Bir süredir ara verdiğimiz, Yayın Kurulu imzalı sunuş yazılarına bu sayıda bir kez daha yer vermek ihtiyacı duyduk. Bunun iki sebebi bulunuyor: Birincisi, Gelenek’in 99. sayısıyla 100. sayısı arasında geçen uzun süreden ötürü okurlarımızdan özür dileme ihtiyacı hissetmemiz. İkinci gerekçe ise, yansımalarını 101. sayıdan itibaren göreceğiniz, Gelenek’teki değişiklikleri haber vermek. Sunuş yazısında bugüne kadar çıkan...
Gelenek 100. sayısını çıkartmanın gururunu yaşıyor. Yuvarlak rakamlara olan düşkünlüğümüz olarak algılanmasın bu… 100. sayı teorik bir dergi için Türkiye’de uzun sayılabilecek bir ömrü gösterdiği için önemlidir. Elbette kimse bir derginin başarısının ömrüyle doğru orantılı olduğunu söyleyemez. Gelenek’in yüz sayı çıkmış olması da onun başarılı olduğunun bir ispatı sayılamaz. Ayrıca teorik bir dergi için başarının...
İşçiler, emekçiler, köylüler, aydınlar tarafından tartışılması, geliştirilmesi ve gerici, işbirlikçi, piyasacı, patron güdümlü anayasa girişimlerine karşı bir seçenek haline getirilmesi için Türkiye Komünist Partisi tarafından hazırlanmıştır. TOPLUMCU BİR ANAYASA İÇİN… SUNUM Türkiye, 12 Eylül faşizmi tarafından dayatılan ve emperyalizme bağımlılık, teslimiyet, eşitsizlik, adaletsizlik, yoksulluk, çürüme ve cehalet kaynağı durumundaki sömürü düzenini 25 yıldır korumaktan başka...
Medya 2007 Newroz’unun çatışmasız kapandığında mutabakata vardı. “Göstericiler olaysız dağıldı” şablonunu biliyoruz… Oysa iki yıl önce Mersin’de cezai ehliyet yaşının hayli altında çocukların bayrak olayı, bir milli hezeyan için yeterli sayılmıştı. Türk milliyetçiliği canlanmış, dönemin genelkurmay başkanı Kürt halkına “sözde vatandaş” demekten yüksünmemişti. Peşi sıra Kürtlerin görece yüksek doğurganlığının ne büyük tehlike oluşturduğuna dair ırkçı...
Genel Bir Değerlendirme Eğitim, belirlenmiş amacı olan bir etkinliktir. Burada ” amaç” tek başına, “belirlenmiş” olma niteliğinden ya da “belirlenmiş” olsa da, kimin ve neyin belirlediğinden bağımsız düşünüldüğünde, çok masum ama bir o kadar da şekilsiz kalır. Daha doğrusu “amaç” yok olur ve ortada sadece “etkinlik” kalır. İnsanlık tarihi boyunca, bunun böyle olmadığı, bundan sonra...
Hrant Dink cinayeti üzerine söylenenlerden biri de, Türkiye’de üstünden bir ay geçtikten sonra hakkında konuşulmaya devam edilen, konuşulanların da gündemin birinci maddesi olmaya devam ettiği başka bir suikast olmadığıydı. Bunun doğruluk derecesi önemsiz, saldırının çok önemli olduğu doğrudur. Gelenek, Türkiye’nin iç dinamiklerinin sistematik biçimde zayıf düştüğünü, zayıf düşürüldüğünü, gündemin ülke tarihinde belki hiç görülmedik ölçüde...
TKP Siyasi Komitesi Dink’in ölümünü izleyen dakikalarda aşağıdaki açıklamayı yapmıştı: Milliyetçilerle emperyalistlerin ortak komplosu Dink Cinayeti Hedefi 12’den Vurmuştur Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesi son derece üzücüdür ama hiç şaşırtıcı değildir. Türkiye emperyalistler ve milliyetçi/faşist odakların ortak çabasıyla son derece kırılgan bir duruma getirilmiştir. Her kurumu her köşesi emperyalist projelere açılan, liberal...
Bu yazının kaleme alındığı 2006’nın son günlerinde Türkiye siyasal gündemini bir seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi işgal ediyordu. Kendi payıma yeni yılın başladığı gibi sürüp gideceğine ve Çankaya eksenli bir tartışmanın birinci planda durmaya devam edeceğine inanmıyorum. Elbette cumhurbaşkanlığı seçiminin altı üstü bahar aylarında kapanacağını kastetmiyorum. Kim ne derse desin, Türkiye’de cumhurbaşkanlığı makamının siyasal önemi başbakanlığın gerisindedir...
Komünist Hareketin İki Sorunu Bu yılki uluslararası toplantıya konan başlığın karmaşıklığından yararlanıp tüm dünyada komünist hareketin yüz yüze geldiği kimi sorunlara yoğunlaşmak ve bu sorunlarla ilgili olarak Türkiye Komünist Partisi’nin görüşlerini paylaşmak istiyorum. Sözünü edeceğim sorunlar ve sonuçları “Türkiyeli” veya bizim bölgemize özgüymüş gibi bir izlenim verebilir; ancak kanımca bunlar evrensel karakter taşıyan sorunlar. Referans...
Türkiye burjuvazisinin onyıllar boyu hem bir sendromu hem de demagojisi oldu “bölünmek”. 12 Eylül sonrasında sadece kamuoyunu biçimlendirmek üzere televizyonda yayınlamamışlardı parçalanmış ülke haritasını; üniversitelerde hocaları toplayıp brifingler vermişlerdi. Hayali sınır Karadeniz’den başlayıp güneye doğru iniyordu. Solun Karadeniz’e neden önem verdiği de bu sayede deşifre edilmişti. Kıyıya Sovyet çıkarması yapılacaktı çünkü! Bölücülükle adı özdeşleştirilen taraf...