“Proletaryanın çıkarlarını savunan Sosyal Demokrasinin ödevleri ile çeşitli sınıflar tarafından oluşturulmuş bulunan ulusun hakları iki ayrı şeydir.” STALİN Dünyada hiçbir sorun yoktur ki, proletaryanın çıkarlarını savunan sosyalistleri ilgilendirmesin. Ulusların hakları, her zaman, siyasi bir sonu haline burjuvazi tarafından getirilmiş ve bu “iki ayrı şey”in somut tarihsel koşullarda birleştirilmesi ve çözümü de sosyalistlerin görevi olmuştur. Ulusal...
Başka yerlerde olduğu gibi Türkiye’de de sosyalist hareketin güç kazanması siyasal mücadelenin ve siyasal dengelerin ürünü olacak. İktidarı giderek daha yakından hissedecek bir hareketin gelişebilmesi siyasal mücadelenin ve dengelerin hakkının iyi verilmesi ile gerçekleşecek. Veya “dengesizlik”lerin… Burada sosyalistlere düşen siyasal mücadelenin iktidarı düşünen ve ona yönelen bir rota tutturmasını sağlamaktır. İki şey öne çıkacaktır bu...
İşleri pek fena sayılmazdı. Hatta çevresine şöyle bir baktığında ortalamanın üzerinde bir düzey tutturduğunu görüyordu. Gene de geçmişine ve inançlarına olabildiğince sadık kalmıştı. Ulaştığı yaşam standardına ve malum aile sorumluluklarına karşın içindeki mücadele kıvılcımları sönmemişti. Kimileri gibi “elveda” dememişti kısacası… Evet hala inanıyordu ve daha önemlisi mücadele etmek de istiyordu. Ama mücadelenin öyle çoluk çocuk...
Türkiye sosyalist hareketinin yakın geleceğine ilişkin tahminlerde bulunup kimi beklentileri dile getirirken üzerinde durulması gereken noktalardan biri, geçmişte sıkça kullanılan “patlama” kavramıdır. “Patlama” denildiğinde akla iki nokta geliyor. Bunlardan ilki sol hareketin bir bütün olarak yeni bir yükselme ve kitleselleşme sürecini yakın gelecekte yaşayıp yaşamayacağına ilişkindir. Bu ilk nokta önümüzdeki sorunun en genel çerçevesini çizmektedir....
Türkiye’de uzunca süredir hep günlük politika konuşuluyor. Toplumun hemen her kesimini ilgilendiren gelişmeler bir bütün olarak ülkenin gündemini belirledi. Bugün, bu yoğun tartışma ortamı bir ölçüde sona ermişe benziyor. Peygamberce sonuçlar henüz ortaya çıkmasa bile görevler belirlendi ve artık “yapılacaklar” bekleniyor. Kuşkusuz politika yine sürecek. Politika bilinen ölçüleriyle, insanları depolitize etmek doğrultusunda kullanılacak. Beklentiler başka...
Türkiye’de 1973, 75, 77, 79 ve 1983 yıllarında da seçim yapılmıştı. Ama, bu seçimlerin hiçbirisi 1987 yılındaki kadar maskaraca, insanlarla alay edercesine gerçekleşmemişti. Biraz keyif, biraz öfkeyle küçük, bir seçim gezintisine çıkmak, sanırız söylemek istediklerimizi daha açık hale getirecek. ABD’de, bir seçim çalışmasından çok spor karşılaşmalarını andıran kampanya dönemleri vardır. Bu kampanya dönemlerinde, iyi beslenmiş...
Geleneksel soldaki siyasal ve kültürel yayınlarda giderek rahatsızlık vermeye başlayan bir standartlaşma hiç dikkatinizi çekti mi? Ben rahatsız oluyorum… Açıkçası sosyalist hareketin sorunları dendiğinde “birlik gerekiyor” cevabından güncel siyaset söz konusu olduğunda “insan haklan ve düşünce özgürlüğü sağlanmalı” önermesinden dünyaya bir göz atıldığında ise “barış ve silahsızlanma mücadelesi yükseliyor” gibi standart yaklaşımlardan rahatsız oluyorum. Ve...
Cezaevlerinde ve yurtdışında yaşayanları bir yana bırakırsak, Türkiye solunun okuma alışkanlığı konusunda olumlu konuşmak pek mümkün değil. Her şeye karşın Türkiye’de solda bir kesim var, artmasa bile eksilmiyor da… Bu kesim, bunca yayın çıktığına göre küçümsenmeyecek ölçüde yazabiliyor. Aynı kesim sözkonusu yayınlar belirli bir alıcı bulabildiğine göre abartılmamak kaydıyla okuyor da… Bugüne dek okuduklarımdan kalkarak...
“Özgürlük ve eksiksiz demokrasi CHP’den beklendi oylar CHP’ye verildi muhalefet yapılırken hep gözucuyla CHP’ye bakıldı CHP iktidara geldiğinde vaadlerini tutmaya çağrıldı ve onun için çalışıldı. CHP hep bir yerlere çekilmek ya da bir yerlerde tutulmak istendi. Sol CHP’siz düşünülemez oldu. Sosyalist hareket CHP’siz düşünemez kımıldayamaz varlığını gösteremez oldu.” (Sosyalist İktidar, Ocak 1980) Ocak 1988. Sekiz...
“Artık” 2000’lere gidiyoruz. “Artık” değişmek gerekiyor. “Artık” eskiyi bırakma, gömme günüdür… Her yıl 31 Aralık günü kentlerimizin caddelerinde bir koşuşturmadır gider. İnsanlarımız kendilerini oraya buraya atarak yeni yılı karşılamaya hazırlanırlar. İşte biraz bunu andırıyor: Türkiye’nin sağı ve solu, galiba en çok da solu, bir mesih bekler gibi bekliyor 2000’leri. Ne olacak acaba? Dinamo Kiev iyi...