Tüketime Sunulan Bilginin Karanlığında Türkiye’de Güncellenmesi Gereken Planlama Süreçlerinin Marksist Eleştirisi Konusunda bir Deneme

Giriş 1

Okumakta olduğunuz çalışma bir süredir yayına sunum sırasını bekliyordu. Yazının olgunlaşması için gereken süreçleri de içeren bu bekleme süresi söz konusu sunumun gerçekleşmesini bu zamana kadar geciktirdi. Ne var ki bazen sözün söylenmesini zorunlu kılan bir an gelir. Başka bir deyişle diyalektik olarak gelişen dinamikler eşiğin geçilmesini zorunlu kılar. Bundan dolayı yazımızın ülkemizde bilinen ve YÖK baskısı altındaki üniversitelerimizde zorunlu olarak gelenekselleşen akademik çeyiz biriktirimi anlamında değerlendirilmemesi dileğimizdir. Ülkemizde sol düşünce üzerinde yoğunlaşan baskılar, başlığında “Marksist Eleştiri” tanımını taşıyan bir çalışmanın meslek dergilerinde yayınlanmasını olanaksız kılıyor. Böyle bir tanımı kaldırarak yazının içeriğini sulandırmaya dönük bir tavrı benimsemek ise bizim gibi çalışmalarına yüreğini koymayı bilimsel ahlakın vazgeçilmez bir parçası olarak kabul eden yazarlar için mümkün olamıyor. İşte bu nedenle okurlarımızı yazımızı eleştirel katkılarını esirgemeden okumaya ve ülkemizde bilimsel alanda Marksist düşüncenin sesini duyurmaya çalışan bir fikir emekçisinin düşünsel ürününü değerlendirmeye çağırıyoruz.

8 Kasım Dünya Şehircilik Günü etkinlikleri kapsamında bu yıl düzenlenen 6. Türkiye Şehircilik Kongresi, Şehir Plancıları Odası ve Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü işbirliğiyle 6-7-8 Kasım 2006 tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirildi. Kongrenin ana teması düzenleme kurulu tarafından, “planlama, siyaset ve siyasalar” olarak belirlenmiş bulunmakta idi.

Emperyalizmin dümen suyunda giderek vahşetini artıran kapitalist söylemin kendisinden başka bir dünyanın haberini vermeye cüret edecek düşünsel emekleri yok etmeye kurgulandığı aşikar olmakla birlikte “planlama, siyaset ve siyasalar” başlığı altında toplanan bir kongreden yine de bazı beklentilerimizin olması meslektaşlarımız tarafından doğal karşılanmalıdır. Ne var ki emekçi yığınlardan soyutlanmış ve eğitimi bir satıcı-müşteri ilişkisine indirgemiş anti kampus projelerinin özgün örneklerinden biri olan DEÜ Tınaztepe Yerleşkesi’nde gerçekleşen söz konusu kongre bizi tam bir hayal kırıklığına uğrattı.

Genel bir tanımlama ile “Kent ve Bölge Planlama Bilim Dalı” kapsamında araştırma ve uygulama yapmakta olan meslektaşlarımızın üç temel alanda hizmet verdikleri söylenebilir. Bu alanlar: a) Bilim b) Estetik c) Ahlak. Emperyalizmin “Yeni Dünya Düzeni-New World Order” veya daha doğru bir deyişle “Yeni Dünya Düzensizliği-New World Disorder” bağlamında dünya uluslarına dayattığı “Global Bütünleşme” senaryosu “Vahşi Kapitalizm”in doymak bilmez sofralarında ulusal, sosyo-ekonomik ve sınıfsal değerlerin öğütülüp yok edildiği “Global Kült Şölenleri”ne davetiye çıkarıyor.2 Bazen bu şölenlerin ülkemizde böyle “bilimsel” etkinlikler ile desteklendiğini de görüyoruz. İşte bu “bilimsel” etkinlikler ülkemizdeki planlama süreçlerinin “maddesini” nedense sürekli olarak “ariflerin cehaleti taklidi-tecahül-i arifane” ile gözlerden kaçırmaya ve böylece zihinleri bulandırmaya kurgulanıyor. Oysa planlama süreçleri de tıpkı insanlık tarihi gibi sınıf mücadeleleri bağlamında evrimleşir ve bu mücadelelerin tarihini yansıtır.3 “Kapital”den önceki “Varidat”4 yaklaşımını gerçekleştirmiş olan ülkemiz kültürü, üniversitelerinin çatısı altında planlama süreçlerinin “maddesinin” bu denli yadsınmasını bizce hiç hak etmiyor. Bilimin mistisizme dahi yakın durabildiği günümüzde5 bilimsel yelpazenin yadsınamaz bir bölümü olan Marksist düşünce alanının “planlama, siyaset ve siyasalar” başlığı altında toplanan bir kongrede böylesine yok sayılabilmesi esef vericidir.

