Uzunca bir süredir Türkiye sol yazında, Marksist teorinin kendi bütünselliği içinde tartışıldığı görülmüyor; görünen, teorinin farklı departmanlarının kendi teorik, pratik sınırları içinde ele alınıp tartışıldığıdır. Tek ülkede sosyalizm, sosyalist demokrasi tartışmaları ilk akla gelenler. Bu tartışmalarda teorik perspektif içerilmiş fakat, ayrıca ortaya konmamıştır. Marksist teori, kendi içinde, inceleme nesneleri farklı soyutlama düzeylerine sahiptir. Bu anlamda...
Teorik kavramlar, soyut genel düşüncelerdir. Düşüncenin kavramlaşması, somutun zenginliğinde değişen içinde değişmeyenin, formda özün açığa çıkmasını sağlarken; bu sürecin kendisi kullanılacak yöntemin kendisi olur. Sonraki aşamalarda kullanılacak bu kavram-lar uygulanacak yöntemin bir argümanı olacaktır. Dolayısıyla yöntem, kavramlaştırmada kendisini gösterirken, varolan kavramların kullanımında da kendisini gösterir. Kavram yönlendirilmiş düşüncedir. Bu haliyle hem gerçekliğin bir öğesi hem...
“Klasikler” denildiğinde, solda pek çok kişi için akla Marx, Engels ve Lenin’in çalışmaları gelecektir. Marx’ı ve Engels’i sahiplenenlerden bir kesim ise, Lenin’i “klasik” saymayıp bir “sapma” ya da kendine özgü bir “yorum” olarak değerlendirmeyi yeğleyecektir. Alınan tutum ne olursa olsun konuyu ayrıntılı biçimde tartışmak mümkündür. Ancak amacım bu olmadığından, şu an için özet bir yargıyla...
Marksizm, bazı sosyal bilimciler tarafından belli bir yön ve hedef gösterdiği gerekçesiyle “din” düşüncesiyle ilişkilendirilmeye çalışılsa da tarihsel gelişmenin bir anında, son haliyle “gökten inmiş” bir kurallar bütünü ya da dogmalar sistemi değildir. Belirli bir tarihsel dönemde, yine Marksist bir söyleyişle sınıf savaşımlarının belirli bir olgunluk düzeyinde, ayrıca belirli bir mekanda -kaynayan ve sürekli hareket...
“Bolşevizasyon” olarak adlandırılan sürecin evrensel özünden sözedildiğinde, ilk söylenmesi gereken iktidar perspektifidir. Bolşevizasyon ve Leninist örgüt ile diğer işçi sınıfı kökenli eğilim ve örgütler arasında en önemli fark, ayrım budur. Sosyalist hareket, gelişimi boyunca zamana ve toprağa göre değişen bir takım engelleri aşmak zorundadır. Bunun en “has” örneği olan Bolşevik deneyime gelmeden önce “öz”ü yakalamak...
Türkiye ilginç bir ülkedir. Türkiye toplumu geçmişinden uzaklaştığı ölçüde, yakın tarihini kimi alanlarda daha yoğun yaşamaya başlar. Çünkü Türkiye’de siyasetin açılımcı zenginliği, ideolojinin döngüsel kısırlığını oluşturur. Aynı nedenle ülkedeki sınıfsal ve siyasal mücadele süreçleri içerisinde, ideolojik formasyonlar, çoğu kez kendi doğal gelişimlerini yaşayamazlar. Bu anlamda pek “bitmezler” de. Siyasetin oynaklığı, aralarından kimilerini, birer parmak tadıldıktan...
İdeoloji ve siyaset, Marksist teoriye ilişkin tartışmalarda özellikle ilgi toplayan alan haline geldi. Gramsci’nin “keşfedilmesi” ve Althusser’in çalışmaları, Avrupa’da tartışmaların odak noktasını oluşturdu. Siyaset ve ideoloji ile doğrudan bağlantılı bir üçüncüsünü, “kapitalist devlet”i de katınca, üstyapı olarak tanımlanan alan büyük ölçüde dolmuş oluyor. Devlete ilişkin tartışmalarda Miliband, Laclau, Poulantzas gibi isimler öne çıkıyor. Böylece, ayrıntılı...
“… Marx, Engels ve Lenin’in bütünüyle farklı koşullarda geliştirip öne sürdükleri kimi çözümlemelerin, kendi bağlamlarından kopuk bir biçimde yinelenmemesi” gerekir. “Böyle bir çaba her şeyden önce Marksizm’in ruhunu boğmak, yaratıcı özünü hiç anlamamak olurdu.” Çok doğru. Katılmamak mümkün değil. Bu sözler Yeni Açılım‘ın ilk sayısının Çıkarken yazısında yer alıyor. Bu sözleri Gorbaçov’un, Marksizm’in “cansız bir...
En genel hatlarıyla ele alındığında ekonomizm yapı-üst yapı ilişkilerine bakıştaki bir çarpıklığı, öznenin nesneye yönelik dönüştürme gücünün algılanmasındaki bir eksikliği yansıtıyor. “Ne olduğunun” eksiksiz biçimde yazılabilmesi oldukça güç; bu nedenle ne olmadığının, daha doğrusu olamadığının yazılması bir almaşık oluşturabilir diye düşünüyorum… Bütün somut olgular gibi ekonomizm de, somutluğundan gelen zenginliği ile, anlaşılmasına ve aşılmasına yönelik...
Haftalık Nokta dergisi daha geçenlerde çarpıcı kapağı, dayanılmaz bir humor içeren fıkra ve vinyetleri, nihayet dışardan Glucksmann, Rosanda, içerden de Akad, Belge ile Marksizm defterini dürmüşken söylenecek ne kaldı ki? Gelenek bu kitabını Avrupa soluna ayırdı. Marksist düşüncenin Avrupa’daki gelişimi de konunun içinde. Nokta‘dan sonra Marksizm için olumlu bir şeyler söyleyebilmenin mümkün olup olmadığını tartarken...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×