Türkiye’de geçtiğimiz yıl artık burjuvazinin de pembe tablolar çizmeye gücü ve yüzü kalmadı. Bu ülkede siyasal-toplumsal yorum için her ağzını açan söze bir krize değinerek başlıyor. Kriz, çoğunlukla bileşenlerinden bir tanesine, Kürt sorununa indirgenerek açıklansa da varlığı genel kabul gören bir olgu haline gelmiştir. Bu yazı da sözü edilen genel kabulü paylaşıyor. Ancak burada mevcut...
Türkiye ekonomisi, beklenmedik hiç bir boyutu bulunmayan krizine sonunda girdi. Şimdiden “yitirilmiş” olduğu kabul edilen 1994 yılında ekonomiyle ilgili tartışmalar yoğunluğunu kaçınılmaz olarak koruyacak. Kriz tartışmalarının dikkat çeken bir yönünü neredeyse tümüyle finansal kesimdeki hareketler üzerinde durulması oluşturuyor. Artık konuyla uzaktan-yakından ilgili herkesin bildiği gibi, Hazine dış borçlanmaya ağırlık vererek içeriden borçlanmadı; piyasada TL fazlalığı...
Son dönemde bir kriz saptaması yapıyoruz. Devrimci durumun varlığından değil ama sosyalist hareketin de müdahaleleriyle buna dönüşebilecek bir zeminin varlığından söz ediyoruz. Buradan hareketle de, Türkiye’de sosyalizmin temsili sorununun çözümü yolunda önemli adımlar atmış olan partimizin önündeki yeni temel misyonu, siyasal hareket haline gelme hedefini ete kemiğe büründürmek olarak tarif ediyoruz. Yola çıkarken yaptığımız temel...
Günümüzde kapitalizm, bir dünya sistemi olarak yaşamın her alanında varlığını hissettiriyor, bireyin fiziksel ve entellektüel gelişimini sermayenin gereklerine göre sınıflayan kapitalizmde insanın insan üzerindeki sömürüsü kendini sağlık politikalarında da açığa vuruyor. Bu yazının amacı sömürü düzeni devam ettikçe sağlığın da sorun olmaya devam edeceğini göstermek ve bu konudaki ikiyüzlü yaklaşımları teşhir etmek olacaktır. Bugün dünya...
Uluslararası komünist hareketin içinde bulunduğu durumu savunmacı bir hattın egemenliği ile tarif etmek mümkün. Kapitalizmin “zafer”ine rağmen direnmenin onuru, şimdilik, devrimci bir çizgide kalmakta ısrar eden komünist yapı ve çevrelerin en önemli dayanaklarından birini oluşturuyor. Sosyalizmin, komünizmin ve marksizmin “ölmediği”ni, günümüz gelişmelerini açıklama gücünün hala bulunduğunu, kapitalizm sürdükçe yeniden güncelleşebileceklerini savunmak ve dalganın tersine dönmesini...
Anadolu aydınının Batı dünyası ve emperyalizm karşısındaki konumlanışı, melodramların popüler bir temasını, aşk-nefret hikayelerini aratmıyor. Hani, esas oğlan önce nefret ettiği esas kıza aslında aşık olduğunu anlar, önce gururuna yediremez, sonra teslim olur, sonra tekrar gururunu hatırlar vs… Döneme göre değişen temalarla benzerini bir ülkenin tarihinde görüyoruz. Çıkışsızlık dönemlerinde, nefretin nesnesi “adam olamayan bu halk”...
Türkiye Burjuvazisi iki yönlü bir hareketlilik içinde. Bir yandan iktidarda olmanın sorunlarını çözüyor, diğer yandan kendine daha uzun süre yarayabilecek bir “vizyon” hazırlıyor. Bu dayanıklı vizyon, burjuvazinin varoluşunu meşrulaştırmak ve düzenin devamını tesis için zorunlu. 12 Eylül dönemi, Türkiye Burjuvazisi tarafından çok daha uzun süreli ve çok daha kalıcı bir çözüm olarak tasarlanmıştı. Bunun böyle...
“Anlatılan Senin Hikayendir”… Kapital’in birinci cildinin önsözü bu cümleyle noktalanır. “Çağdaş” marksist yazında ve marksizmin her revizyonu denemesinde öne sürülen ise, hikayenin değiştiğidir. Örneğin, işçi sınıfının artık o “proletarya” olmadığı tarihsel çıkarlarının da düzenle uyuştuğu. Ya da, “bilgi çağının” üretimi Marx’ın öngörmediği ya da göremeyeceği bir duruma getirdiği. Ya da, nükleer silahların ekolojik bozulmanın kendisinin...
Birinci bölümü 40. sayıda yer alan yazımın ikinci bölümünde birincisinden farklı olarak, panoramik bir çerçeve sunmaktan ziyade işçi sınıfı ve burjuvazi karşılaşmasının gerçekleştiği mekanların ara başlıklar olarak sunulması tercih edilmiştir. Tartışmanın bu bölümüne 12 Eylül döneminden başlanarak devam edilecek, ancak kronolojik bir sıra izlenmeyecektir. GENEL BİR DEĞERLENDİRME 12 Eylül, toplumun bütün kesimlerimde olduğu gibi burjuvazi...
Türkiye kapitalizminin toplumsal kriz potansiyelini gerçekçi bir tarzda saptamak, bu potansiyelin devrimci bir kriz olasılığı ile ilişkisini kurmakx Türkiye’de sosyalist devrimci politikanın merkezi sorunudur. Bu sorunu, politik iktidarın ele geçirilmesi perspektifi ile birlikte tartışmak giderek ayrıksı hale gelen bir misyona denk düşüyor. Türk solu devrimci kriz dinamikleri içerisinde işçi hareketinin politik vazgeçilmezliğini, nasıl sağlıksız bir...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×