Söz konusu kongrede sunulan düşün ürünleri, güzeli ve kendilerince doğru olanı anlatırken, metotlarını ve ideolojilerini net bir şekilde ortaya koymayan ürün sahipleri tarafından sunuldu. Oysa estetiğin ve ahlakın kuralları olmaz, ideolojisi olur6 . Bunun yanında örneğin ekonomi bilimi bir bilim dalından ziyade ideoloji bağlamında değerlendirildiğinde gerçek anlamını kazanır. Böylece dönemlere, zaman dilimlerine, sınıf mücadelelerine ait olgular gerçek duruşları içinde ve “maddeleri” aşısından incelenebilir hale gelir7 . Ne yazık ki ülkemizde “Kent ve Bölge Planlama Bilim Dalı” alanında yapılan çalışmalar istisnalar dışında tarihsel birikimimize tarihin “maddesi” açısından gereğince yaklaşmadıklarından8 geçmişini sınıfsal mantık ile kavrayamayan bir toplumun geleceğine ait projeksiyonları sağlıklı bir kurgu ile planlama bağlamında düşün perdesine yansıtması mümkün olamıyor. Oysa ki sınıf mantığında düşünmek için mutlaka belirli bir dünya görüşünün formatına girmek gerekmez. Örneğin Marx’ın bazı düşüncelerinin bugün Marksist olmayanlar hatta eski Marx karşıtları tarafından da takdir gördüğü bilinmektedir.9 Dünyadaki düşün alanının tümünün ABD güdümlü global bir sığlık ile10 işgal edilemeyeceği; tam tersine temeli diyalektik evrimleşme olan bir felsefe alanının zamanın sürekliliği içinde kendisini de evrimleştirmesinin doğal olduğu artık anlaşılmalıdır.11 Böylece diyalektik evrim ve siyasal ekonominin yeni yorumlar ve yeni bir nefes ile geleceğe dönük projeksiyonları zenginleştirdiğini izlemek mümkün olur.12

Bu çalışmanın temel amacı söz konusu kongrenin öznel eleştirisi değildir. Ne var ki yukarıda belirtildiği üzere çalışmanın yayına sunum kararı üzerinde bu kongrenin çok önemli bir etkisi olduğunu yineleyerek emeğimizi sergilemeye başlayalım ve bu kongrede ideolojik içeriğinden sıyrılarak ele alınan belirli kavramlaştırmaları Marksist bakış açısından irdeleyelim.

Bazen öyle bir an gelir düzyazı anlamsızlaşır. Ve bazen bir tek şiir böyle bir yazının ideolojik bazını en yalın bir ifade ile anlatabilir. O zaman sözü şiire vermeli ve örneğin Nâzım Usta’nın özgün öğretisini mimarlık mesleğinin gerekleri açısından “Kent ve Bölge Planlama Bilim Dalı” bağlamında anlamaya çalışmalı:

EVLER

evler tek katlı da olabilir yüz katlı da

iş bunda değil

yeter ki sokaklarımızı ezmesinler yeter ki temiz çevik güler yüzlü görsünler hizmetimizi

