Giriş

Gelenek özel bir sayıyla karşınızda. 132 numaralı sayımız yayın hayatına girişimizin otuzuncu yıldönümünde çıkıyor. Şaka değil, Gelenek Türkiye’nin yayınını aralıksız en uzun sürdüren ve şu anki en eski Marksist dergisidir. Başkalarını yalnızca ara verdikleri, isim değiştirdikleri için değil, Leninist olmadıkları için bile değil, ama Marksizmle bağları çok belirsiz hale geldiği, Marksist teoriyi düzen içi hesaplara meze olarak kullandıkları için hesaba katmıyoruz.

Gelenek eski bir Marksist dergi; ama yalnız bu kadar değil. Kesinlikle değil! Kasım 1986’dan beri kesintisiz katkıda bulunan iki yoldaşımız, Kemal Okuyan ve Aydemir Güler 30. yıl sayımızda geçmişten bugüne uzanan birer değerlendirme yazısıyla yerlerini aldılar.

Gelenek yalnızca bir dergi değil. Türkiye solunun farklı kaynaklarından gelip yollarını buluşturan çok sayıda kadronun içinden bugün hayatta olmayan altı kritik ismi seçtik, bu sayıda sizlerle paylaşmak için: İdris Erdinç, Zehra Kosova, Rasih Nuri İleri, Avni Erakalın, Gün Doğan Görsev ve Metin Kurt’un yaşam öykülerini yan yana getiren dosya yalnızca bir saygı duruşu değil, Gelenek’in nasıl bir gelenek oluşturduğunun da verilerini sunuyor.

Bir belgemiz var bu kapsamda. 1990 yılında Sovyetler Birliği Komünist Partisi için yıkım saati yaklaşırken Gelenek hareketinin yayınladığı “Ekim’e Sahip Çıkıyoruz” bildirisini yeniden sizlerle paylaşmak istedik.

* * *

Gelenek’te güncel siyasal durum değerlendirmelerine her zaman olduğu gibi yer vermeyi sürdüreceğiz. Görevi bu sayımızda Erhan Nalçacı üstlendi.

Bir söyleşimiz var. Geçtiğimiz aylarda Alman Marksist Jörg Kronauer’in Her Zaman Tetikte isimli kitabı Yazılama yayınevi tarafından Türkçe’ye kazandırıldı. Nazlı Cihan’ın çevirdiği kitap Almanya’nın uluslararası politik açılımlarını mercek altına alıyor. Osman Çutsay Gelenek için Kronauer’le Türkiye-Almanya ilişkileri üzerine görüştü. Kısaltılmış bir versiyonu soL Haber Portalı’nda yayınlanan söyleşinin bütününe bu sayımızda yer veriyoruz.

Nâzım Hikmet’in 1936 Sovyet Anayasası üzerine yazdığı değerlendirme broşürü bir diğer önemli tarihi belge olarak bu sayıda yer alıyor.

Geçtiğimiz Temmuz ayında Komünist Parti ve Gelenek yakın bir dostunu yitirdi. 1980’lerin Yarın dergisinde yönetmenlik görevini uzun süre yürüten ressam ve akademisyen Mustafa Okan aynı zamanda sanat ve gerçekçilik konulu yazılarıyla da entelektüel yaşama katkıda bulunmuş bir yazardı. Okan’ı bir derlemede yer alan çalışmasını sizlerle paylaşarak anmak istedik.

* * *

Gelenek’in bir sonraki sayısını Ocak ayında yayınlayacağız. Dergimizi üç aylık bir periyoda taşıyoruz. Bu değişiklik aylık buluşmalarımıza yetişememek gibi basit bir nedenden kaynaklanmıyor. Aylık periyottan kaynaklanan zorluklar olduğunu görmezden gelecek değiliz; ama daha önemlisi yayına ne işlev yüklediğimiz… Değişiklik buradan kaynaklanıyor esas olarak.

Gelenek yalnızca bir dergi değil. Biz bir siyasi hareketin, işçi sınıfı partisinin teorik üretimiyle iç içe bir yayıncılık yapıyoruz. İhtiyaç, mücadeleyi besleyen, akıl açan, devrimci siyaseti derinlikle tahkim eden, yeri geldiğinde mücadelenin dolaylı değil doğrudan parçası olarak tartışan bir araç.

Türkiye’nin tarihsel krizinden çıkışı sağlayacak olan devrimci birikime katkı sunmayı amaçlıyoruz. Burada yepyeni ve aynı anlama gelmek üzere “grand” teoriden ziyade netlikleri çoğaltmaya ve ilerletmeye gereksinim olduğu kanısındayız. Dosyalar halinde çalışacağız ve tartışma konusu olmuş veya tartışılmayı bekleyen bir dizi başlıkta Gelenek’in analizini daha ileri noktalarda, daha derinleştirilmiş formülasyonlara taşıyacağız.

Düzenli olarak okura ulaşan, kendini geliştiren, o ölçüde devrimci mücadeleye derinlik ve güç katan bir yayınla buluşmaya devam etmek üzere…

Gelenek