Rusya İç Savaşına dair tarihten bir hatırlatma: Çekoslovak Lejyonu

“Sosyalist cumhuriyet bütün benliğiyle fedakârlıkta bulunarak zaferler kazanıyor. İç savaşın birinci yılının ardından Sovyet Rusya haritasına bakıp, bu durumu Mart ve Temmuz 1918 ile karşılaştıralım: Batıda emperyalist Almanlar Brest Antlaşmasıyla belirlenen bölgeyi işgal etmişti, Ukrayna Alman emperyalistlerinin çizmeleri altında eziliyordu, Fransızlar ve İngilizlerin kasasından doyan Çekoslovaklar Kazan ve Simbirsk bölgesine kadar at koşturuyorlardı. Aynı haritaya bugün baktığınızda iktidarımızın olağanüstü derecede yayıldığını, muazzam zaferler kazandığımızı göreceksiniz.”

Lenin, Mart 19191[

Bu yazıda 1917 Ekim Devrimiyle beraber Rusya topraklarında mahsur kalan eski Çarlık Ordusuna bağlı Çekoslovak birliklerine değineceğiz. Rus İç Savaşının bu pek bilinmeyen karşı-devrimci aktörünün hikâyesini ele alacağız.

Dünya Savaşı ve emperyalistlerle “bağımsızlık” pazarlığı

William R. Shepherd tarafından 1911 yılında hazırlanan Tarih Atlası içindeki “Avusturya-Macaristan’daki etnik dağılım” adlı çalışma.

1914 yılında 1. Dünya Savaşı patlak verdiğinde Avrupa siyasi haritası bugünkünden oldukça farklıydı. Bugün bağımsız birer cumhuriyet olan çok sayıda ülke o dönemde çeşitli imparatorluklar içinde yer almaktaydı. Çekler ve Slovaklar da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun birer parçasıydı ve bağımsızlıklarını talep ediyorlardı. Çekoslovak siyasetinin önde gelen isimleri olan Tomas Masaryk (1850-1937) ve Edvard Benes (1884-1948) bu konuda kamuoyu yaratmak için Müttefik Devletlerle sürekli temas halindeydi. O dönemde başta Çarlık Rusyası olmak üzere çok sayıda Çek ve Slovak farklı ülke topraklarında yaşıyordu, bunların da gündeminde bağımsızlık önemli bir yer tutuyordu. Çekoslovak siyasetçilerin başta Rus Çarı II. Nikolay olmak üzere Müttefik Devletler yetkilileriyle görüşmelerinin ardından Müttefik orduları içinde savaşacak Çek birliklerinin oluşturulması karşılığında bu ülkelerin ileride kurulacak olan bağımsız Çekoslovakya davasını desteklemeleri yönünde güvenceler alındı. Ağustos 1914 ile beraber Çarlık Ordusu bünyesinde Çek Yoldaşlar (Ceska Druzina) adıyla bağımsız birlikler oluşturulmaya başlandı. Çek gönüllüler Fransa ve İtalya’da da silah altına alınsalar da bu ülkelerde bağımsız Çek birliklerinin kurulması savaşın son döneminde gerçekleşmiştir. Elbette Çeklerin çoğunluğu askeri zoralım gerçekleştiren Avusturya-Macaristan Ordusunda yer alıyordu.

Özellikle Rusya ve Fransa düşman Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na karşı Çek ve Slovak milliyetçiliğini kullanarak askeri kazanç sağlamayı planlamış, bunda da göreceli olarak başarılı olmuştur. Çekoslovak siyasetçiler ise adeta yurttaşlarının kanı pahasına bağımsızlık pazarlığı yapmış ve verilen vaatlere karşılık olarak emperyalist devletlerin kanlı planlarına maşa olmaktan geri durmamışlardır.

