Öncelikle, sosyalizm mücadelesi açısından “neyin romanı yazılır” sorusunu tuhaf karşılamamak gerekiyor. Roman, bir ülkenin toprağında, o ülkenin nesnelliğine doğan bir şey. Dolayısıyla o toprağın özgünlüklerini yansıtmak zorunda. Diğer yandan, evrensel bir biçim olması ve yine evrensel bir geleneğin taşıyıcısı olması babında, üzerinde serpildiği topraktan ötelere taşmak durumunda. Aynı anda pek çok gerilimi bünyesinde barındırıyor: Yazarın...