Türkiye sol hareketinin örgütsel haritasını çıkarmaya çalışanlar göreceklerdir ki, birbirine yakın duranların tespiti son derece güç bir iştir. Bunun nedeni sol hareketlerin çok farklı orijinaliteler içeren ve gruplanmalarını güçleştiren farklılıkları değil gruplandırmaların hangi kriterlere göre yapılacağının belirsizliğidir. Birbirlerini ölümcül bir uzaklıkla tanımlayan birçok hareket benzer şeyleri savunmakta ya da birbirlerinden çok uzakta duran hareketler yakın...
Türkiye’de devrimci demokrasinin tarihsel geçmişi ve gelişimiyle ilgili Gelenek’te fazlasıyla yazı yazıldı. Bunlar üzerinden yeni eklemeler yapmanın pek fazla anlamı yok, gereği de. Yalnız bütün devrimci demokrat hareketlerin, devrimin örgütlenmesi anlamında iktidar perspektifinin içini dolduran stratejik yönelim ve söylemlerini kabaca aynı çerçevenin içine almak pek fazla doğru değil. Tabii onları, aralarında birbirlerinden uzaklaştıran yaklaşımlarının devrimci...
Son genel seçimlerde ismiyle olduğu kadar amblemiyle, kelebekle de anıldı HADEP. Kelebeğin ilk elden çağrıştırdıkları ise kısa ömürlülük ve her çiçeğe konmak. Kısa ömürlülük, fiziksel bir zayıflıktan çok düzenin Kürtlerin siyasal alanda temsiline dönük tahammülsüzlüğünün bir sonucu olacak. Her çiçeğe konmanın bir tür oportünizme delalet ettiğini ise düşünmemek gerek. Karmaşık bir siyasal, toplumsal ve ideolojik...
1996 1 Mayıs’ı, ülke gündeminde sarsıcı bir etki yarattığı gibi, sol içinde de geniş çapta tartışıldı. Kuşkusuz daha uzun yıllar tartışılacak ve alınan tavırlar ayrıştırıcı bir niteliğe sahip olacaktır. Devrimcileri provokatörlükle, CIA ve MİT’le ilişki içinde olmakla suçlayan karşı devrimci hareketi ve bu güçlerin “tecrit” edilmesinden bahseden reformistleri bu tartışmada bir kenara bırakmak gerekiyor. Çünkü...
“Direniş”, Türkiye sosyalist hareketi tarihinde stratejik tahlillerin doğruluğu söz konusu olduğunda çokça tartışılan, ancak devrimci kimliği ve mücadeleci yanı nedeniyle saygın bir yer kaplayan Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın siyasi mirasçısı olduğu iddiasıyla yol alan bir hattın yayın organıdır. Direniş ile bugüne kadar bir alıp veremediğimiz olmadı. Hatta kimi etkinlikler bazında ilkeli bir yakınlaşmayı gözettiğimiz söylenebilir. Elbette...
Başlamadan bir noktayı açıklığa kavuşturmakta yarar olacak. Uzun bir süredir yayınlarımızda ÖDP’ye ilişkin oldukça sert eleştiriler yeralıyor. İster tasvip edilsin ister edilmesin, söz konusu eleştirilerimizin -zaman zaman iğneli bir üslupla yazılmasına rağmen-  herhangi bir çarpıtma veya manipülasyonu içermediğini düzenli ve özenli okurlarımız teslim edeceklerdir. Bize göre siyasal eleştiri bir siyasal sonucu hedeflemeli ve bir müdahale...
Türkiye’de, uzunca bir süredir, sosyalist devrim-demokratik devrim tartışmalarının eski canlılığı kalmadı. Hatta, bu konuda genel bir bıkkınlıktan söz etmek bile mümkün. Bu bıkkınlığın oldukça haklı nedenleri var. SD-DD tartışması, ömrünü doldurmuş ve aşılmıştır. Açıkçası, 21. yüzyılın eşiğinde ve Türkiye’de, bunun aksi şaşırtıcı ve üzücü olurdu. Devrim stratejisi tartışması, tarafların birinin diğerine hak vermesi ile sonuçlanmadı....
Filiz Ali’yi bilmem tanır mısınız? Kim olduğunu, ailesini filan değil; bunlar şu anda önemli değil. Uzun yıllar Cumhuriyet’te yayınlanan yazılarını, şimdi zaman zaman Yeni Yüzyıl’da yar alan eleştirilerini. Bunları okur musunuz? Müzikle iletişimim tamamen amatör bir dinleyicilik çerçevesiyle sınırlı, ama tıpkı edebiyat gibi, bu sanat alanını da, bir devrimci için bağ kurmanın vazgeçilmez olduğu alanlardan...
Perinçek Aydınlık dergisinde Sosyalist İktidar Partisinin Çark Çekicini beğenmemiş ve bir yazı yazmış. Bu yazı SİP’i eleştiriyor. Bu yazının 16 dipnotu var: SBKP Tarihi (2) Lenin (8) Marx (1) Engels (1) Stalin (4)… Bu yazı güya SİP’i eleştiriyor; eleştiri nesnesinden tek bir kaynak göstermeksizin… Perinçek klasiklere atıfta bununla yetinmiyor; derginin üç sayfaya yakın bölümünü dolduran...
Leninistler iradecidir. Ama iradecilik dünyayı takmamak olabilir mi? Komünistler burjuvazinin sunduğu çerçeveleri kayıtsız şartsız kabullenmezler, kendi kavga alanlarını kendileri seçerler. Ama tarih ve toplumun sunduğu verilere kaale almazlık edilebilir mi? Devrimciler her şeyden önce yeni bir dünya ütopyasına bağlıdırlar, kimliklerini bu gelecek projesinden türetirler. Ama geleneklerin üzerinde yükselmeyen, kök salmayan geçmişi çarçabuk unutan devrimcilik olur...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×