Ekim Devrimi ve sonrasında iç savaş boyunca Çekler

Savaşın ilerlemesiyle beraber Rus Ordusu tarafından Avusturya-Macaristan Ordusundan esir edilen Çek ve Slovak askerleri yavaş yavaş düzenli Çek birliklerine dâhil edilmeye başlanmıştır. Savaş, kurbanlarının sayısını artırarak sürmekte, takvimler artık 1917 yılını göstermektedir. Yılın başında Rusya’da yaşanan siyasal olaylar başta Rusya olmak üzere her coğrafyayı ve her planı alt üst eder. Milyonlarca kayıp verilen, uğruna yokluk çekilen, sefalet içinde yaşanan savaşın dördüncü yılında patlak veren 1917 Şubat Devrimi Rus emekçilerinin artık egemen sınıfların çıkarları için ölmek ve öldürmek istemediğini gösteren çok açık bir “Savaşa Hayır!” mesajını vermiştir. Şubat ayıyla beraber Rusya’da monarşi iktidardan düşmüş ortaya iki tane yeni iktidar odağı ortaya çıkmıştır. Bir tanesi Çarlık döneminde kurulmuş olan Duma’daki milletvekillerinin oluşturduğu Geçici Hükümet, diğeri de kendi taban örgütleri olan “Sovyet Meclislerini” kurmuş olan asker-işçi-köylü temsilcileriydi. Geçici Hükümeti oluşturan burjuvazinin temsilcileri emekçi halkın barış taleplerine karşın Müttefik Devletlere verdikleri sözler gereğince 1917 yılının yaz aylarında savaşa yeni bir büyük harekâtla devam etmiş ve halkın büyük tepkisini toplamıştır. Çarlık Ordusunda da bu saldırıya büyük muhalefet olduğu için saldırıda Çekoslovak birlikleri kullanılmıştır. 1917 yılının sonlarına doğru Çekoslovak birliklerinin toplam sayısı 40 bine ulaşmıştır.

1917 yılının yaz aylarındaki başarısız askeri harekâtın ardından Geçici Hükümetin Başbakanı Aleksandr Kerenskiy (1881-1970) iktidarın elinden kaymakta olduğunu sezerek önce sıkıyönetim ilan ederek Lenin önderliğindeki Bolşeviklere karşı tutuklama kampanyası başlatacak sonrasında ise devrimin öncüsü konumundaki Petrograd işçi sınıfını bastırmak için ordudaki monarşi yanlısı komutanlarla gizli planlar yapacaktır. Ordu komutanı Lavr Kornilov (1870-1918) komutasındaki askeri darbe girişimi başta Bolşevikler olmak üzere Petrograd işçi sınıfı tarafından geri püskürtülmüştür. Bu aşamadan sonra iktidarın burjuvazinin elinden alınıp doğrudan işçi sınıfına verilmesi anlamına gelen Ekim Devrimi gerçekleşir. Lenin öncülüğündeki Bolşevikler iktidarı ele geçirip toplanmakta olan 2. Tüm Rusya İşçi ve Asker Vekilleri Kongresinde artık iktidarın işçi sınıfında olduğunu ilan ederler.

Ekim Devrimiyle beraber iktidar önemli merkezlerde görece kansız şekilde alınmış olsa da özellikle kırsal bölgelerde monarşi yanlıları ve Bolşevik karşıtları örgütlenmiş ve adına genel olarak Beyaz Ordu denilecek karşı-devrimci yapıyı kurmuşlardır. Beyaz Ordu emperyalist ülkelerden aldığı doğrudan destek sayesinde önemli bir askeri güce kavuşmuş ve 1917-1922 arasında yaklaşık beş yıl sürecek kanlı bir iç savaşın çıkmasına yol açmıştır.

1918 yılı yaz aylarındaki Rus İç Savaşındaki cepheler. Merkezdeki bölge Bolşeviklerin denetimindedir, renkli oklar karşı-devrimci saldırıları belirtir

Bu karmaşık tablo içinde Çekoslovak Lejyonu birlikte hareket eden, ağır silahlı ve oldukça önemli bir askerî unsur olarak ortaya çıkmıştır. Çekoslovak Lejyonu bu dönemde Ukrayna topraklarında yer almaktadır. Ekim Devriminin ardından iktidarı almış olan Bolşevikler emekçi halklara söz verdikleri üzere emperyalist savaştan çıkmak için Almanya İmparatorluğu ile barış görüşmelerine başlamıştır. 3 Mart 1918 tarihinde Brest-Litovsk Anlaşması imzalanmıştır. Ateşkes ve barış görüşmelerinin ardından Çek birliklerinin Müttefikler safında savaşa devam etmesini isteyen Çek siyasetçiler orduyu Rus topraklarından çıkartma planları yaparlar. Savaşta İttifak Devletler safındaki Almanya ise böylesi bir gücün kendi karşısına ilave güç olarak çıkmasına engel olmaya çalışmaktadır. Sonunda Lejyonun Pasifik Okyanusu kıyısındaki Vladivostok’tan tahliye edilmesine karar verilir. Ancak bir uçtan bir uca tüm Rus topraklarını demiryolu boyunca kat etmesi planlanan böylesi bir silahlı birliğin hangi tehlikelere sebep olacağı kısa sürede anlaşılacaktır.

