Geçenlerde Taha Akyol’un Milliyet’ teki köşesinde sosyalist siyasetin dogmalar ürettiğini iddia ettiği yazısına Aydemir Güler gereken yanıtı verdi . Taha Akyol gibi çapsız karşı devrimcilerin yanı sıra burjuvazinin Russell Popper gibi nice çaplı ideologları benzer bir şekilde işçi sınıfı siyasetini bilim dışı göstermeye kendilerini adamışlardır. Bu yazıda ise bu gerici ideologların etrafında dolanmak yerine, bizim...
Dört yılda bir arpa boyu 11 Eylül 2001 New York ile 7 Temmuz 2005 Londra arasında dikkati çeken bir farklılık bombaların ardından oluşan kamuoylarına ilişkin. Dört yıl önce Batının kapitalist toplumlarında egemen güçlerce körüklenen ve fiilen oluşan ortalama psikoloji, saldırının hesabının sorulması yönündeydi. Oysa bugün başta İngiltere olmak üzere aynı toplumlarda emperyalizmin yeniden dizginlerinden boşanmasına...
Giriş: Yoksulluk kavramı marksizme içkin mi? Yazıya başlarken sorulan bu soru kimseyi şaşırtmamalı; genel anlamda yanıtının “hayır” oluşu da… Nedeni ise birincisi, kavramın niteliğinde, ikincisi, marksizmin topluma bakış yönteminde gizli. İlkinden devam edecek olursak, yoksulluk, özü itibariyle bir göreliliği içerir. Toplumsal ölçekte yapılan üretim sonucu oluşan “toplumsal ürün” den tekil bireylerin aldığı pay, sahip olduğu...
Ali Önder Öndeş , Aydemir Güler , Erkin Özalp , Haluk Yurtsever , Metin Çulhaoğlu Metin Çulhaoğlu: Türkiye’de işçi sınıfının son 40-45 yıllık dönemde siyasal olarak özel bir hareketlilik sergilediği kesitleri nasıl tanımlayabiliriz; hangi dönemlerde Türkiye’de işçi sınıfı başka dönemlere göre daha canlı, daha hareketli olmuştur; bunları genel olarak saptayabilirsek ve buradan hareketle sınıfın neden,...
Giriş Sınıf, üzerinde çok söz ve mürekkep tüketilen konuların başında geliyor. İlgili literatür o kadar geniş bir külliyat oluşturuyor ki, konuya ilişkin ana tezleri, çözümleme ve vargıları özetlemek bile dev boyutlu bir çalışmanın konusu olur. Buradaki sorun yalnız yazılanların, söylenenlerin niceliğiyle, çokluğuyla ilgili değil. Bu var, ama asıl, zorluk farklı disiplin ve kavram çerçevelerinin, sınıf...
Bu yazıyı hazırlarken okuduğum kaynakların kimilerinde işçi sınıfının bugünkü durumuna ilişkin bir dizi veriye de rast geldim. Kimi notlar almışım. Örneğin 2000 yılı itibariyle sanayileşmiş ülkelerde yüzde 6.1 olan açık işsizlik oranının 2002’de yüzde 6.9’a yükseldiğini, bunun yaklaşık 180 milyon işsiz anlamına geldiğini, 2000-2003 arasında yedek sanayi ordusuna 20 milyon kişinin eklendiğini, ayrıca 550 milyon...
“Kültür” serbest kullanıma hayli yatkın bir kavramdır. Kimileri, bu kavramı görece dar anlamda, güzel sanatlar ve edebiyatta belirli bir beğeni ve gelişkinlik düzeyini anlatmak için kullanırlar. Ancak, aynı kavramın bundan çok daha geniş anlamda kullanıldığına da tanık oluruz. Bu durumda, sanat-edebiyat ve bildiğimiz üstyapısal öğelerin ötesinde, maddi yaşamın üretimi, bu üretimde kullanılan çeşitli teknolojiler de...
İşçilerin, kadınların, öğrencilerin, köylülerin ya da mahallelilerin “öz örgütlenmesi”, ne anlama gelir İlgili toplum kesimlerinin, kendi özgül sorunlarından hareketle ve başkalarından (devletten, burjuvaziden, partilerden, “lider”lerden vb.) bağımsız bir şekilde örgütlenmeleri… Örneğin, öz örgütlenme taraftarlarına göre, üniversiteli öğrenci gençler, “akademik-demokratik mücadele” ekseninde örgütleniyorsa, gerçek bir “öz örgütlenme” söz konusudur. Yok eğer birileri üniversite öğrencilerini ülke ölçeğindeki...
Kapitalizmin fordist birikim rejiminin yanısıra postfordizmi de uygulamaya koymasıyla, işçi sınıfının yapısında meydana gelen değişmeler görmezden gelinemez bir olgu olarak karşımızda duruyor. Bu sürece, kültür ile ideolojinin arasındaki açının hızla daralması, yani kültürün hızla ideolojikleşmesi eşlik ediyor. Hâl böyle olunca, gerek sınıf oluşumunu anlamak, gerek sınıf yapısını analiz etmek, gerekse toplumsal formasyonun bütününde sınıfa dönük...
Marco Polo, tek tek her taşıyla bir köprüyü anlatıyor. “Peki köprüyü taşıyan taş hangisi?” diye sorar Kubilay Han. “Köprüyü taşıyan şu taş ya da bu taş değil, taşların oluşturduğu kemerin kavsi”, der Marco. Kubilay Han sessiz kalır bir süre, düşünür. Sonra ekler: “Neden taşları anlatıp duruyorsun? bana Beni ilgilendiren tek şey var, o da kemer.”...