hegemonya Bunalımı ve Çin: Emperyalizmin Krizi, Uluslararası Değer Zincirleri ve Çin’in Yükselişi geçtiğimiz hafta Yazılama Yayınları tarafından yayınlandı. Kitapta ABD, Almanya ve Çin’de yerleşik olan sanayi sermayesinin birbirine bağımlılığı ve Çin’in kısmen bu bağımlılık kanalıyla büyük bir ekonomik güç haline gelmesi ile emperyalist sistemde süren hegemonya krizi arasındaki ilişki ele alınıyor. Alper Birdal’la,...
Bir gazetecinin kendisini şanslı kabul edebilmesi için kaos dönemlerinde coğrafi olarak nerede konumlandığına bakması gerekir. Konuyu sadece gazetecilik alanına sıkıştırmayalım. Sosyal bilimler alanında çalışan iyi bir araştırmacı için de aynı olgu geçerli ve önemlidir. Burada, temel bir önyargıyı öncelikle aşalım. Sosyal bilimler ya da genel olarak toplumsal araştırmalar sanıldığının aksine sadece kitap okuyarak ve bilgisayar...
Soğuk Savaş, genel olarak İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD ve Sovyetler Birliği merkezli iki kampın[1] birbirleri ile direk askeri çatışmalar yerine politik, iktisadi, ideolojik, kültürel, teknoloji gibi farklı alanlarda mücadele etmesi olarak tanımlanabilir. Çoğu zaman ihmal edilen, hatta unutturulmaya çalışılan bu mücadele alanlarından bir tanesi de kadın meselesidir.  Reel sosyalizm sürecinde, sosyalist ülkeler kadın başlığında kadın...
İnsanlığın ilk ortaya çıkmaya başladığı zamanlardan itibaren duyusal algılarımız da hayvanların duyusal algı ve tepkilerinden farklılaşmaya başlamıştır. Bu ayrımın ne yönde ve ne derecede olduğu elbette ki önemli ama hemen başlangıçta ifade etmek gerekir ki insan için kendi dışında olan gerçekliği duyusal olarak algılayıp çeşitli imgelemlerde yeniden üretmek hep farklı düzeyleri de içermiştir. Gerçekliği sadece...
“Bugün İtalya ve Almanya’yı yönetenleri düşününce, Al Capone bunların yanında beyefendi kalır.” diyordu Upton Sinclair.[1] Şikago Mezbahaları’nın yazarı, faşizmi “kapitalizm + cinayet” olarak tarif ederken, vahşetin kapitalist düzenin temel karakteri olduğunu unutuyor olamazdı. Nitekim, faşizm devlet olarak haritadan silindiğinde faşistleri yeni görevlerinde işlevlendirme rolü ABD’ye düştü. Klaus Barbie, “hepsi bir arada” denebilecek türden bir karakterdi,...
Geçtiğimiz ay içinde mafya lideri, “ülkücü” Sedat Peker’in “açıklamaları” çok konuşuldu. AKP iktidarının sonunu geldiği bile düşünüldü, yazıldı. Ancak Türkiye’de karşı-devrimci yığınağın kirleri yakın zamanın sorunu değil. Keza Peker’in açıklamaları günümüzün iktidara yakın sermayedarlarına dokunsa da Susurluk süreci ve hatta öncesine kadar uzanıyordu. Türkiye’de karşı-devrim çete düzeni, yağma ve devleti sermaye için işçi sınıfına karşı...
Hiç düşündünüz mü, Süleyman Demirel’in[1] “vecize”lerinden en ünlüsü “dün dündür, bugün bugündür”, neden “yaşamın diyalektik akışında doğan yeni olgulara”, “değişen somut koşulların analizi sonucu yeni bir siyasal konum ve söyleme” yorulmaz hiç? Bir totoloji örneğidir, yanlışlanamaz, dün gerçekten dündür, bugün de bugün, ama neden, sağcılığın politik manevralarının omurgasızlığına ve aldatmayı maharet bellemiş demagogluğa örnek olarak...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×