İç savaşta “tarafsızlık” ve Bolşevik karşıtlarının eline geçen Sibirya

Ekim Devriminin haberinin alınmasıyla beraber Çekoslovakya Lejyonunun komuta heyeti Rus iç siyasetinde hiçbir siyasal partiden yana olmadıklarını, tek isteklerinin ortak düşman Avusturya-Macaristan ve Almanya’ya karşı savaşmak olduğunu belirtir. Bağımsızlık amacıyla örgütlenen Çek ve Slovak siyasetçilerden oluşan Çekoslovak Ulusal Konseyi Fransa’ya başvuruda bulunarak Çek birliklerinin Fransız Ordusunun bir parçası olarak tanınmasını ister. 19 Aralık 1917 tarihli Fransız Hükümeti kararıyla Rusya topraklarındaki Çek Lejyonu Fransız Ordusunun parçası ilan edilir ve derhal Fransa’ya gelmesi talimatı verilir. Sovyet yönetimi de Çekoslovak Lejyonunun ülkeden ayrılmasında herhangi bir sorun görmediğini ilan eder. Murmansk ve Arhangelsk deniz yolları Almanlar tarafından kapatılmış olduğu için Rusya’dan tek çıkış limanı Vladivostok olarak belirlenir. Bu aşamada kuzeybatı Ukrayna’daki Jıtomir kentinde bulunan lejyon yaklaşık 10 bin km uzaklıktaki Vladivostok’a doğru yola çıkar. Sovyet yönetimiyle yapılan 26 Mart 1918 tarihli anlaşmada lejyondan “…hareket halindeki bir savaşan birlik değil kendilerini karşı-devrimci saldırganlıktan korumak için silahlı şekilde hareket eden serbest yurttaşlar” diye bahsedilir. Her birisi yaklaşık 40 vagondan oluşan 63 tren katarı yola çıkar. Sibirya üzerinden hedeflerine ulaşmak isteyen lejyona ait trenler arasında zaman geçtikçe mesafeler açılır. Beyazlar ile Kızıllar (Bolşevikler) arasındaki iç savaş yavaş yavaş hız kazanmaya başladığı sırada doğu bölgelerindeki merkezi tren hattı boyunca serpiştirilmiş durumda Çekoslovak birlikleri bulunmaktadır.

İç savaşın bu aşamasında hepsi çok farklı gerekçelerle olsa da Bolşevik karşıtlığında anlaşan emperyalist devletlerin Rus topraklarına asker çıkarttıklarını hatırlatmakta fayda var. Ülkenin her tarafında işgal provaları yapılırken belki de Uzakdoğu Rusya’sının sınır kentinde çekilen şu fotoğraf durumun vahametini anlatmaya yeterlidir.

1918-1920 arasına Vladivostok’u işgal eden Müttefik Devletler komutanları. Heyet içinde Japon, Belçikalı, ABD’li, İtalyan ve Fransız komutanlar bulunmaktadır
2 

