Reel sosyalizmin çözülüşüyle birlikte marksizmin tüm teorik yapısı yeniden sorgulanmaya başladı. Sosyalist hareketlerin ne bu hesaplaşma rüzgarından kaçınmaları mümkün, ne de sahaya anlamlı bir kendine güvenle çıkmaları… Kendine güven duygusu da çok aşındı. Bu aşınmayla birlikte reel sosyalizmin on yılları boyunca, teori ve ideoloji adına yaşananların korkunç bir rehavet olduğu da su yüzüne çıktı. Bir...
2000’e Doğru Dergisi’nin 1 Eylül 1991 tarihli sayısında Sovyetler Birliği’ndeki son gelişmeler üzerine bir tartışma var. Tartışmacıların birisi Yalçın Küçük, diğerleri Sadun Aren ve Doğu Perinçek. Y. Küçük’e şöyle bir soru yöneltiliyor: “- Bu Yeltsin nereden çıktı? Gökten zembille mi indi? SBKP Politbürosu’nun üyesiydi.” Y. Küçük’ün cevabı inanılmaz ama şöyle: “Sovyetler Birliği’nde bu tür insanlar...
Şimdi teoriden söz etmenin sırası mı? Kim ne derse desin tam sırası. Hatta denilebilir ki, teoriden söz etmek hiç bu kadar önem kazanmamıştı. Teorinin sosyalist hareketteki yerine zaman zaman değinilse bile, bundan, yani teoriden tam olarak neyin kastedildiği konusuna pek açıklık getirilmez. Sözgelimi, kastedilen Marx’ın, Engels’in ve Lenin’in geride bıraktığı düşünce mirası mıdır? Yoksa buna...
Türkiye sosyalist hareketi biraz da uluslararası gelişmelerin de etkisiyle “kardeş”lerinin pek fazla tanışık olmadığı bir durum ile karşı karşıya kaldı. Son 30 yıllık açılım denemelerindeki kısırlık ve açmazların bir bir ortaya çıkardığı faturaları da gözönüne alarak, Türkiye sosyalist hareketinin kendi tarihinde gönül rahatlığıyla altını çizebileceğimiz “evre”ler yaratamadığımızı kabullenmek gerekiyor. Uluslararası harekette pek tanışık olunmayan durum...
Türkiye sosyalist hareketinin gündeminde çok cepheli bir sıçrama var. Ben bu sıçramanın çok cepheli oluşunu işimizi zorlaştırmaktan çok, daha anlamlı kılan ve siyaset bizim için de bir sanatsa, mutlaka onu güzelleştiren, ama asıl önemlisi elde edeceğimiz sonuçları daha ileri noktalara taşıyacak bir özellik olarak görüyorum. Yeter ki cepheler arasındaki bağlantıları bulalım, kendi içindeki eşitsizlikleri bir...
Metin Çulhaoğlu, Gelenek‘in 35. sayısındaki yazılarında, solda teorik, siyasal ve örgütsel bir iç silkinişin yaşanması gerektiğini ifade etti. Altının daha baştan çizilmesi gerektiğini düşündüğüm ilk nokta, sözkonusu silkinişin bir süreç olarak tarif edilebilirliği. Gündemde, tek bir hamleyle bir şeylerin “bitirilmesi” ve sonra da yola koyulma beklentisi bulunmuyor. Tersine, sürecin ancak ve ancak “yola koyulma” ile...
Bu yazının temel hedefi, Türkiye komünist sosyalist hareketinde değişik yetkinlik düzeylerinde ara ara açığa çıkan, ancak genel olarak bir klişe halinde varolan konumların savunusunu destekleyen emperyalizm tartışmaları olacak. Emperyalizm tartışmaları yeniden başlıyor, bu sefer gerçekten ciddiye alınacağını ummak istiyoruz. Yazının ilk bölümünde birinci kuşak marksistlerin ve bazı batılı aydınların emperyalizm üzerine incelemeleri kısaca özetlenecek. İkinci...
Türkiye’nin son otuz yılına bakıldığında ilginç bir durum dikkati çekiyor. Türkiye kapitalizminin üretime ve iç pazara dönük dinamizmi ile solun göreli etkinliği arasında bir ilişki gözleniyor. Genel hatlarıyla bakıldığında Türkiye’de solun yükseliş dönemi, 1960’ların ortaları ile 1977 arasındaki yıllardır. Aradan zaman geçtikçe, 12 Mart’ın solu geriletmede belirli sınırların ötesinde etki yaratmadığı anlaşılıyor. Özetle, Türkiye kapitalizminin...
Siyaset “doğru” olarak bellenen bazı saptamalar üzerinde oluşturulur ve sürdürülür. Burada sözünü ettiğim, kısa vadeli hedefleri de içeren daha somut düzeydeki siyasettir. Yoksa, siyasi faaliyet içinde bulunanların ayrıca önsel ideolojik çerçeveleri, nihai hedefleri de vardır. Ne ki bunlar kesintisiz gündelik siyaset için kendi başına yeterli sayılamaz.Gündelik somut siyaset için, verili yapının belirli bir uğrağa özgü...
Hepimiz biliriz: Marksistler, komünistler, yeninin yanındadırlar. Tarihin insan topluluklarının gelişimini yeni ile eskinin savaşımı olarak görürler, ilerlemenin yönünün her zaman yeni doğandan, gelişenden yana olduğunu saptarlar. Bu noktada da, tarihsel gelişmenin nesnel yasaları, komünistlerin sınıfsal tavır alışlarıyla çakışmakta, böylelikle de işçi sınıfının devrimci dünya görüşünün bilimsellikle üstüste düştüğünü parlak bir biçimde kanıtlamaktadır. Gerçekten de, toplum...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×