Okurlarımızla bir kez daha gecikerek buluşmanın burukluğuyla; merhaba… Gelenek kendi gündemini Türkiye’de sosyalist iktidarı hedefleyen bir partiyi Sosyalist Türkiye Partisi’ni hesaba katmayarak belirleyemez. Tam tersine bundan böyle teorik-siyasal misyonlarımızın ayrılmaz bir parçası olacaktır STP… Dünya Armağan böyle bir kesitte Gelenek’in işlevleri konusuna değiniyor. Gelenek’in belli bir nitelik ve yaratıcılık konusundaki titizliğinden kesinlikle vazgeçmeyeceğini vurgulayan arkadaşımız...
Gelenek’in son sayılarında “yeni” denebilecek çok fazla şeyin söylenmediği geçmiş dönemde oluşturulmuş olan çerçevenin sınırlarını zorlamaktan çok zaten “bilinen”lerin üzerinden gidildiği okurlarımızın dikkatini çekti. Teorik üretkenlik “tempo”sundaki düşüşün bu kadar çabuk dikkat çekmiş olmasını önemsememek mümkün değil. Türkiye solunda yıllarca hatta bazıları açısından on yıllarca teori adına aynı çerçevenin içinde kalınması alışılageldik bir durumken bu...
Sosyalist hareketin önündeki temel sorunun her yeni evrede baştan tanımlanması gerekiyor. Hareketin bugünkü temel sorunu, gelişkin marksist düşünce ile siyasal pratik arasında buluşma alanları yaratılmasıyla ilgilidir. “Sosyalist hareketin sorunu” dendiğinde, akla hiç kuşkusuz başka birçok başlık gelecektir. Kimisi “birlik” diyecektir, kimisi “kitleselleşme”. Teoride yeniden yapılanmayı ve bir tür teorik açılımı temel sorun olarak görenler de...
Bolşevizm bir teori değildir… Marksizmin belli bir yerellikte yeniden üretilmesi ve bu üretimin marksizmden kopmayacak kadar ona içkinleşmesine bir ad vereceksek bu, bolşevizm değil, leninizmdir. Ve nihayet, bolşevizm marksizmin belli bir türde yorumlanışının ürünü olan bir ilkeler demeti hiç değildir… Bugüne uzanan, sahip çıkılacak olan ve sınıf mücadeleleri sürdükçe anlamlı kalacak olan bolşevizm, siyasal mücadelede...
Türkiye’de burjuva siyasetinden memnun kimse bulunmuyor. Siyasette bir nitelik kaybının bulunduğu, siyasetçilerin ve meclis başta olmak üzere siyasal kurumların ciddi bir saygınlık kaybına uğramış olması birinci ve daha genel bir eleştiri noktası. İkinci bir eleştiri konusunu ise, koalisyon hükümetinin özellikle ekonomideki politikasızlığı, daha doğru bir ifadeyle programsızlığı oluşturuyor. Sözkonusu iki temel eleştirinin sahipleri arasında bizzat...
Ocak ayında Türkiye’de halk şaşkın bir pazar yaşadı. “Faili meçhul” kurşunlar Turan Dursun, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy’dan sonra bu kez de Uğur Mumcu’yu seçmişti. Hedefin, pek çok kişi tarafından tanınan bir isim olması, doğal olarak etkisini arttırıyordu. Yıllardır pek çok şeye alışkın insanlar, bu eksikliğe de pekala alışabilirdi. Ama cinayeti izleyen günlerde gelişmeler farklı seyretti....
“Reel sosyalizm”in çözülüşünün “keyfini çıkarma” dönemi olacağı umulan Yeni Dünya Düzeni ilginç bir şekilde, kimseyi rahata erdiremedi. Ortaya çıkan durum, düzenden çok, düzensizlik ve belirsizlik sözcükleriyle anlatılabilir. Bu pek de öyle sürpriz bir sonuç değil. Yeni Dünya Düzeni, kapitalizmin yaşadığı başlangıcı 1970’lere uzatılabilecek en uzun kriz dalgasının içine doğdu. Ve kazanılan siyasal zafer kapitalizmin üzerine...
Türkiye Burjuvazisi iki yönlü bir hareketlilik içinde. Bir yandan iktidarda olmanın sorunlarını çözüyor, diğer yandan kendine daha uzun süre yarayabilecek bir “vizyon” hazırlıyor. Bu dayanıklı vizyon, burjuvazinin varoluşunu meşrulaştırmak ve düzenin devamını tesis için zorunlu. 12 Eylül dönemi, Türkiye Burjuvazisi tarafından çok daha uzun süreli ve çok daha kalıcı bir çözüm olarak tasarlanmıştı. Bunun böyle...
“Anlatılan Senin Hikayendir”… Kapital’in birinci cildinin önsözü bu cümleyle noktalanır. “Çağdaş” marksist yazında ve marksizmin her revizyonu denemesinde öne sürülen ise, hikayenin değiştiğidir. Örneğin, işçi sınıfının artık o “proletarya” olmadığı tarihsel çıkarlarının da düzenle uyuştuğu. Ya da, “bilgi çağının” üretimi Marx’ın öngörmediği ya da göremeyeceği bir duruma getirdiği. Ya da, nükleer silahların ekolojik bozulmanın kendisinin...
Birinci bölümü 40. sayıda yer alan yazımın ikinci bölümünde birincisinden farklı olarak, panoramik bir çerçeve sunmaktan ziyade işçi sınıfı ve burjuvazi karşılaşmasının gerçekleştiği mekanların ara başlıklar olarak sunulması tercih edilmiştir. Tartışmanın bu bölümüne 12 Eylül döneminden başlanarak devam edilecek, ancak kronolojik bir sıra izlenmeyecektir. GENEL BİR DEĞERLENDİRME 12 Eylül, toplumun bütün kesimlerimde olduğu gibi burjuvazi...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×