Vladivostok’a asker çıkartan ülkelerden en saldırganı Japon egemen sınıflarıdır. 1918 yılı sonlarında bölgede 70 bin askeri olacak olan Japon emperyalistler Semonov ve Kalmykov gibi yerel Kazak karşı-devrimci atamanları desteklemeye ve Bolşevikleri katletmeye başlarlar. Bu gelişmelerin üzerine artık sayıları 50 bine ulaşan Çek birliklerinin bölgeye gitmesi Sovyet yönetimi tarafından sakıncalı görüldüğü için lejyonun tren yolculuğunun durdurulması kararı alınır. Ayrıca Sovyetlerle barış antlaşması imzalamış olan Almanya da Rusya’daki esir Alman askerlerinin aynı tren yolu güzergâhı üzerinden Almanya’ya getirilmesi konusunda baskı yapmaktadır. İlerlemesi artık büyük bir soruna dönüşen lejyon geçtiği her kentte artık açıktan Bolşevik karşıtı faaliyetin bir parçası olmaya başlar, adeta silahlı bir huzursuzluk kaynağı olarak başıboş hareket etmeye başlar. Bu gerginlik ortamında beklenen kıvılcım 14 Mayıs 1918 günü Urallar bölgesindeki Çelyabinsk’deki tren istasyonunda çakılır. Taşınmakta olan Macar savaş esirleriyle Çek askerler arasında çıkan olaylar sonrasında kentteki Kızıl Muhafızlar Çekleri silahsızlandırmaya kalkınca Çekler ayaklanır, kentteki muhafızları bastırır ve silah deposuna el koyar.  Durumu değerlendirmek üzere 16-20 Mayıs arasında toplanan Çek komutanlar Stanislav Çeçek (1886-1930), Radola Gayda (1892-1948) ve Sergey Wojciechowskiy (1883-1951) Bolşeviklerle her türlü ilişkinin kesilmesine ve silahların hiçbir şekilde teslim edilmeksizin Vladivostok’a gidilmesine karar verirler. Ancak ülkede egemenlik haklarının ihlal etmenin ötesinde karşı-devrime can suyu taşıma olasılığı olan bu davranış Sovyet yönetimi için kabul edilebilir olmaktan uzak olsa da önlenmesi olanaklı değildir. Urallardaki kentlerden başlayarak Uzak Doğudaki tüm Bolşevik yerleşim yerleri birer birer Çekoslovak denetimine, oradan da Beyaz Ordu kontrolüne geçmiştir. Kazan3, Samara, Simbirsk, Saratov, Ufa ve Omsk düşer. Bu dönemde artık Vladivostok da işgal altındadır ve Bolşevik karşıtı koalisyon denetimi ele almıştır. SR’lar ve Menşevikler de bu koalisyona “demokrasi” adına katılmışlardır! Sonbaharla beraber toparlanan ve güç kazanan Kızılordu batıdan başlayarak kaybettiği yerleşim yerlerini almaya başlar. Rus bozkırında kimin için savaştığını unutan sıradan Çek askerler 28 Ekim 1918 günü Çekoslovakya’nın bağımsızlığını ilan ettiğini öğrenince artık kesinlikle Rusya’dan ayrılmak istediklerini dile getireceklerdir.4[

1918 yılında Vladivostok’ta katledilen Bolşevikler

İç savaşın sonu ve uzlaşı

1918 yılının sonunda Doğu Sibirya’da Japonya’nın 70 bin askeri, ABD’nin ise General Williams Graves (1865-1940) komutasında Filipinler’den gelen 7 bin askeri mevcuttur. Ancak kanlı emperyalist savaşın bitmiş olmasına rağmen emperyalistlerin yayılma isteklerinin bitmemesi, Bolşevik ideallerle tanışmış olan sıradan askerlerin artık açıkça terhis edilme taleplerini dile getirmelerine ve savaşmama kararlarını iletmelerine yol açmıştır.

Verdun’de ve Marne’da ölmemeyi başarmış olan hiçbir asker, uçsuz bucaksız Rus steplerinde ölmeyi kabul etmeyecektir.”

