Emek yazarı Kenan Kalyon, Gelenek‘in geçen sayısında yer verilen ve Sosyalizm Programı hakkında kendisine yönelttiğimiz sorulara yanıt olarak gönderdiği yazının kimi eksiklikler taşıdığını, kendisi de belirtiyor. Ama açıkçası ben bunun ötesinde ciddi başka sorunlar görüyorum. Saptadığım sorunlar nedeniyle de burada yalnızca eleştirileri yanıtlamakla yetinmem mümkün değil; kısa da olsa aşağıdaki satırları bir karşı-eleştiri olarak okumak...
– “Bunları da görecekmişiz” yazısı –Ülke gündemine bir türlü giremeyen Türkiye solu ciddi tehlike işaretleri veriyor. Gündem dışılıkla perspektifsizlik birleşince yozlaşma sürecine girmenin önünü almak zorlaşıyor. Dün söylediklerini ve yaptıklarını bugün unutanla, hiç bir şey olmamış gibi, aynı yüzsüz iddialılıkla piyasaya çıkabiliyorlarsa, kayda değer herhangi bir tepkiyle karşılaşmayabiliyorlarsa, Türkiye soluna toptan reddiye ve küfürler düzülebiliyor...
Siyasi mücadelenin kuralı böyle işliyor: Eğriliklere bakıp doğruluklar test ediliyor. Toyluklara bakıp doğruluklar test ediliyor. Toyluklara bakıp üzülünüyor. Cahilliklere bakıp gülünüyor… Sosyalist Parti’nin (SP) yayın organı Teori dergisinin Şubat ayında yayınlanan 26. sayısında Ender Helvacıoğlu’nun Sosyalizm Programı ile ilgili eleştiri yazısını “bu duygu ve düşüncelerle” okuduk. Helvacıoğlu, Sosyalizm Programı’nı “Avrupamerkezci üretici güçler teorisini savunmakla”, “emperyalizm...
Daha başlığı yazarken içim cız etti. Yeni Öncü ve Kurtuluş dergilerine ya da çevrelerine son yıllarda yönelttiğimiz eleştiriler, söz konusu hareketin kendisine yanlış bir gündem seçmiş olduğu, bu gündemini Türkiye soluna ısrarla sunmakla da, başta kendisi olmak üzere genele belirli bir zarar verdiği yolundaydı. Ancak bu eleştirileri dile getirirken arzumuz ve beklentimiz Kurtuluş‘un yeniden ve...
Kimler tarafından ne zaman ve hangi gerekçelerle verildikleri pek bilinmeyen bazı yargılar toplumda çok tutulup benimsenebilirler. Örneğin takımını motive etme konusunda Türkiye’de Mustafa Denizli’nin eline su dökecek teknik adam olmadığını, artık futbolla ilgilenmeyenler bile duymuştur. Bedri Baykam’ın ressamlığını kimse bilmese bile, adamın “çağdaşlık simgesi” olduğunu cümle alem öğrenmiştir. ANAP’lı Bülent Akarcalı’nın tam tamına bir “batı...
Sosyalizm Programı taslağının ulusal sorun konusunda “Ulusların ayrı devlet kurma hakkı dahil, kendi geleceklerini belirleme hakkı yasalar ve toplumsal araçlarla güvenceye alınır” görüşünde olduğu biliniyor. Kurtuluş dergisinin Mart 1992 sayısında Sosyalizm Programı‘nın eleştirisi yayınlandı. Erdal Kara imzalı yazının “Sosyalşoven taslak” başlıklı bölümünde program taslağının yukarıda alıntılanan görüşü aynen şöyle eleştirildi: “Ulusların ayrı devlet kurma hakkı...
Bugün Türkiye solunda iki tane program vardır. Birincisi, içinde SP programının da bulunduğu, temel olarak aşamacıhk üzerine kurulu olan program(lar) ikincisi sosyalizm programıdır. Aşamacılık uzlaşmacılığın Türkiye’deki eski versiyonudur. Sosyalist hareketin başlangıcından bu yana ona büyük kayıplar veren bu zararlı anlayış, ’80 sonrasında Aydınlık ekibi tarafından aslına döndürülmüş; hiç utanmadan sıkılmadan “milli konsensus” olarak açık açık...
Birisi çıkıp şunları söyleyebilir: “Dünya ve Türkiye bir geçiş dönemini yaşamaktadır. Çok farklı bir tarihselliğin, farklı dinamikleri etkisiyle de olsa bir geçiş sürecinde Türkiye, modern dünyanın yaşadığı dönüşüme eklemlenebilir. Dahası yalnızca eklemlenmekle kalmaz, kendi tarihini / tarihselliğini geride bırakacak bir sıçrayışla süreçler özdeş kılınabilir. Bugünün dünyasında bu şans doğmuştur. Bu süreçte fikirlerin önemi artmıştır; daha...
Ortada bir mücadele ve çözüm kararlılığı olduğu sürece, Türkiye sosyalist hareketinin sorunlarının hiç çekinmeden deşilmesi kimseyi ürkütmemelidir. Zaman zaman kulağa acı da gelse, böyle bir gerçekçiliğe ihtiyacımız var. Artık önemli bir dönemece gelindi. Bundan böyle hareketin sürükleyiciliğini, değişik sol kuşakların yeni motivasyonlarla belirlenen birliktelikleri yapacaktır. Bu, yeniden belirlenen kararlılıkların yalın, zaman zaman da acımasız gerçeklikler...
2000’e Doğru Dergisi’nin 1 Eylül 1991 tarihli sayısında Sovyetler Birliği’ndeki son gelişmeler üzerine bir tartışma var. Tartışmacıların birisi Yalçın Küçük, diğerleri Sadun Aren ve Doğu Perinçek. Y. Küçük’e şöyle bir soru yöneltiliyor: “- Bu Yeltsin nereden çıktı? Gökten zembille mi indi? SBKP Politbürosu’nun üyesiydi.” Y. Küçük’ün cevabı inanılmaz ama şöyle: “Sovyetler Birliği’nde bu tür insanlar...