Ortaokul tarih kitaplarında sık sık rastladığımız bir hikaye vardır: Aslında Türkler bilmem ne savaşını tam kazanıyorlardı ki, Türk olmayan boyların son andaki ihanetiyle savaş kaybedildi. Resmi tarih baştan sona kahramanlık ve fetih kültürüyle yoğurulduğundan, bin beş yüz sene evvel kaybedilen savaşlar için bile bir bahane bulunması alışkanlık haline gelmiştir. İhanet nedeniyle, düşman karşısında hazırlıksız yakalanmak...
Sovyetler Birliği’nin çözülüşünün ardından, 2004 yılında Avrupa Birliği’ne üye olan üç Baltık ülkesi, Estonya, Letonya ve Litvanya, bugün Avrupa’daki anti-komünist uygulamaların en şiddetli örneklerini sergiliyorlar. Komünist partilerin yasaklı veya baskı altında olduğu Baltık ülkelerinde, Sovyet dönemiyle ilişkilendirilen Rus kökenli halk, vatandaşlık hakkı başta olmak üzere bir dizi siyasi ve toplumsal haktan mahrum bırakılıyor. Aynı yıl...
Her yıl düzenlenen Uluslararası Komünist ve İşçi Partileri Toplantısı’nın 2005 ayağı 18-20 Kasım tarihleri arasında “Kapitalist sistemin güncel eğilimleri: Sosyal, iktisadi ve siyasi sonuçlar. Komünistlerin alternatifi” başlığıyla Atina’da düzenlendi. Bu toplantıya Türkiye Komünist Partisi’ni temsilen katılan Genel Sekreter Kemal Okuyan’ın konuşmasının çevirisini okurlarımızla paylaşıyoruz. Sevgili Yoldaşlar, Bir komünist partisi olarak, hakiki bir enternasyonalist partiye, sadece...
Dört yılda bir arpa boyu 11 Eylül 2001 New York ile 7 Temmuz 2005 Londra arasında dikkati çeken bir farklılık bombaların ardından oluşan kamuoylarına ilişkin. Dört yıl önce Batının kapitalist toplumlarında egemen güçlerce körüklenen ve fiilen oluşan ortalama psikoloji, saldırının hesabının sorulması yönündeydi. Oysa bugün başta İngiltere olmak üzere aynı toplumlarda emperyalizmin yeniden dizginlerinden boşanmasına...
Tarihi yorumlamak her kişinin harcı değil. Dünü ve bugünü okurken dikkatli olmalıyız. Özellikle söz konusu olan tarih, ideologlar tarafından yazılan ve amaçlı olarak saptırılan bir tarih ise daha da dikkatli olunmalı. Modern kapitalizmin kitleler nezdinde meşrulaşmasında, safsatalar ve hurafelerle dolu sapkın tarih yazımının rolünü küçümsemek mümkün görünmüyor. Tarih yazarının yerini uzun zaman önce ideolog, ‘roman’...
Reel sosyalizm sonrasında yükselişe geçen emperyalist saldırganlık, özellikle de 11 Eylül’le simgelenen dönemdeki yeni saldırı, emperyalizmin “soldan” eleştirisine ve analizine yönelen pek çok çalışmaya neden olmuş durumda. Elbette bu doğal bir eğilim. Sınıf hareketinin gerilediği 80’lerde de sınıf tartışmaları çok revaçtaydı. Bu tartışmalar, tartışmacıların konumlarını netleştirmeleri açısından yararlı da olur. Üstelik, marksistlerin yıllarca kendi temel...
Türkiye’nin gündeminde yer alan bütün önemli siyasi başlıkların emperyalizmle çok güçlü bağları bulunmaktadır. Bu bağları açığa çıkartmak ve daha önemlisi emekçi halkı anti-emperyalist mücadeleye kazanmak çok büyük bir önem taşımaktadır. Bu nedenle Türkiye Komünist Partisi, uzunca bir süredir tahlillerinde anti-emperyalist mücadelenin sosyalist siyasetin yoğunlaşması gereken alan olduğuna işaret etmektedir. Böyle bir yoğunlaşmanın olası riskleri, bugün...
Özellikle 2001 yılında dünya ekonomisindeki durgunluk sonrasında Avrupa Birliği’ nin ABD’ nin emperyalist sistem içerisindeki hegemonik rolünü AB’ ye devretmekte olduğu yolunda bir kanı ortaya çıktı. Bu kanının temel dayanağı ABD’ nin yüksek cari açığına ek olarak bütçe açığının da artması, başka bir deyişle ABD’ nin dış finansman ihtiyacının artık sürdürülemez bir seviyeye çıkmasıydı. Bu...
Giriş: Yoksulluk kavramı marksizme içkin mi? Yazıya başlarken sorulan bu soru kimseyi şaşırtmamalı; genel anlamda yanıtının “hayır” oluşu da… Nedeni ise birincisi, kavramın niteliğinde, ikincisi, marksizmin topluma bakış yönteminde gizli. İlkinden devam edecek olursak, yoksulluk, özü itibariyle bir göreliliği içerir. Toplumsal ölçekte yapılan üretim sonucu oluşan “toplumsal ürün” den tekil bireylerin aldığı pay, sahip olduğu...
Osmanlıca, neden anlaşılmaz bir dildi? Çünkü halkın bu dili anlaması istenmiyordu. “Saray dili” nin, daha doğrusu devlet dilinin halk dilinden ayrıştırılması, son derece bilinçli bir tercihtir. Bilgisiz halk, kolay yönetilir.Okuryazarlık oranının çok düşük olduğu bir ülkede, eğitim verilen küçük bir azınlığa gündelik konuşma dilinden farklı bir dil öğretilip bu dille yazmaları sağlandığında, hem halk “yukarıda”...