Fransız Karadeniz Filosunda çıkan isyan hakkında konuşan

 General Franchet d’Esprey5

1919 yılına gelindiğinde artık iç savaşın Bolşevikler tarafından kazanılacağı belli olmaya başlamıştır. Doğuya doğru ilerleyen Kızıl Ordu ve karşı-devrime karşı patlayan yerel ayaklanmalar Beyaz Ordunun elindeki yerleşim yerlerini birer birer özgürleştirmektedir. Çek birlikleri artık ön cepheden gerilere çekilmiş, bölgede başıbozuk eylemlere yönelmiş konumdadır. 1920 yılının ilk aylarına gelindiğinde artık Çek birlikleri bölge halkının elindeki her türlü şeyi yağmalayan düzensiz birlikler görünümündedir. 12 Kasım 1919’da elinde Çarlık Rusya’sının altın rezervleri olan Beyaz Ordu komutanı Amiral Kolçak Omsk kentini boşaltmış, geriye çekilmektedir. Tam bu sırada Aralık 1919’da Irkutsk kentinde Beyaz Ordu tarafları arasında bir liderlik tartışması yaşanır, Kolçak’a karşı gelen SR’lar ve muhalif atamanlar Kolçak’ı tutuklayarak tüm Rusya’daki Beyaz Ordu sorumlu liderinin Denikin olduğunu ilan ederler. Bölgedeki Çek ve Amerikan askerlerinin desteğiyle yapılan darbe zaten çok parçalı olan Beyaz Ordu saflarını daha da parçalamıştır. Ancak Irkutsk’da kontrolü ele alan Bolşevikler Beyazların doğuya çekilme taleplerini yerine getirmek için Kolçak’ın ve altın rezervlerinin teslim edilmesini şart koşar. Bu şartlar yerine getirildikten sonra Beyazlar ve Çekler kenti terk ederek doğuya ilerleyişlerine devam eder. Aralık ayı itibarıyla Çekoslovak Ulusal Komitesi tarafından Çekoslovak Lejyonunun komutanı olarak göreve getirilen Fransız General Maurice Janin (1862-1946) bu diplomasinin merkezinde yer almıştır.

Yurda dönen askerler ve bağımsız Çekoslovakya’nın Macaristan Sovyetini boğması

Aralık 1919’da başlayan tahliye harekâtı Kasım 1920’de sona ermiş, toplam 42 gemiyle 72 bin Çekoslovak asker Avrupa’ya sevk edilmiştir. Dönen askerler artık bağımsız olan Çekoslovakya’nın ordusunun çekirdeğini oluşturmuştur. 1. Dünya Savaşı’nın resmen sona ermesinin ardından yeni bağımsızlığını ilan eden ülkeler arasında çıkan küçük çaplı sınır çatışmaları Çekoslovakya ve Polonya arasında da yaşanmış, geri çekilen lejyon kökenli Çek askerleri 26 Ocak 1919 tarihinde Silezya bölgesindeki Stonava köyünde silahsız Polonyalıları infaz edip savaş suçu işlemişlerdir. Çekoslovak Ordusu aynı zamanda Ekim Devriminden etkilenerek ülkelerinde işçi sınıf iktidarını ilan eden Bela Kun (1886-1938) önderliğindeki Macar komünistleri de hedef almıştır. 21 Mart-1 Ağustos 1919 arasında var olan Macaristan Sovyet Cumhuriyeti Fransa önderliğindeki Küçük Antant koordinasyonuyla ve Çek-Romen birliklerinin desteğiyle boğulmuştur.6[

1918’den bakıp 1938 Münih İhanetini görmek

Bütün bu altüst oluşlar yatışıp da 1920’li yıllara bakıldığında Çekoslovak burjuvazisi tarafından bağımsızlık kazanılması için seçilen yolun başarılı olduğu söylenebilir. Ancak bu sonuca varmak için hiç de aceleci olmamak gerekir çünkü tarih yine son sözü söylemiştir. Emekçi sınıfların kanı pahasına kurulan Çekoslovakya’daki burjuva iktidarı, bu kez de küresel emperyalist planlara uymadığından dolayı gündemden kolayca kaldırılmıştır. 1938 yılı Eylül ayındaki Münih Antlaşmasıyla emperyalist merkez ülkeler Sovyetler Birliğine saldırması için bizzat besleyip büyüttükleri Nazi Almanya’sının önüne yem olarak bu kez de Çekoslovakya’yı atmışlar, ülke emperyalistlerin istekleri uyarınca tek kurşun atılmadan Hitler faşizmi tarafından ilhak edilmiştir.