çıplak duvarlara diyeceğim yok taze ve canlıysalar

dar pencereler giyotini hatırlatır bana

pencere dost sözü gibi rahat ve geniş olacak

ağaçsız asfaltı sevmiyorum

parklarda göller göllerde ak kara kuğular olabilir hatta ara sıra bando mızıka

ama en önemlisi parklarda öpüşülebilmeli

aptal ölü ellerini operette arya söylermiş gibi açmış mankenleri sevmiyorum

taştan ve tunçtan insanları sevmiyorum

tabanlarından inip aramızda dolaşmıyorlarsa

bankaları ve hükümet konaklarıyla övünen şehirleri sevmiyorum

sevdiğim şehirler sağlık evleriyle övünenlerdir çocuk bahçeleriyle övünen şehirler

24 Mayıs 1962, Moskova

Nâzım Hikmet

Üniversitelerimizde “Mimarlık” ve “Kent ve Bölge Planlama” bilim dallarında öğretim görmekte olan öğrencilerimiz eğitim sürecinin sonunda sadece yukarıdaki dizelerde kısa ve öz olarak verilmiş bulunan içeriği anlasalar söz konusu sürecin gerekleri yerine getirilmiş olur. Ne yazık ki YÖK güdümlü üniversitelerimizde böyle bir bilginin öğrencilerimize ulaşmaması için gereken bütün önlemler titizlikle alınmaktadır. Durum böyle olunca her iki bilim dalında yapılmakta olan öğretim emperyalist çıkarlara hizmet etmek üzere yetiştirilmekte olan edilgin teknik elemanlar yığınına iletilen teknik bilgiler seviyesine indirgenmektedir. Başka bir deyişle kitaplarda zaten yazılı olan sıradan teknik bilginin öğrenciye yeniden aktarılması, “öğretim” başlığı altında, geleceği şimdiden kurgulanmış edilgin sürülere dayatılmaktadır. Bu seviyede verilen “öğretimin” uygulama alanındaki yansımaları hakkında verdiğimiz örnekler bundan önceki çalışmalarımızda ayrıntıları ile izlenebilir.13

Güncellenmesi gereken planlama süreçlerinde Marksist bakış açısından “Tüketime Sunulan Bilginin Karanlığı” bağlamındaki kavramlaştırmalar:

Emperyalizmin “Yeni Dünya Düzeni-New World Order” veya daha doğru bir deyişle “Yeni Dünya Düzensizliği-New World Disorder” bağlamında dünya uluslarına dayattığı “Global Bütünleşme” senaryosu giderek her şeyi “satıcı-müşteri” ilişkisine indirgiyor. “Akademia” çatısı altında üretilen bilgi dahi bu senaryodan payına düşeni alıyor.14 Bu duruş içinde artık “tüketime sunulan bilginin kaç para ettiği” veya “kişiye yönelik maddesel çıkarlar açısından neye yaradığı” önemli. Eğitim felsefesine de yansıyan bu anlayış bir noktada okullarda öğretilenlerin yararlı olup olmadığını hatta zararlı olup olmadığını sorgulamayı da gündeme getirebiliyor. Böylece “kültürel devrim için yeni bir anayasanın yazılması zorunluluğu” da bilimsel bir tartışma ortamının konusu olabiliyor.15 Bu durumda “bilginin aydınlattığı” bir tartışma ve fikir üretme ortamının yerine, “global söylemin güdümündeki bilginin karanlığında”, izin verilmiş olan alanda “tüketime sunulan” bilgi, sunum hızını aşan bir acele ile tüketiliyor. Bir anlamda M.Ö. 20’lerde tanımlanmış olan kavramlaşmaya geri dönülüyor.16 Bütün bunlara karşın böyle bir karanlık altında olmak bizi gerekli sözü söylemekten alıkoymamalıdır. Tam tersine bizler fikir emekçileri olarak bu ışıksız kuyudan nasıl çıkacağımızı ve tüketim toplumunun içinde bulunduğu esaretin zincirlerini nasıl kıracağımızı enine boyuna tartışmalıyız. Çünkü Marksist görüşe göre tüketim toplumunda iki tür esaretten söz edilebilir. Birinci tür esaret bağımlılıktan, ikincisi ise hasetten oluşur.17

