Giriş Geçtiğimiz son bir yıla, Ordu Partisi’nin Türkiye burjuvazisi adına üstlendiği restorasyon programının çok yönlü hayata geçirilişi damgasını vurdu. Programın ana hedefi, dinci gericiliği eski yerine, burjuvazinin zulasına geri yollamak ve sermaye iktidarını sağlamlaştırmak. “Zorunlu 8 Yıllık Eğitim” tartışmaları da bu kapsamda gündemimize sokuldu. Eğitimle ilgili olarak tasarlanan ”reform”ların biçimselliği bir yana, tartışmaların aslen ideolojik...
Emperyalist-kapitalist ülkelerde yaygın olan paralı eğitim, diğer bir anlatımla eğitimin özelleştirilmesi, ülkemizde de 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren burjuva iktidarlar tarafından hızla yaygınlaştırılmaya başlanmıştır. Kısaca, emekçi çocuklarının paraları kadar okuyabileceği veya paralı burjuva çocuklarının “iyi bir öğrenim” yapabileceği anlamına gelen eğitimde özelleştirme, emekçi çocuklarının geleceğini karartmaya yönelik ciddi bir tehdittir. Bu memleket bizlerin, yani emekçilerin...
Che’yi anlatmak kolay değil. Düşüncelerinden kimi konulardaki tezlerinden yola çıkarak gerçekleştirilecek bir anlatım zayıf ve kuru kaçıyor. Yaşamına ve yaptıklarına dayanan bir anlatım ise örnek bir yaşamın güzellemesinden öteye geçemiyor ve daha çok edebi bir söylemin alanına giriyor. Che’yi anlamak ise mücadelenin insanı için hiç zor değil. Çünkü klasik bir ifadeyle Che “mücadelede yaşıyor”. Che’yi...
80’li ve 90’lı yıllarda üniversiteye başlıyan insanlar arasında ne gibi farklılıklar var? Belirli bazı farklılıkların olduğunu kabul edersek, bunlar iki kuşağın tanımlanmasını gerektirecek farklılıklar mıdır? Sosyalist mücadelede kuşak kavramı, belirli mücadele dönemlerine damgasını vuran belirli bir yaş grubunu anlatmak üzere kullanılır. Kuşak sınıflamasının yapılabilmesi için belirli bir yaş grubunun içinde yaşadığı atmosferin belirgin ve ayırdedici...
Seksenli yılların ikinci yarısında solun hareketlilik ivmesi yukarı doğru yükselirken, bu yükselişin karşılık geldiği alanlardan birisi de üniversiteler olmuştu. Özellikle, bu hareketliliğin örgütsel karşılığı olan öğrenci derneklerinin Türkiye genelinde bir yaygınlığa ulaşması ye merkezi öğrenci eylemleri bir önceki dönemden devralınmış “öğrenci hareketi” kavramını sokuyordu. Her şey eskisi gibi olacaktı; anti-emperyalist, anti-faşist kitlesel bir öğrenci hareketi,...
Türkiye sosyalist hareketinde iki adet tanımlamanın miadını doldurduğunu görmek oldukça sevindirici. İlki faşizme yönelik “en gerici, en emperyalist…” tekellerden yola çıkan tanımlama. Bir kolaycılık ve faşizme karşı yalnızlığı aşma sıkıntısını yansıtıyordu. Diğeri ise “gençlik”in “toplumun en dinamik, en yeniliğe açık” kesimi olarak nitelenmesi. Artık gençliğin sınıfsal bölünmelerden muaf olmadığı, ilericiliği ya da gericiliğinin tarihsel koşullara...
1960’lara kadarki gençlik hareketi, 60 sonrası ile karşılaştırıldığında belirgin farklılıklar gösterir. Tek parti döneminde “vatandaş”lar halk evlerinde, işçiler doğal üyesi oldukları tek sendikada, gençler ise tek partinin gençlik kolunda örgütlenirdi. 1930’larda düzenin oturma döneminin ürünü olarak doğan bu kurumlar, sonraki on yıllarda da Halk Partisi’nin önemli dayanakları oldu. Halk Partisi’nin gençlik kolları iç ve dış...
68 patlaması çok sayıda ülkede eşzamanlı olarak ortaya çıktı. Geriye “68 kuşağı”, “68 olayları” ya da “ayaklanması” gibi kavramlarla bezeli geniş bir tartışma literatürü bıraktı. Bu literatüre, hangi siyasal eğilimden olursa olsun toplumsal hareket üzerine düşünenlerin, ilgisiz kalmaları mümkün değil. 68’e bakarken ilk planda fark edilenler: Hareketlenmenin etkilediği coğrafyanın içinde birbirinden oldukça farklı sayılabilecek ülkelerin...
Bir ara belirli bir parlama gösteren öğrenci hareketinde yaklaşık bir yıldır önemli bir düşüş gözleniyor. Bu düşüş kendisini, hem ülke genelinde hem de tek tek fakülteler düzeyinde gösteriyor. Öğrenci hareketi yaklaşık bir yıldır ülke düzeyinde eylem yapamadığı gibi, iller boyutundaki eylemler de eskisi kadar ses getirmemekte. Fakülteler düzeyine bakıldığında, derneklere yönelik öteden beri yüksek seyretmeyen...
Gene başladı… Üstelik gene “masum” taleplerle başladı… Kimilerince beklenen ve hatta belki gecikmiş olan, kimilerince beklenmedik ve hoş karşılanmayan görüntüler kapladı gazete sütunlarını. Uslanmayacak mıydı bu öğrenciler? Ne istiyorlardı yine, okullarını bitirip hayata atılmak varken, neyin kavgasını veriyorlardı? Türkiye nisan ayında, ayın ortalarında doruğuna çıkmak üzere, öğrenci olaylarının etkisini hissetmişti… Oysa aynı nisan ayı, Özal’ın...