“1937 ve 1938 yılı boyunca Britanya ve Fransa’daki iktidar çevreleri siyasetlerini Almanya ve İtalya ile uzlaşarak bu faşist devletlerin Sovyetler Birliğine saldırmak için güçlenmelerini sağlamak yönünde belirlediler (…) Hitler ve Mussolini ile görüşmek için Münih’e giden Chamberlain ve Daladier 19 Eylül 1938 günü utanç verici antlaşma metnini imzalar. Buna göre tek el ateş edilmeden Nazilerin Çekoslovakya’ya girişi sağlanmıştır (…) Benes-Masaryk rejimi, Sovyet yardımıyla Çekoslovakya’nın bağımsızlığını kurtarmak yerine, İngiltere ve Fransa’nın baskısına boyun eğerek teslim olmayı tercih etmiştir.  Böylece sınır bölgeleri Nazilere hiçbir direniş gösterilmeden teslim edilmiş, Çekoslovakya çok önemli savunma hattı ve Plzen’deki silah fabrikalarından yoksun kalmıştır. İzleyen altı ay içinde Naziler Bohemya ve Moravya’nın tamamını işgal ederek, Slovakya’da kukla bir devlet kurmuştur. Bağımsız bir ülke olarak Çekoslovakya ortadan kalkmıştır.”7[

Sonuç yerine, milliyetçilik-cumhuriyetçilik ve karşı-devrimciliğe dair…

“Milliyetçilik, ulusu sosyal varlığın tarih dışı, sınıf dışı en yüksek biçimi olarak tanımlayan ve sınıf ilişkileri ve engelleri de içinde olmak üzere bütün öteki biçimlerini geri plana iten bir ideoloji ve politika ve aynı zamanda bir psikolojidir”.8Kapitalizm koşullarında egemen ideolojinin temel yapıtaşlarından olan milliyetçilik oldukça kuvvetli bir argümandır. Toplumdaki kapitalist üretim ilişkilerinden kaynaklanan sömürü düzeninin üzerini örten güçlü motiflerden birisidir. Bu anlamda monarşi tarzı idare şekillerinden cumhuriyete geçiş tarihsel anlamda ileri bir hamle olarak görülse de kapitalist üretim koşullarının muhafaza edildiği örneklerde ilerici unsurların daha yolun başında tasfiye edileceği açıktır. Kapitalizm ve emperyalizm karşıtı olmaksızın cumhuriyetçi olunabilir ancak Çekoslovakya Lejyonunun bize gösterdiği en önemli ders; bu türlü bir cumhuriyetçilikle karşı-devrimcilik arasında sadece çok ince bir çizgi olduğudur…

Dipnotlar

  1.  Mart, 1919 “Sovyet Hükümetinin Başarıları ve Karşılaştığı Zorluklar” https://www.marxists.org/archive/lenin/works/1919/mar/x01.htm
  2.   http://media.iwm.org.uk/ciim5/57/959/large_000000.jpg
  3.  Kazan’da bulunan Çarlık altın rezervleri Çekoslovak Lejyonu tarafından ele geçirilir. (Richard Pipes, Russia Under the Bolshevik Regime 1919-1924, Harvill Press 1997, s.26)
  4.  Bu tarihten sonra Lejyon, askeri anlamda bir kuvvet görünümünden çıkar. Fransa’nın ödediği maaşları Tokyo üzerinden gelen birlikler adeta lüks içinde yaşar. Yağmaladıkları malların konulduğu ilave 600 vagon tren katarlarına eklenmiştir! (Richard Pipes, Russia Under the Bolshevik Regime 1919-1924, Harvill Press 1997, s.32-33,116)
  5.  Richard Pipes, Russia Under the Bolshevik Regime 1919-1924, Harvill Press 1997,s.74
  6.  Küçük Antant (Fransızca Petite Entente) Fransız Başbakan Raymond Poincare (1860-1934) tarafından başlatılan ve Fransa’nın İngiltere olmaksızın Orta Avrupa’ya emperyalist hedefleri uyarınca şekil vermeyi içeren ittifaktır. Polonya, Romanya, Yugoslavya ve Çekoslovakya’daki egemen çevrelerin işbirliğiyle bölgedeki emekçi halklara karşı gizli planlar oluşturulup hayata geçirilmiştir. (David Fromkin, A Peace to End All Peace, New York 2009, s.538)
  7.  Ernie Trory, Çekoslovakya 1918-1978, Yazılama Yayınevi 2016, s.19
  8.  https://gelenek.org/yirminci-yuzyilda-ulusal-sorun-ve-milliyetcilik/
Not ekle
Yükleniyor...
İptal
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×