Derleyen: Fuat Göktürk Yazılama Yayınevi – 2008 – 56 Sayfa Özellikle 1999 depreminin ardından Türkiye-Yunanistan ilişkileri üzerine yapılan sohbetlerin pek çoğunun bağlandığı vasat “Zaten kaç senelik ortak tarihimiz var, toplumlar zaten düşman değil ki…” oluyor. İşin ilginç yanı söz konusu başlığa ilişkin yapılan özellikle uluslararası ilişkiler eksenli çalışmaların da daha süslü ifade edilmekle beraber benzer...
V. LitovYazılama Yayınevi – Şubat 2008 – 103 SayfaÇeviren: Dr. Candan Badem Yayın hayatına yeni başlayan Yazılama Yayınevi, Kuruluştan Çözülüşe dizisi kapsamında Sovyet gazetecisi Litov’un, çok genç bir yaşta Stalin tarafından Tarım Halk Komiserliği’ne, yani Sovyetler’in en önemli bakanlıklarından birine getirilmiş olan İvan Aleksandroviç Benediktov’la yapmış olduğu söyleşiyi yayımladı. Söyleşinin önemi, Benediktov’un hem Stalin hem...
Edward Hallett Carr Birikim Yayınları – 219 sayfa – 2007 Tarih, uzun vadede, ilerliyor. Sıçramalarla, kopuşlarla… Adlarına devrim diyoruz ama bu kopuşlara, devrimlere pek seyrek şahit oluyoruz. Tarihin işleyiş mekanizmasını anlayabilmek, aydınlık yarınlarımızı kuracak bilimimizi mükemmelleştirebilmek için bu kopuşları doğru kavramaya ihtiyacımız var. Kopuşlardan geride sürekliliği sağlayan öğelerin üzerinden atlamadan, süreklilik ve kopuş arasındaki ilişkiyi...
Edward Hallett Carr 3 cilt, 1320 sayfa – Metis Yayınevi Carr’ın Bolşevik Devrimi toplam on dört ciltlik Sovyet Rusya Tarihi külliyatının ilk üç cildini oluşturuyor. Maalesef diğer on bir cildin Türkçe çevirisi bulunmuyor, ama İngilizce kaynaklara ulaşma ve onları okuma şansı olanlar için burada diğer ciltlerin isimlerini de zikredelim: The Interregnum, 1923-1924 [Fetret Devri], Socialism...
Belge Yayınları – 311 sayfa – 1979 Bizimkine henüz nasip olmadı ama Rusya’yı bir kenara bırakacak olursak Avrupa’daki pek çok ülkenin o ülkenin komünist partisinin tarihinden başka bir tarihi olmadığını görüyoruz. En azından o ülke tarihinin belli bir dönemi için… Bir de bu komünist partileri bünyesinde toplayan Komünist Enternasyonal var. 1919 ve 1943 arasında Komintern...
90 yıl önceydi… İki emperyalist odağın insanlığın üzerinde tepiştiği dehşet verici bir ortamda, ezilenler proletaryanın şahsında ayağa kalkmış “başka alem için” kolları sıvamışlardı. Bastıkları toprak Rusya’ydı, uçsuz bucaksız ve ölçüsüz. Kimileri haklı olarak “tarih öncesinden çıkış” diye adlandırdı, hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı, her şeyin kendini ona göre yeniden konumlandırdığı yeni bir dünyaya işaret ederek....
Feliks Çuyev Yordam Kitap – 381 sayfa – 2007 Tarihi anılardan öğrenmenin sakıncaları var. Öznel yargılar, aktarılan süreçler içerisinde anılarını yazan kişinin konumunun yol açtığı ve her zaman doğruya ulaştırmayan yorumlar, aradan yıllar geçmiş olsa bile kaçınılamayan meşrulaştırma çabaları, vs. tarihsel sürecin kırılarak yansımasına yol açıyor. Şüphesiz tarihi mutlak bir nesnellikle, taraf olmadan kavramanın olanaklı...
Türkiye’nin iç ve dış dinamikleri arasındaki denge sorunu “bizim” için hem bir analiz konusudur, hem de moral bir anlam taşır. Türkiye’nin ayakları hep titrek olmuş ve öylece kalmaya mahkum mudur? Yoksa Türkiye’nin kumaşı sağlam mıdır? Bu topraklarda Türkiye’nin selefi toplumlar ayağa kalkmalarını uluslararası konjonktüre, dış faktörlere mi borçlu olmuşlar ve yine bu rüzgarların tersine dönmesiyle...
Zimmerwald, İsviçre’nin yaklaşık olarak ortasında, Bern kantonuna bağlı bir kenttir. Pek bilinen bir yer olduğu söylenemez, turist potansiyeli de herhalde çok yüksek değildir. Zimmerwald’ı tarih kitaplarına geçiren olay ise 1915 yılının Eylül ayında sosyalistlerin, Birinci Savaş devam ederken, savaşı ve savaş karşısında sosyalistlerin tutumunu tartışmak için bir araya gelmeleridir. Konferans, sosyalistlerin arasında artık ertelenemez hale...
“Hiç kuşkusuz ödenecek bedel yüksek, ama kabullenmek zorundayız: Bu yoldan geçen ve buranın dışında bizi alabilecek, anlayabilecek artık hiç kimse olmadığı için her biri gizli ve çözülmez bir anlam içeren bir sürü işaretten kendimizi ayırt edemeyeceğiz.” Italio Calvino, “Zor Sevdalar”dan Sovyetler Birliği, söz konusu olduğunda akıl ister istemez hep aynı soru etrafında dolanıyor: Acaba “esas...