Ekim Devrimi’nin üzerinden yetmiş yıl geçti. Yetmiş yıl sonra bakıldığında, Devrim’in dünyadaki yansımalarına ilişkin olarak, çok daha net biçimde görülebilen noktalar var. Bunlardan biri ile başlamak istiyorum. Bolşevikler 1917’de Çarlık Rusya’sında iktidarı aldıklarında, dünyanın batısı ile doğusu arasında, pek çok açıdan, önemli uçurumlar vardı. Bir yanda gelişmiş kapitalist ülkelerin aydınları ve işçi sınıfları, öte yanda...
Stalin gibi önemli bir sosyalist lider hakkında bir şeyler yazmak, kendine has bazı güçlükleri göze almayı zaten gerektiriyor. Ama, bu kendine has güçlüklerin de ötesinde, bazı “güncel” hesaplar içerisinde düşünmek ve davranmak zorunlu… 1956’dan sonra Sovyetler’de Stalin hiçbir zaman bayraklaştırılmadı. Zaman zaman sert, hatta gereksiz ölçülerde eleştirildiği oldu. Hruşçov’un, sosyalizm tarihi söz konusu olduğunda pek...
Rus sosyal demokrasisi geçen yüzyılın ikinci yarısında bir tartışmanın içine doğdu. İlk Rus Marksistlerinin Narodnik hareketten kopuşlarında, ülkenin evrensel gelişim yasalarına uygunluğu tezinin, Rusya’nın kendine özgülüğü tezine karşı yükseltilmesi önemli bir yer tuttu. Önce Plehanov, ardından Lenin’in isimlerinin parladığı bu Batıcı-Slavcı tartışmasının özü oldukça basit: Rusya, kapitalizmin Batı’da kaydettiği ilerlemeyi ve toplumun sosyalist devrime yaklaşacağı...
Bugün, Gorbaçov açılımı ile yeniden gündeme geldi: Kimileri, sosyalizm mücadelesinden “demokrasi mücadelesine” geçişlerini “glasnost” sloganıyla tescil etmeye çalışırken, 17’yi başından beri anlayamayanlar “İşte liberalleşme başlıyor!” türküsünü söylüyor. Olması gerekenler ile varolanlar arasında çelişki görüp, sosyalizmin “doğal mecrasından çıktığına” inananlar ise “Sovyet revizyonizmi” teşhislerine kanıt buluyorlar… Batının bile Sovyetlerdeki son açılımları değerlendirirken ilk umutlarını yitirip durumdan...
Tüm dünyada ciddi yankılar uyandıran Gorbaçov açılımlarının bir önemli uzantısı da, kanımca, enternasyonalizmin somut içeriğinin yeni yorumlarla ele alınışı olacaktır. Kimi geleneksel partilerin “yeni yönelimler” içinde olduklarını açıkça ilan etmelerine bakılırsa, ortada artık olasılığı da aşan somut adımlar vardır. Bu somut adımlar, hiç kuşkusuz uluslararası koşullarla birlikte, Gorbaçov açılımlarının belli yorumlarına dayandırılmaktadır. Uluslararası işçi sınıfı...
1980’li yılların ilk bölümünde sosyalist hareket son yirmi yılı “çözümleme” gücü açısından oldukça kısır bir dönem yaşadı. Sol, kendi dinamiğindeki sorunlar ile nesnel koşullar arasında ilişki kurmakta güçlüklerle karşılaştı. Bugün bu sıkıntının yavaş yavaş ortadan kalkmakta olduğunu görüyoruz. Türkiye solu belli bir aradan sonra, elindeki bilimsel çözümleme araçlarını (yavaş yavaş) siyasetin içerisine doğru çekebilir. Burada,...
1980’li yılların başı, azgelişmiş ülkelerde yükselen devrimci dalganın geri çekilmesiyle birlikte, dünya devrim sürecinin gözle görülür biçimde durağanlaşmasına tanık oldu. Belli bir canlılık düzeyini tutturan az sayıdaki ülke ve bölge söz konusu olduğundaysa görülen, buralardaki etkinliğin çok büyük oranda işçi sınıfının dışındaki marjinal kesimlerin denetimine geçmiş olduğudur. Yaşanan durgunluk kimi öznel ve nesnel etkenlerin saptanmasını...
Önemli tarihsel dönemeçlere kişilikleriyle damga vurmuş olan insanların karşılaştıkları sorunların başında kendi “meşruluk”larını ortaya koyabilmek gelir. Hele hele tüm siyasi kaygılara karşın, belli bir teorik çerçeve ile hareket eden, insanlararası eşitsizliklere yol açan toplumsal koşulları ortadan kaldırma amacıyla mücadele verenler için söz konusu “meşruluk”, tarihin mantığına, önsel ideolojik tutumlara ve kendilerine karşı bir yüzleşmedir. 1917...
Gelenek Dizisi elinizdeki kitap ile 7. ürününü vermiş oluyor. Diziye katkıda bulunmaya çalışan biri olarak, kasım ayından bu yana çıkartmış olduğumuz 6 kitabın “dostça” muhasebesini yapmak istiyorum. Bu, kesinlikle bir özeleştiri veya eksiklikleri ortaya dökme türünden bir girişim olmayacak. Önemli olan, Gelenek’in varlık nedenini hangi boşlukları doldurmaya çalıştığını bir kez daha vurgulamak ve bu boşlukları...
 “Bugün, devrimci hükümet, Robespierre, Saint-Just, vd. hakkında, bir zamanlar çok karamsar olmakla yanıldığımı açık yüreklilikle itiraf ediyorum… Robespierizm demokrasidir, ve bu iki sözcük bütünüyle özdeştir: Bu yüzden, Robespierizmi kaldırarak, kesinlikle demokrasiyi kaldırmış olursunuz Fransız Devrimi’nin yarattığı dalgalar sosyalizmin öncülerini de besledi. İlk önce ortaya atılanlar ve en tanınmışları, Roux, Leclerc, Varlet, Babeuf, Ruonarotti… Babeuf yukarıdaki...
İşaret/Notlar
Yükleniyor...
İşaretle
Kapat
Okur Giriş

Parolanızı mı unuttunuz
×
Signup

Already have an account? Login
×
Kayıp Parola

×