Güncellenmesi gereken planlama süreçlerinde Marksist bakış açısından “Sınıf Yapılanmaları ve İşçi Sınıfı” bağlamındaki kavramlaştırmalar:

“Omnia mutantur nos et mutamur in illis” 18 Evet, Her şey değişir. Değişmeyecek olan tek şey ebedi değişim kavramının kendisidir. Marksizmi “sonlu-end state” önermelerden ibaret görmek, düsturu “diyalektik materyalizm-eytişimsel özdekçilik” olan devingen bir düşünce biçiminin gereğince anlaşılmadığını ifade eder. Bu nedenle Marksizm özünde ebedi değişimin maddesini taşıyan bütüncül bir metot ve düşünsel evrimleşmenin yönünü gösteren bir pusula olarak değerlendirilmelidir. Marx sonrası dönem hakkında sağlıklı okumaların yapılabilmesi için Marx’ın düşünsel emekleri19 ve Marx sonrası dönem hakkındaki bilimsel tartışmalar20 gereğince irdelenmelidir. Böyle bir irdelemeden günümüzün sınıfsal yapılanmalarına ait güncellenmiş betimlemeler ve emekçi sınıfın emperyalizme karşı vermekte olduğu mücadelenin güncel açılımları ortaya çıkar. Marksist tespitleri sadece kendi dönemi içindeki sosyo-ekonomik olguların yapısal algılanması çerçevesinde yorumlamak bu düşünce sisteminin gereği gibi anlaşılamadığını gösterir. Başka bir deyişle Marx ortaya koyduğu metot ile kendisinden sonra gelecek olan ve kendisini güncelleyecek olan diyalektik devinimin tanımlamasını da yapmıştır.

Güncellenmesi gereken planlama süreçlerinde Marksist bakış açısından “Ülke Planlama-Bölge Planlama” bağlamındaki kavramlaştırmalar:

Globalleşme giderek artan bir ivme ile “Yeni Dünya Düzeni” mantığında gelişir ve emperyalizmin parametrelerini de içinde barındırırken bu gelişimi kaderin bir parçası saymak eğilimi de ezilen kitlelere “stratejik bilgi bulaştırma” kurguları ile dayatılıyor.21 Böylece parça başı çözümlerin bir araya gelmesinden oluşan “yamalı bohça” mantığı da ülke planlama ve bölge planlama ile ilgili kavramlaştırmaların unutturulmaya çalışılmasına paralel olarak egemen kılınmaya çalışılıyor. Ülkemizde Devlet Planlama Teşkilatı’nın bir süre yürüttüğü çok başarılı çalışmaların böyle bir karşı kurgu ile etkisizleştirilmesi ve adı geçen teşkilatın söz konusu parça başı çözümlere danışmanlık veren bir yan kuruluş haline indirgenmesi ülkemizde bu yönde bilinç ile yürütülen siyasaların tamamlayıcı parçalarından biri olarak algılanmalıdır. Halbuki ülke planlama genel mantığı içinde yürütülecek bölge planlama stratejileri aslında yerelleşmeye ve yerel açılımları da içeren demokratik önermelere engel olmazlar. Global ve yerel yaklaşımların karşılıklı etkileşimli bir demokratik yapılanma içinde bütünleştirilmesi emekçi yığınların çıkarlarının gözetilmesi ve temsil haklarının korunması kaydı ile Marksist görüş açısından da olumlu yorumlanabilir. Burada, temsil hakkı ve bu hakkın emperyalist demokrasi bağlamındaki dayatmalara karşı savunusunun nasıl yapılacağı başka bir çalışmamızda inceleneceğini de belirtmeliyiz.

