Türkiye’de bugün her şeye rağmen sosyalistler var. Kimileri örgütlü kimileri yalnız, ama düzene karşı bir biçimde mücadele edenler var. Farklı tarzların sahipleri olduklarını iddia edenlerin yanında, hiçbir tarzı olmadığını söyleyen ve bunu başlı başına bir tarz olarak görenler de var. Ancak bugün Türkiye solunun kaç parçadan oluştuğu, farklı kesimlerden hangilerinin reformist hangilerinin devrimci oldukları gibi...
Türkiye’de insanların politikaya uzaklığından söz ediliyor. Son yıllarda burjuvazi bile halkın politikaya uzaklığından yakınmaya başladı. Burjuvazi, yaşanan depolitizasyon sonucunda kendi partilerine toplumun en yeteneksiz kişilerinin rağbet etmesi ve her zaman istediği şartlarda meydanları dolduramamasından yakınıyor. Bu yakınmalarında haksız sayılmaz. Ama önümüzdeki dönemde burjuvazinin depolitizasyondan yakınmak yerine işçi sınıfını fabrikalara ve bürolara hapsetmeye çalışacağını söylemek de...
80’li ve 90’lı yıllarda üniversiteye başlıyan insanlar arasında ne gibi farklılıklar var? Belirli bazı farklılıkların olduğunu kabul edersek, bunlar iki kuşağın tanımlanmasını gerektirecek farklılıklar mıdır? Sosyalist mücadelede kuşak kavramı, belirli mücadele dönemlerine damgasını vuran belirli bir yaş grubunu anlatmak üzere kullanılır. Kuşak sınıflamasının yapılabilmesi için belirli bir yaş grubunun içinde yaşadığı atmosferin belirgin ve ayırdedici...
Bu yazı geçen sayıda bolşevizasyon ve devrimci demokrasi üzerine değişik uçları zorlayan yazımın bir anlamda devamı ve toparlayıcısı olacak. Geçen sayıda, devrimci demokrasiden kalan önemli bir mirası sahiplenen ama çok daha gelişkin bir mücadele tarzı sonucunda iktidarı alan bolşeviklerin yolunu, gelinen noktada yeniden gözden geçirmeye başladım. Gelenek yazarı olmanın verdiği rahatlıkla, oldukça nitelikli bir okuyucu...
Devrimi yapacak insanın ne gibi özelliklere sahip olması gerektiğini tartışma konusu yapan kişiler için mutlak bir referans noktası Rus devrimcileridir. Rus devrimcilerini ise çoğu zaman “bolşevikler” nezdinde hatırlarız. Bolşevikler, büyük bir devrimi gerçekleştirmiş olduklarından, kendilerinden önce o topraklarda yaşamış bulunan devrimcilerin mirasını taşımanın onurunu da kazanmışlardır. Böylelikle Rus devrimcileri artık bolşeviklerin ismiyle anılır olmuştur. Ekim...
Hemen hergün duyuyoruz: “Sosyalist de olsa ben her türlü devlete karşıyım.” Olabilir mi acaba? Bu ülkenin insanları devletin baskısından çok çekti, bunun bir tepkisi mi? Bu tepkiyi anlamaya çalışıyorum ve bu tür lafları edenler ancak sol ile yeni tanışmışsa zamanla hanyayı konyayı görür düşüncesiyle mazur görülebilir diyorum. “Birilerinin diğerleri üzerinde iktidar dediğini duyunca tüylerim diken...
Faşizm tartışmaları son 20-25 yıldır Türkiye’nin gündeminden düşmedi. Türkiye, daha farklı boyutlarıyla, faşizmin yeniden tartışılmasına malzeme vermeye devam ediyor. Bir yandan seçimle iktidara gelmiş bir koalisyonun doğrudan ve dozu gittikçe artan bir şiddet uyguluyor olması, diğer yandan faşist hareketin kimi kesimlerinin yaşadıkları kimlik arayışı, faşizm kavramını yeniden gözden geçirmeye zorluyor. Bu yazıda faşizm kavramı ve...
Marksizmin her alanda yeniden üretilmesi düşüncesi, bu misyonu sahiplenenler için öğrenme iştahını açıcı etkisiyle, heyecan vericidir. Bu düşünce, burjuvaziye karşı mücadele içinde anlamını kazanır ve dolayısıyla politik bir içeriği vardır. Marksizmin birçok alanda kendini hissettirmesi, politik mücadeleyle köprü oluşturabildiği ölçüde anlamlıyken, köprünün kopması, marksizm dışı ve takiben karşıtının oluşmasıyla sonuçlanıyor. Bu yazıda, marksizmin sınırları içerisinde...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×