Hakkında sayısız şey söylenebilir, ki söylendi. Hakkında ciltlerce kitap yazılabilir, ki yazıldı. O yüzden, ve kaçınılmaz olarak, insanlık tarihine damga vurmuş, dolu dolu bir yaşam sürmüş her büyük kişiliğe dair birşeyler yazmak isteyen herkesin karşı karşıya kaldığı soruyla biz de muhatabız: Hangi yönünü anlatmalı? Neresinden tutmalı? Yanıtımın kişisel, ve biraz da duygusal olduğunu itiraf etmeliyim....
Bir teknoloji müzesindeyim, diyordum kendi kendime; hiçbir karanlık yanı yok bunun, belki biraz donuk, ama zararsız bir ölüler ülkesi. Müzeleri bilirsin, La Jaconde’un bugüne dek hiç kimseyi yuttuğu görülmemiştir. Watt’ın makinesiyse beni hiç yutmazdı; olsa olsa Ossiancı ve neo-gotik soyluları korkutabilir o. Umberto Eco, Foucault Sarkacı Anahtarı olmadan Filozofların Gül Bahçesi’ne girmeye çalışan kişi, ayakları...
Engels’in Marksizme katkılarının da, Marksizm karşıtlarının ona saldırı nedenlerinin de tamamını tek bir yazıda işlemek mümkün değil. Böyle bir çaba, olsa olsa bir “listeleme” niteliği taşır ve ister istemez önemli olana odaklanmayı ve derinleşmeyi engelleyecek bir yöntemle yazılmış olur. Oysa Engels’in Marksizme olan katkılarına yönelik saldırılar o henüz hayattayken başlıyor ve bu saldırılarda belirli bir...
Dünya tekrarlarla dolu. Ama tekrarlar geniş bir zaman aralığı içinde dönüp durduğu için ortada bir tekrar olduğu da öyle kolayca farkedilemiyor. Hatta araya o kadar çok zaman giriyor ki tekrarlayan bir durum ya da düşünce yeni zannedilebiliyor, yeni olarak sunulabiliyor. Zaten “yeni” olanın her halükârda alıcısı da bol. En az bir 10 yıl durumu idare...