Güncellenmesi gereken planlama süreçlerinde Marksist bakış açısından “Aktif Yurttaş” bağlamındaki kavramlaştırmalar:

Yurttaş sınıf bilinci içinde davranmadıkça nasıl aktif olacak? Sisteme karşı alternatif geliştirmeyen, ancak sistem içindeki alternatiflerin sanal rahatlatıcılığına sığınmaya yönlendirilen yurttaş sistemin bütününü nasıl kavrayacak? Aktif, yani siyasete katılan, dahası siyaset yapan yurttaş kendisine sunulan engebeli topografyanın bütün engellerini aşsa bile ayrı ayrı parçalardan oluşan emekler giderek sistemin bütününü nasıl etkileyecek? Bir sistem parçalarının basit toplamından ibaret değildir. Sistem parçalarına ayrıldığında o parçalar tek başlarına sistemin niteliğini göstermezler.22 Emperyalizmin kitlelere dayattığı “Göstermelik Demokrasi” içinde bu türlü sanal katılım gösterileri kitlelerin pasifize edilmesi çabalarını sahneye koyan kurgulardan ibaret olarak değerlendirilmektedir. Kapitalist düzen içindeki “demokrasi” kavramının idealler, limitler ve bu bağlamda verilen mücadeleler açısından sınıfsal mantığa oturtulmuş bir irdelemesi yapılmadan ve bu süreçler emekçi kitleler ile tartışılmadan eski tabir ile “hüda-i nabit” yani kendiliğinden yetişen bir “aktif yurttaş” kimliğinden söz edilebilir mi?23 Planlamaya halkların demokratik katılımı kavramı, söz konusu planlama süreçlerinin tümüne bu halkların bütünü tamamlayıcı ve vazgeçilemez birimler olarak katılımı bağlamında ele alınmalıdır. Bunun dışındaki yaklaşımlar emekçi yığınların sahte “katılım” senaryoları ile aldatılmalarından başka bir anlam taşımaz.

Güncellenmesi gereken katılım kavramlaştırmaları içinde ulus devlet, global sistem ve demokrasi ile ilgili bütün açılımlar incelenmeli ve emekçi yığınların bilgilenmesine açılmalıdır.24 Bütün bu irdelemelerden bağımsız olarak “Aktif Yurttaş” kimliğinin gelişmesini beklemek göstermelik demokrasinin güdümündeki işbirlikçi akademizmin emekçi yığınları yadsıyan yutturmacası olarak kendisini ortaya koymaktadır. Global sömürünün egemen olduğu sınırsız bir dünyaya25 emekçi halkların düşünme yeteneklerini ve sınıfsal haklarının savunulması yönündeki reflekslerini yok ederek varmak, vahşi kapitalizmin “Global Gelişim” yutturmacası altında güncellenmiş rüyasıdır.

Güncellenmesi gereken planlama süreçlerinde Marksist bakış açısından “Global Gelişimin Yanında Yerelleşmenin Desteklenmesi” bağlamındaki kavramlaştırmalar:

Global gelişimin yanında yerelleşmenin de desteklenmesi emperyalizmin emekçi yığınlara dayatması bağlamındaki batı güdümlü sözde demokrasiler tarafından da sürekli gündemde tutuluyor. Böylece “Planlamada Demokratik Kitle katılımı” bağlamında gerçekleştirilmesi gereken ve tabandan gelecek halk meclislerine temsil hakkı tanıyan gerçek bir demokratik modelin göstermelik ve sistemden yalıtılmış maketi vitrinde tutuluyor. Oysa böyle bir model ancak söz konusu temsil hakkının gerçekten tanınması ve yaygın örgütlenmesi ile demokratik işlevini kazanabilir. Bunun için de “Demokratik Kitle Katılımı” bağlamındaki düşünsel birikim ve güncellenmeler ülkemizdeki bilimsel çevrelerde gereğince tartışılmalıdır.26

