Türkiye’de devrimci demokrasinin tarihsel geçmişi ve gelişimiyle ilgili Gelenek’te fazlasıyla yazı yazıldı. Bunlar üzerinden yeni eklemeler yapmanın pek fazla anlamı yok, gereği de. Yalnız bütün devrimci demokrat hareketlerin, devrimin örgütlenmesi anlamında iktidar perspektifinin içini dolduran stratejik yönelim ve söylemlerini kabaca aynı çerçevenin içine almak pek fazla doğru değil. Tabii onları, aralarında birbirlerinden uzaklaştıran yaklaşımlarının devrimci...
Onuncu yılını geride bırakmaya hazırlanan Gelenek Kitap Dizisi’nin temel iddialarından birisi, sosyalist hareketin mirasını en ileri unsurlarıyla geleceğe taşımak oldu. Siyasal mücadelemizi bu anlayışla ördük. Eğrisiyle-doğrusuyla sosyalist hareketin tarihini bir bütün olarak sahiplenirken hiç gocunmadık, sosyalizm mücadelesine hayatını adayan bütün devrimcileri, çizgisi ne olursa olsun, yoldaş bildik. Kitap dizimizin bu sayısında portreler köşesinde, Türkiye İşçi...
Bir efsane haline gelmeyi aslında fazlasıyla hak ediyor 15-16 Haziran. Ama keşke biraz daha fazla elle tutulabilecek kadar uzansaydı bugüne. Ve bugüne uzandığı oranda yitirseydi bir şeyler efsanesinden… Hakkında söz söyleyecek çok daha fazla kadro devretseydi bugüne; sınıf mücadelesinin bugünkü gündemine. Keşke, işçi hareketimiz tarihinde bir referans noktası olmanın yanında onlarca, yüzlerce incelemeye konu olsaydı....
Türkiye işçi sınıfı 15-16 Haziran 1970’de onurlu bir direniş gerçekleştirdi. İşçi sınıfının gerçekleştirdiği bu kalkışmanın aktığı kulvarlar, sınıf mücadelesinin temel alınarak yükseldiği kulvarlar olmamasına rağmen işçi sınıfının devrimci bir sınıf olduğunu ısrarla görmeyenlerin görmesi açısından bu memleket topraklarındaki en önemli işçi hareketlerinden biridir. Bu hareketten çıkarılacak, kullanılacak dersler vardır. Eksikli bir eylemler bütünü olmasına rağmen...
27 Mayıs’ın her yıldönümü genellikle tarih yorumu tartışmalarına, eski “ihtilalcilerin” anılarının gazetelerde tefrika edilmesine vesile olur. Ülke tarihinin en tartışmalı kesitlerinden biri olan 27 Mayıs bu yıl geleneksel boyutlarda bir ilgiye mazhar olamadı. Türkiye’de gündemi fazlasıyla dolduran başka başlıklar yüzünden olsa gerek… Yine de 27 Mayıs, üzerinden 36 yıl geçmekle birlikte, kapanmış bir defter değil....
Başlamadan bir noktayı açıklığa kavuşturmakta yarar olacak. Uzun bir süredir yayınlarımızda ÖDP’ye ilişkin oldukça sert eleştiriler yeralıyor. İster tasvip edilsin ister edilmesin, söz konusu eleştirilerimizin -zaman zaman iğneli bir üslupla yazılmasına rağmen- herhangi bir çarpıtma veya manipülasyonu içermediğini düzenli ve özenli okurlarımız teslim edeceklerdir. Bize göre siyasal eleştiri bir siyasal sonucu hedeflemeli ve bir müdahale...
Türkiye’de, uzunca bir süredir, sosyalist devrim-demokratik devrim tartışmalarının eski canlılığı kalmadı. Hatta, bu konuda genel bir bıkkınlıktan söz etmek bile mümkün. Bu bıkkınlığın oldukça haklı nedenleri var. SD-DD tartışması, ömrünü doldurmuş ve aşılmıştır. Açıkçası, 21. yüzyılın eşiğinde ve Türkiye’de, bunun aksi şaşırtıcı ve üzücü olurdu. Devrim stratejisi tartışması, tarafların birinin diğerine hak vermesi ile sonuçlanmadı....
Son genel seçimlerde ismiyle olduğu kadar amblemiyle, kelebekle de anıldı HADEP. Kelebeğin ilk elden çağrıştırdıkları ise kısa ömürlülük ve her çiçeğe konmak. Kısa ömürlülük, fiziksel bir zayıflıktan çok düzenin Kürtlerin siyasal alanda temsiline dönük tahammülsüzlüğünün bir sonucu olacak. Her çiçeğe konmanın bir tür oportünizme delalet ettiğini ise düşünmemek gerek. Karmaşık bir siyasal, toplumsal ve ideolojik...
Osmanlı’da ilk legal sosyalist partiler Osmanlı’da ilk legal sosyalist parti, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra, yayınladığı haftalık derginin adı kendisine lakap olarak takılan “İştirakçi” Hilmi’nin önderliğinde kurulan Osmanlı Sosyalist Fırkası’dır. Hüseyin Hilmi Bey, 26 Şubat 1910’da “İştirak” (ortaklaşacılık) adıyla haftalık bir dergi yayınlamaya başlamıştır. İlk 16 sayısı düzenli olarak çıkan “İştirak”, 13 Haziran 1910 tarihli 17....
1996 1 Mayıs’ı, ülke gündeminde sarsıcı bir etki yarattığı gibi, sol içinde de geniş çapta tartışıldı. Kuşkusuz daha uzun yıllar tartışılacak ve alınan tavırlar ayrıştırıcı bir niteliğe sahip olacaktır. Devrimcileri provokatörlükle, CIA ve MİT’le ilişki içinde olmakla suçlayan karşı devrimci hareketi ve bu güçlerin “tecrit” edilmesinden bahseden reformistleri bu tartışmada bir kenara bırakmak gerekiyor. Çünkü...