Yüzyılın son on senesini tüketirken, dünya çapında kapitalizmin yeniden yapılanma sancılarına tanık oluyoruz. Sosyalist sistem sonrası dünyanın ekonomik ve askeri yapılanmalarının yaratılması sorunu kapitalist dünyanın ana problemlerinden birini teşkil ediyor. Bu yapılanma sürecinin kapitalizm açısından ana eksenlerini kapitalist sistem açısından şöyle saptayabiliriz: Yeni dünya düzeninin, ağırlık merkezleri ve kutupları yeniden tanımlanması. Eski sosyalist ülkelerin yeni...
Yeni dünya düzeni, artık Papa’nın da kutsamasıyla, dünyayı çürütmeye devam ediyor. Sosyalist mevziler bir bir terkedildikçe, bu ülkeler işsizlik ve yoksullukla, sınıflarla tanışıyorlar. Kapitalizmin anavatanında ise burjuva demokrasisi ikiyüzlüğü terkediyor, artık sadece dişlerini gösteriyor. “Üçüncü dünya”nın payına açlık, yoksulluk ve ölüm düşüyor, bir de CNN’de günde üçer dakika hatırlanmak. “Ya sosyalizm ya ölüm” bir öznelliğin...
Türkiye’de hükümetlerin beceriksizliğini tartışmıyoruz bile, bu onların kaderi… Ama iki-üç ay gibi kısa bir süredeki icraattaki çeşniyi yalnızca bu beceriksizlik ile açıklamak ne kadar doğru olacak? Siyasal iktidar aynı anda onca genci sorgusuz sualsiz katledip, ardından devrimci tutsaklardan önemli bir bölümünü daha serbest bırakıyor. Önce Kürtçe konuşmaya izin veriyor, ardından açık savaş halini silahlı devrimci...
Kimilerine göre marksizmin bunalımı, başkaları için bürokratik despotizmin çöküşü…Reel sosyalizmin yaşadığı çözülme süreci Doğu Avrupa’da işini şimdilik bitirmiş görünüyor. Arnavutluk ve sosyalist sistemin geçmişte en dejenere ögelerinden biri olan Yugoslavya’da da yolun sonuna yaklaşılıyor. Sovyetler Birliği dışında, Asya’nın bir ucunda, bir de Karayipler’de sosyalizm devlet iktidarına sahip olmaya devam ediyor. Emperyalizmin dünyanın yeniden yapılandırılması planında...
Türkiye siyasi gündemini bu kadar uzun süre, bu derece çapsız hiç bir yapı bu kadar beceriksizce işgal etmemişti. ANAP, iç çelişkiler, cumhurbaşkanı, ordu, meclis derken tüm bunları karikatürize de olsa “Hanedan” altında toplayabilme becerisiyle birlikte. Bugün birbirleriyle karşılıklı ilişkiler içinde Özal-büyük burjuvazi ilişkileri, doğrudan bağlılık ve kimi bağımsızlık dozlarını da içeriyor. Bunu son olarak memalizmin...
Bu yazıda, Körfez’de olup bitenlerin kısa bir hatırlatılması ve Türkiye’de politika sahnesinden kısa değinmelerle politik panoramanın çizilmesi hedefleniyor. Başlarken “sosyalist sistemin yıkılmasından sonra ortaya çıkan yeni dünya düzeni… ” kalıbını kullanmanın rahatsızlığını hissediyoruz. Burjuvasıyla, demokratıyla, reformistiyle, devrimcisiyle birçok çevrenin pek çok kere çeşitli amaçlarla kullandığı bu söylemin daha yazının başında bir tepkisellik yaratmasından korkuyoruz. Ama...
SS Kararnameleri’nin bir uygulaması olarak 29.12.1990 tarihinde “toplatma kararı” olmaksızın, “Dergiler Platformu”nun bastırdığı “Özel Sayı”nın polis tarafından keyfi olarak alıkoyulmasını protesto ediyor, bu Özel Sayı’da yayınlanacak olan yazımızı yayınlıyoruz. Türkiye kapitalizmi işçi sınıfı karşısında son 15 yıldır sistemli bir baskı ve yıldırma politikası izledi. Bugün görünüşte bir “demokratikleşme” yaşanıyor. Ancak, “demokratikleşme” işçi sınıfına yönelik baskılar...
Son aylardaki iki gelişme Türkiye’de solun bir bölümünce denenen yeni kültüre uygun yeni politikayı zor durumda bıraktı. Biri Körfez diğeri de Zonguldak’da doruğa çıkan işçi direnişi. Trajikomik bir rastlantı ile öteki bileşenleri de TBKP reformizmine teslim olmuş SBP girişimcilerinin kuruluş başvurusu yapacakları tarih Amerikan emperyalizmince teslim alınmış olan Birleşmiş Milletler’in Irak’a Kuveyt’ten çekilmesi için tanıdığı...
Sovyetler Birliği’nde birbirleriyle tutarlı bir biçimde yeni tezlerden oluşan bir strateji ortaya atılıyor. Tek tek ele alınınca bir anlam ifade etmeyen bu tezler, bir zincirin halkalarını oluşturuyor. Burada bu zinciri netleştirmek istiyoruz. Ancak daha önce aydınlatılması gereken bazı noktalar var. Sovyetler Birliği’nde bir darbe mi oldu Karşı devrimci bir klik mi iktidara geldi? Bunları ne...
Maliye ve Gümrük Bakanlığı tarafından hazırlanan ve kamuoyundan gizli tutulan bir çalışmanın sonuçlarına göre sanayi burjuvazisinin “yatırım yapma şevkini” kırmamak için büyük şirketlere sağlanan kurumlar vergisi istisnaları 1989 yılında toplam olarak 6 trilyon 326 milyar liralık bir vergi kaybına yol açtı. Bu rakam 1981 yılı için 46 milyar 878 milyon liraydı. Elbette aradaki 8 yıllık...