Sonuç

Emperyalizm, çıkarları doğrultusunda geliştirdiği, düşünsel açıdan derinliği olmayan, sömürüye açık ve tek boyutlu bir dünya projesini uygulamaya koymuş bulunmaktadır. Gelişmiş endüstriyel toplumların ideolojisi bağlamında tek boyutlu insan27 ve tek boyutlu dünya kavramlaştırmaları düşün alanında oldukça eskilere dayanan geniş bir tartışma ortamında irdelenmektedir. Planlama süreçleri ve bu bağlamdaki kavramlaştırmaların Marksist eleştirisi bu düşünsel birikimden alınan dersler ile zenginleştirilerek bu konu ile ilgilenmekte olan araştırmacıların ve özellikle öğrenim görmekte olan genç meslektaşlarımızın bilgi ve irdelemesine sunulmalıdır. ABD dolarının üzerinde “Novus Ordo Seclorum-Çağların Yeni Düzeni” mottosu ile kendisini deklare eden “Yeni Dünya Düzeni- Düzensizliği”nin dayattığı resmi söylemin dışında var olan, onurlu bir yaşam hakkından haber veren düşün ürünlerinin ülkemizde okuyucuya ulaşması medyada giderek artan bir baskı ile engellenmektedir. Bu engellemeler bizleri yıldırmamalı, tam tersine düşünsel ürünlerin daha yüksek düzeylerde üretilmesi ve emekçi yığınlara sunumu konusundaki ısrarımızı kamçılamalıdır. Devrimlerin başladıktan sonra asla bitmediğini bilerek28 ebedi ışığa doğru sınıf bilinci içinde yürümeliyiz.

 

