Türkiye’de solun gündemine, beğenilsin beğenilmesin, damga vuran “birlik” tartışmalarının bugün hangi düzlemde seyrettiğine ilişkin değişik görüşler ileri sürülebilir. Bu görüş çeşitliliği içinde önce önemli bulduğum bir noktanın altını çizmek istiyorum. Tartışmalarda, her biri kendi işlevine sahip, iki tür yaklaşımın geçerli olduğunu düşünüyorum. Bunlardan biri, gelinen noktayı ya da alınan mesafeyi görmeye, daha ileri mevziler için...
A: Türk solunda geri tezlerin aşılması sorunu ve MDD Başından itibaren hiçbir kompleks duymadan vurguladık; Türk solunda geçmiş çoğu hesaplaşma, hırçın fakat köksüz, insafsız fakat teorik demlikten yoksun yaşanmıştır. Teorik hesaplaşma politik ayrışmaları sağlıklılaştırır. Ayrışmaların sağlıksızlığında ayrışanların çıkışsızlığında teorik kopuş eksikliğinin rolü iyice göze batar noktaya gelmiştir. Teorik ihtilalcilik Türk solunda “geri bıraktırılmıştır.” Olgular ya...
KONGRELER: A- İzmir Kongresi: Şubat 1964 Yeni kurulan il örgütlerinin de temsil edildiği Kongre’de, illerin 1000 üye yerine 500 üye adına bir delege ile gençlik kolları genel başkanı ile il başkanlarının da tabii delege olarak Büyük Kongre’ye katılmaları öneriliyor. Bu öneriye şiddetle karşı çıkan Genel Merkez, itirazını “Biz şimdiden şekil demokrasiye dayandırılarak yönetilmek istemediğimiz için...
Sosyalistlerin ve işçi sınıfının siyasal birliğinin hayati bir önem taşıdığını kabul eden ve bu alanda bugüne kadar girişilmiş çabaların bir bölümünün sonuçsuz kaldığı, bir bölümünün yetersiz olduğu ve bir bölümünün de ideolojik ve programatik bakımdan, Marksizm ve işçi hareketinin yerel ve uluslararası kazanımlarının gerisine düştüğü kanısında olan ve soruna çözüm arama amacıyla bir araya gelen...
Son bir aydır bazı sosyalist dergi ve gazetelerde yer alan ve “SOSYALİSTLERE” başlığını taşıyan açıklamanın ne gibi gelişmeler için bir başlangıç oluşturacağını hep birlikte göreceğiz. Gelenek bu anlamda kendi perspektif ve temennilerini oldukça açık bir biçimde sol kamuoyuna yansıtmış durumda. İçinde bulunduğumuz ay yapılması düşünülen genişletilmiş toplantı(lar), sözü edilen deklarasyonun hangi kanallara akacağı konusunda önemli...
Türkiye solu uzun süredir “birlik”le yatıp “birlik”le kalkıyor. Somut sonuçlar, ya da sonuçsuzluklar da alındı; bir tarafta SP, diğer tarafta TBKP… İlkinde birleşik yasal parti hedefiyle yola çıkıldı, eski TİKP’e ulaşılabildi… TBKP’de gerçekleşen birlik ise, aslında ayrı durmaları için ideolojik-politik gerekçelerden yoksun kalmış iki oluşumu biraraya getirdi. Bu bir başarı sayılacaksa, TBKP’ye yazılabilecek şu ana...
“Sosyalist parti”nin tartışılmasında birkaç adım daha atmak mümkün mü? Başka deyişle, partinin yapısı, ilkeleri, işleyişi gibi konularda bugünden ortaya konabilecek neler var? Yazı bu alana bir giriş niteliği taşıyor. Kolay iş olmadığını belirtmek isterim. Bir yanda “örgüt anısı” nakletmekten, öte yanda deney-ilke mesafesini bir anda aşıveren tez canlı genellemelerden kaçınmak gerekir. Yaşananlar arasında nelerin gerçekten...
Bugün Türkiye sol hareketinin en temel sorunu nedir? Soruyu biraz daha açacak olursak, sosyalist hareketin bugün geldiği noktadan daha ileriye gidebilmesi ve son yıllarda belirginleşen tıkanıklığın aşılması nasıl mümkün olacaktır? Sosyalizm Türkiye’de toplumsal meşruiyetinin büyük ölçüde sarsılmış olması ve buna rağmen objektif olarak solun güçlenmesi için çok elverişli bir dönemin içinde bulunmamız gerçeğini görerek diyebiliriz...
“Kapitalist sistemin yıkılışından sonraki cinslerarası ilişkiler konusunda öngörebileceklerimiz temelde olumsuz bir karakter taşıyor ve çoğu durumda neyin ilga edileceğiyle sınırlı. Ancak yerine ne getirilecek? Buna ancak yeni kuşaklar karar verecek: Hiçbir zaman parayla ya da başka bir kudret aracıyla bir kadını satın alamayacak olan erkekler ve gerçek aşk dışında hiçbir nedenin kendini bir erkeğe vermeye...
Mehmet Dalcı’nın anısına saygıyla… Türkiye’de 1 Mayıs’ın yarım yüzyıl aradan sonra yeniden kutlandığı 70’lerin ikinci yarısının üzerinden de yaklaşık 10 yıl geçti. 1976, 77 ve 78 yıllarında İstanbul Taksim Meydanı’na “1 Mayıs Alanı” adını kazandıran yığınsal kutlamalar, özellikle 36 şehit verilen 77 katliamının anısına, bu alanı da gelenekselleştirdi. 12 Eylül sonrasında ise ilk organize girişim...