Bugün, dünyanın neresinde olursa olsun komünistlerin önünde duran görevlerin başka tarihsel dönemlere göre daha güç ve karmaşık olduğunu kabul ederek başlamak gerekiyor. Söylenen, ilk bakışta, öteden beri vurguladığımız belirli gerçeklere ters düştüğü izlenimi verebilir. Öyle ya, sosyalizm alternatifinin zorlayıcılığından kurtulan kapitalizm kendi çıplak yüzünü artık daha pervasızca sergilemiyor muydu? Son on yılda birbiri ardına patlak...
Türkiye’nin, 20. yüzyılda emperyalizme karşı verilen ulusal kurtuluş mücadelelerinin başını çektiği doğrudur. Doğal olarak bu savaşın egemen ideolojinin dilinde, üslubunda, egemen sınıfın veya güçlerin siyasi deneyimlerinde bıraktığı izlerin ötesinde halkımızda, geniş kitlelerde bir miras bırakmış olması beklenir. Üstelik söz konusu Kurtuluş Savaşının öncesinde ortada bir imparatorluk, bir dünya gücü vardır ve bu konumun yine egemenlere...
Sosyalist mücadelenin en önemli sorunlarından birisi, mücadelenin bilfiil içinde olan kadroların dışında kalan insanların, bugünden dört başı mamur bir şekilde tahayyül edemeyeceği bir gelecek projesine sahip olmasıdır. Sosyalizm, hala sürmekte olan tüm tartışmalara rağmen aslında bir iktidar sonrası toplumu betimler; sosyalistler bir şekilde iktidara gelecek ve birtakım toplumsal dönüşümleri yaşama geçireceklerdir. Sosyalizm bugün dünyada birkaç...
Türkiye’de burjuva siyasetinin AKP hükümetiyle birlikte yeni bir liberal sentez süreci içerisine girdiğini söylemek pekala mümkün. Bu süreç 3 Kasım seçimleri ile başlamadı kuşkusuz. 1980 öncesine dayanan fakat ANAP iktidarıyla şekillenmeye başlayan, belirli dönemlerde kesintiye uğramakla birlikte belirli bir süreklilik arzeden bir dönem kastettiğim. Hemen herkes bu dönem için ekonomik liberalleşme konusunda anlaşırken aynı şey...
Yıllardır, İslamcılığın tescilli siyasal temsilciliğini üstlenmiş bir oluşumla olan organik bağlarına son vererek, onun edindiği kimi politik ve kültürel pratiklerden koparak, fakat aynı zamanda İslamcılığa mahsus bir çok öğeyi de muhafaza ederek kendisini iktidara taşıyan bir siyasi özneyi nasıl adlandırmalı? Bu zor bir sorudur; çünkü, her ne kadar Türkiye sağının geleneksel özelliklerinin bir çoğunu taşısa...
Türkiye solunun yakın geçmişinde iç içe giren kimi yönelimler ayırt edebiliriz. Bu yönelimlerin alt evrelere damga vuracak etkinliğe kavuştuğunu ise söyleyemiyoruz. Damga vuracak etkinlik derken sol içi perspektif tartışmalarını değil, toplumsal ölçeği kastediyorum. Bu durumda böylesi bir niteliğe kavuşan en önemli sol damarın Kürt hareketi olduğu saptanmalıdır. Tabiatı gereği Kürt hareketi Türkiye solunun haritasının tamamını...
“Fakat iki Devlet üçüncü bir Devlete karşı gerçekten savaşa girseler bile, ikisi ortak düşmanın imha edilmesi veya kimin tarafından imha edileceği konusunda aynı şeyi düşünmezler. Mesele çoğu kez bir ticari alışveriş gibi halledilir. Her iki taraf teşebbüse 30 bin veya 40 bin asker tutarında bir hisse ile katılır, bunun miktarını maruz kaldığı tehlikeye veya umduğu...
Sosyalist Kore (Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti – KDHC), ABD Başkanı George Bush’un 2002 yılı Ocak ayında yaptığı “Birliğin Durumu” konuşmasında “şer ekseni” ülkelerden biri olarak tarif edildiğinden bu yana, Bush yönetiminin bölgeye yönelik yeni macera arayışları konusunda “samimi” olma olasılığından kaygı duyuyordu. (Oğul) Bush, iktidara geldiği 2001 Ocağı’ndan itibaren, KDHC’ye yönelik politikada bir “sertleşme” başlatacağı...
Başlıktaki “Kürt hareketi” tamlamasından esasen kimlerin kastedildiğine dair herhangi bir kuşkuya yer yok. Kestirmeden gidersek Türkiyeli Kürt nüfusunun siyasal tercihi, 3 Kasım 2002’de açık arayla DEHAP’ı işaret etmişse, kısaca “Kürt hareketi” derken, DEHAP-HADEP adlı parti/partiler ile bunların mirasçısı veya sürdürücüsü oldukları Kürt siyasi geleneği kastedilmek durumundadır. Ancak başlıktaki özet ifade söz konusu gelenekte siyasetin çöküşünü...
Başlarken, başlıkla ilgili bir uyarı yapmam gerekiyor. Bu yazı, başlıkta birbirinden virgülle ayrılan kavramların teorik ve tarihsel bağlamları içinde tek tek ele alıp incelenmesi, öne sürülen tezlerin tartışılması türünden bir amaç taşımıyor. Konuyla ilgili çok sayıda marksist kitap, makale ve tartışma, bunlarla ulaşılan belli bir olgunluk düzeyi var. Yeniden tartışmanın başına dönmek tüketilen yolu bir...