Dipnotlar

  1. Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğretim üyesi.
  2. Kırmızı, M. T., “Bölge Planlamanın İdeolojisi / Güncellenmiş Ulusal Bölge Planlama Stratejilerine Doğru bir Sistem Yaklaşımı”, Ortadoğu Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen “Dünya Şehircilik Günü 28. Kolokyumu – Değişen – Dönüşen Kent ve Bölge – Yeni bir olgu olarak Kentsel Bölgeler – Bölge Kentler Kapsamında Planlamanın ve Yerel Yönetimlerin Yeniden Yapılandırılması” bağlamında sunulan bilimsel bildiri, ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi – Ankara, 8-9-10 Kasım 2004. “Değişen Dönüşen Kent ve Bölge”, Bildiri Kitabı, Ortak yayın, Hakemli, TMMOB Şehir Plancıları Odası – Ortadoğu Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Ortak Yayın Serisi, 2005, yazar (Yayın kurulu kararı: 04.05.2005 / 2) ISBN: 975-395-955-9 (tk) – 975-395-956-7, BBC Basım ve Matbaacılık, Ankara, 2005, s. 237-250.
  3. Marx, K., Engels F., “The Communist Manifesto”, ISBN: 0-7178-0241-8, (İlk Basım:1848), International Publishers 1999.I — Bourgeois and Proletarians: “The history of all hitherto existing society is the history of class struggles”.Marx K., “Capital”, I, Moscow, 1965. Capital, III, Moscow, 1962.”Grundrisse: Foundations of the Critique of Political Economy”, (1857). London: Pelican Marx Library, 1973″Theories of Surplus Value”, Part I Part II, Moscow, 1971.”Theorien über den Mehrwert”, Teil1, Dietz Verlag, Berlin, 1956.”Theorien über den Mehrwert”, Teil2, Dietz Verlag, Berlin, 1959.”Theories of Surplus Value Part 1″,. Burns, E. (Trans.),Moscow, Progress Publishers, 1963.”Theories of Surplus Value Part 2″, Ryazanskaya S. W., (Trans.), Moscow: Progress Publishers, 1968.”Theories of Surplus Value Part 3″, Cohen, J. S. W. Ryazanskaya (Trans.)., Moscow, Progress Publishers, 1971.
  4. Ketene, C., “Varidat: Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin Simavi”, Kültür Bakanlığı, 1990.Seyyid Muhammed Nur, (Haz.) Bilginer M. S., H. Varlı H. M., “Varidat şerhi . Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin Simavi”, Esma Yayınları, 1994.
  5. Woods A.,(5) Grant T.,”Reason in Revolt – Marxist Philosophy and Modern Science”, Wellred Publications, 1995.
  6. Kırmızı, M. T., “Açık Kod İle Yazmak ve Kentsel Estetiğin İdeolojisi” Yapı Dergisi, ISSN 1300 – 3437 – 45, İstanbul, No: 272, Temmuz 2004, s. 43 – 56.Trodsky, L., “Their Morals and Ours: The Class Foundations of Moral Practice”, Pathfinder, New York, 1997, pp. 48.
  7. Levine, N., “The German Historical School of Law and the Origins of Historical Materialism”, Journal of the History of Ideas, Vol. 48, No. 3 (Jul. – Sep. 1987), pp. 431-451
  8. Kıvılcımlı, H., “Osmanlı Tarihinin Maddesi”, Cilt 1 – 2, Tarihsel Maddecilik Yayınları, 1974.
  9. Rockmore, T., “Marx after Marxism: The Philosophy of Karl Marx”, Blackwell Publishing Inc., 2002.
  10. Porter, E. O., “Fallacies of Karl Marx”, Texas Western College at El Paso, 1962.
  11. Hiroshi Uchida (Ed.), “Marx for the 21st Century”, Frontiers of Political Economy, Routledge, 2005.
  12. Albritton, R., “New Dialectics and Political Economy”, Palgrave Macmillan Ltd., 2003.
  13. Kırmızı, M. T., “Estetiğin İdeolojisi Bağlamında Bir Vaka Çalışması – Konak Meydanı / İzmir” Yapı Dergisi, ISSN 1300 – 3437, İstanbul No: 288, Kasım 2005, s. 42 – 46.
  14. Barnet, Richard J., “Global Dreams: Imperial Corporations and the New World Order”, Simon(14)Schuster, 1994.
  15. Illich, I., “Celebration of Awareness”, Calder(15)Boyas, 1971.
  16. Kilpatrick, R. S., “The Poetry of Criticism: Horace Epistles II and Ars Poetica”, University of Alberta Pres. 1990. Pp. iii. Kilpatrick, R.S. “The Poetry of Friendship: Horace Epistles I”, University of Alberta Pres, 1986. Johnson, W.R., “Horace and the Dialectic of Freedom: Readings in Epistles I”,Cornell, 1983.”Nos numerus sumus et fruges consumere nati” – Horace, Epistles, book I, epistle 2, line 27: “Biz kaynakları tüketmek üzere doğmuş bireyleriz” (Horace’ın bu cümlesi tüketici topluma egemen olan anlayışın tarihteki ilk yazılı ifadesi olarak da değerlendirilmektedir.)
  17. Illich, I., “Tools for Conviviality”, Harper(17)Row, Publishers, 1973.
  18. “Her şey değişir ve onların içinde biz değişiriz” – (Terc. Kırmızı. M.T.)
  19. Althusser L, Balibar E, “Reading Capital”, Verso, 1979.
  20. Sim S (Ed.), “Post-Marxism: A Reader”, Edinburgh University Pres 1998.
  21. Kırmızı, M. T., “Bilgi Nasıl Bulaşır? Aktif + Etkin Öğretim ve Memetics – Belleşim Bağlamında Temel Tasarım Kavramlaştırmalarına Giriş”, Gazi Üniversitesi Mühendislik – Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü tarafından düzenlenen “Planlama Eğitiminde Yaratıcı Düşünce – İlk Yıl Tasarım Eğitimi Deneyimleri” konulu “Ulusal Çalıştay”a davetli olarak sunulan bilimsel bildiri, Ankara, 28.02.2003.
  22. Ackoff R., “Towards a System of Systems Concepts”, Management Science, v. 7/71, 1971.
  23. Dryzek, J., “Democracy in Capitalist Times. Ideals Limits and Struggles”. Oxford: Oxford University Pres, 1996.
  24. Held, D. (ed.), “Democracy, the Nation-State and the Global System”, Political Theory Today, Cambridge: Polity, 1991.
  25. Ohmae, K., “The Borderless World”, Harper Collins, 1991.
  26. Krouse, R. W., “Two Concepts of Democratic Representation: James and John Stuart Mill”, The Journal of Politics, Vol. 44, No. 2, May 1982, pp. 509-537.Warren, M. E., “What Can Democratic Participation Mean Today?” Political Theory 30, October 2002, pp. 678-702.
  27. Marcuse, H., “One-Dimensional Man, Studies in the Ideology of Advanced Industrial Society” Boston: Beacon Pres, 1964.
  28. Anderson, J. L., “Che Guevara: A Revolutionary Life”, Grove Press, New York, 1998. “Hasta la VITTORIA, siempre!”
Not ekle
Yükleniyor...
İptal
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×